Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/559 E. 2022/1703 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/559
KARAR NO: 2022/1703
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/12/2017
NUMARASI: 2016/797 Esas 2017/1565 Karar
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/12/2022
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, ayrıca şirketin YK başkanı olan babası …’nın 18/08/2015 tarihinde vefat ettiğini, terekenin tespiti işlemlerinin sürdüğünü, yönetim kurulu üye sayısının ikiye düşmesi nedeniyle şirketin mevcut yönetim kurulu üyeleri … ve …’nın genel kurulun onayına sunulmak üzere 11/01/2016 tarihinde …’yı YK üyesi olarak atadıklarını, ancak bu hususun ilk genel kurul toplantısında onaya sunulmadığını, bu nedenle …’nın katılımıyla alınan yönetim kurulu kararlarının geçersiz hale geldiğini, müvekkiline genel kurul daveti tebliğ edilirken faaliyet raporu ve mali tabloların gönderilmediğini, toplantının ertelenmesi talebinin de karşılanmadığını, şirketin 7 yıldır zarar ettiği halde gerekçesinin açıklanmadığını ve özel denetçi atanması taleplerinin de reddedildiğini, hisse senetleri ibraz edilmeden yapılan genel kurulda yönetim kurulunun ibra edilemeyeceğini, yine yönetim kurulunda görevli kişilerin ibra oylamasında oy kullandıklarını, yönetim kurulunun ihraç edilmiş hisse senetlerinin yok sayılarak seçilmesi nedeniyle geçersiz olduğunu, bu nedenle şirkete ayrıca kayyım atanması gerektiğini, şirket tarafından mali tablolarla faaliyet raporunun müvekkilinin incelemesine sunulmadığını, bu konuda süre verilmesi taleplerinin reddedildiğini, müvekkilinin …’nın vefatıyla müteveffadan gelen hisselerle birlikte TTK m.439 maddesinde belirtilen nisabın üzerinde hisseye sahip olduğunu, şirkete özel denetçi tayin edilmesi gerektiğini belirterek 15/06/2016 tarihinde yapılan genel kurulda alınan kararların iptaline, şirkete kayyım atanmasına, şirketin gayri menkulleri ve araçları yönünden tedbir kararı verilmesine, şirkete özel denetçi tayin edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, şirket ortaklarından …’nın vasiyetnamesinde davacıya daha az pay vermesi sebebiyle açtığı davanın reddedildiğini, şirket ortaklarından … terekesine temsilci atandığını ve genel kurul toplantısına tereke temsilcisinin katıldığını, böylelikle genel kurulda temsil edilmeyen pay sahibi bulunmadığını, diğer mirasçıların dava açmadıkları halde davacının hakkın kötüye kullanılması teşkil edecek şekilde bu davayı açtığını, hamiline yazılı hisse senetlerinin bastırılmasına dair resmi bir karar bulunmadığından toplantının pay defterine göre yapılmasında bir sakınca bulunmadığını, kaldı ki tereke temsilcisinin müteveffanın terekesini temsilen toplantıya katıldığını, TTK’nın 363 maddesi gereğince boşalan yönetim kuruluna üye atanabileceğini, bunun zorunluluktan kaynaklandığını, ayrıca bu hususta karar nisabı aranmayacağının Yargıtay kararlarında belirtildiğini, faaliyet raporu, bilanço ve finansal tabloların şirket merkezinde incelemeye hazır tutulduğunun bildirildiğini, Yönetim kurulu üyeliğine …nın atanmasına ilişkin kararın genel kurulda onaya sunulduğunu, ayrıca ibrada oy yoksunluğunun ilgili yönetim kurulu üyesinin kendisi açısından geçerli olduğunu, müvekkili şirketin aile şirketi olması nedeniyle bunun zorunluluktan kaynaklandığını, yönetim kurulunun her halükarda … ve tereke temsilcisi Av. …’ün oylarıyla ibra edildiğini, davalının TTK m.439’da belirtilen nisaba sahip olduğunu ileri sürmekte ise de terekenin temsilci tarafından temsil edildiğini, kendi paylarının nisabı aşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, müzakere