Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/594 E. 2020/1120 K. 04.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/594
KARAR NO: 2020/1120
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/11/2016
NUMARASI: 2014/477 Esas 2016/704 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/11/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde; Dairemizce verilen hükmün Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından bozularak iadesi üzerine yapılan duruşma sonunda dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; 18.06.2013 tarihli genel kurulda alınan 4 No‘lu karar ile ilgili; toplantıda bilançoların ortaklar tarafından imzalanmasını talep ettiğini, talebin tutanağa geçirildiğini; bilanço sunulmadığı için, talebin yerine getirilmediğini, sunulmayan bilançoların onaylanmasına ilişkin 4 nolu kararın iptali gerektiğini,5. maddesinde 01.01.2012-15.03.2012 dönemi için şirket müdürünün , 6. maddesinde 15.03.2012 – 31.12.2012 dönemi için tasfiye memurunun ibrasının görüşüldüğünü; aynı zamanda şirket müdürü ve tasfiye memuru olan ortağın kendi oyları ile ibrasına karar verdiğini, 7.maddede davacının şirketten çıkarılması için mahkemeye müracaat edilmesine karar verildiğini, davacının bu karara muhalif kaldığını,18.06.2013 tarihli ortaklar kurulu toplantısında alınan kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının müflis … A.Ş. şirketindeki özel asistanının ABD’ye kaçması üzerine, müflis şirketteki müşteri hesaplarında, müsebbibi davacı olan milyonlarca dolarlık suç teşkil eden işlemlerin yapıldığının ortaya çıktığını, davacı ile hakim hissedar arasında derin husumet mevcut olduğunu,toplantıdan önce davacıya genel kurul davetiyesinin usulüne göre tebliğ edildiğini, buna rağmen, davacının Şirket Merkezine gelerek inceleme yapmadığını, genel kuruldan sonra incelemediği evrakları tetkik etme hakkının kullandırılmadığı yönündeki beyanlarının kötüniyetli olduğunu, davacının 5 ve 6 nolu genel kurul kararlarının geçersiz olduğunu iddia ettiğini, şirket müdürünün ve tasfiye memurunun ibrası kararı yerinde olduğunu,şirketin bilanço ve gelir tablosunun sağlıklı olduğunu, …’in müvekkil şirkette toplam 5.000- TL lik sermayenin 4.750- TL’sine sahip olduğunu,karar yeter sayısına ulaşmak için, hakim hissedarın ortaklar kurulunda oy kullanması gerektiğini, aksi taktirde müvekkil şirketin müdür ibrası veya başka bir hususta hiçbir karar alması mümkün olmayacağını,ibra kararının iptal edilmesinin, diğer bir ifade ile ibra edilmemenin müeyyidesi %10 oranında paya sahip ortakların şahsi sorumluluk davası açabilmelerine imkan tanınması olduğunu, davacının %5 oranında hisse payının olduğunu,yalnızca şirket müdürü …’nın %10 dan fazla oranda payı olduğunu ve onun da kendi aleyhine dava açması düşünülemeyeceğinden bu kararının iptali de uygulamada herhangi bir sonuç doğurmayacağını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI VE SÜREÇ: Mahkemece, alınan bilirkişi raporları ve Yargıtay ilamları doğrultusunda; davacının uyuşmazlık konusu genel kurul toplantı tutanağında muhalefetinin yer aldığı görüldüğü, 4 no.lu kararın iptal edilebilir nitelikle olduğu, 5 ve 6 no.lu kararda şirket müdürünün ve tasfiye memurunun ibrası görüşüldüğünü, bu kararlara ilişkin olarak oy hakkından yoksunluğa ilişkin TK m, 6l9’a dayanılarak, şirketin yönetimine herhangi bir biçimde katılmış olanların, müdürlerin ibrasına ilişkin kararlarda oy kullanamayacağının belirlendiğini, son celse 7 nolu genel kurul kararı ile ilgili mahkemeye müracaatla ilgili bir dava açılmadığından, 7 nolu genel kurulda alınan karar dışındaki kararların belirtilen yargıtay kararları ve son bilirkişi kurulu raporuna göre, 4 nolu kararın iptali gerektiği gerekçesiyle genel kurul kararlarının 4,5 ve 6.maddelerinin iptaline karar verilmiştir. Davacı vekili; 7 nolu genel kurul kararının hukuka, hakkaniyete ve şirket menfaatlerine aykırı olduğunu, gerekçesi belirtilmeksizin müvekkilinin pay sahipliğinden kaynaklanan haklarını yok etmek amacıyla müvekkilinin şirketten çıkarılmaya çalışıldığını, davalı şirket tarafından kararın uygulanması yönünde bir işlemin yapılmamış olmasının ret kararının gerekçesi olarak kabul edilemeyeceğini, mahkemenin karar gerekçesinde, genel kurulun ihraç kararı verme yetkisi olduğu halde mahkemeye başvurma yönünde karar oluşturulduğunu ifade etmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın reddedilen kısmının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili;reddedilen kısım yönünden müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini, yargı giderlerinin tamamının müvekkiline yükletildiğini, dosyada alınan 3 bilirkişi rapounda bilançonun iptaline yer olmadığı yönünde görüş bildirildiğini, son ek raporda farklı görüş oluşturulduğunu,davacı tarafın bilanço inceleme ve bilgi alma taleplerinin hakkın kötüye kullanılmasından ileri gitmediğini, karara esas alınan raporun önceki raporlarla çelişkili olduğundan çelişkinin giderilmesi gerekirken bu rapora dayanılarak karar verilmesinin bozma sebebi olduğunu, şirket müdürünün ve tasfiye memurunun ibrası kararının yerinde olduğunu, davacının %5 oranda hisse payının olduğunu, müdürün kendi ibrası ile ilgili kararda oy kullanmaması kuralının uygulamada kendiliğinden