Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/572 E. 2023/215 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/572
KARAR NO : 2023/215
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/10/2019
NUMARASI: 2014/996 Esas 2019/824 Karar
DAVA :Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/02/2023
Asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne- reddine ilişkin kararın asıl ve birleşen davada davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA :Asıl ve birleşen davada davacı vekili; müvekkili ile davalı şirket arasında 05/03/2008 tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi imzalandığını, diğer davalıların ipotek veren …’nın mirasçıları sıfatıyla sözleşmeden doğan borçlardan ipotek bedeliyle sınırlı sorumlu olduğunu, ipotek veren hakkında dava öncesi Samsun 2. İcra Dairesi’nin … E. (yenileme üzerine 2014/222) takip dosyasında başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe itiraz üzerine Samsun 3.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/343 E dosyasında verilen kararla “ipoteğin teminat ipoteği olması nedeniyle alacağın mahkeme kararıyla tespiti gerektiği” gerekçesiyle takibin iptaline karar verildiği, sözleşme gereğince LPG alımının 28/07/2004 tarihinde başlayıp 02/09/2008 tarihinde sona erdirildiğini, sözleşme gereğince şirkete 4958 adet LPG tüpü teslim edildiğini, 26/01/2009 tarihinde Hopa Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/52 D.iş dosyasında yaptırılan tespitte iş yerinde davacıya ait LPG tüpünün bulunmadığının, Bizim Gaz markalı dolu tüplerin bulunduğunun tespit edildiğini, 05/01/2010 tarihinde davalının sözleşmeye uygun davranması ve LPG alımının davacıdan yapılması için ihtar gönderildiğini, ancak davalının davacıdan LPG alımı yapmadığını, 27/01/2010 tarihli ihtarla sözleşmenin fesh edildiğini belirterek 4958 adet LPG tüpünün imalat bedeli olan 138.330-TL, cezai şart bedeli olarak 40.000-TL, ifa edilmeyen sözleşmenin kalan süresi için mahrum kalınan kar olarak şimdilik 1.000-TL’nin davalılardan tahsiline, davalı şirket dışındaki davalıların sorumluluğunun ipotek bedeli 40.000-TL ile sınırlı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Asıl davada davalı şirket ve davalılar …vekili; davalı şirketin 05/03/2008 tarihli sözleşmede imzasının bulunmadığını, sözleşmedeki imzaya itiraz ettiklerini, taraflar arasında daha önce imzalanan 2004 tarihli sözleşmenin 5 yılın dolması ile sona erdiğini, 2009’dan sonra davacıyla aralarında ticari ilişki bulunmadığını, sözleşmede …’nın yer almadığını, bu nedenle bu kişilere husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Birleşen davada davalılar vekili; …’nın aynı sıfatla (ipotek veren Rıfat mirasçısı) İstanbul 2.ATM 2014/996 E. dosyasında da davalı olduğu, bu nedenle bu davalılar yönünden davanın derdestlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkillerinin sözleşme ilişkisinde taraf olmadığını, bu nedenle husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise 05.03.2008 tarihli sözleşme altındaki imzanın sözleşmeyi imzalamış görünen asıl dava davalısı şirketin yetkilisi olan müvekkili …e ait olmadığını, imza itirazında bulunduklarını, taraflar arasındaki sözleşmenin 16.07.2004 tarihli sözleşme olduğunu ve bu sözleşmenin de 2009’da süre sonunda kendiliğinden sona erdiğini, davacının imalat bedeli istediği tüpleri teslime dair belge sunamadığını, sadece kendi kayıtlarını sunarak talepte bulunduğunu, ayrıca Danıştay kararlarına göre bayilere depozito karşılığı verilen tüplerin satılmış sayılamayacağından amortisman yoluyla itfa edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI : Mahkemece, davalı şirketin sözleşmede öngörülen 15 günlük periyotlar halinde mal alışı yükümlülüğüne uymadığı gibi, sözleşme kapsamında işi tek taraflı terk anlamına gelecek şekilde çok uzun süre mal alımı yapmadığı, fesih öncesi davacı tarafından çekilen 05.01.2010 tarihli ihtarla durumun kendisine ihtar edildiği, buna rağmen davalı şirketin mal alımına devam etmediği, ayrıca işyerinde başka marka tüpleri bulundurduğu, bu durumların akde aykırılık ve davacı açısından haklı fesih sebebi olduğu, davalı şirketin davacı şirketle 2004 yılından fesih tarihi olan 08.02.2010’a kadar süren akdi ilişki süresinde mülkiyeti davacıya ait tüpleri LPG satışı