Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/636 E. 2023/210 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/636
KARAR NO: 2023/210
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/02/2020
NUMARASI: 2017/289 Esas – 2020/113 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/02/2023
Davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin … ile birlikte davalı şirketin ortağı olduğunu, ortaklar arasında uzun yıllardır devam eden uyuşmazlıklar bulunduğunu, şirket ve hesaplara ilişkin bilgilerin müvekkiline verilmediğini, bu nedenle ortağına güveninin kalmadığını, ticari defter ve kayıtları inceleyemediğini, diğer ortağın şirket ve şirket elemanlarını kendi menfaatlerine kullandığını, şirket hesaplarından müvekkilinin bilgisi dışında şirket elemanlarına yüklü ödemeler yapıldığını belirterek davalı şirketin tüm mal varlığının tespitiyle müvekkilinin sermaye payının ve şirkette mevcut alacaklarının belirlenerek ödenmesine, şirketten haklı nedenle çıkmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 26.12.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile ayrılma akçesine ilişkin alacağını 10.000-TL den 42.092,91-TL ye çıkararak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak şirket ortaklığının bitirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacı haklı sebep olarak diğer ortak/şirket yetkilisi ile arasında devam eden uyuşmazlıklar olduğunu ileri sürmüş ise de bu husus dosyada toplanan deliller ve dinlenen davacı tanıklarının beyanları ile ispat edilememiş ortaklar arasında ciddi bir husumet olduğu ortaya konulamadığını, davacının diğer iddiaları ise şirket işleyişi hakkında bilgi verilmediği, defter kayıtlarının incelenemediği, şirket hesaplarının yönetici tarafından kendi menfaatlerine kullanıldığı konuları olup bilirkişi heyeti tarafından yapılan inceleme ile davalı şirket yetkilisi adına yapılan banka ödemelerinin şirket kayıtlarında mevcut olmadığı, bunun dosya kapsamında izahının da yapılmadığı, dolayısıyla kayıtların eksik ve yanlı tutulduğu belirlenmiş olup bu durumun haklı sebeb sayılarak davacı yönünden çıkma koşullarının oluştuğu kabul edildiği, davacı aynı zamanda sermaye payının ödenmesini de talep etmiş olup, bilirkişi tarafından belirlenen 42.092,91-TL üzerinden harç yatırarak davasını ıslah ettiği, davalı tarafça zaman aşımı def’i ileri sürülmüş ise de bu def’i yerinde olmadığından reddedilerek 42.092,91-TL çıkma payı bedelinin davacıya ödenmesine, davacı bu miktara dava tarihinden itibaren faiz işletilmesini istemiş ise de çıkma payı hüküm tarihine en yakın tarihi itibariyle belirlendiğinden dava tarihi itibariyle muaccel olmuş bir alacak söz konusu olmadığından davacının faiz talebi reddedilerek karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, bilirkişi raporları incelendiği takdirde şirketin özvarlığı ve alacak kalemlerinin sürekli değiştiğini, diğer şirket ortağının ticari hayatına fiilen başka bir şirket üzerinden devam ediyor olması durumunun aleyhe hak kaybı doğurduğunu, diğer ortağın yeni bir şirket kurmuş olup, şirketin müşteri çevresi ve hesapları dahilinde işlem yaptığını, bu durumun da davalı şirketin özvarlığını erittiğini, bundan dolayı yapılan hesaplamaların dava açıldığı tarihteki değerler üzerinden yapılarak, çıkma payının buna göre belirlenmesi hususunun hakkaniyetli olacağını, 2016 tarihinden bu yana yapılmış ihracat ve ithalat beyanlarının incelenmesi gerektiğini, diğer ortağın şirket hesaplarını ve paralarının kendi özel çıkar ve menfaatleri uğruna harcadığı bu miktarların şirketin maddi mal değerine eklenmemesi, gerçek bir sonuç çıkmasına engel olacağını, sektörde tüm pet shop mağazaları tarafından bilinen davalı şirketi’in marka değeri hesap edilmediğini, incelemesi eksik bırakılan incelemelerin yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Açılan dava, limited şirkette ortaklıktan çıkma ve ayrılma akçesi istemlerine ilişkindir.Hüküm ,davacı tarafça ayrılma akçesi bakımından istinaf edilmiştir. TTK 641.maddede ortağın şirketten ayrılması halinde esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini isteme hakkına haiz olduğu düzenlenmiş olup kanunun gerekçesinde gerçek değerin en azından bilanço değerini ifade ettiği belirtilmiştir. Emsal Yargıtay kararları doğrultusunda ayrılma akçesinin hesaplanmasında şirket öz varlığının hüküm tarihine en yakın tarihteki rayiç değeri üzerinden hesaplamanın yapılması gerekmektedir. Bu kapsamda her ne kadar davacı taraf diğer ortağın başka bir şirket kurduğunu hak kaybı olmaması için yapılan hesaplamaların dava açıldığı tarihteki değerler üzerinden yapılması gerektiğini iddia etmişler ise de açılan davanın mahiyeti ve ayrılma akçesinin kendine has hukuki niteliği itibari ile şirket öz varlığının hüküm tarihine en yakın tarihteki rayiç değeri üzerinden hesaplamanın yapılmasının zorunlu olduğu, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporun da hesaplama bu doğrultuda yapıldığından aksi yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davacı vekili ;Marka değerinin hesaplanmadığını ileri sürmüş ise de davalı şirkete özgü aktifleştirilmiş herhangi bir marka değeri bulunmamakta olup,bilirkişi raporunda benzer işlemler yöntemi veya lisans bedeli öngörüsüne dayalı yöntem kullanılarak hesaplama yapılabileceği fakat bunun için de faaliyet gösterilen sektör itibariyle emsal lisans sözleşmesi veya davalı şirketin markasını kullandırdığına ilişkin verilere ihtiyaç olup bu hususu ispata yarar somut deliller dosyaya ibraz edilmediğinden marka değerinin tespitinin mümkün olmadığı belirlenmiştir.Ayrıca hesaplamaya dahil edilmediği ileri sürülen ithalat ihracat işlemleri yönünden 30.09.2019 tarihi itibariyle ayrılma akçesi hesap edilirken ayrıntılı gelir tablosu içinde yurtici ve yurtdışı satışların ayrı ayrı değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Banka nakit hareketleri ile muhasebe kayıtlarındaki tespit edilen uyumsuzluklar nedeniyle çelişki arzeden bedellerin şirket malvarlığına dahil edilmesi gerektiği iddia edilmiş ise de açılan davanın şirket müdürünün usulsüz işlemlerinin tespiti ve zararın varlığının belirlenmesi davası olmayıp limited şirkette ayrılma akçesi hesaplanması istemine ilişkindir. Diğer ortak şirket müdürünün gerçekleştirdiği banka işlemlerinin doğrudan şirket malvarlığına dahil edilerek veya ayrılma akçesinin hesaplanmasında dayanak alınması mümkün olmadığından davacı vekilinin hesaplamanın eksik bırakıldığına dair istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; istinaf yoluna başvuran davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde olmadığından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 09/02/2023