Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/626 E. 2022/1423 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/626
KARAR NO: 2022/1423
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/12/2019
NUMARASI: 2018/367 Esas – 2019/1162 Karar
DAVA: Şirket Müdürünün Azli
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/10/2022
Davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı … Tic. Ltd.Şti’nde % 50 oranında ortak olduğunu, şirketin diğer ortağı vc/müdürü olan davalının müvekkiline haber vermeden şirketin fabrikasını kapattığını, makine ve teçhizatları müvekkiline haber vermeden gece yarısı kamyonlara yükleyerek kaçırdığını, şirketin vergi, sigorta, kira, işçilik ve benzeri hiçbir borcunu ödemediğini, müvekkilinin bütün bunları 26.3.2018 tarihinde gelen bir telefon ile öğrendiğini, dava dışı şirketin telden yapılan ürünleri imal ettiğini, davalının kardeşi …’nın da aynı konuda faaliyet gösteren … Tic.Ltd.Şti’nı tek ortaklı olarak 23.11.2015 tarihinde kurduğunu, davalının kârlı işleri kardeşinin şirketine kaydırdığını, müvekkilini ve dava dışı şirketi zarara uğrattığını ve kötü yönettiğini, şirketin mallarının kaçırılmasının önlenmesi için kayyıma yetki verilmesine, davalının şirket müdürlüğünden azline, bu talebin kabulü halinde şirket organsız kalacağından dava dışı şirkete daimi yönetici kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafça davaya cevap verilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, dava dışı şirketin 2017 senesinde 7.743.393,88TL ‘lik net satış yaptığı, vergi sonrası 18.724,69 -TL net kar elde ettiği, 2018 yılına gelindiğinde faaliyetin birdenbire durduğu, üretim ve satışların kesildiği, sene başındaki 560.110,56 -TL’lik küçük bir satış elde edip mart ayından itibaren satışın tamamen kesildiği, satış olmaması sebebiyle dava dışı şirketin 330.757,96- TL zarar ettiği, davacı şirketin toplam 5.042.488,33- TL’lik borcu bulunduğu, şirket varlığının borçları karşılamaya yetmeyecek ölçüde bulunduğu, dava dışı şirketin geçmiş yıllarda 421.001,51- TL kar elde etmesine rağmen genel kurul toplantısı yapmadığı için zorunlu olan kar dağıtım kararı alınmadığı, sermayenin 3/4’ünün halen ödenmediği, tarafların ortak oldukları dava dışı şirketle benzer konuda faaliyet göstermek üzere 23.11.2015 tarihinde tescil edilerek kurulan … Tic. Ltd.Ştiinin sahibi bulunduğu, şirket müdürünün edimlerini yerine getirmediği gibi dava dışı şirketin gayrı faal hale geldiğini, borçlarını ödeyemez duruma düştüğünü, haklı sebeplerin varlığının mevcut olduğu, davalının İstanbul Ticaret sicil Müdürlüğünün … sicil numarası ile kayıtlı bulunan …ndeki müdürlük görevinden azline, yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılmasına, şirketin organsız kalmaması için yetkili organlar tarafından yeni bir şirket müdürü seçilene kadar şirketi temsil ve ilzam etmek üzere kayyım atanmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, Davacının, iddiasını dayandırmasına rağmen söz konusu telefon görüşmesini “bir müşteri” demek suretiyle geçiştirerek anlattığını, yargılama esnasında da müvekkil aleyhine bu yönde herhangi bir delil toplanmamış olup ayrıca Bilirkişinin dava tarihinin 28.03.2018 tarihi olduğunu gözeterek ve davacının mevcut iddialarını dava tarihi itibariyle değerlendirmesi gerekirken yetkisini aşarak dava tarihinde henüz süresi dolmamış 2018 yılı defterini de inceleyerek kanaatini kurmuş olmasının hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, dava dışı şirkete kayyım atanıp atanmayacağı hususun müvekkilin varsa alacaklılarına sorulması gerektiğini, Öte yandan yine bilirkişi raporunda taahhüt edilen sermayenin ödenmediği belirtilmişse de söz konusu sermayenin büyük bir kısmının