için depozito bedeli ödemek suretiyle emaneten teslim aldığı, davacı tarafından teslimi ispatlar belge dosyaya sunulamasa da, tacir olan taraflar arasında akdedilen sözleşmede yer alan kesin delil hükmü nedeniyle davacı kayıtlarına itibar edilmesi gerektiği, kaldı ki davalı şirketin depozito ödemelerinin olduğunun davalı tarafın da kabulünde olduğu, hiçbir basiretli tacirin teslim almadığı tüp için depozito ödeyip, kendisine tüp teslim edilmese bile bu konuda ihtar bile çekmeden ödediği depozito bedellerini iade istemeden akdi ilişkiye devam etmeyeceği, davalı şirketin davacıya tüpleri iade ettiğini de ispatlayamadığı, incelenen defterlere göre davalının davacı şirketten yıllarca LPG satın alıp sattığı da tespit edildiğine göre LPG’yi tüp dışında depolama-satış imkanı bulunmadığının da açık olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde davacının mülkiyeti kendisine ait olup emaneten davalı şirkete verdiği tüplerin fesih nedeniyle iadesini, iade edilmediği takdirde yeniden imalat için rayice uygun imalat bedelini talep hakkı olduğu, davacının raporla tespit edilen 4.947 adet çeşitli ebatta tüp nedeniyle 136.888-TL imalat bedelinden davalı şirketin ödediği kayıtlı olan 27.440-TL depozito bedeli düşüldükten sonra kalan tutarı talep hakkı bulunduğu, feshin haklı olması nedeniyle davacının sözleşmenin 21. ve 27. maddelerine göre cezai şart talep hakkı bulunduğu, cezai şartın davalı şirketin ekonomik mahvına neden olacak tutarda olduğu, bu nedenle TBK madde 182/son kapsamında davacının talep edebileceği azami cezai şart tutarının 10.000-TL olarak takdir etmek gerektiği, dava tarihi itibariyle 50.000-USD cezai şartın TL karşılığının %35’i 40.000-TL talep edildiğinden, 10.000-TL’nin %35’i olan 3.500-TL üzerinden cezai şarta hükmedilebileceği, Birleşen İstanbul 6. ATM 2016/1200 Esas dosyasında, asıl davada husumet yöneltilen mirasçılardan … aleyhine birleşen davada da aynı taleplerle husumet yöneltildiği gerekçesiyle bu iki davalı yönünden dava açılış tarihi itibariyle derdestlik bulunduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne, 109.448-TL tüp imalat bedeli, 3.500-TL cezai şart alacağının 16/02/2010 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan (davalı ipotek veren … mirasçıları 40.000-TL ipotek üst limiti ile sınırlı sorumlu tutulmak ve asıl borç ile ipotek limiti yönünden tahsilde tekerrür yaratmamak şartıyla) tahsili ile davacıya verilmesine, 1.000-TL kâr mahrumiyeti talebinin feragat nedeniyle reddine, fazla istemin reddine, birleşen İstanbul 6. ATM’nin 2016/1200 esas dosyası yönünden davalı ipotek veren … mirasçılarından …mirasçıları ve Nedime aleyhine açılan davanın derdestlik nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili; müvekkili şirketin davalıdan 4970 adet tüp almadığını, müvekkili şirketin bayilik boyunca tüplerin bedelini davalıya ödediğini, davacının kaç adet tüp teslim ettiğini müvekkilinden sadır belgelerle ispat etmesi gerektiğini, tüplerin sürekli olarak sirkülasyona tabi olduğunu, dolu tüp verildiğinde boş tüplerin geri alındığını, oysa davacının müvekkillerinin imzasını taşımayan bilgisayar çıktısı ibraz ettiğini, davacının ne bir teslim belgesi ne de sevk irsaliyesi ibraz ettiğini, davacının teslime ilişkin belgelerinin 2015, 2016 ve 2017 yıllarında imha ettiği yönünde beyanda bulunduğunu, müvekkilinin 5000’e yakın boş tüpü getirmeden ve 5 yıl boyunca bedel ödemeden tüp almasının mümkün olmadığını, kaldı ki bilirkişiler tarafından da 2008 tarihli sözleşmeden sonra davacıdan LPG ürünü alınmadığının tespit edildiğini, davacı vekilinin sözleşmeyi feshetmekte haklı nedeni olduğunu iddia ettiği halde fesih hakkını kullanmayıp aradan 2 yıl gibi bir süre geçtikten sonra sözleşmeyi feshettiğini beyan ettiğini, ancak taraflar arasında çok daha önce biten ilişki nedeniyle cezai şart ve kar mahrumiyeti talebinde bulunmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığını, bu nedenle mahkemece davanın kısmen kabulüne dair kararının doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, LPG bayilik sözleşmesinden kaynaklanan tüp imalat bedeli, kar kaybı ve cezai şart taleplerine ilişkindir.Davacı ile davalı şirket arasında akdi ilişkinin 16.07.2004 tarihinde imzalanan 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi ile