Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/553 E. 2022/1799 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/553
KARAR NO: 2022/1799
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/12/2019
NUMARASI: 2018/1046 Esas – 2019/597 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/12/2022
Davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili ; müvekkili ile davalı arasında 31/08/2012 tarihli sözleşme ile … markalı suları davalı şirketten alarak belirtilen bölge sınırları içerisinde toptan ve perakende satışı konusunda anlaştıklarını, aynı sözleşmenin 2/p ve 2/z maddesi gereği müvekkilinin davalı şirketten alacağı ürünlere teminat olarak 25.000-TL değerinde teminat senedi imzalamayı kabul ve taahhüt ettiğini, buna göre müvekkilinin senedi düzenlendiğini, davalı şirketin teminat olarak düzenlenen bu senedi İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibine koyduğunu, müvekkilinin davalı şirkete hiçbir borcunun bulunmadığını beyan ederek, icra takibinden ve icra takibine konu edilen senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini ve davalılar aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatı tayinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili ; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …4 esas sayılı dosyasında kambiyo senedine dayalı icra takibi başlatıldığını, davacı borçluya 10 Örnek ödeme emrinin gönderildiğini, İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/235 Esas 2018/834 Karar sayılı 05/07/2018 tarihli kararı ile davacı borçlunun açtığı davanın reddine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini , müvekkili şirket ile davacı arasında ticari ilişkinin bulunduğunu, davacı tarafın iddiasının aksine takibe konu senedin teminat senedi olmadığını, bonoda teminat amaçlı verildiğine dair herhangi bir açıklamanın da bulunmadığını, takip dayanağı senedin teminat senedi olduğu iddiasının hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak sureti ile yazılı bir belge ile ispatlanması gerektiğini belirterek açılan davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece;tarafların 31/08/2012 tarihli sözleşme ile … markalı suların davalı şirketten alarak belirtilen bölge sınırları içerisinde toptan ve perakende satışı konusunda anlaştıkları, yapılan sözleşmenin 2/p maddesinde dava konusu edilen senedin teminat senedi olarak verildiğinin belirtildiği, davacının İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takip dosyasının dayanağı olan 31/08/2012 tanzim 31/12/2014 vade tarihli 25.000-TL meblağlı borçlusu … A.Ş veya emrühavalesine olan bono nedeni ile davalıya borçlu olmadığnıın tespitine, davalıdan alacak miktarının %20’si oranında kötü niyet tazminatının alınarak davacıya verilmesine, İhtiyati tedbir kararının karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; dava konusu senedin teminat senedi niteliğinde olmadığını, senedin teminat senedi olduğu iddiasının, hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle ya da yazılı bir belge ile ispatlanması gerektiğini, kıymetli evrakta mücerretlik ilkesi gereği dava konusu senedin tanzimi ile taraflar arasındaki sözleşmeden bağımsız(mücerret) bir borç ilişkisi doğduğunu, taraflar arasında ticari ilişki olduğunu, fakat bononun bayilik sözleşmesi gereğince verildiği hususunun hiçbir zaman kabul edilmediğini, senedin herhangi bir sorumluluğu yerine getirmeme durumunda müvekkiline sözleşmeden mücerret olarak verildiğini, sözleşme bitim tarihi öncesinde bayiliği bırakarak müvekkilini zarara uğrattığını, davacının sözleşmenin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediğini, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK 72.madde uyarınca bonoya başlatılan takipde senedin “teminat senedi” olduğu iddiasına dayalı açılan menfi tespit davasıdır. Davacı senedin sözleşmenin teminatı olarak verildiğini ileri sürmekte ise de ,davalı vekili sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmeyen davacının