Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/642 E. 2020/586 K. 17.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/642
KARAR NO: 2020/586
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/01/2020
NUMARASI: 2019/119 Esas 2020/65 Karar
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/06/2020
Davanın usulden reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … Su markası adı altında özellikle tekstil firmalarına toptan kaynak suyu ve kullanma suyu tedarik ve satışıyla uğraştığını, müşterisi …Ltd.Şti. müvekkiline cari hesap alacağına karşılık ödeme olarak 9 adet çek keşide edilerek müvekkiline teslim ettiğini, müvekkili tarafından vade tarihine kadar muhafaza edilmesi gayesiyle eşi …’na emanet ettiği çeklerin müvekkilinin arabasının bagajındaki çantadan hırsızlanma yoluyla çalındığını, iş bu davaya konu edilen … Bankası … çek nolu 30.04.2018 vade tarihli çekin bu çeklerden birisi olduğunu, müvekkilinin olay sonrası Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunduğunu, 2018/8313 soruşturma sayılı ile dosyanın devam ettiğini, buna mukabil Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/165 E sayılı dosyadan hırsızlanan 9 adet çek hakkında ödemeden men kararı verildiğini, davalı şirketin eline hangi fatura mukabili ve ne şekilde geçtiğini bilmedikleri çeki İstanbul …İcra Dairesinin … E sayılı dosyasıyla ve ihtiyati haciz kanalıyla takibe konu etmiş bulunduğunu, bu çekle ilgili olarak İstanbul 22.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/397 esas sayılı dosyasıyla imza itirazında bulunulduğunu, itirazın kabulü ile takibin durdurulması kararı verildiğini çek bedelini işleyecek faiziyle birlikte geri ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, davaya konu çekin keşidecisinin … ltd. şti., lehdarının … olduğunu, daha sonra gerçekleştirilen ciro silsilesiyle takip alacaklısının müvekkil … A.Ş.’ye geçtiği ve alacaklı müvekkilinin yetkili son hamil olduğunu, ödeme yasağı bulunan çek hakkında icra takibi yapılabildiğini, çekteki imzanın davacı şirket yetkilisine/yetkililerine ait olduğunu, davacı …’nun açıkça müvekkil … A.Ş.’ye borçlu konumda olduğunu, hamil müvekkilin, haklı olması gerekmediğini, yetkili meşru hamil olmasının yeterli olduğunun aşikar olduğunu, çekin iktisabında her türlü araştırma görevini yerine getiren iyi niyetli müvekkili hakkında haksız açılan işbu davanın reddinin gerektiğini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın 7155 sayılı Kanunun 26. Maddesinde belirtilen yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinde sonra açıldığı, davanın ticari dava niteliğinde istirdat ve maddi ve manevi tazminat davası olduğundan zorunlu arabuluculuk durumunun söz konusu olduğu, davacının davalı hakkında arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı gerekçesiyle 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun m.18/A-f.2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava konusunun müvekkilinin arabasından hırsızlanan çeklerin sahte kaşe ve cirolarla davalı faktoring şirketince tahsile konulması nedeniyle çek istirdatı olup, ne davanın ilk açılış tarihi ne de şuan itibarıyla dava konusunun arabuluculuğa tabi konulardan olmadığını, davalı tarafından icra takibi başlatılan çekle ilgili imza itirazının kabul edildiğini ve kararın kesin olarak onandığını, dava konusu çekin arka yüzünde yer alan imzaların sahte olduğunu, faktoring şirketine tahsile sunan şirketin kaşe ve imzalarının da sahte olduğunu, müvekkilinin zarara uğradığını, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın esasına girilmesini ve davanın kabulünü talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; ödenen çek bedelinin istirdatı ve maddi, manevi tazminat istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nın 114/1 maddesinin birinci fıkrasında, tüm davalar bakımından geçerlilik taşıyan dava şartlarının neler olduğu hususu açıkça hükme bağlanmış, HMK 114/2 maddesinde ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir. 7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile getirilen “Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. ….” hükmü uyarınca konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki ticari davalarda dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunlu hale getirilmiş, yani arabuluculuğa başvurmak dava şartı haline getirilmiş bulunmaktadır. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesindeki “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.” hükmü gereğince arabuluculuğa tabi davalarda dava açılırken, arabulucuya başvurulması ve sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi gerekir. Davacı vekili davanın çek istirdatı davası olduğunu ve arabuluculuğa tabii olmadığını iddia etmiş ise de dava dilekçesinde bu yönde bir talebin olmadığı görülmüştür.Somut olayda dava haksız yere tahsil edilen çek bedelinin istirdatı ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup ,konusu bir miktar para alacağıdır.Buna göre eldeki davanın arabuluculuğa tabii davalardan olduğunun kabulü gerekmiştir. O halde, dava öncesi arabuluculuğa başvuru şartı yerine getirilmemiş olup, ilk derece mahkemesince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş, açıklanan gerekçelerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nun 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.17/06/2020