sırasında davacı vekilinin kendilerine faaliyet raporları, bilanço ve gelir tablolarının tebliğ edilmediği, bu nedenle genel kurulun ertelenmesi gerektiğini ileri sürmekte ise de davacıya usulüne uygun olarak faaliyet raporları, bilanço gelir gider hesapları, murakıp raporlarının tebliğ edildiği, davacının yapılan tebligat kapsamında yeterli bilgi ve belge bulunmadığı yönünde herhangi bir başvurusunun olmadığı, bilgi alma ve inceleme hakkını kullanmadığı, bu nedenle belirtilen sebeple alınan kararın iptalinin talep edilemeyeceği, genel kurulun ertelenmesi talebinin ise TTK 420. maddesine uygun bulunmadığı, zira davacının 1.500.000 hisseli şirkette 50.000 hisseye sahip olduğu, yasanın aradığı 1/10 azlık nisabına sahip olmadığı, aynı gündem maddesi kapsamında, özel denetçi tayini istenmiş ise de özel denetçi tayini için TTK 438. madde gereğince öncelikle bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılması gerektiği, davacı tarafça bu yola gidilmediği, TTK 439/1 maddesi yönünden de 1/10 azlık nisabının bulunmadığı bu nedenle özel denetçi tayini talebinin reddinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, genel kurulun 4.maddesi yönünden; yapılan oylamada yönetim kurulu üyeleri 50.000 ret oyuna karşılık 1.323.500 oy ile ibra edildiği, genel kurul tutanağında yönetim kurulu üyelerinin oy kullanmadıklarının açıkça belirtildiği, dolayısıyla bu madde kapsamında alınan karar itibariyle iptal sebebi gerçekleşmediği, genel kurulun 5. maddesinde, yönetim kurulu üye sayısının artırılması ve görev süresi konusunda karar alındığı, kararın 50.000 ret oyuna karşılık 1.400.000 kabul oyuyla alınmış olup alınan kararda yasaya, sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırılık bulunmadığı, dava dilekçesinde genel bir iptal sebebi olarak, senetlerinin ibraz edilmemiş olmasının genel kurulun yapılmasına engel teşkil ettiği ileri sürülmüş ise de davalı şirketin ortaklarının kimlerden oluştuğu, her birinin hissesinin ne kadar olduğunun belirli olduğu, vefat eden …’nın hissesinde herhangi bir ihtilaf bulunmadığı, terekenin tereke temsilcisi vasıtasıyla temsil edildiği sabit olduğundan yapılan genel kurulda toplantı ve karar nisabının bulunduğu, alınan kararlarda iptali gerektiren bir hal olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili ; TTK m.415/3 uyarınca hamiline yazılı pay sahiplerinin genel kurul toplantı gününden en geç bir gün önce bu senetlere zilyet olduklarını ispatlayarak giriş kartı alacaklarının düzenlendiğini, bu konudaki itirazlara rağmen genel kurul toplantısının devam ettiğini, TTK m.415 hükmüne aykırı yapılan genel kurulda alınan kararların iptali gerektiğini, müvekkiline genel kurul daveti tebliğ edilirken faaliyet raporu ve mali tabloların gönderilmediğini, toplantının ertelenmesi talebinin de karşılanmadığını, şirketin 7 yıldır zarar ettiği halde gerekçesinin açıklanmadığını ve özel denetçi atanması taleplerinin de reddedildiğini, oysa TTK m.437 gereğince bilgi alma ve inceleme hakkının esas sözleşme şirket organlarından birinin kararıyla kaldırılamayacağını, müteveffadan gelen hisselerle birlikte müvekkilinin % 10’dan fazla paya sahip olduğunu, müvekkilinin erteleme talebinin reddedilmesinin doğru olmadığını, bunun dışında müvekkiline şirketle ilgili bilgilerin de verilmediğini, bu nedenle ibranın geçersiz olduğunu, ihraç edilmiş hamiline yazılı senetlerin yok sayılarak toplanan genel kurul kararında yönetim kurulu seçimine ilişkin kararın da geçersiz olduğunu, hisse senetleri ibraz edilmeden yapılan genel kurulda yönetim kurulunun ibra edilemeyeceğini, yine yönetim kurulunda