Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/516 E. 2022/1294 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/516
KARAR NO: 2022/1294
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/10/2019
NUMARASI: 2018/437 Esas – 2019/978 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/09/2022
Davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafından müvekkili aleyhine Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya ile kötü niyetli icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcu olmadığını, davalının müvekkili aleyhine 30/07/2016 keşide tarihli 60.000,00 TL, 30/08/2016 keşide tarihli 60.000,00 TL, 30/09/2016 keşide tarihli 60.000,00 TL , 30/10/2016 keşide tarihli 98.000,00 TL bedelli çeklerin tahsili amacıyla icra takibi başlattığını, müvekkilinin takibe konu çekleri düzenlemediğini, çeklerin üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, bu nedenle müvekkilinin söz konusu çeklerden dolayı davalı tarafa borcu olmadığını, ihtiyati tedbir kararı verilerek takibin durdurulmasına ve müvekkilinin dava konusu çeklerden davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili şirket ile ticari faaliyet içerisinde olduğunu, söz konusu ticari ilişkiye istinaden müvekkiline dava konusu çeklerin verildiğini, ayrıca dava konusu olmayan çeklerinde verildiğini, davacının müvekkiline verdiği çeklerden 15/01/2016 keşide tarihli 89.206,00 TL bedelli, 01/02/2016 keşide tarihli, 90.000,00 TL bedelli, 08/02/2016 keşide tarihli 28.000,00 TL bedelli çeklerin banka havalesi ile ödediğini, diğer ödenmeyen çekler ile ilgili olarak Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyalar ile icra takibi başlatıldığını, davacının müvekkiline verdiği ve bedeli ödenen çekler ile davaya konu edilen çekler üzerinden imzanın aynı olduğunu, bedelini ödediği çeklerin üzerindeki imzayı kabul etmiş iken, davaya konu çekler üzerinde ki imzayı inkar etmesinin kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, Davacı her ne kadar davalı tarafından girişilen icra takibine konu çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemi ile dava açmış ise de,davacı tarafından aynı ticari ilişki nedeniyle verilen bir kısım çeklerin ödenmiş olması,bu hususun bilirkişi raporuyla tespit edilmesi yanında davacının da kabulünde olması,(Yüksek Yargıtay 19 ncu Hukuk Dairesi’nin 09/07/2012 gün ve 2012/3793 esas,2012/11374 karar sayılı ilamı)davalı tarafından düzenlenen faturalardaki malların davacıya teslim edildiğinin sabit olması ve davacının bu yöne ilişkin bir itirazının da bulunmaması,davacının hâlâ davalıya icra takibi kadar borçlu olması,davacı tarafından işyerinin başkası tarafından işletildiğinin kabul edilerek zımnî de olsa çek karnesini kullanılmasına da işyerinin işletilmesi kapsamında rıza gösterdiği hususları birlikte gözönüne alındığında artık davacının icra takibine konu çeklerin üzerindeki imzaların kendisine ait olmadığını iddia etmesinin dürüslük kuralına aykırı olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; dava dosyası içeriğinde yer alan bilirkişi raporları ile icra takibine konu çeklerde bulunan imzaların müvekkiline ait olmadığının tespit edildiğini, davanın haklılığını açık şekilde ortaya konduğunu, mahkeme tarafından dürüstlük kuralı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, davalı tarafın çeklerin davacı müvekkil tarafından imzalanmadığını bilecek durumda olduğunu, çeklerde imzası bulunan kişinin çekleri müvekkili adına imzalama yetkisi bulunmadığını, çekler nedeniyle borçlu konumda olanın müvekkil değil müvekkili adına yetkisiz olarak çeki düzenleyen kişiler olduğunu, bu nedenlerle istinaf talebinin kabulüne mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinafa cevap dilekçesinde; davacının mahkemede görülen 17.01.2019 tarihli duruşmada dava konusu çeklerin bilgisi dahilinde olduğunu açıkladığını, kabul ettiği çekler hakkında imza itirazında bulunarak borçlu olmadığının beyan edilmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, aynı