senet miktarı kadar borçlu bulunduğunu savunarak senedin teminat senedi olmadığını savunmuştur.31.8.2012 tarihli sözleşmenin 2/p maddesine göre; bölge bayi işbu sözleşmenin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmenin teminatı olarak …’ya 25.000-TL tutarında teminat senedi vermek zorunda olduğu belirtilmiştir.Senet üzerinde teminata ilişkin bir kayıt bulunmadığından İcra Hukuk Mahkemesine yapılan itiraz de red edilmiştir.Yargılama sonunda senedin sözleşmenin teminatı olarak verildiği kanaatına varan mahkeme senet nedeniyle davacının borçlu olmadığına hüküm verilmiştir.Sözleşmede yapılan açık atıf nedeniyle senedin teminat senedi olduğunun kabulünde bir isabetsizlik yok ise de ;senedin ” teminat senedi” olmasının ne anlama geldiğinin üzerinde durulmak gerekmektedir. “Borçlunun, temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek açtığı menfi tespit davası, öğreti ve uygulamada bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Bedelsizlik ise, bir kambiyo senedinin ihdasına neden olan temel alacağın herhangi bir nedenle mevcut olmamasıdır (İnan, Nurkut: Türk Hukukunda Hatır Senetleri ve Özellikle Hatır Bonoları, Ankara, 1969, s.16). Başka bir deyişle bir kambiyo taahhüdünün temel alacağı geçersizse ya da sona ermişse, o kambiyo taahhüdü bedelsiz demektir. Bu anlamda senedin bedelsiz sayılmasında esas alınan husus, temel borç ilişkisinin kendisi değil, bu temel borç ilişkisinden doğan temel alacaktır. Bu itibarla bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası ile maddi hukuk bakımından borcun mevcut olup olmadığının tespiti amaçlanmakta; borçlu olmadığını iddia eden borçluya, genel hükümlere göre bu durumu tespit imkânı verilmektedir. Dava neticesinde borçlu olunmadığının tespiti hâlinde ise davacı (borçlu) hakkında bir icra takibi başlatılması engellenmiş olacak veya başlatılan ve devam eden icra takibi iptal edilerek, davacının mevcut olmayan bir borcu ödemesi engellenmiş olacaktır.Bedelsizlik iddiası, 6102 sayılı TTK) 687. maddesi anlamında bir kişisel def’îdir. Bedelsizlik bir kişisel def’î olduğundan düzenleyen tarafından kural olarak ancak senet lehtarına karşı ileri sürülebilir. … Bedelsizliğe dayalı menfi tespit davasının yasal dayanağı TBK’nın 77 vd. maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşmedir. Zira kambiyo senetlerinde geçerli olan mücerretlik (soyutluk) ilkesi gereğince, temel alacağın mevcut olmaması veya geçersiz olması, kambiyo senedinin hükümsüzlüğü sonucunu doğurmamakta; buna karşılık temel ilişkideki sakatlık, kambiyo borçlusuna, borçlu olmadığının tespitiyle birlikte, alacaklıya karşı sebepsiz zenginleşme def’îni dermeyan etme hakkını vermektedir. Kambiyo senedinin düzenlenmesinde en önemli unsur temel alacağın varlığıdır. Ancak temel alacağın senedin tanzimi anında mutlak surette varlığı gerekli değildir. Başka bir deyişle kambiyo senedinin metninde muayyen bir meblağın yazılması gerekli ise de bu husus temel alacağın da muayyen olmasını gerektirmez; temel alacak doğduğu anda, senette yazılı olan miktardan az ise, senet kısmi bedelsizliğe uğrar (İnan, s. 45). Bu itibarla taraflar arasında temel ilişkinin varlığına rağmen, temel alacağı doğmamış ancak doğması mümkün ya da şarta bağlanmış bir alacak için veyahut da cezai şarta ilişkin olarak kambiyo senedi düzenlenebilir. Bu şekildeki bir alacağa bağlı olarak düzenlenen senet, vadesi gelmesine rağmen alacak doğmamışsa, o an için bedelsizdir. Fakat bu bedelsizlik geçici bir süre için olup, alacak doğunca senedin bedelsizliği alacak miktarı kadar ortadan kalkacaktır (Ertekin, Erol/Karataş, İzzet: Uygulamada Ticari Senetler, Ankara, 1998, s. 693). Bu kapsamda kambiyo senedinin teminat amacıyla verildiği iddiası da temelinde bedelsizliğe dayalı bir iddiadır. Ancak kural olarak kambiyo senedinin teminat olarak verilmesi senedin doğrudan bedelsizliğine yol açmaz; teminat altına alınan borcun yerine getirilmesi ve teminat ihtiyacının ortadan kalkması ile