Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/561 E. 2022/1775 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/561
KARAR NO: 2022/1775
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/01/2020
NUMARASI: 2016/865 Esas 2020/52 Karar
DAVA: İtirazın İptali
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU 9.ATM.2017/865 ESAS 2018/562 KARAR SAYILI DOSYASINDA
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/12/2022
Asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine ilişkin kararın davalı/birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı/birleşen dosyada davalı vekili; davalının müvekkili şirketten 2015 yılı içerisinde 17.04.2015 tarihli faturaya istinaden 143.796,81-TL tutarlı makine ekipmanı satın aldığını, aynca 2.899,60-TL kur farkı alacağı olmak üzere toplam 146.676,41-TL alacağa karşılık 109.962,74-TL ödeme yaptığını, ancak bakiye 36.713,67-TL’yi ödemediğini, başlatılan icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak ayıp bahanesiyle borcunun olmadığı gerekçesiyle itiraz ederek takibin durdurulduğunu belirterek, borçlunun yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalı hakkında alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı/birleşen davada davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketten aldığı makinenin ayıplı olduğunu, davalı şirketin cihazdaki sorunu çözemediğini, taraflar arasında bakiye ürün bedeline ilişkin davada alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin zararının 72.000-TL olarak tespit edildiğini, bunun üzerine müvekkilinin davalıya aynı bedelde fatura düzenlendiğini, ancak davalının faturayı kabul etmeyerek iade ettiğini, bu fatura nedeniyle müvekkilinin davalı ile olan cari hesapta alacaklı hale geldiğini belirterek İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı hakkında %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı/birleşen davada davacı vekili; müvekkil şirket ile davacı arasındaki ticari ilişki nedeniyle bir kısım malların sipariş verildiğini ve faturalar kesildiğini, müvekkili şirketin cari hesapta bulunan faturaların büyük bölümünün ödediğini, ancak ayıplı teslim edilen malın iade edilmesi ya da ayıbın giderilmesini istediğini, davacı şirketin ayıbın giderilmesi için her hangi bir girişimde bulunmadığı gibi malı geri almadığını, müvekkil şirketin Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/61 Değişik İş dosyası ile davacı şirketin teslim ettiği ayıplı mala ilişkin delil tespiti yaptırdığını, bilirkişi raporunun henüz ulaşmadığını, ancak “…” adlı ürün toplama aparatında meydana gelen arızanın imalat hatasından kaynaklandığını ve çalışmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı-birleşen davada davalı vekili; müvekkil firmadan davacı şirketin makina satın almak istediğini, tarafların satımın tüm koşullarında mutabık kaldıklarını, daha sonra yazılı olarak davacı tarafından 06/02/2015 tarihinde siparış verildiğini, verilen siparişe istinaden makinaların üretilerek hazır hale getirildiğini ve bu makinelerin 17/04/2015 tarihinde davacıya çalışır durumda teslim edildiğini, daha sonra makinaların tam anlamayan ve ehil olmayan kişiler tarafından yanlış kullanılması sonucu arıza kaydı verdiğini, bu arızaların 2015 yılının 6. ayında giderildiğini, daha sonra bir yılı aşkın bir süre arıza talebinin olmadığını, ancak bakiye alacaklarının da ödenmediğini, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/865 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını belirterek haksız ve hukuku aykırı davanın reddine karar verilmesini, müvekkiline %20 tazminat ödenmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, tarafların 36.713,67-TL borç hususunda mutabık kaldıkları, davacının davalı aleyhine icra takibinden sonra davalının davacı aleyhine İtirazın iptali davası açtığı, dosyada mevcut tüm bilgi belge ve delillerden davacının davalıya sattığı makinayla ilgili süresi içerisinde bir ayıp ihbarında bulunmadığı, ticari defter kayıtlarına göre davalının davacıya 36.713,67-TL borçlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, Bakırköy …İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacak üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/865-562 sayılı davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Asıl davada davacı vekili; taraflar arasında yazılı borç bakiyesi hususunda mutabakat bulunmasına rağmen davalının kötüniyetli olarak takip başlattığını ve birleşen davayı açtığını, davanın reddine karar verildiği halde müvekkili lehine tazminata hükmedilmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 2- Birleşen dosyada davacı-davalı vekili; Davacı tarafın bilirkişi ücretini yatırmaması nedeniyle inceleme yapılmadığını, bu hususun davacının aleyhine değerlendirilmediğini, yine bilirkişi raporlarındaki eksikliklerin değerlendirilmediğini, delil tespiti raporunda makinedeki ayıbın imalat hatasından kaynaklandığının ve bu nedenle müvekkilinin 72.000-TL zarara uğradığının belirtildiğini, ücretin yatırılmasına rağmen teknik bilirkişi tarafından inceleme yapılmadığını, bunun dışında Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden talimat yolu ile alınan bilirkişi raporundan hiç bahsedilmediğini, bu raporda da üründe tasarım hatası bulunduğunun belirtildiğini, ayrıca raporlarda defalarca kere servis hizmeti verildiği yazılı olduğu halde ayıp ihbarının zamanında yapılmadığı gerekçesiyle haksız olarak asıl davanın kabulüne birleşen davanın reddine karar verildiğini, ayrıca olayda gizli ayıbın söz konusu olduğunu, bu nedenle ihbarın süreye tabi olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Davacı satıcı asıl davada, davalıya sattığı cihazdan bakiye 36.713,67-TL satım bedelini talep etmekte olup, davalı cihazın ayıplı olduğunu savunmaktadır. Davalı alıcı tarafından açılan birleşen davada ise, cihazın ayıplı olduğuna ve 72.000-TL zarara uğradıklarına ilişkin