başladığı, taraflar arasında 05.03.2008 tarihinde 5 yıl süreli yeni bayilik sözleşmesi imzalandığı, davacının davalının sözleşmeyi ihlal ettiği gerekçesiyle sözleşmenin davacı tarafından 27/01/2010 tarihli ihtar ile feshedildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı şirket tarafından 05/03/2008 tarihli sözleşmenin altındaki imza inkar edilmiş ise de mahkemece yaptırılan inceleme sonucunda 05/03/2008 tarihli sözleşme yer alan imzanın davalı şirket yetkilisine ait olduğu tespit edilmiştir.Sözleşmenin 20. maddesinde bayinin şirketten 15 günden daha fazla LPG almaması, şirketin satış programına uygun olarak mal mübayaa etmemesi, işyerini kapatması, işi fiilen yürütmemesi, değişen bilgileri süresinde bildirmemesi fiillerinin bayii açısından bayiliği haksız fesih ve tek taraflı bırakma sayılacağı kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 21. maddesinde; sözleşmenin 27. maddede sayılan sebeplerle şirket tarafından tek taraflı sona erdirilmesi veya sözleşmenin bayi tarafından haksız feshedilmesi hallerinde bayinin şirkete 50.000-USD cezai şart ödeyeceği düzenlenmiştir. 27. maddede ise bayinin sözleşme hükümlerinden herhangi birini ihlal etmesi, işi gereği gibi ve bizzat ifa etmemesi, işi (bayiliği) bırakmış sayılması halleri davacı şirket yönünden tek taraflı olarak yazılı ihbarda bulunmak suretiyle fesih sebebi olarak sayılmış ve şirketin sözleşmeden doğan tüm haklarını talep edebileceği belirtilmiştir.Davacı şirketin 05.03.2008 tarihli sözleşmeyi feshinden önce yaptırdığı keşif sonucu alınan 28.01.2009 tarihli bilirkişi raporunda davalı şirkete ait işyeri adresinde Bizimgaz markalı tüplerin bulunduğu tespit edilmiştir. Bilirkişiler tarafından davalı bayinin davacı şirketten 02/09/2008 tarihinden sonra LPG alımı yapmadığı belirlenmiştir. Fesih öncesi davacı tarafından çekilen 05.01.2010 tarihli ihtara rağmen davalı bayi mal alımına devam etmemiştir. Buna göre davalı şirketin sözleşmede öngörülen 15 günlük periyotlar halinde mal alışı yükümlülüğüne uymadığı gibi, sözleşme kapsamında işi tek taraflı terk anlamına gelecek şekilde çok uzun süre mal alımı yapmadığı, ayrıca işyerinde başka marka tüpleri bulundurduğu anlaşıldığından davacının sözleşmeyi fesihte haklı olduğunun kabulünde ve sözleşmenin 21. maddesi gereğince TBK m.182/son hükmü de dikkate alınmak suretiyle cezai şarta hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı bayi, davacı şirketten talep edilmesine rağmen LPG gönderilmediği ileri sürülmekte ise de davalı bayi tarafından buna ilişkin herhangi bir ihtarname ibraz edilmediğinden bu iddiaları yerinde görülmemiştir. En son alım 02/09/2008 tarihinde yapılmış, 26/01/2009 tarihinde de davalının iş yerinde yapılan delil tespitinde başka firmaların tüplerine rastlanmıştır. Davacı tarafından bayiye 05/01/2010 tarihinde ihtar gönderildiği ve akabinde gönderilen 08/02/2010 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedilmesinde davacının çelişkiye düşmesi söz konusu olmadığından davalı tarafın sözleşmenin feshinin dürüstlük kuralına aykırı olduğu yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davacı, 2004 yılından fesih tarihi olan 08.02.2010’a kadar süren akdi ilişki süresinde mülkiyeti davacıya ait tüpleri LPG satışı için depozito bedeli ödemek suretiyle davalı şirkete emaneten teslim ettiğini belirterek 4958 adet LPG tüpünün imalat bedeli olan 138.330-TL’nin tahsilini talep etmiş olup mahkemece sözleşmede kararlaştırılması nedeniyle davacının kayıtlarına itibar edilmesi gerektiği, basiretli tacirin teslim almadığı tüp için depozito ödemeyeceği veya ödediği depozito bedellerini iade istemeden akdi ilişkiye devam etmeyeceği, davalı şirketin davacıya tüpleri iade ettiğini de ispatlayamadığı, davacının tüplerin rayice uygun imalat bedelini talep hakkı olduğu gerekçesiyle depozito olarak ödenen tutar düşülerek tüp bedeli yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.Ancak davalının tüp bedelini talep edebilmesi için davalı şirkete teslim edilen tüpleri ve sayısını ispat etmesi gerekmektedir. Davacının iade edilmediği belirtilen tüple ilgili iddiaları davalı tarafça kabul edilmemekte olup davalı şirket açısından bağlayıcı nitelik arz eden imzalı teslim belgesi, irsaliye ve kayıt sunulmamıştır. Her ne kadar taraflar arasındaki sözleşmede