senet bedelsiz hâle gelir.Temel borç ilişkisindeki bir edimin teminatı olarak düzenlenen kambiyo senetlerinde, teminat ettikleri husus gerçekleşinceye kadar geçici bedelsizlik, gerçekleşince kesin bedelsizlik söz konusudur. Eğer teminat ettikleri husus gerçekleşmez ise senette bedelsizlik ortadan kalkacaktır. Bu itibarla kambiyo senedinin teminat amacıyla düzenlenmesi hâlinde borçlu, senet lehtarın elindeyse (ciro görmemişse), teminatı talep etme şartlarının oluşmadığını (riskin gerçekleşmediğini) ya da alacaklının senedin teminatını oluşturduğu borç miktarını aşan bir talepte bulunduğunu kişisel def’î olarak öne sürebilir. (Yargıtay HGK 2017/(11)2740-esas ,2021/1496-karar sayılı 25.11.2021 tarihli ilamı ) Anlatılanlara göre teminat senedi bağımsız borç ikrarı olmasa da ;teminat altına alınan borç mevcut olduğu kadar senet teminat fonksiyonunu sürdürmektedir.somut olayda ,bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve cari hesapda davacının 3.159,21 TL borcu tesbit edilmiştir. Davalı vekili sözleşmenin erken feshi nedeniyle zararları olduğunu ileri sürmüş ise de bu yolda ki iddialarını ispatlayan delil sunmamıştır.Senedin davacının sözleşme ile yükümlülükleri için senet verdiği anlaşılmakla cari hesap borcunun sözleşmesel yükümlülük teşkil ettiği ve bu miktar kadar senedin teminat fonksiyonunun devam ettiği dikkate alınmadan davanın tümüyle kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davalının takip tarihine kadar 2 yıl 79 gün işlemiş faiz talep edilebileceği (2 yıl %10,50-79 gün 9,75 orandan avans faizi 663,43+66,66= 730-TL ) olduğu ,dolayısı ile davacının takibe konu senetten cari hesap borcu düşülerek 21.840,79 -TL asıl alacaktan, 4.929,25- TL işlemiş faizden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken davanın tümüyle kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf nedeni yerinde olduğundan başvurusunun kabulüne,kararın kaldırılmasına,yapılan hata nedeniyle yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden yeniden hüküm verilmesine ,takip nedeniyle davacının asıl alacaktan 21.840,79-TL, 4.929,25-TL işlemiş faizden dolayı borçlu olmadığının tespitine, fazla istemin reddine ,ihtiyati tedbir kararı verilmiş ise de teminat yatırılıp uygulanmadığı ,davalı takipde haksız ise de kötüniyeti kanıtlanamadığından taraflar yararına icra inkar tazminatı ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/12/2019 Tarih 2018/1046 Esas – 2019/597 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kısmen kabulüne; İstanbul …İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takip dosyasına konu edilen 31.8.2012 tanzim 31.12.2014 vade tarihli 25.000-TL bedelli senetten dolayı davacının asıl alacaktan 21.840,79-TL, işlemiş faizden 4.929,25-TL olmak üzere toplamda 26.770,04-TL borçlu olmadığının tespitine, fazla istemin reddine. Koşulları olmadığından taraflar yararına kötüniyet tazminatı ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına, İlk derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 1.828,66-TL nispi karar ve ilam harcından yatırılan 426,94-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.401,72‬-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan 462,84‬-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 750-TL bilirkişi ücreti ve 75,40-TL posta masrafı olmak üzere toplam 825,40-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 720-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı lehine taktir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davanın reddolunan kısmı üzerinden davalı lehine taktir olunan 3.964,21-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 484,4‬0-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan 16,50-TL istinaf yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 14-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan 31,50-TL istinaf yargı giderinin davanın reddi oranında hesaplanan 4-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/12/2022