Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/531 E. 2020/618 K. 24.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/531
KARAR NO : 2020/618
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/10/2016
NUMARASI : 2014/716 Esas 2016/734 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/06/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde; Dairemizce verilen hükmün Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından bozularak iadesi üzerine yapılan duruşma sonunda dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
ASIL DAVA:Davacı vekili, müvekkili …, davalı … ve …’ın 26.06.2006 tarihinde ….Ltd.Şti.’ni kurduklarını, daha sonra 2007 yılında …’ın şirketteki payını davacı …’e devrederek ortaklıktan ayrıldığını, böylelikle şirkette 2/3 sermaye payının müvekkili …’e, 1/3 sermaye payının da …’e ait olduğunu,şirket’e müdür olarak …’in atandığını ve halen de …’in şirket müdürü olduğunu, …’in 5-6 aydır … firması ile aynı alanda faaliyet gösteren başka bir şirket kurduğunu davacının yakın bir tarihte öğrendiğinı, davacının işin doğruluğunu araştırdığında 24 Haziran 2009 tarihinde ticaret sicili gazetesine verdiği ilanla …..Tic.Ltd.Şti.’nin kurulduğunu, …’in şirkete müdür olduğunu öğrendiğini, bununla mevcut şirketleri olan ….Ltd.Şti.’nin iktisaden gerileme sebeplerinin de ortaya çıktığını, sonrasında davalı …’in bununla da yetinmeyip …. 1 adet Jeneratör kamyon ve 1 adet panelvanı imza yetkisini kötüye kullanarak yeni kurduğu ….Ltd. Şti’nin üzerine geçirdiğini, halen …. üzerinde görünen başka kamyonları 2009 Temmuz ayından beri bedel ödenmeden kendi şirketinde çalıştırdığını öğrendiğini, T.T.K’nun Rekabet Yasağı başlıklı 547.maddesinde “Müdür olan bir ortak, diğer ortakların muvafakati olmadan şirketin uğraştığı ticaret dalında ne kendi ve ne de başkası hesabına is göremeyeceği gibi başka bir işletmeye mesuliyeti tahdit edilmemiş ortak, komanditer ortak veya Limited şirketin azası sıfatıyla iştirak dahi edemez.” hükmünün yer aldığını,diğer ortakların rekabet yasağına uymayan ortaktan tazminat isteyebilmek bununla yetinmeyip o ortağın kendi namına yaptığı işleri şirket namına yapılmış saymak, üçüncü şahısların hesabına yaptığı işlerden doğan menfaatlerin şirkete bırakılmasını istemek haklarının olduğunu,şirketin faaliyet alanlarının ….Ltd.Şti. ile birebir benzerlik gösterdiğini,şirket kayıtları incelendiğinde davalının haksız rekabet teşkil eden davranışlarının başladığı tarihe kadar ve bu tarihten sonraki kar oranlarındaki farklılığın net bir şekilde ortaya çıkacağını,davalı …’in TTK’nın 547 nci maddesindeki haksız rekabet yasağına uymadığını ve müvekkilinin bu sebeple maddi yönden uğradığı zararların, yoksun kalınan karın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 20.000- TL nin davalılardan müteselsilen tahsiline, …’in ….Tic.Ltd.Şti.’nin kurucusu ve müdürü olması ile şirketin bünyesinde yaptığı işleri …. Ltd.Şti. namına yapılmış sayılmasına, üçüncü şahısların hesabına yaptığı işlerden doğan menfaatleri ….Ltd.Şti.’ne bırakılmasına, davalı …’in ….’ne ait 1 adet panelvan ve 1 adet jeneratör kamyonu imza yetkisini kötüye kullanarak satması ile uğranılan zararın tazmini ve yine …. şirketine ait olan kamyonların sonradan öğrendikleri üzere yaklaşık 6-7 aydır haksız kullanılmasından kaynaklanan (haksız kullanım bedeli-ecrimisil) zararın tazmini ya da kullanım bedelinin müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA:İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesine 22/11/2010 tarihinde … tarafından … ve … Ltd. Şti aleyhine açılan davada davacı ile …’in aynı şekilde … ortağı oldukları, davalı …’in şirketin müdürü olduğu belirtilerek bu kez …’in 15 Aralık 2009 tarihinde Türkiye Ticaret Sicili Gazetesindeki ilanla kurduğu öğrenilen bir başka şirket olan ….Ltd. Şti üzerinden gerçekleştirdiği hukuka aykırı ve haksız rekabet teşkil eden faaliyetlerle davacı ve davalı …’in ortak oldukları dava dışı ….Ltd….ni dolayısıyla davacı ortağı zarara uğrattığı öne sürülerek uğranılan zararın tazminini talep etmiş ve dava asıl dava dosyası ile birleştirilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığını,TTK’nun 1731-son cümlesine göre de, davacı …’in değil, dava dışı Şirketin bu maddeye göre ortaktan talepleri bir muamelenin yapıldığının yahut ortağın diğer bir şirkete girdiğinin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde muamelenin yapıldığı tarihten itibaren bir yıl sonra zamanaşımına uğradığını, dava dışı Şirket ( …) ortaklarının tümünün, dava dilekçesinde yer alan iddialara konu eylem ve işlemlerin yapıldığından haberdar olduklarını, Öte yandan, TTK’nun 172.maddesi uyarınca, davaya konu olaylar bakımından “diğer ortakların muvafakati” nin dahi bulunduğunu, Neticede, davacının, dava dışı Şirketin tüm ortakların muvafakati ile yapılan işlemler nedeniyle talep hakkı olmadığı ve işlemlerin öğrenilmesinden itibaren 3 ay süre geçmiş olmakla, dava dışı şirket bakımından zamanaşımı gerçekleştiğinden bu davanın zamanaşımı nedeniyle de reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf birleşen davaya ilişkin olarak da davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, davalıların pasif husumet ehliyetlerinin olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, davalı …’in şirketten ayrılmak istediğini, bu konuda anlaşmalar yapıldığını, şirketin araçlarından kararlaştırılanların değer takdir edilerek paylaşılmasına karar verildiğini, davalı …’in anlaşma uyarınca şirket ortaklığının sonlanacağını düşünerek … firmasını kurduğunu, …. firmasına ait işlerin …. firması üzerinden gerçekleştirildiği iddiasının doğru olmadığını, …. firmasının faaliyet konusunun farklı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI VE SÜREÇ: Mahkemece, davalı …’in davacı ile birlikte ortak oldukları dava dışı ….Ltd Şti’ne ait araçların bir kısmını davacının haberi olmadan sattığı, rayiç bedelleriyle satış bedelleri arasında fark bulunduğu, ayrıca bir kısım araçların davalı … firmasının işlerinde kullanıldığı,davalı…..Ltd Şti’nin, dava dışı … ltd.şti ile yaptığı işler bulunduğu, Temmuz-Aralık aylarında toplam 346.625-TL ciro gerçekleştiği, ayrıca davalı şirketin dava dışı …. Ltd Şti dışında …. AŞ isimli şirkete de 2009 yılı Ağustos – Aralık aylarında 5 ayda 165.377-TL ciro gerçekleştirdiği, bu işlemlerin dava dışı ….. ltd şti adına yapıldığının kabulü gerektiği, … şirketine ait olan kamyonların 6 ay haksız kullanılmasından kaynaklanan zararın / ecrimisil bedellerinin ise 132.000-TL olduğu, hesaplanan zarar miktarının içinde, ecrimisil bedelinin de bulunduğu, haksız rekabet nedeniyle, ….Ltd Şti’nin, ecrimisil bedelleriyle birlikte yoksun kalınan kar miktarının toplam 182.960,42- TL olduğu, yine davalı … tarafından fiilen satışı yapılan ve noter sözleşmeleri sunulan araçların rayiç değeriyle satış değerleri arasında 25.530-TL fark olduğu, dolayısıyla dava dışı ….. şirketinin araç satışı nedeniyle 25.530-TL zararı olduğu,bu zararların dava dışı … ödenmesi gerektiği anlaşılmakla, asıl davanın bu miktarlar üzerinden kabulüne, dava dilekçesinde faiz talep olunmadığı, ıslah dilekçesinde talep olunduğu, davalıların da daha önce temerrüde düşürülmediği, ıslah tarihinden itibaren faize hükmetmek gerektiği kabul edilmiş, birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, asıl davada; dava ve Islahla açılan davanın kısmen kabulü ile 182.960,42 -TL zararın davalılardan ıslah tarihi olan 22.02.