Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/558 E. 2020/488 K. 14.05.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/558
KARAR NO: 2020/488
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/01/2020 Tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2020/208 Esas
TALEP: Yönetim Kayyımı Atanması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/05/2020
İlk derece mahkemesince verilen 24/01/2020 tarihli ara kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA ve TALEP:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin de hissedarı olduğu … Ltd. …nde danışıklı ve muvazalı işlemler ile şirketin içinin boşaltıldığının tespit edildiğini ve şirkete ait taşınmazların davalıların yakınlarına ve tanıdıklarına devir ve tescil edilmesinden dolayı şirketin hesaplarına ve malvarlığına dava süresince müvekkilinin telafisi imkansız zararlarının doğmaması için tedbir konulmasını ve dava sonuna kadar tedbiren şirkete yönetim kayyımı atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DAVAYA CEVAP: Davalılar vekili ;Davacının haksız iddialarının altında yatan temel davalının bedelini ödediğini iddia ettiği , davalı müvekkil şirketin adına kayıtlı taşınmazları üzerine geçirmek istemesi olduğu ,…Anadolu 14.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/482 esas sayılı dosyasında davacının şirket üzerindeki taşınmazların tapususunun iptalini talep etitği ,davacının taşınmazın bedelini ödediğine dair dair soyut beyanlarından başka herhangi bir delili bulunmadığı,adi yazılı sözleşmeye itibar edilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, HMK’nun 390/3.maddesi uyarınca, davacı iddiaları yönünden, bu aşamada yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, davacı tarafın iddialarının yargılamayı gerektirmesi ve yargılamayı esastan sonuçlandıracak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin mümkün olmadığı, aynı doğrultudaki İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2018/968 Esas, 2018/703 Karar sayılı ilamı da dikkate alınarak davalı şirkete tedbiren yönetim veya denetim kayyımı atanmasına ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı şirket ortaklarından olan davalı şahısların iki kişi olarak bir araya gelerek iki imza ile şirketin mal varlıklarını elden çıkarttıklarını, davalı şirket yetkililerinin her türlü denetimden ve bilgi verme yükümlülüğünden kaçtığını, davalı şirket temsilcilerinin çifte imza yetkisi mevcut olduğundan her türlü hukuksuzluğu rahatça yapabildiklerini, mahkemenin mevcut uyuşmazlıkla bağlantısı olmayacak soyut bir şekilde talebini reddettiğini, bu nedenlerle ara kararın kaldırılarak davalı şirkete öncelikle yönetim kayyımı, mümkün olmayacaksa denetim kayyımı atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, TTK 630/2.maddesi uyarınca, haklı sebeplerle limited şirket müdürünün yönetim ve temsil haklarının kaldırılması (azli) ve davalının müdürlük yetkisinin kısıtlanması için dava kesinlesinceye kadar tedbiren davalı şirkete kayyum atanması istemine ilişkindir. TTK 625. ve 626.maddelerine göre, müdürler görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kuralı çerçevesinde gözetmekle yükümlüdürler. Müdürler, kanunların ve şirket sözleşmesinin genel kurula görev ve yetki vermediği bütün konularda görevli ve yetkilidirler. TTK 630.maddesinde, geçici hukuki koruma konusunda özel bir hüküm bulunmadığından, genel hüküm olan HMK 389 vd.maddeleri uygulanmalıdır. 6100 Sayılı HMK 389/(2) Maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ” Ayn yasanını 390 Maddesi “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü içermektedir. Şirket yönetiminin genel kurulca seçilmiş yöneticilerle yapılması, zorunluluk olmadıkça şirket yönetimine müdahale edilmemesi esastır. Davacı, davalının şirketi temsil yetkisinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını istemektedir. Geçici hukuki koruma önlemi alınırken, tarafların menfaat dengesinin ve şirketin menfaatlerinin korunması gerekir. Somut olayda şirketin münferit yetkilisi bulunan davacı ve davalılar arasında uyuşmazlık bulunduğu , şirket müdürü davacının davalı şirket ile arasında taşınmaz mülkiyetinden kaynaklanan bir tapu iptali tescil davasının derdest bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı müdür diğer müdürlerin şirketin içini boşaltacaklarını ileri sürmekte ise de davalı müdürlerin savunmalarında davacının iddialarını reddettiği,davacının aynı amaçta bulunduğunu savunmaktadırlar.Davanın bulunduğu aşamada dosyada davalı müdürlerin yetkisinin kısıtlanmasını gerektirecek derece de yaklaşık ispat düzeyinde delil bulunmadığı,ihtilafın şirket yönetimi konusunda olduğu ileri sürülse de şirket adına kayıtlı bulunan 2 taşınmaz hakkında davacı tarafından açılan davanın varlığı da gözetildiğinde ,şirket müdürlerinin yetkilerinin tedbiren kısıtlanması ve kayyım atanması talepleri yerinde görülmemiştir.İlk derece mahkemesince talebin reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş ,davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/05/2020