geçersiz hale geldiğini, müvekkili şirket müdürünün ibrası kararının iptali halinde,iki kişilik bir limited şirket olan müvekkili şirketi yönetme hakkının ortadan kalkacağını, ibra kararlarına ilişkin verilen iptal kararlarının yerinde olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Dairemizce yapılan istinaf incelemesi neticesinde; 2018/525 Esas 2019/334 Karar sayılı ve 14/03/2019 tarihli kararıyla; 4 numaralı karar ile ilgili olarak, şirketin TTK 437/1’de sayılan belgeleri toplantıdan önce pay sahiplerine vermesi, teslim etmesi gibi yükümlülüğünün bulunmadığı, belgelerin hazırlanarak toplantı tarihinden en az 15 gün önce incelemeye hazır tutulmasının yeterli olduğu, davacının toplantıdan evvel belgeleri incelemek üzere şirket merkezine gittiği, ancak hazır edilmediğine ilişkin de bir iddiasının olmadığı, ancak bilançonun gerçeğe aykırı olması nedeniyle iptal kararı verilebilecek ise de, yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde bilançonun gerçeğe uygun olduğu, iptal koşullarının mevcut olduğunun kabulü halindede alınan bu karara usulune uygun muhalefet şerhi bulunmadığından bu karar açısından dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken iptaline karar verilmesinin yerinde olmadığı,şirket müdürü ve tasfiye memuru şirket ortağının %95 olumlu oyu ile ibra kararı alındığı, oylarıyla ibra kararı alınan …’in alınan bu kararlarda oy hakkından yoksun olduğu, davacının oyu da redde ilişkin bulunduğundan yeterli nisapla alınmış bir karar sözkonusu olmadığından geçersiz kararlara karşı muhalefet şerhi konulmaksızın geçersizliğin tesbitinin (iptali) istenebileceği, 7 numaralı karara ilişkin olarak, ortaklardan birinin haklı sebeblerle ve mahkeme kararı ile şirketten çıkartılabilmesi için mahkemeye başvuru kararını genel kurulda temsil edilen oyların en az 2/3 ünün oy hakkı bulunan sermayenin tamamının salt çoğunluğu ile alınması gerektiği yolunda ki düzenleme nedeniyle kararın kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, 18/06/2013 Tarihli ortaklar kurulunda alınan 5 ve 6 no’lu kararların iptaline, 4 ve 7 no’lu kararların iptali isteminin reddine karar verilmiştir. Bu kararın taraf vekilleri tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11.H.D.’nin 03/02/2020 tarihli 2018/525 esas-2019/334 karar sayılı bozma ilamında; TTK’nın 621. maddesinde önemli genel kurul kararlarının düzenlenmiş olup, bu düzenleme içinde 621/1-h maddesinde “Bir ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması ve bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebepten dolayı şirketten çıkarılması.” önemli karar olarak nitelendirildiği, önemli kararların temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması halinde alınabileceği madde hükmünde açıklandığı, dolayısı ile davalı şirketin iki ortağı olduğu gözönüne alındığında, her iki ortağın da aynı yönde oy kullanmaması halinde önemli kararlardan sayılan ortağın haklı sebeple ortaklıktan çıkarılması için genel kurul kararı bakımından nisabın oluşmasının mümkün olmadığı, bu nedenle 18/06/2013 tarihli genel kurulda alınan “7” numaralı karar bakımından davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle hükmün davacı yararına bozulmasına, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin 7 numaralı karar dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir. Dairemizce usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmuştur. Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamı gereği; 7 nolu karar bakımından yeterli nisapla karar alınmadığı kabul edilerek , 18/06/2013 tarihli ortaklar kurulunda alınan 5, 6 ve 7 nolu kararların iptaline, 4 nolu kararın iptali isteminin reddine davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile, hükmün kaldırılarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/477 Esas 2016/704 Karar sayılı ve 24/11/2016 tarihli hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KISMEN KABULÜNE; 18/06/2013 tarihli ortaklar kurulunda alınan 5, 6 ve 7 nolu kararların İPTALİNE, 4 nolu kararın iptali isteminin REDDİNE” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 54,40- TL harçtan, davacı tarafından peşin yatırılan 24,30- TL harcın mahsubu ile bakiye 30,10- TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından ödenen 48,60- TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davacı tarafından yapılan 3.800- TL bilirkişi ücreti, 218,85- TL teb-müz. masrafı olmak üzere toplam 4.018,85-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 3.015-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.725- TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davanın reddolunan kısmı üzerinden davalı vekili için takdir olunan 2.725-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, İstinaf yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının(Davacı 35,90-TL davalı 35,90-TL ) istek halinde kendilerine iadesine, Davacı tarafından hükümden sonra yapılan 143,50- TL istinaf yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 107 -TL sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine. Davalı tarafından hükümden sonra yapılan 42- TL istinaf yargı giderinin davanın reddi oranında hesaplanan 10,50-TL sinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 04/11/2020