Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/521 E. 2021/212 K. 17.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/521
KARAR NO: 2021/212
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2017
NUMARASI: 2015/303 Esas 2017/688 Karar
DAVA: Tazminat (Ticari İşletmenin Satılmasından Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/02/2021
Dairemizce verilen,davanın reddine ilişkin hükmün Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından bozularak iadesi üzerine yapılan duruşma sonunda dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının müvekkili şirkette kuruluşta %80 pay sahibi olarak ortak olduğunu , ihtarnameye rağmen sermaye borcunu ödemediğini, Beyoğlu 1. ATM’nin 2010/317 – 2010/476 sayılı kararı ile kesinleşen ortaklar kurulu kararı ile TTK nun 529.mad.göre ortaklıktan çıkartıldığını, verilen kararın 01/02/2011 tarihinde kesinleşerek ticaret sicilinde 05/01/2011 tarihi ve 7723 sayı ile tescil edildiğini,davalının ortaklıktan çıkarılma tarihine kadar sorumluluğunun bulunduğunu, davalının sermaye borcunu ödemeyerek şirkete zarar verdiğini, şirkete ait 2009 yılında şirketin 169.852,24 TL ve 2010 yılında 129.425,47 TL olmak üzere toplam 299.277,71 TL şirketin zarar ettiğini, davalının şirketten çıkarılma tarihine kadar oluşan bu zarardan payı oranında sorumlu olduğunu, davalının hissesine düşen zararın 239.422,16-TL olduğunu, bu zararın TTK.nın 407.mad.gereği temerrüt faizi ile birlikte ödenmesi gerektiğini, bedelin belirlenmesi ile faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili ; müvekkilinin kardeşi tarafından …’a birçok ödeme yapıldığını, dekontlarını sunduklarını, tazmini istenen zararın nasıl oluştuğu ve vakıanın hangi kanıtla kanıtlanacağının belirtilmediğini, şirket bilançolarının müvekkiline tebliğ edilmediğini, davanın açıldığı tarih itibariyle davacının husumet ehliyetinin bulunmadığını, Beyoğlu 1. ATM ce verilen ortaklıktan çıkma kararının sermaye borcunu yerine getirilmediği gerekçesi müvekkilinin ortaklıktan çıkarılmadığını, devir kararının geçersiz olduğunu, geçerli kabul edilmesi durumunda şirketin tek ortaklı olarak münfesih sayılması gerektiğini, şirketin zararının nasıl oluştuğunu bilmediğini, şirketin zararı varsa bunun nereden kaynaklandığının kanıtlanması gerektiğini, müvekkilinin ev kadını olduğunu, bundan ötürü ortaklık ve ticari işlerle ilgili bilgi sahibi olmadığını, müvekkilinin sermaye borcunu koymadığı gerekçesi ile şirketin zarar ettiğini kabul etmediğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI VE SÜREÇ: Mahkemece, şirketin 305.277- TL zararda olduğu, davacının sermaye koyma borcunu yerine getirmediğinden, davalının sermaye payını 1/4’ünü ödememiş olduğu konusundaki raporuna karşılık alınan ek raporda bilirkişiler, sermaye payının ödenmediğinden 2009 ve 2010 yıllarındaki meydana gelen zarardan davalının sermaye payının 320.000-TL olduğu, bunun 1/4’ünün tescil aşamasında ödendiğinin belirtilmesine karşın, davalının sermaye payının tamamını ödemediği, çekilen ihtara rağmen temerrüte düştüğü, Türk Ticaret Sicil gazetesinde belirtilmesine rağmen 1/4 olan 80.000- TL nin ödendiğine karşılık şirket kayıtlarında bir ibare olmadığı, her ne kadar ticari defter kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulmadığı belirtilmiş ise de davacı şirket kayıtları, şirketin tam olarak faaliyete geçememesinden ötürü meydana gelen zararın davalının sermayesini koymadığından şirketin sermayesinin ödenmemiş olmasından meydana geldiği, 305.277- TL lik zararın davalının payına isabet eden %80 nin 244.222,17- TL olduğu, davalı TTK.nın 529/2.mad.göre şirketten ayrılmasına rağmen %80 den sorumlu bulunduğu,dava dilekçesinde 239.422-TL talep edildiği gerekçesiyle taleple bağlı kalınarak 239.422-TLnin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davalı vekili; dava dilekçesinin HMK’ya uygun olmadığını, dava şartı yokluğu ve zamanaşımı itirazlarına yönelik itirazlarının değerlendirilmediğini, şirket sermayesinin 1/4 şirket tescil tarihinden itibaren üç ay içerisinde, kalanı ise 20/01/2012 