görevli kişilerin ibra oylamasında oy kullandıklarını, yönetim kurulunun ihraç edilmiş hisse senetlerinin yok sayılarak seçilmesi nedeniyle geçersiz olduğunu, bu nedenle şirkete ayrıca kayyım atanması gerektiğini, şirket tarafından mali tablolarla faaliyet raporunun müvekkilinin incelenmesine sunulmadığını, bu konu süre verilmesi taleplerinin de reddedildiğini, müvekkilinin Alattin Yazıcı’nın vefatıyla müteveffadan gelen hisselerle birlikte TTK 439. maddesinde belirtilen nisabın üzerinde hisseye sahip olduğunu, şirkete özel denetçi tayin edilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacı şirketin 15/06/2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istemine ilişkindir. Davacı, hisse senedi çıkarılması nedeniyle artık pay defterine göre değil, TTK’nın 415. Maddesine göre pay sahiplerinin belirlenmesi gerektiğini, bunun da yapılmaması nedeniyle genel kurul toplantısının iptal edilmesi gerektiğini öne sürmektedir. TTK 415 maddede; ”(1) Genel kurul toplantısına, yönetim kurulu tarafından düzenlenen “hazır bulunanlar listesi”nde adı bulunan pay sahipleri katılabilir. (2) Hazır bulunanlar listesinde adı bulunan senede bağlanmamış payların, ilmuhaberlerin nama yazılı payların sahipleri ve Sermaye Piyasası Kanununun 10/A maddesi uyarınca kayden izlenen pay sahipleri veya anılanların temsilcileri genel kurula katılır. Gerçek kişilerin kimlik göstermeleri, tüzel kişilerin temsilcilerinin vekâletname ibraz etmeleri şarttır. (3) Hamiline yazılı pay senedi sahipleri, genel kurulun toplantı gününden en geç bir gün önce bu senetlere zilyet olduklarını ispatlayarak giriş kartı alırlar ve bu kartları ibraz ederek genel kurul toplantısına katılabilirler. Ancak, giriş kartının verilmesinden sonraki bir tarihte hamiline yazılı pay senedini devraldığını ispatlayan pay sahipleri de genel kurula katılabilirler. (4) Genel kurula katılma ve oy kullanma hakkı, pay sahibinin payların sahibi olduğunu kanıtlayan belgeleri veya pay senetlerini şirkete bir kredi kuruluşuna veya başka bir yere depo edilmesi şartına bağlanamaz.” hükmü düzenlenmiştir. Murisin terekesine Bodrum 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/28 Tereke dosyasında 19/01/2015 tarihinde Av. …’ün temsilci olarak atandığı, tereke temsilcisinin, dava konusu genel kurulda hazır bulunduğu, murisin terekesinin dava konusu genel kurulda temsil edildiği anlaşılmaktadır. Bursa 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’ nin 2016/132 Tal sayılı dosyasında yapılan tereke tespitinde banka kasasında davalı şirkete ait 1.500.000 TL tutarında hisse senedi çıkmıştır. Evrakın ekinde tarihi belli olmayan bir tutanakta davalı şirkete ait küpürleri ve hisse adetleri ile toplam değeri belirtilen hisse senetlerinin ölen muris … ile … arasında eşit olarak paylaştırıldığı yazılıdır. Paylaşılan senetlerin tutarı ile davalı şirketin sermayesi aynı olduğuna göre muris ile … şirketin tüm hisse senetlerini fiilen paylaştıkları, genel kurulda terekenin temsilci tarafından temsil edildiği anlaşıldığından genel kurulun TTK’nın 415. Maddesinde belirlenen yöntemle oluşmadığı yönündeki istinaf nedenleri yerinde değildir. Muris …’nın ölümü üzerine …’ının yönetim kurulu üyesi olarak atanması kararının, atama sonrası ilk genel kurul olan dava konusu genel kurulun onayına sunulmadığı hususu ile ilgili; müteveffa …’nın yerine davalı şirketin yönetim kurulunun 11/01/2016 tarih ve 1 no.lu kararı ile … atanmış ve bu atama, 19/01/2016 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 363/1.maddesine göre, 334 üncü madde hükmü saklı kalmak üzere, herhangi bir sebeple bir üyelik boşalırsa, yönetim