Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/577 E. 2020/612 K. 19.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/577
KARAR NO : 2020/612
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/12/2019
NUMARASI : 2017/622 Esas-2019/1267 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/06/2020
Görevsizliğe ilişkin hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin 20/08/2011 tarihli sözleşme ile tasfiye halindeki … A.Ş. ‘den 12501 numaralı hesabından mevcut 13.540- USD alacaklarını davalı şirkete devir ve temlik ettiklerini, davalının ise bu devir ve temliki kabul ettiğini ve söz konusu sözleşmenin müvekkili ve davalı tarafından imza altına alındığını, sözleşmenin 4. Md. 3. fıkrasında alacağı temlik alan davalının bu miktarı 28/03/2011 ile 28/12/2014 tarihleri arasında vadeleri sözleşmede belirtildiği şekilde temlik eden davacıya ödeyeceğinin kararlaştırıldığını ancak davalı şirketin sözleşme uyarınca borcunu taahhüt ettiği vadelerde ifa etmediğini, söz konusu borçların ifasını amaçlayan icra takibine de haksız şekilde itiraz ettiğini belirterek icra takibinin devamına, %40’tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davanın yetkisizlik nedeniyle reddi gerektiğini, sözleşme tarihi itibariyle yetki şartının geçerli olduğunu, dava konusu alacağın hukuken henüz talep edilebilir olmadığını, borcu nakledilen … A.Ş’nin tasfiye sürecinin devam ettiğini, davanın zamansız açılmış bir dava olduğunu, ortada geçerli bir icra takibinin olmadığını, yetkili icra dairesinde takip yapılmış olmasının itirazın iptali davasının koşullarından biri olduğunu, sözleşme tarihi itibarıyla yetki şartı geçerli olduğunu belirterek davanın öncelikle görevsizlik nedeniyle reddine, yetkisiz mahkemede açılmış olması nedeniyle davanın yetki yönünden reddine, davacının icra takip miktarı üzerinden %20’den az olmamak üzere tazminat ödemeye mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, 6102 Sayılı TTK’nun 3. maddesinde bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiillerin ticari işlerden olduğunun belirtildiği, aynı kanunun 4. maddesinde ise ticari dava ve işlerin sayıldığı, eldeki davanın ise davacı tarafından temlik sözleşmesi uyarınca davalının üzerine düşen edimlerini yerine getirmediğinden bahisle itirazın iptali isteminde bulunulmuş olup davacının temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki … A.Ş’nin bu davada taraf olmadığı gibi uyuşmazlık konusu alacağın da doğrudan doğruya davalının ticari işletmesi ile ilgili olmadığı, davacının tacir olmadığı gibi eldeki davanın Ticaret Kanunununda düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığı, uyuşmazlığın temlik sözleşmesinden kaynaklanmakta olup 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 183. vd. maddeleri uygulanacağından dava konusu uyuşmazlık ticari dava niteliği taşımadığından uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğinden karşı görevsizlik kararı verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; bidayet mahkemesi kararının eksik incelemeye dayalı ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, bu davada görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, bu sözleşmenin ifasının tacir olan müvekkilin ticari işletmesiyle ilgili olup ticari iş niteliğinde olduğunu ve İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerektiğini, Yargıtay’ın ve BAM’ın yargı yeri belirlenmesine dair güncel kararları olduğunu bu nedenlerle kararın kaldırılarak İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; taraflar arasında düzenlenen alacağın temliki sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.6102 sayılı TTK.nun 3. maddesinde bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiillerin ticari işlerden olduğu belirtilmiş, aynı kanunun 4. maddesinde ise ticari dava ve işler sayılmıştır. Davacılar ile davalı şirket arasında imzalanan alacağın temliki sözleşmesi bağımsız mahiyette bir sözleşmedir ve taraflar açısından kendi başına hüküm ifade eder. Davacılar anılan sözleşmeye dayanarak sözleşmenin karşı tarafı olan davalı aleyhine icra takibinde bulunmuş ve itiraz üzerine itirazın iptali davası açmıştır. Davacıların temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki Tasfiye Halindeki …. A.Ş. bu davada taraf değildir. Eldeki dava TTK’da düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davacıların tacir olmadıkları da gözetildiğinde her iki tarafın ticari işletmesiyle ilişkili değildir. Bu nedenlerle davaya bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi değil 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli asliye hukuk mahkemesidir. (HGK nun 2017/11-2630 esas,2019/328 karar sayılı ve 21/03/2019 tarihli emsal ilamı aynı yöndedir.)Konuya ilişkin olmak üzere Yargıtay Hukuk Daireleri arasında çelişkili kararlar mevcut olduğu bir gerçektir. Ancak Dairemizce de benimsenen yukarıda açıklanan hukuki görüş ve bu görüşü destekleyen HGK kararı gözetildiğinde, İlk Derece Mahkemesi’nin, davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile davanın usulden reddine ilişkin hükmü usul ve kanuna uygun olup, davalı vekilin istinaf sebebi yerinde olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Davalı tarafça yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile, HMK.’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi.19/06/2020