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacının ortağı olduğu ….şirketine ödenmesine, 25.530-TL araç satış zararının davalı …’den ıslah Tarihi olan 22.02.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte alınarak davacının ortağı olduğu …. şirketine ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. İstinaf yoluna başvuran davacı vekili, birleşen dava yönünden; davanın zamanaşımına uğramadığını, zira davalının diğer davalı ….Şirketi’ni kurduğunu en erken dava tarihinde öğrendiğini, daha önce öğrenildiğinin ispatlanamadığını öne sürerek birleşen dava yönünden kararın kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. davalılar vekili, dava tarihi itibariyle eski TTK nun uygulandığını, limited şirketler açısından rekabet yasağına aykırılığın yaptırımının kanunda gösterilmediğini, yorumla genişletilerek anonim şirketler yönetim kurulu üyeleri hakkındaki rekabet yasağının genişletilerek limited şirket müdürlüğüne uygulanamayacağını, mahkeme kararının bu yönden yetersiz gerekçeye sahip olduğunu, şirket ortağının bu yönde dava açamayacağını, aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, …. Şirketi’nin pasif dava husumet ehliyetinin de olmadığını, bilirkişi raporunun yanlış yorumlandığını ve karara alınarak fahiş hataya düşüldüğünü, talep dışına çıkılarak tazminatın şirkete ödenmesine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, haksız fiil ve haksız rekabet ilkelerinin oluşup oluşmadığının sorgulanmadan zarar tazmini açısından bilirkişiye hesaplama yaptırıldığını,somut durumda; haksız rekabet kusurunun oluşmadığını, davacının yapılan işlemlerden haberdar olduğunu, öğrenme tarihi esas alındığında davanın zamanaşımına uğradığını, davanın kısmi dava olarak açıldığını, ıslah edilen miktar açısından zamanaşımının dolduğunu, davacının eylemleri ile şirketin tasfiye edilmesini engellediğini oysa ortaklığın sona ermesi için şirketin tasfiye sürecinin tamamlanmasının gerektiğini, bilirkişinin hesapladığı tazminatın fahiş ve hatalı olduğunu,mahkeme kararının gerekçesinin çelişkili olduğunu, 3. kişilere karşı dava açılmayacağını, … ne sıfatla kararda yer aldığının açıklanmasının gerektiğini belirterek, istinaf sebeplerinin kabulü ile kararın kısmen bozulmasını istemiştir. Dairemizce yapılan istinaf incelemesi neticesinde; Dairemizin 2017/334 Esas 2018/4367 Karar sayılı ve 19/04/2018 tarihli kararıyla; “Davacı tarafın, istinafı açısından birleşen dava 22/11/2010 tarihinde açılmış olup, ….Limited Şirketi’nin 09/12/2009 tarihinde kurulduğu, 15/12/2009 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği anlaşıldığına göre,TTK 335/son gereği dava 1 yıllık zamanaşımı süresinde açılmış olup, zamanaşımına uğramamıştır. Bu anlamda, mahkeme kararının davanın açıldığı tarihin 22/11/2011 tarihinde açıldığı gerekçesi maddi hatadan ibaret olduğundan yerinde değildir. Öte yandan, davalı …’in, 09/12/2009 tarihinde kurduğu ….ltd.şti’nin ana faaliyet konularının birebir örtüşmediği, ikinci şirketin ana faaliyetlerinin özgün senaryo üretimi ve bununla bağlantılı destek hizmetleri şeklinde olduğu, bu bağlamda; …’in, haksız rekabetinden söz edilemeyeceği, davanın bu yönden reddi gerektiği, sonuç itibariyle, zamanaşımı nedeniyle (usulden) reddi yanlış olmakla birlikte, davanın esas yönünden reddedilmesinin gerektiği zira ,davalı …’in … firması üzerinden … firmasına ait faaliyetler ve … firmasının araç ve ekipmanlarının … firmasının faaliyetlerinde kullanıldığı ve … firmasına ait demirbaş ve araçların karşılıksız ve haksız bir şekilde … firmasının faaliyetlerinde kullanıldığı yönünde bir ispat vasıtasının da bulunmaması nedeniyle davanın reddi kararında isabetsizlik olmadığından, gerekçenin bu şekilde düzeltilmesine ve başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Asıl dava açısından ise; davalı …’in, davacı ile birlikte …şirketinin ortağı ve müdürü iken, 18/06/2009 tarihinde davalı ….