uyuşmazlık halinde davacının kayıtlarının kesin ve münhasır delil olarak kabul edilmiş ise de tüp teslimine ilişkin dayanak kayıtlar ibraz edilmemiştir. Diğer taraftan ticari teamül gereği davalıya dolu tüp verilirken boş tüplerin davacı tarafından iade alınması esas olduğundan, tüp adedi dikkate alındığında iade edilmediği iddia edilen tüplerle ilgili sözleşme süresi içerisinde davalı bayiye bir bedel yansıtılmadan, bu konuda herhangi bir fatura düzenlenmeden ilişkiye bu şekilde devam edilmesi ticari hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu durum karşısında davacı tarafından sunulan stok satış raporlarının ve davalı şirket tarafından depozito ödemesi yapılmasının tüplerin davalı bayinin zimmetinde kaldığını kabule tek başına yeterli olmadığından iade edilmeyen tüp bedelleri yönünden ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken bu talebin kabulü doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle; iade edilmeyen tüplerin bedelleri talebi yönünden davanın kısmen kabulü doğru olmadığından davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, bahsi geçen hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından davanın asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne, 3.500-TL cezai şart alacağının 16/02/2010 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesinde, tüp imalat bedeline ilişkin talep yönünden davanın reddine, kar mahrumiyetine ilişkin talep yönünden davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir. Ancak tenkis nedeniyle reddedilen kısım üzerinden davalılar yararına yargı gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Asıl ve birleşen davada davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/10/2019 Tarih 2014/996 Esas 2019/824 Karar sayılı asıl ve birleşen davaya ilişkin kararın HMK’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA;
“Asıl ve birleşen dava yönünden;
Davanın kısmen kabulü ile, 3.500-TL cezai şart alacağının 16/02/2010 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan (ipotek veren… mirasçıları 40.000-TL ipotek üst limiti ile sınırlı sorumlu tutulmak ve asıl borç ile ipotek limiti yönünden tahsilde tekerrür yaratmamak şartıyla) tahsili ile davacıya ödenmesine,
Tüp imalat bedeline ilişkin talep yönünden asıl ve birleşen davanın reddine,
1.000-TL kâr mahrumiyeti talebinin feragat nedeniyle reddine, fazla istemin reddine,
Birleşen İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1200 esas sayılı davanın davalılar …a yönünden derdestlik nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine,
İlk derece yargılamasına ilişkin olarak ;
“Asıl ve birleşen davada; alınması gereken 239,08-TL harcın, davacı tarafından asıl ve birleşen davada peşin harç olarak yatırılan 5.401,16-TL harçtan mahsubu ile fazla olan 5.162,08‬‬-TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından yatırılan toplam 293,48‬-TL peşin harcın asıl ve birleşen davada davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 2.700-TL bilirkişi ücreti, 503-TL tebliğ masrafı olmak üzere toplam 3.203-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 63-TL’nin asıl ve birleşen davada davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı lehine takdir olunan 3.500-TL vekalet ücretinin asıl ve birleşen davanın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Asıl ve birleşen davada davalılar lehine takdir olunan 21.899,50-TL vekalet ücretinin (ipotek bedeli ile sınırlı olarak dava açılan davalılar … yönünden 9.200-TL’yi geçmemek üzere) davacıdan alınarak asıl ve birleşen davada davalılara verilmesine,Davalılar (ölü) … vekille temsil olunduğundan (derdestlik nedeniyle verilen usulden red kararı nedeniyle) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 2.725-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp bu davalılara (yargılama sırasında ölen …e tebaen mirasçılarına ve …ye) verilmesine,
Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatırılan tarafa iadesine”
Asıl ve birleşen davada davalılar tarafından yatırılan 2.613,1‬0-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine,
Davacı tarafından yapılan 130,50-TL istinaf yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 2-TL’sinin asıl ve birleşen davada davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/02/2023