davacı tarafından ödenmediğini, gerek davacının iddia ettiği gerekse hükme esas edilen bilirkişi raporunun sonuç ve kanaati davacının kusuruyla meydana gelmiş sonuçlara dayandığını belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Açılan dava, TTK 630/2-3 maddesine dayalı açılmış limited şirket müdürünün azli ve şirkete yönetici kayyımı atanması istemine ilişkindir. TTK 630″(2) maddesi gereği” Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. (3) Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.” şeklinde düzenleme içermektedir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı bulunan ve 18.04.2011 tarihinde tescil edilerek kurulan tarafların eşit oranda ortağı oldukları şirketin ana sözleşmesi ile on yıl süre ile görev yapmak üzere davalı …’nın şirket müdürü olarak seçildiği anlaşılmaktadır.Buna göre davalının görev süresi , 18.04.2021 tarihinde sona ermiştir.Bu nedenle azil talebi bakımından davanın konusu kalmamıştır. Öte yandan somut davada, müdür azlinin yanı sıra müdürün azli halinde şirket organsız kalacağından şirkete yönetici kayyımı atanması talep edilmiş ve mahkemece bu talep de kabul edilmiştir.TTK nun 616/b maddesi uyarınca şirket müdürünün seçimi genel kurulun devredilemeyen yetkileri arasındadır. Şirket müdürünün azli kararının kesinleşmesi halinde ,şirket genel kurulunun şirket müdürünü seçmesi ,organlarını tamamlaması gerekmektedir.Azil davası görülürken davalı müdürün yönetim yetkisi ihtiyati tedbir kararı ile sınırlandırılmamıştır.Kararın kesinleşme tarihi sonrası ileri bir tarihde şirketin organsız kalacağı var sayılarak genel kurulun yetkilerini sınırlar biçimde davalı şirkete kayyım atanması doğru olmamıştır. İlk derece mahkemesince ; yapılan bilirkişi incelemesi toplanan delillere göre davalının amcasının aynı iştigal alanında bir şirket kurmasının da değerlendirilmesi yerinde değil ise de şirketin kurulduğu tarihden sonra hiçbir genel kurulun yapılmadığı ,aradan geçen zamana göre sermayenin tamamlanması için müdürün bir işlem yapmadığı ,yüklü miktarda kamu borçlarına maruz kaldığı ,şirketin gayrifaal hale de geldiğinde azil koşullarının gerçekleştiğinin kabulünde isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle;istinaf nedenleri yerinde olan davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne kararın kaldırılmasına ,yapılan hata /eksiklik nedeniyle yeniden yargılama yapılmasını gerekmediğinden yeniden hüküm verilmesine, azil bakımından konusu kalmayan dava nedeniyle bir karar verilmesine yer olmadığına ,kayyım atanma talebinin reddine ,talepler bakımından takdiren eşit oranda yargı gideri yapıldığının kabulü ile yargı giderinin yarısının HMK 331.maddesi uyarınca davalıdan tahsiline ,kalanının davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/367 Esas – 2019/1162 Karar sayılı 04/12/2019 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Şirket müdürünün azli bakımından konusu kalmayan dava nedeniyle bir karar verilmesine yer olmadığına, Şirkete yönetim kayyımı atanması talebinin reddine, İlk derece mahkemesine ilişkin olarak; “Alınması gerekli 80,70-TL harçtan; davacı tarafından peşin yatırılan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 44,8‬0-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafça yapılan 1.145,70- yargı giderinin yarı oranda hesaplanan 572-TL sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ,kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,Davacı vekili lehine takdir olunan 2.725-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” Davalı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davalı tarafça yapılan 43-TL istinaf yargı giderinin 22-TL sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 13/10/2022