Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/534 E. 2020/500 K. 21.05.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/534
KARAR NO : 2020/500
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2019
NUMARASI : 2018/860 Esas-2019/1106 Karar
DAVA: Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/05/2020
Davanın kısmen kabulune ilişkin verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davalılar arasında imzalanan,müvekkilinin 24/07/2017 tarihli genel kredi sözleşmesine, aynı tarihte kefil sıfatıyla imza attığını, davalı banka tarafından müvekkilinin eşinin de kefalet sözleşmesini imzalaması gerektiği yönünden bir talepte bulunulmadığını, davalı …’un anılan kredi sözleşmesi kapsamında kredi kullanıp geri ödemeleri yapmaması nedeniyle, davalı banka tarafından müvekkilinden borcun ödenilmesinin istenildiğini, bunun üzerine müvekkilince bankadan borç ile ilgili bilgi ve belge talebinde bulunulduğunu, anılan belgelerin içinde müvekkilinin eşinin adı ve imzasının da bulunduğu belgenin görüldüğünü, ancak eşi tarafından hiçbir belgeye imza atılmadığını belirterek 24/07/2017 tarihli kefalet sözleşmesinin eş rızası olmaması nedeniyle hükümsüzlüğünün tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:1- Davalı … vekili; davanın kefalet sözleşmesinin geçersizliğinin tespitine ilişkin olup, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, öncelikle davanın bu yönden reddi gerektiği, kefalet sözleşmesindeki limitin 1.250.000- TL olup, dava değerinin bu miktarda gösterilmesi gerekip harç yatırılması gerekirken eksik harç yatırıldığını,davacının eşinin altındaki imzanın eşine ait olduğunu, zira adı geçenin bankaya bizzat gelerek imza attığını belirterek, haksız olan davanın esastan da reddine karar verilmesini talep etmiştir.2-Davalı banka vekili cevap dilekçesinde; davalı … ile imzalanan genel kredi sözleşmesi kapsamında adı geçene kredi kullandırıldığını, davacının da şahsi kefaletinin bulunduğunu, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edilip ipotekli taşınmazın paraya çevrilmesi yoluyla Anadolu …. İcra Dairesi nezdinde asıl borçlu davalı … ve dava dışı taşınmaz malikine karşı takip yapıldığını,davacı kefile karşı ayrıca bir icra takibi yapılmadığını, bu nedenle davacının herhangi bir zarara uğrama tehlikesi olmadığından bu davayı açma konusunda hukuki yararının bulunmadığını, davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, davacının kefalet sözleşmesindeki eş muvafakatnamesini kendisinin imzalatarak bankaya getirdiğini, daha sonra da eşinin imzasının inkar edildiğini belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, davalının müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğu genel kredi sözleşmesinin çerçeve nitelikte bir sözleşme olup, bu sözleşme kapsamında kredi kullandırımına devam edilebileceği, davacıya karşı herhangi bir icra takibi yapılmaması yahut alacağın tahsili için bir dava açılmamış olmasının, bu davanın açılmasında hukuki yararın bulunmadığı sonucunu ortaya çıkarmayacağı, nitekim TBK’nun da kefalete ilişkin düzenlemeler çerçevesinde kefalet sözleşmesinin 10 yıl süreyle geçerliliğini koruyacağı, davacının davalı …’a karşı açtığı davanın pasif husumet-dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, davacının davalı bankaya karşı açtığı davanın kabulü ile; davalı banka ile davalı … arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi kapsamında düzenlenen 24.07.2017 tarihli kefalet sözleşmesinin geçersizliğinin tespitine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; İlk Derece Mahkemesi’nin davanın kabulüne dair kararının doğru bir karar olduğunu, davacı tarafından yatırılan nispi harç miktarına dair herhangi bir karar verilmemiş olmasının hatalı olduğunu, davacı lehine AAÜT gereği hükmettiği vekalet ücretinin hatalı