şirketi’ni kurduğu ve şirketin müdürü olduğu, kuruluşun ticaret sicil gazetesi’nin 24/06/2009 tarihli nüshasında ilan edildiği, davalı …, şirketi’nin amaç ve konusunun …. şirketi’nin amaç ve konusuyla benzer olup, örtüştüğü, aynı faaliyet konularında kurulduğu, davalı …’in davacıyla ortak olduğu …şirketi’ne ait demirbaşları ve kaynakları kurmuş olduğu ve yönettiği ….şirketi’nin faaliyetlerinde kullandığı, böylelikle davacı ile ortak oldukları ….şirketi’ni zarara uğrattığı, bazı demirbaşları ve araçları sattığı, ….şirketi’ne ait araçları karşılığını vermeden…..şirketi’nin faaliyetlerinde kullandığı, böylelikle haksız rekabette bulunduğu, davacının ortağı olduğu şirketin zarara uğradığı, bu şekilde davacının da zararının oluştuğu, davalı …’in ortak oldukları şirketi zarara uğrattığı, zarar ile davalı …’in kusurlu davranışları arasında illiyet bağının bulunduğu, davalıların sorumluluk koşullarının oluştuğu, davacının, şirketin uğradığı zararın kendisine ödenmesi yönündeki talebini ıslah dilekçesinde düzelttiği ve işlemlerin hukuki karşılığının şirkete bırakılması talebinde bulunduğu ; talebinin zararın şirkete ödenmesi olduğu, bu anlamda mahkemece verilen kararın talepten fazlasına karar verme anlamını taşımayıp, davacının talebinin elde edilen menfaatin hukuki karşılığının şirkete verilmesi anlamını taşıdığı, …, gerek …..şirketi’nin gerekse …. Limited Şirketi’nin tasfiye memuru olduğu, tasfiyeye giren şirketlerin tasfiye memurları tarafından temsil olundukları, kararda bu şekilde gösterilmesinde hukuka aykırı durumun olmadığı, …. tasfiyesini yürüttüğü şirketin borçlarından kişisel olarak sorumlu olmadığı, istinaf nedenlerinin hukuka uygun olmadığı, asıl dava açısından davalıların sorumluluklarına uygun yasa maddelerinin doğru tayin edildiği ve delillerin hukuka uygun olarak yorumlanarak nihai sonuca ulaşıldığı, varılan kararın usul ve yasaya, dosya içeriğine uygun olduğu, birleşen dava zamanaşımına uğramamış olmakla birlikte birleşen davaya konu olan …. Limited Şirketi’nin ana faaliyet konusunun rekabet teşkil etmeyen başka bir faaliyet konusu olup, davalı …’in,…. şirketi’ne ait kaynakları, faaliyet konusu farklı olan … Limited Şirketi’nde kullanmasının mümkün olmadığı gibi bu yönde yeterli ispat vasıtasının da bulunmadığı anlaşılmakla davanın esastan reddi gerekirken usulden (zamanaşımından) reddedilmiş olması yerinde olmamakla birlikte sonuç olarak davanın reddi kararı yerinde olup gerekçe düzeltilerek her iki dava açısından istinaf başvurularının esastan reddine” karar verilmiştir. Bu karar davacı ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21/01/2020 tarihli 208/3645 Esas-2020/613 Karar sayılı bozma ilamında; yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre asıl davada yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davacı vekilinin asıl davaya yönelik tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.Asıl davada, davalı müdürün rekabet yasağına aykırı davranmak suretiyle ortaklığını ve müdürlüğünü yaptığı davalı şirketin elde ettiği menfaatin …şirketine bırakılması talep edilmek suretiyle hükmedilecek tazminat miktarının da şirkete ödenmesi talebinde bulunulduğu anlaşılmakta ise de, dava