Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/551 E. 2020/544 K. 03.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/551
KARAR NO: 2020/544
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/12/2019
NUMARASI: 2019/533 Esas-2019/1071 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/06/2020
Davanın reddine yönelik hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca davalıya 16.05.2019 tarihli 211.175,35-TL bedelli fatura kesildiğini, fatura bedelinin sözleşmede belirlenen sürede ödenmemesi üzerine ihtarname gönderildiğini, buna rağmen ödeme yapılmadığını, alacağın tahsili amacıyla 10.07.2019 tarihinde icra takibi başlatıldığını ve davalının 12.07.2019 tarihinde asıl alacak tutarını ödediğini, ödeme emrinin davalıya 16.07.2019 tarihinde tebliğ edildiğini ve davalının yasal sürede borca ve ferilerine itiraz ettiğini, itirazın asıl alacak tutarını aşan kısmının haklı olmadığını, zira takibe geçilmesi ile birlikte dosya borcunun asıl alacağa ilave olarak tüm fer’ilerinin(faiz+masraflar+yasal vekalet ücreti vs) toplamı haline geldiğini ileri sürerek itirazın kısmen iptali ile takibin devamına, 211.375,35-TL’lik ödemenin icra müdürlüğünce infaz aşamasında dikkate alınmasına, icra müdürlüğünce 12.07.2019 tarihi esas alınarak yapılacak kapak hesabı ile 211.175,35-TL arasındaki fark tutarının %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 16.12.2019 tarihli duruşmada, icra inkar tazminatı talepleri olmadığını beyan etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkilinin icra takibinden haberdar olmadan iyiniyetli olarak fatura bedelini 12.07.2019 tarihinde ödediğini ve davacıya borcunun kalmadığını, bu nedenle takibe haklı olarak itiraz ettiğini, kabul anlamına gelmemek üzere davacının icra inkar tazminatı ve tahsil harcı taleplerinin de haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalının asıl borcu icra takibinde ödeme emrini tebliğ almadan ödediği, icra müdürlüğünce ödeme tarihi itibariyle dosya kapak hesabı yapıldığı, ancak ödeme tarihi dikkate alındığında davacının tahsil harcı talebinin yerinde görülmediği, asıl borç dava tarihinden önce ödendiğinden davacının itirazın kısmen iptalini talep etmekte hukuki yararının bulunmadığı, takipten sonra işleyecek faiz, masraf, başvurma harcı, tahsil harcı icra müdürlüğünce infazda dikkate alınacağın dan bu miktarlar üzerinden icra inkar tazminatı hesaplamanın hatalı olacağı ve icra inkar tazminatı talebinden vazgeçildiği, icra takibindeki 451,28- TL faiz yönünden takibin aynen devamına karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davacının itirazın kısmen iptali talebinin hukuki yarar yokluğundan reddine, icra inkar tazminatı talebine ilişkin olarak karar verilmesine yer olmadığına, takibin 451,28- TL işlemiş faiz üzerinden aynen devamına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Kararın kendi içinde çelişmekte olduğunu, zira davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verildiğini, ancak aynı zamanda takibin işlemiş faiz tutarı üzerinden devamına karar verildiğini, 2-Gerekçedeki kabulün aksine işlemiş faiz dışındaki dava konusu edilen fer’iler yönünden takibin devamına karar verilmediğini, 3-Mahkemece hüküm fıkrasına ilişkin tavzih kararı verilmesi gerekirken gerekçeye ilişkin tavzih kararı verildiğini ancak bunun da hataları gidermediğini, 4-Davalının itirazının haksız olan kısmının 211.175,35 TL’yi aşan kısım olduğunu, haksız kısma ilişkin itirazın iptalinin gerektiğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve talepleri gibi (tazminat istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı) karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinde işlemiş faiz, icra vekalet ücreti, takip masrafları ve takip harcına yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İcra dosyası incelendiğinde, davacı tarafından davalı hakkında 10.07.2019 tarihinde 211.175,35 TL asıl alacak ve 451,28 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 211.626,63 TL üzerinden icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 16.07.2019 tarihinde tebliğ edildiği görülmüş olup, davalının ödeme emrini tebliğ almadan 12.07.2019 tarihinde asıl alacak tutarı olan 211.175,35-TL’yi davacıya ödemiş olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Davalının takip tarihi itibariyle davacı alacağının muaccel olmadığı noktasında bir savunması olmadığına göre, davacının icra takibinde haklı olduğunun kabulü gerekmiştir. Davalı icra takibi kesinleşmeden önce asıl alacak tutarını ödemiş ise de, haklı olan icra takibine ilişkin icra vekalet ücreti, takip öncesi ve sonrası işlemiş faiz,harç ve masraflarından da sorumlu olduğu açıktır. Davacı tarafça açıkça dava konusu edilmeyen tahsil harcı ise zaten devlete ödenecek bir tutar olduğundan davacıya ödenmesinin talep edilmesi mümkün değildir. İlk derece mahkemesince 451,28-TL takip öncesi işlemiş faiz talebi haklı görülmüş ve davalı tarafça istinaf konusu edilmemiş, kaldı ki dosya kapsamında mevcut ihtarname içeriği ve tebliğ tarihine göre de haklı görülmüştür. Öte yandan icra vekalet ücreti,takip sonrası işlemiş faiz, başvuru ve vekalet harcı ile sair takip masraflarına ilişkin hesap icra müdürlüğünce yapılacağından, mahkemece hesap yapılmayıp bu kalemlere ilişkin itirazın iptali ve takibin devamına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekir. (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 03.07.2018 tarihli 2017/794 E., 2018/3735 K. sayılı emsal kararı) Davacı tarafça ödenen asıl alacak tutarının icra müdürlüğünce infazda dikkate alınmasına karar verilmesi talep edilmiş ise de, iş bu dava, takip sonrası ve dava öncesi ödenen asıl alacak tutarı dikkate alınarak harçlandırılıp açıldığından bu konuda bir karar verilmesine de gerek görülmemiştir. Davacı tarafça yargılama sırasında icra inkar tazminatı talebinden vazgeçildiğinden söz konusu talebin vazgeçme nedeniyle reddi gerekeceği açıktır. O halde ilk derece mahkemesince açıklanan tüm bu hususlar dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken,yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, bu eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353(1)b-2 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve davanın kabulüne, icra inkar tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/12/2019 tarihli 2019/533 Esas-2019/1071 Karar sayılı hükmünün HMK 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KABULÜNE; davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına; 451,28-TL takip öncesi işlemiş faiz, ayrıca icra vekalet ücreti, takip sonrası işlemiş faiz, başvuru ve vekalet harcı ile takip masrafları yönünden yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,” İlk derece mahkemesine ilişkin olarak; “Alınması gerekli 308,26-TL harçtan, yatırılan 44,40-TL peşin harcın mahsubu ile 263,86-TL bakiye harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 43,20-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 3.400-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 40-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.03/06/2020