olduğunu, kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi harç miktarının unutulmasına bağlı olarak maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu belirterek, müvekkili lehine dava değeri üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesine ve 21.346,87- TL nispi harç miktarının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Somut olayda istinaf incelemesi bakımından uyuşmazlık; kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunun tesbiti istemine ilişkin davanın davalı banka yönünden davanın kabulune karar verilmesi nedeniyle davacı yararına hükmedilecek vekalet ücretinin nispi olup olmadığı ve alınacak harç miktarıdır.İlk derece mahkemesince davalı … hakkında ki davanın pasif husumet yokluğundan reddine,davalı banka yönünden davanın kabulüne ve davalıdan maktu harç alınmasına ve davacı yararına maktu vekalet ücreti takdirine hükmedilmiştir.Hüküm diğer yönleri nedeniyle istinaf edilmemiştir.Hükümsüzlüğüne hükmedilen kefalet sözleşmesi 1.250.000-TL bedellidir. Dava maktu peşin harç yatırılarak dava açılmış; mahkemece tensibin 12-nolu ara kararı ile;dava konusu olan kefalet sözleşmenin bedeli 1.250.000- TL olduğundan dava nispi harca tabi olup, bu miktarın binde 68,31’nin 1/4’ü olan 21.346,87 TL peşin harcın tebligat alındığı tarihten itibaren 2 haftalık kesin süre içinde davacı vekilince mahkeme veznesine yatırılmasına, verilen kesin süre içinde harcın ikmal edilmemesi halinde Harçlar Kanunu 28,30 maddesi ve devamı maddeleri ile HMK 120. maddesi uyarınca davaya devam olunamayacağının davacı vekiline ihtarına,karar verilmiş olup davacı vekilince 15.10.2018 tarihli makbuz ile 21.346,87-TL peşin harç tutarı davacı vekilince ikmal edilmiştir.Buna rağmen mahkemece ;davanın kabulune karar verilerek 35,90-TL peşin harcın karar harcına mahsubuyla bakiye harcın tahsiline karar verilmiş , tamamlanan nispi peşin harç hakkında bir hüküm verilmemiştir. Davanın nispi karar ve ilam harcına tabii olduğu yolundaki ara kararına rağmen hükümde maktu harç alınmasına ,tamamlanan nispi harç hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmediği anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf nedeni haklı görüldüğünden hükmün kaldırılmasına ,dava değeri üzerinden nispi karar ve ilam harcı ve buna bağlı olarak davacı yararına hükmolunan nispi vekalet ücretinin davalı bankadan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/860 Esas-2019/1106 Karar sayılı ve 26/12/2019 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; 1-Davacının davalı …’a karşı açtığı davanın pasif husumet-dava şartı yokluğu nedeniyle REDDİNE,2-Davacının davalı bankaya karşı açtığı davanın KABULÜ ile; Davalı banka ile davalı … arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi kapsamında düzenlenen 24.07.2017 tarihli kefalet sözleşmesinin geçersizliğinin TESPİTİNE, İlk derece mahkemesine ilişkin olarak ;”Alınması gerekli 85.387,50- TL nispi karar ve ilam harcından ; davacı tarafından peşin yatırılan 21.382,77- TL harcın mahsubu ile eksik olan 64.004,73- TL’nin davalı bankadan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından ödenen 21.382,77- TL harcın davalı bankadan alınarak davacıya ödenmesine, Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 76.550- TL nispi vekalet ücretinin davalı ….’den alınarak davacıya ödenmesine, Davalı … vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.725- TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a ödenmesine, Hakkındaki dava reddedilen davalı … için yapılan giderler ayrık tutularak hesaplanan 1.000- TL bilirkişi ücreti ve 225- TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.225- TL yargı giderinin davalı ….’den alınarak davacıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 51-TL posta masrafının davalı ….’den alınarak davacıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 21/05/2020