ve cevaba cevap dilekçesinde araç satışlarından kaynaklanan zararın açıkça davacı ortağa ödenmesi istendiği, ıslah dilekçesinde ise bir düzeltme yapılmadan davalılardan müteselsilen tahsili talep edildiği, Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi araçların piyasa rayicinin altında satılması sebebiyle şirketin uğradığı zararın ancak şirkete verilmesinin istenebileceği, bu durumda mahkemece davacının bu kalem yönünden hükmolunacak alacağın şirkete verilmesi yönünde bir talebi bulunmadığı nazara alınarak istemin reddine karar verilmesi gerekirken talepten farklı olarak araç satışından kaynaklanan zararın davalı ….şirketine ödenmesine dair karara yönelik davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı, asıl davada tesis edilen hükmün bu yönden bozulmasını gerektirdiği;Davacı vekili, ıslah dilekçesi ile rekabet yasağına aykırı eylemler nedeniyle şirketin uğradığı zarara ilişkin talebini 182.960,42 TL’ye çıkardığı, davalı vekili ıslah ile arttırılan tutara karşı süresinde zamanaşımı defii ileri sürdüğü, Mahkemece, asıl davanın süresinde açıldığı kabul edildiği, ancak ıslah edilen tutarın ıslah tarihi itibariyle zamanaşımına uğrayıp uğramadığının değerlendirilmediği, bu nedenle ıslahla arttırılan kısmın dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 335/son maddesi uyarınca ıslah tarihi itibariyle zamanaşımına uğrayıp uğramadığının değerlendirilmesi gerekirken bu hususta olumlu ya da olumsuz bir değerlendirme yapılmadan işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisinin de doğru görülmediği, asıl davada verilen kararın bu yönden de bozulmasını gerektirdiği; Davacı vekilinin, birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava, rekabet yasağına aykırılık nedeniyle şirketin uğradığı zararın tazmini istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle reddedildiği, bölge adliye mahkemesince ise birleşen davanın süresinde açıldığı, ancak birleşen davada husumet yöneltilen şirketin haksız rekabetinden söz edilemeyeceği, davacının iddialarını ispatlayamadığı şeklindeki değişik gerekçe ile istinaf isteminin esastan reddine karar verildiği; Bölge adliye mahkemesince verilen kararda, ilk derece mahkemesinin gerekçesinin benimsenmediğinden bahisle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesine dayanılarak istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş ise de aynı madde hükmüne göre, bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesinin gerekçesinin değiştirilmesi halinde yeniden esas hakkında hüküm tesisinin öngörüldüğü, bu bağlamda, bölge adliye mahkemesinin benimsediği gerekçe ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurmak yerine yazılı şekilde istinaf istemini reddetmesinin yerinde olmadığı, birleşen davada verilen kararın anılan nedenle bozulması gerektiği;Bozma sebep ve şekline göre birleşen davanın davacısı vekilinin birleşen davaya yönelik sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmediğine karar verilmiştir. Dairemizce usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmuştur. Asıl davada davacı vekili rekabet yasağına aykırılıktan kaynaklanan zararı ; tarafların ortak oldukları şirketin işleri nedeniyle zarara uğraması ,şirket araçlarının davalı şirket işlerinde bedelsiz kullanılmasından dolayı ecrimisil ve şirket araçlarının şirket müdürü tarafından zararına satılması nedeniyle rayiç değer ile satış bedeli arasındaki farkı davalılardan tahsili talep edilmiştir. Asıl dava kısmi dava olarak açılmış ve dava değeri 20.000-TL olarak gösterilmiştir.Her bir zarar kaleminden ne miktar talep edildiği açıklanmamıştır.Bu nedenle üç ayrı zarar kalemine ilişkin olduğundan 20.000-TL nin her bir kalem için eşit olduğunun kabulü gerekmektedir. Buna göre 20.000:3= 6.666,66- TL miktarda her bir kalem için dava değeri bulunduğu kabul edilmiştir.Davacı tarafça dava ıslah edilerek 20.000-TL kısmi davası 182.960,42-TL haksız rekabet nedeniyle uğranılan zarar ,132.000-TL (ecrimisil) araçların bedelsiz kullanımından kaynaklanan zarar ,25.332-TL de araçların zararına satılmasından kaynaklanan zarar olmak üzere ıslah edilmiştir.