Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/576 E. 2020/911 K. 30.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/576
KARAR NO: 2020/911
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/03/2017
NUMARASI: 2015/703 Esas 2017/239 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/09/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde; Dairemizce verilen hükmün Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından bozularak iadesi üzerine yapılan duruşma sonunda dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davalı şirketin %85 oranında paydaşı … olup davacının eşi diğer ortak ile boşanma davasının İst. 13. Aile Mahkemesinin 2014/510 Esas sayılı dosyası ile devam ettiğini,şirket ortağı ve yetkilisinin pay çoğunluğunu kötüye kullandığını, 29/05/2015 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan 1 nolu sermaye devrine ilişkin genel kurul kararı, 2 nolu sermaye artırıma ilişkin,3 nolu şirket taşınmazlarının devri hususunda ortaklar kurulu kararı gerektiği yönündeki değişiklik ve 4 nolu şirket müdürü atanmasına ilişkin alınan kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili dava konusu toplantı da ortak …’ın davacıdan olan kızları … ve …’a yapılan hisse devirleri akabinde , davalı şirkete müdür olarak atanmaları ve kendilerine münferit imza yetkisi verilmesi hususlarının müzakere edilerek TTK ve şirket ana sözleşmesinde yer alan toplantı ve karar nisaplarına uygun olarak karar altına alındığını, 29/05/2015 tarihli genel kurul toplantısında alınan sermaye artırıma yönelik karar tescil edilmediğinden davacının bu yöndeki talebinin reddine karar verilmesini, şirket ana sözleşmesine eklenen “şirket gayrimenkulleri üzerinde takyidat” başlıklı Madde 1’e de itiraz ettiğini, davalının sermaye / ticari şirketi olup ticari faaliyeti kapsamında finansman sağlamak amacıyla elbette ki taşınmazlarını teminat gösterebileceğini ve satabileceğini, müdür olarak atanan kişilerin reşit olduğunu,fiil ehliyetine sahip olduğunu,babalarının da bu süreçte işi yürütmeleri için tam destek verebileceğini belirterek davanın haksız ve dayanaksız davasının ve tedbir talebinin reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI VE SÜREÇ: Mahkemece, davalı şirketin 29/05/2015 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan 1 nolu Sermaye Devrine ilişkin genel kurul kararı, 3 nolu davaya konu şirketin taşınmazlarının devri hususunda ortaklar kurulu kararı gerektiği yönündeki değişiklik ve 4 nolu şirket müdürü atanmasına ilişkin alınan kararın iptaline yönelik açılan davanın reddine,2 nolu sermaye artırıma ilişkin genel kurul kararı davacı aleyhine olacak şekilde payların yanlış hesaplandığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Davacı vekili, mahkemece delillerin takdirinde esaslı hataya düşülerek ittihaz olunan 1-3 ve 4 nolu maddelerin iptali isteminin reddine ilişkin kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davaya konu genel kurulun 2 nolu maddesinin ticaret sicilinde tescil edilmemiş oluşunun dava bakımından herhangi bir öneminin bulunmadığı yönündeki gerekçesinin hukuken fahiş hata içerdiğini,tescil edilmeyen sermaye arttırım kararına yönelik davanın kabulü kararının kaldırılmasına ve itirazları doğrultusunda bu kısım yönünde de davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dairemizce yapılan istinaf incelemesi neticesinde; 2017/758 Esas 2018/913 Karar sayılı ve 11/07/2018 tarihli kararıyla; “Davaya konu 29.5.2015 tarihli ortaklar kurulu kararlarının 5.6.2015 tarihinde tescili için ticaret siciline başvurulduğu ,sermaye artırımı kararında ki hesaplama hatası nedeniyle kararın iade edilmesi üzerine ,10.6.2015 tarihinde 2 nolu kararın hükümsüz olarak kabul edilerek sermaye artırımına ilişkin 2 nolu karar dışındaki kararların tescil ve ilanının istendiği sermaye artırımı dışında ki kararların 24 haziran 2015 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği anlaşılmakla yasal süre içinde tescili istenmeyen ve kanun gereği geçersiz hale gelen 2 nolu kararın iptalini istemekte davacının hukuki yararı bulunmadığı,geçersiz hale gelen sermaye artımı kararının iptaline karar verilemeyeecği gerekçesiyle hükmün bu kısma yönelik olarak kaldırılmasına ; hükümsüz kalan karara ilişkin iptal isteminin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bu kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11. H.D.’nin 20/02/2020 tarihli 2018/4404 esas-2020/1843 karar sayılı bozma ilamında; Mahkemece 2 nolu karara yönelik iptal talebinin kabulüne, diğerlerinin reddine karar verildiği, bu karara karşı taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne ”İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/703 Esas-2017/239 Karar sayılı ve 01/03/2017 tarihli hükmün sermaye arttırımı kararına ilişkin 2 nolu bendinin HMK 353-b/2 gereği kaldırılmasına, sermaye artırımına ilişkin 2 nolu karar hükümsüz kaldığından hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine” şeklinde karar verildiği; 1, 3 ve 4 nolu kararlara ilişkin hüküm tesis edilmediği, bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü üzerine ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, esas hakkında yeniden hüküm kurulması gerekirken sadece 2 nolu karar yönünden hüküm tesisinin doğru olmadığı gerekçesiyle kararın resen bozulmasına, bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına karar verilmiştir. Dairemizce usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmuştur. Davacı vekili 30/09/2020 tarihli duruşmadaki imzalı beyanında; müvekkili davacının hisselerinin büyük ortağa devrederek şirket ortaklığından ayrıldığını beyan etmiştir. Genel kurul iptali davasında ;kararın iptalini talep eden ortağın sıfatının dava süresince devam etmesi gerekir. İstinaf edilen karar temyiz aşamasında iken davacı ortağın paylarını diğer ortağa satıp devrettiği ,şirket ortaklığından bu suretle çıktığı bildirilmiştir.Yargılama sırasında davacı şirket ortağının aktif dava ehliyetini yitirdiği anlaşılmakla davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE; İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/703 Esas 2017/239 Karar sayılı ve 01/03/2017 tarihli hükmün HMK 353-b/2 gereği KALDIRILMASINA; “Aktif husumet yokluğundan davanın REDDİNE” İlk Derece yargılamasına ilişkin; “Alınması gereken 54,40-TL harçtan peşin yatırılan 27,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,70-TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.180-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Davalı tarafça yapılan 123-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Davacı tarafça yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının(Davacı 31,40-TL davalı 31,40-TL ) istek halinde kendilerine iadesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, duruşmalı yapılan inceleme neticesinde davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda oy birliğiyle karar verildi. 30/09/2020