delil tespiti raporuna istinaden KDV ekleyerek (84.960-TL) düzenlediği faturayı davacı satıcı ile aralarındaki cari hesaptan düşerek (84.960-TL – 36.713,67-TL=48.246,33-TL) bakiye 48.246,33-TL alacağının tahsilini,davacı satıcı aleyhine başlattığı İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … sayılı icra takibiyle talep etmektedir. Mahkemece, tarafların defterlerinin 36.713,67-TL alacaklı olduğu hususunda uyum içerisinde olması nedeniyle asıl davanın kabulüne, davalının süresinde ayıp ihbarının bulunmadığı gerekçesiyle birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Davalı alıcının davacıya cihaz bedelinden bakiye 36.713,67-TL’nin ödenmediği hususu ihtilaf dışı olup uyuşmazlık cihazın ayıplı olup olmadığı, davalı alıcının süresinde ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı, davalı alıcının maddi zararının bulunup bulunmadığı ve miktarı noktasında toplanmaktadır. 6102 sayılı TTK’nın 23/1-c maddesi gereğince; malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içerisinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içerisinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda uygulanması gereken 6098 sayılı TBK’nın 223/2. maddesine göre ise, alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir, bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. Somut olayda cihazın birleşen dosya davacısı tarafından 17/04/2015 tarihli faturayla satın alındığı, 27/04/2015 tarihinde makinenin kurulumunun sağlandığı, satıcı tarafından 29/05/2015 ve 24/06/2015 tarihlerinde cihazda hatalı parça değişimi ile onarım yapıldığı hususları satıcı firma tarafından ibraz edilen formlardan anlaşılmaktadır. Yine birleşen davada davalı satıcı tarafından ibraz edilen e-posta dökümlerinde, alıcı firmanın gönderdiği 08/09/2015 tarihli e-postada, cihazın fonksiyonunu tam olarak yerine getiremediğini, cihazın hatalı çalışması nedeniyle ürünlere zarar verdiğini belirterek satıcı firmadan sorunu çözmesini talep ettiği, buna karşılık satıcı firmanın ise 10/09/2015 tarihli e-postası ile alıcı firmanın talebini kabul ederek cihazın incelenmesi için çalışanlarını yönlendireceğini belirttiği görülmüştür. Her ne kadar mahkemece süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı kabul edilmiş ise de cihazda 29/05/2015 ve 24/06/2015 tarihlerinde parça değişimi yapıldığı, satıcı firma yetkilisi tarafından 10/09/2015 tarihinde alıcı firmaya gönderilen e-postada alıcı tarafından bildirilen şikayetlerle sürekli olarak ilgilendiklerini beyan etmeleri karşısında alıcının cihazla ilgili şikayetlerinin davalı satıcının bilgisi dahilinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı alıcı tarafından cihazdaki arızaların birleşen davada davalı satıcıya bildirildiği, ayıpların satıcının bilgisi dahilinde olduğu anlaşıldığından ayıp ihbarını süresinde yapılmadığının kabul edilmesi ve bu nedenle birleşen davanın reddi doğru olmamıştır.Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde, ürünün dört bölümden oluştuğu, sadece toplama ve çevirme işleminin yapıldığı dördüncü bölümünde ayıp bulunduğu, diğer kısımların çalıştığı tespit edilmiştir. Bununla birlikte taraflar arasındaki e-posta yazışmalarında alıcı firma tarafından 08/09/2015 tarihinde cihazla ilgili şikayetlerin iletilmesinden sonra satıcı firma tarafından 10/09/2015 tarihli e-posta ile gönderilen cevapta, cihazın iadesi ile ilgili taleplerin karşılanabileceğinin belirtildiği anlaşılmaktadır. Ancak alıcı firmanın bu tarihten sonra sessiz kaldığı, ürünün iadesine ilişkin bir girişimde bulunmadığı, tercihini satış bakiyesini ödememeden yana kullandığı anlaşılmaktadır. Satıcı asıl davada davacı şirket ; ayıplı olduğu belirtilen kısmın değerinin ödenmeyen bedelden az olduğunu, iade almaya hazır olduklarını bildirmesine ve buna göre bakiye bedeli ödeyerek ayıplı kısmın iadesi ve yerine yenisi temin ederek bu suretle zararını önleyebilecek durumda olan davalının ayıp nedeniyle zarara uğradığının kabulü mümkün görülmemiştir. Emredici nitelikteki TMK’nın 2. Maddesi uyarınca herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Satıcı firma tarafından alıcı firmaya 10/09/2015 tarihinde gönderilen e-postada ürünün iadesi de dahil olmak üzere çeşitli olanaklar tanınmasına rağmen alıcı firma tarafından herhangi bir girişimde bulunulmayıp aradan 1 yıl gibi sürenin geçmesine rağmen cihazın bakiye bedelini ödemeye yanaşmamasının ve hiç bir tedbir almadığı halde ayıptan kaynaklandığını belirttiği zararının tazminini talep etmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı açıktır. İlk derece mahkemesinin süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesine ilişkin gerekçesi doğru görülmese de davalının zararına kalan bedeli ödememek suretiyle teklif edilen iade hakkını kullanmaması nedeniyle gerçekleştiği anlaşılmakla mahkemece sonuç olarak asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Yine birleşen dava ile ilgili, kötüniyet tazminatı koşulları oluşmadığından tazminat talebinin reddi kararına karşı davacı/birleşen davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle; mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine dair kararında isabetsizlik bulunmadığından taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Asıl dava yönünden alınması gereken 2.507,91-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 627-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.880,91‬-TL harcın davalı/birleşen davada davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Birleşen dava yönünden alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın davalı/birleşen davada davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Birleşen dava yönünden alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın davacı/birleşen davada davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Taraflar tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/12/2022