İlk derece mahkemesince 182.960,42-TL zarar kaleminin içinde 132.000-TL ecrimisil bedeli de bulunduğunu kabul ile bu kısma yönelik talebin ayrıca tahsiline karar verilmemiş ise de hükmedilen uğranılan zarar içerisinde ecrimisil bedeli de olduğu kabul edilmiştir. Hüküm bu yönüyle de kesinleşmiştir. Buna göre kısmi dava da iki kalem isteğin zamanaşımına uğramadığı anlaşılmakla 6.666,66×2=13.333,33TL nin kabulü gerekmektedir.Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamı gereği ;6762 sayılı TTK nun 335/son maddesinde yazılı rekabet yasağının ihlalinden kaynaklanan zararlara TTK 335/son maddesi uyarınca haksız rekabet fiillerinin öğrenildiği tarihten itibaren 3 ay fiillerin vukuundan itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekmektedir. Kısmi davanın açılması halinde ; dava açılmayan kısım için zamanaşımı işlemeye devam etmektedir. Asıl davanın açıldığı tarih 25.1.2010 olup ,ıslah tarihi ise 22.2.2016 tarihidir.Kısmi davanın açıldığı tarihten itibaren ıslah tarihine kadar TTK nun 335/son gereği 1 yıllık zamanaşımı süresi geçmiştir.Buna göre;rekabet yasağından kaynaklı talebin ıslah edilen kısma yönelik talebin zamanaşımı nedeniyle reddi gerekmektedir. 25.530-TL tutarlı araçların zararına satışına ilişkin kısım bakımından ise davacı zararın şirket yerine kendisine ödenmesini talep etmiş bulunduğundan zararın kendisine ödenmesi istemli dava açamayacağından bu kısma yönelik talebin aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.Birleşen dava da ise, dava tarihinin maddi hata neticesinde 2010 yılı iken 2011 yılı olduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Dava TTK 335/son gereği 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmıştır.Davalı …’in, 09/12/2009 tarihinde kurduğu …. Limited Şirketi’nin ana faaliyet konularının davadışı şirketle birebir örtüşmediği, ikinci şirketin ana faaliyetlerinin özgün senaryo üretimi ve bununla bağlantılı destek hizmetleri şeklinde olduğu, bu bağlamda; …’in, haksız rekabetinden söz edilemeyeceği, davanın bu yönden reddi gerektiği, sonuç itibariyle, zamanaşımı nedeniyle (usulden) reddi yanlış olmakla birlikte, davanın esas yönünden reddi gerektiği, zira şirketlerin faaliyet konuları farklı olduğu gibi, davalı …’in … firması üzerinden … firmasına ait faaliyetler ve … firmasının araç ve ekipmanlarının … firmasının faaliyetlerinde kullanıldığı ve … firmasına ait demirbaş ve araçların karşılıksız ve haksız bir şekilde … firmasının faaliyetlerinde kullanıldığı yönünde bir ispat vasıtası bulunmaması nedeniyle davanın ispatlanamadığının kabulü gerekmektedir.Buna göre asıl davada davalılar vekilinin birleşen davada da davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülerek hükmün kaldırılmasına ve aşağıda yazıldığı üzere yeniden hüküm verilmek suretiyle asıl davanın kısmen kabulune ,ıslah edilen kısma yönelik istemin zamanaşımı nedeniyle reddine ,araç satış zararının aktif husumet yokluğundan reddine ve birleşen davanın ise ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Asıl davada: Davacı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 gereği esastan reddine,Asıl davada davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulune; İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/10/2016 Tarih 2014/716 Esas 2016/734 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)b-2 gereği kaldırılmasına ,”a-Asıl davanın kısmen kabulune; haksız rekabetten kaynaklanan zarar (ecrimisil dahil) 13.333,33-TL’nin 22/02/2016 tarihinden itibaren reeskont faiziyle davalılardan müteselsilen tahsiliyle dava dışı …. Tic. Ltd. Şti.’ne ödenmesine, Islah ile talep edilen fazlaya ilişkin istemin zamanaşımı nedeniyle reddine, b-Araç satış zarar talebinin aktif husumet nedeniyle reddine”2-Birleşen davada: Davacı vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun kabulune; Birleşen davaya yönelik hükmün HMK 353(1)b-2 gereği kaldırılmasına;
“İspatlanamayan davanın REDDİNE”İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “Asıl davada; Alınması gereken 910,79 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 5.723,76-TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.812,97-TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,Davacı tarafından yatırılan 930,69-TL peşin harçların davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,Davacı tarafından yapılan 3.200-TL bilirkişi ücreti ve 212,50-TL posta masrafı olmak üzere toplam 3.412,50-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 340-TL’sinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davalı …. Ltd. Şti. tarafından yapılan 28-TL posta masrafından ibaret yargı giderinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,Davanın kabul edilen kısmı üzerinden davacı lehine taktir olunan 3.400-TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Davanın reddolunan kısmı üzerinden davalılar lehine taktir olunan 29.563,90-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, Davanın aktif husumet nedeniyle reddolunan kısmı üzerinden AAÜT 7/2 maddesi uyarınca davalılar lehine taktir olunan 3.400-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, Birleşen davada; Alınması gereken 54,40-TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 148,50-TL harçtan mahsubu ile bakiye 94,10-TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,Davanın reddolunan kısmı üzerinden davalılar lehine taktir olunan 1.800-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avanslarının yatıran tarafa iadesine”Asıl dava yönünden;Davalılar tarafından yatırılan 29,20-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine, Birleşen dava yönünden; davacıdan alınması gereken 54,40-TL peşin istinaf karar harcından davacı tarafından yatırılan 31,40- TL istinaf karar harcının mahsubu ile eksik kalan 23- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 83,50-TL posta masrafının davanın kabulü oranında hesaplanan 4-TL’sinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Hükümden sonra davalı Tasfiye Halinde … Ltd. Şti. gider avansından karşılanan 47,50-TL posta masrafının davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine, Hükümden sonra davalı … gider avansından karşılanan 179,80-TL posta masrafının davanın reddi oranında hesaplanan 175-TL’sinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, bakiye kısmın üzerinde bırakılmasına, Asıl dava yönünden; Davalılar vekili için takdir olunan 1.700-TL istinaf duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,Birleşen dava yönünden; Davacı vekili için takdir olunan 1.700-TL istinaf duruşma vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, duruşmalı yapılan inceleme neticesinde asıl ve birleşen davada davacı vekili ve asıl ve birleşen davada davalılar vekilinin yüzüne karşı oy birliğiyle karar verildi. 24/06/2020