tarihine kadar ödeneceğinin kabul edildiğini, istenebilir olmayan borçtan dolayı zararın tazmine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemece, dosyaya sunulan ödeme ve harcama makbuz ve belgelerinin incelenmesi için bilirkişilere görev bile vermediğini, şirketin tüm yatırım ve kuruluş giderlerinin davalının ağabeyi … tarafından karşılanmasına karşın şirket temsilcisinin gönderilen paralarla kendi sermaye borcunu ödemiş gibi gösterdiğini, davalının sermaye koyma borcu için ise ödeme göstermediğini, tanık dinletme isteğinin kabul edilmemesi ve kanıtların toplanmamasının hukuka aykırı olduğunu, dava dilekçesinde zararın nedeninin açıklanmadığını, davacının dosyaya sunmuş olduğu tutanakların sonradan düzenlenmiş olduğunun, daha önce sunulan kira sözleşmelerinden kolayca anlaşıldığını, zararın keyfi olarak yazıldığını, …’ın pay devrinin geçerli olmadığını belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dairemizce yapılan istinaf incelemesi neticesinde; davalının 320.000-TL’lik sermaye payı ödeme borcunu yerine getirmediği, bu sebeple şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verildiği ve payının da şirket tarafından ortak …”a satıldığı, ortak tarafından eTTK’nın 530/1 maddesi gereği gerçek değeri üzerinden devir alındığının anlaşıldığı, davalı payının 320.000-TL bedelle satıldığının kabulü gerektiği, davalının sermayesi ödenmemiş payı 320.000-TL bedelle gerçek değerinden satın alındığına göre sermaye payında açık bulunmadığı, davalının sorumluluğunun gerçek değer üzerinden yapılan satışla sona erdiği, ödenmemiş sermaye payından sorumluluğun devralan …”a ait olduğu ,davalıdan sermaye koyma borcunun talep edilemeyeceği, bu bedelin payı devralan … tarafından ödenmesi gerektiği, hem şirket ortaklığından sermaye payı ödenmemesi yönünden çıkarma kararı verilerek payın gerçek değeri üzerinden satılan davalının sermaye koyma borcunun sona erdiği gözetilmeden davalıdan 239.422 TL nin tahsiline karar verilmesinin yerinde görülmediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir. Bu kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11. H.D.’nin 20/01/2020 tarihli 2019/2340 Esas-2020/561 Karar sayılı ilamı ile; davalının koymayı taahhüt ettiği sermayenin davacı şirketin toplam sermayesine oranı %80 olup ilk derece mahkemesince yapılan bilirkişi incelemesi uyarınca, davacı şirketin 2009-2010 yıllarında şirketin atıl kalması ve ticari faaliyetinin bulunmaması nedeniyle bilançoya yansıdığı şekilde zarara uğradığının belirtildiği, davacı taraf esasen, davalıya ait sermaye borcunun ödenmemesinin, davacı şirketin 2009-2010 yıllarına ait bilanço zararına yol açtığından bahisle işbu davayı ikame etmiş olup Bölge Adliye Mahkemesince, 20.07.2010 tarihinde vuku bulan ıskata bağlı olarak askıdaki payların 3. kişiye devri nedeniyle bilanço zararının bulunmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesince verilen karar kaldırılarak davanın reddine karar verilmiş ise de; talebin ileri sürülüş biçimi ve davacı şirket zararının niteliği gözetilerek, davacı şirketin 2009-2010 yıllarına ait dava konusu bilanço zararına, davalının sermaye koyma borcunu süresinde ifa etmemesinin etkileri değerlendirilip hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince, hatalı değerlendirme ve eksik incelemeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı gerekçesiyle kararın davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir. Dairemizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmuştur. Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamı gereği davacı şirket kayıt ve defterleri üzerinde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi raporunda; davacı şirketin 2009 yılında bilanço hesaplarında 169.852,24-TL zarar raporlandığı, 2010 yılı bilançosunda 135.425,47-TL zarar raporlandığı, zararın tablo 14 ve tablo 15’de ayrıntıları belirtildiği gibi tadilat ve kira giderleri kaynaklı olduğu, zararın niteliği gözetilerek bilanço zararı içerisindeki tadilat masraflarından kaynaklanan kısmın yapılmış ve şirketin mevcuduna ve kullanımına ait kısım olduğu, bu nedenle şirketin kazanımına ilişkin yapılan masrafın zarar olarak nitelendirilemeyeceği, 18 aylık dönem içerisinde kira kaynaklı zarar olarak raporlanan giderin davalı tarafından peşin sermaye ödemesini zamanında yapmamasından kaynaklı kısmının yukarıda izah edildiği şekilde 4,5 ay olarak belirlendiği, şirketin bilanço zararında kayıtlanan kira giderinden bu kısma tekabül eden 40.512,50-TL şirketin ilave katlanmak zorunda kaldığı bilançoda kayıtlanmış zararı oluştuğunu kanaat olarak bildirmiştir. Yeniden yapılan bilirkişi incelemesine ,toplanan tüm delillere göre davacı şirketin zararının; işyerini faaliyete geçiremediği halde ödemek zorunda kaldığı kira bedelleri ve kiralanan taşınmaza ait tadilat masrafları nedeniyle oluştuğu belirlenmiştir.davalı tarafından ödenmeyen ve şirket tarafından katlanılmak zorunda kalınan zararın davalı payına düşen miktarın 40.512,50-TLolduğu hesaplanmıştır.Davacı şirketin diğer zarar kalemleri ise ; takip eden 2011 yılında faaliyete geçen işyerine yapılan tadilat masraflarından ibaret olduğu ,2011 yılı itibariyle şirketin kar raporladığı , işyerine yapılan tadilat ve benzeri masrafların davacı şirketin katlanmak zorunda kalacağı ve uzun vadede yararlanacağı bir meblağ olduğu belirlenmekle bu kısım zarardan davalının sorumlu tutulamayacağı ,ancak davalının sermayesini ödememesi nedeniyle davacı şirketin kira bedellerinden dolayı zarara uğradığı belirlenmiştir. İlk derece mahkemesinin davacının 2009 ve 2010 yıllarında uğradığı zarar tutarının tamamına hükmedilmekle davalı vekilinin istinaf nedenleri yerinde olduğundan ,istinaf başvurusunun kabulüne hükmün kaldırılmasına, yeniden hüküm verilerek davacının uğradığı zarar olan hesaplanan kira bedelinin davalıdan tahsiline ,fazla istemin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/10/2017 Tarih 2015/303 Esas 2017/688 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kısmen kabulüne; 40.512,50-TL’ye dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilerek davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 2.767,40-TL karar harcının yatırılan 4.098,60-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla olan 1.331,20- TLnin talep halinde karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, Davacı tarafça yatırılan 2.795,10-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davacı tarafından ödenen 2.500-TL bilirkişi ücreti ile 132-TL tebligat ve müzekkere masrafı olmak üzere toplam 2.632-TL yargı giderinin kabul ve red oranı nazara alınarak takdiren 445-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalanın üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından ödenen 24-TL posta masrafından ibaret yargı giderinin davanın reddi oranı nazara alınarak takdiren 20-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalanın üzerinde bırakılmasına, Davacı vekili için takdir olunan 6.066,63-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,Davalı vekili için AAÜT nin 13/3.maddesi dikkate alınarak takdir olunan 6.066,63 -TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,” Davacı vekili için takdir olunan 4.080-TL istinaf duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davalı vekili için takdir olunan 4.080-TL istinaf duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Davalı tarafından yatırılan 4.088,73-TL peşin istinaf karar harcının kendisine iadesine, İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 1.000-TL bilirkişi ücreti ile 117,70-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.117,70-TL yargı giderinin kabul oranı nazara alınarak takdiren 188,67-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalanın üzerinde bırakılmasına, İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 74,50-TL yargı giderinin davanın reddi oranında hesaplanan 61,91-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalanın üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, HMK.’nun 356. maddesi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda oy birliğiyle karar verildi. 17/02/2021