zamanda borçlu olmadığını kanıtlar bir belge veya ticari defter sunmadığını, bu nedenlerle kararın onanarak, davacının istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; Davacı tarafından İİK 72/3 maddeye göre icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davalı, davacı tarafından kendisine verilen takip konusu çeklerin dışındaki diğer çeklerdeki imza ile takibe konu çeklerdeki imzanın aynı olduğunu ve bu çeklerin ödendiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir. Adli Grafolog bilirkişi raporu ile takibe konu çeklerdeki imzanın davacıya ait olmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca davacı tarafından davalıya verilen takip dışı olan ve daha önce ödenen çeklerdeki imza ile takibe konu çeklerdeki imzanın aynı olduğu da tespit edilmiştir. Mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, davacının defterlerinin ibraz edilmediği, davalının ticari defterlerinin ibraz edildiği, taraflar arasında davalı tarafından davacıya tekstil ürünleri satışı yapılması şeklinde 2015 yılında başlayan ve 2016 yılında da devam eden ticari ilişki kurulduğu, bu ticari ilişki neticesinde davalının davacıya toplam 798.327,65-TL’lik fatura tanzim edilerek davacının borçlandığı, davacının da davalıya toplam 5.093,70TL’lik fatura düzenleyerek ve yine toplam 785.206-T’lik çeklerle ödeme yaparak alacaklandığı ve 2016 yılı sonunda davalının davacıdan 8.027,94-TL alacak bakiyesi kaldığını, dava konusu edilen 4 adet toplam 278.000-TL lik çek karşılığında davacının davalıdan mal aldığı ancak aldığı mallar karşılığında verdiği çek bedellerini ödemediğinden davacının davalıya borçlu olduğu belirlenmiştir. Yargıtay 19. HD. 2012/3793 esas 2012/11374 Karar sayılı kararında, mahkemece davacı adına çekin dava dışı kişinin imzaladığı davacının bu durumu bildiği aynı şekilde keşide olunan diğer çekleri davalıya ödediği, ceza yargılamasında davacı ile davalı arasında ki ticari ilişkinin belirlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, davacının adi ortağı olduğu anlaşılan dava dışı kişi tarafından keşide edilen ve aynı ticari ilişki içinde verilen diğer çeklerin ödendiği anlaşılması nedeni ile mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir. Davacı asil 17/01/2019 tarihli duruşmadaki beyanın da; … firmasını … isimli kişinin kendi adına işlettiğini, mal alışverişiyle ilgilendiğini, takip konusu çekler üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını, daha önce ödenen çeklerle ilgili bilgisinin bulunduğunu, başka ticari ilişkiler nedeniyle ödendiği bildirilen çekler üzerindeki imzaların kendisine ait olmadığını, çek karnesinin ofiste bulunduğunu, işletmede yetkili olan …’un kendisinin haberi olmadan söz konusu çekleri kullandığını, bundan haberi olmadığını beyan etmiş olup, bu beyanıyla …’un yetkisiz temsilci olduğunu kabul etmiştir. Takibe konu çeklerdeki imzanın davacıya ait olmadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, ticari ilişki kapsamında davacı tarafından davalıya çekler verildiği, bu çeklerden bir kısmının ödendiği, ödenen imzası davacıya ait olmayan çekler ile takibe konulan çeklerdeki imzanın aynı kişiye ait olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edildiğinden ve ayrıca davacı tarafından 17/01/2019 tarihli duruşmadaki beyanı da gözetildiğinde davacı adına ticari firmayı 3.kişinin işlettiği, imzası kendisine ait olmayan ama ödenen çeklerle ilgili bilgisinin bulunduğunu beyan ederek çek karnesinin kullanılmasına zımni kabul ettiğinden ve taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu da anlaşıldığından davacının iddiaları bu nedenle yerinde görülmemiştir. Mahkemece davanın reddine dair verilen karar hukuken yerindedir. Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 54,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 26,3‬0- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davalı yan gider avansından karşılanan 5,50-TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 29/09/2022