kurulu, kanuni şartları haiz birini, geçici olarak yönetim kurulu üyeliğine seçip ilk genel kurulun onayına sunar. Bu yolla seçilen üye, onaya sunulduğu genel kurul toplantısına kadar görev yapar ve onaylanması hâlinde selefinin süresini tamamlar. Somut olayda yönetim kurulu üyesi seçiminden sonra yapılan dava konusu ilk genel kurulda yönetim kuruluna atamanın tasdikine yönelik bir işlem bulunmamaktadır. Fakat dava konusu genel kurulda yeni bir yönetim kurulu seçilmiş olup … da seçilen yönetim kurulu üyeleri arasında yer aldığına göre önceki yönetim kurulu kararının zımnen onaylandığı kabul edilmelidir. Şirket faaliyet raporu, bilanço ve gelir tablosunun inceletilmediği yönündeki iddia açısından; davacıya yapılan çağrı evrakı ve ekinde bulunan belgelerde şirketin finansal tabloları ve yönetim kurulu faaliyet raporlarının şirket merkezinde pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulduğu ifade edilmektedir. TTK’nın 437. maddesine uygun bu durum karşısında davacının şirket merkezine gidip inceleme talebinin engellendiği yolunda bir iddia ileri sürülmemiş ,bu yolda delil sunulmamıştır.Yönetim Kurulunun ibrasının geçersizliği yönünden; davalı şirketin 15/06/2016 tarihli genel kurulunda ibranın kapsadığı dönemde şirket yönetim kurulu üyeleri olarak müteveffa …, …, … ve sonradan atanan …’nın görev yaptığı anlaşılmaktadır. Yönetim kurulu üyeleri …, … ve sonradan atanan … ibra görüşmelerinde oy hakkından yoksundur. Yine bu dönemde mütevaffa … da vefat ettiği tarihe kadar yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığından onun terekesinin ve terekesini temsilen …’ün de ibra görüşmelerinde oy hakkı bulunmamaktadır. Oy hakkından yoksun bulunan pay sahibi yönetim kurulu üyeleri dışladığında ibra kararının davacının 50.000 olumsuz oyuna karşılık … ve …’nın toplam 126.500 olumlu oyu ile alındığı anlaşıldığından yeterli nisapla karar alındığı,oy yasaklısı bulunanların oy kullanmasının sonuca etkili olmadığının kabulü gerekmesine göre davacının ibra kararının geçersizliğine ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Özel denetçi talebi açısından; davacının payının terekedeki hisse senetlerinin de dahil edilmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Oysa terekeye temsilci atanmış olup, tereke genel kurul toplantısında temsilci tarafından temsil edilmiştir.TTK’nın 439. maddesinde genel kurulun özel denetim istemini reddetmesi hâlinde, sermayenin en az onda birini oluşturan pay sahiplerinin veya paylarının itibarî değeri toplamı en az birmilyon Türk Lirası olan pay sahiplerinin özel denetçi atamasını isteyebilecekleri düzenlenmiştir. TTK 439/1 maddesi yönünden davacının hissesinin 1/10 azlık nisabından düşük olduğu, sahip olduğu payların itibari değerinin birmilyondan az olduğu anlaşıldığından davacının özel denetçi tayini talebinin reddinde yasaya aykırı bir yön saptanmamıştır.Genel kurulun 5. maddesinde, yönetim kurulu üye sayısının artırılması ve görev süresi konusunda karar alınmıştır. Yönetim kurulu üyelerinin seçimi TTK’nın 408/2-b maddesinde genel kurulun devredilemeyecek görevleri arasında düzenlenmiş olup bahsi geçen genel kurulda yönetim kurulu üyeleri davacının 50.000 olumsuz oyuna karşılık 1.400.000 olumlu oyuyla seçilmiştir. Genel kurulda alınan kararda yasaya aykırı bir yön bulunmamakta olup; davacı vekili tarafından, davalı şirketin 15/06/2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan kararlara karşı ileri sürdüğü iptal nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; mahkemece davanın reddine dair verilen karar bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 01/12/2022