Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/511 E. 2022/1436 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/511
KARAR NO: 2022/1436
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/05/2018
NUMARASI: 2016/355 Esas – 2018/544 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkil sigorta şirketinin sigortalısı …Paz.A.Ş tarafından muhtelif bayilere sevk edilen yedek parça emtialarının davalı taşıyıcı şirket tarafından kara yolu ile taşınması sırasında hasarlanması nedeniyle davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısına ödenen hasar tazminatından doğan rücuen tazminat alacağının sağlanması amacı ile İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile davalı taşıyıcı ile sigorta şirketi aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, takibe itiraz edildiğini, itirazların haksız ve mesnetsiz olduğunu, alacaklı müvekkil şirket nezdinde … numaralı Nakliyat Abonman Blok Sigorta Sözleşmesi ile sigortalı olan dava dışı sigortalı … tarafından yurt içindeki muhtelif bayi ve servislere gönderilmek üzere sevk edilen yedek parça emtialarının nakliye sırasında hasarlandığını, davalıların 4.735,57- TL asıl alacağa ve işlemiş faizine yaptıkları haksız itirazlarının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: 1-Davalı … Sigorta vekili, müvekkil şirket nezdinde diğer davalı lehine davacı sigortacının sözde taleplerine konu edebileceği taşıyıcı mali sorumluluk poliçeleri düzenlendiğini, davacının yedek parça hasarına dair taleplerinin hiç bir geçerli yasal dayanağı bulunmadığını, davacının kendi poliçelerinin süresi ve teminatı kapsamında olmayan lütuf ödemesi sayılabilecek ödemeler yaptığını, davacı tarafından sunulan (sözde!) hasar tespit tutanaklarında müvekkili sigortalısının imzası ve onayı bulunmamakta olup, tek taraflı tutulan tutanakların delil niteliği bulunmadığını,davacı Sigorta Şirketinin sorumluluğu için, “yedek parçaların stok sahasına girdiği andan itibaren ilk 60 gün içinde tespit edilmesi” gerektiğini,bu tespitin davacı tarafından ortaya konulamadığını,davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı …A.Ş. vekili,uyuşmazlık konusunun eşya taşımasına ilişkin olduğunu,hasar tespit tutanaklarından müvekkil şirketin sorumluluğuna gidilemeyeceğini,bildirim mektuplarının ulaşıp ulaşmadığına, ulaştı ise hangi tarihte ulaştığına dair her hangi bir delil bulunmadığını,hasar tespitlerinin tek taraflı ve usule aykırı yapıldığını, TTK m.882’ye göre hasar hali için sigorta ettiren şirketin sorumluluğunun sınırlandırıldığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece,sigortalı şirketin 2014 yılı nisan ve mayıs aylarında farklı tarihlerde bayilere gönderdiği oto yedek parçalarının taşımasının davalı … A.Ş tarafından yapıldığı,diğer davalının taşıyıcı davalının mali mesuliyet sigortacısı olduğu, davalı taşıyıcı tarafından taşıması yapılan oto yedek parçalarının alıcılarına teslim edildiği,teslim sırasında düzenlenen hasar tutanağı bulunmadığı, alıcı emrine düzenlenen sevk irsaliyelerinin çekincesiz imzalandığı icra takibine konu hasara ilişkin bir şerhin olmadığı, taşıma tamamlandıktan sonra hasarın oto yedek parçalarının bulunduğu depoda toplu olarak yapılan inceleme neticesinde eksper raporu düzenlendiği, eksper raporuna konu 26 adet parçada tespit edilen hasarın 4.735,57- TL olduğu, yedek parçaların nakliyat esnasında hasarlandığına dayanak yapılan tutanaklarda geçen yedek parçanın hangi taşıma sonucunda tesliminin yapıldığı hususunun belli olmadığı ayrıca ürüne ilişkin ayrıntılı bilginin yer almadığı bir çok tutanakta hasarın açık tarifi olmadığı,bazı tutanaklarda koli sağlam iken içinden çıkan parça hasarlı seçeneğinin işaretlendiği,sigortalının birden fazla kez yedek parça taşıtmasına rağmen taşınan yedek parçalardan tamamının hasarlanmadığı, hasarlı yedek parçaların taşıma sırasında hasarlandığını gösteren delil bulunmadığı,hasarın muhtelif tarihlerde sigortalının bayii ya da servislerinin uhdesine geçtikten sonra yapılan elleçleme sırasında değil de dağıtım için davalı … tarafından yapılan nakliye sırasında yani taşıyıcının sorumluluğunda meydana geldiği ve TTK 889.maddesi uyarınca usule uygun olarak hasar bildirimi yapıldığının ispatlanamadığı, taşıyıcı sıfatı ile davalı …’nun veya sigortacısının sorumlu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine ve koşulları olmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, sigortalı ile davalı taşıyan … ..A.Ş. arasında “Nakliye Sözleşmesi” akdedildiğini, sözleşmenin 7.maddesi ile T.T.K. ve CMR’nin ilgili maddelerine kıyasla daha geniş hükümler tesis ederek taşınan bir emtiada zarar meydana gelmesi halinde davalı taşıyan … şirketinin sorumluluğunu (kusurunu) ve sorumlu olduğu tutarı bazı kriterlerle belirlemiş durumda olduğunu,Mahkemenin, bahse konu Nakliye Sözleşmesi’nin varlığını dikkate almayarak dava konusu emtiaların hasarlanmasından davalı taşıyan …’yu sorumlu tutmadığını, hasar tutanaklarında imzası olan araç sürücülerinin ifa yardımcısı olduklarından tutanağın imzalanması ile davalı taşıyan, taşıdığı emtianın hasarından haberdar olduğunu, hasarlı emtianın taşıma sırasında hasara uğradığı, emtianın davalı taşıyanın depoya alınması ile belli olduğunu ve davalı taşıyan, emtiayı deposunda tutması sebebiyle şüphesiz ki hasarı bildiğini, “nakliye sözleşmesi” ile tarafların, davalı taşıyan …’nun tazminat sorumluluğunu,brüt ağırlığının kg başına 8.33 sdr azami değeri yerine, malın uğradığı zarar kadar / mal değeri kadar kararlaştırdığını,Dolayısıyla bir emtia zayi olduğunda, davalı taşıyan, o malın brüt ağırlığı üzerinden Sdr hesabı yapılarak değil, malın değeri her ne kadar ise o tutarda tazminat ile sorumlu olacağını belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulune karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Açılan dava, taşıma sözleşmesi uyarınca hasarlanan emtiaların bedelinin sigorta poliçesi kapsamında ödenerek halefiyet ilkesi kapsamında rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Davacının sigortalısı … Pazarlama A.Ş. İle Davalı … A.Ş. arasında ” Nakliye Sözleşmesi ” imzalandığı, Davacı tarafından nakliyat abonman blok sigorta sözleşmesi ve sigorta poliçesi düzenlendiği, 31/12/2013-31/12/2014 tarihleri arasında geçerli olmak üzere Avrupa’dan Türkiye’ye, gelen … otomobil yedek parçalarının nakliyatı ve dağıtımının teminat altına alındığı, dava dışı taşıtan şirketin 2014 yılı nisan ve mayıs aylarında farklı tarihlerde bayilerine gönderdiği oto yedek parçalarının taşımasının davalı … A.Ş tarafından yapıldığı, diğer davalı … Sigorta şirketinin taşıyıcı davalının Yurt içi taşıyıcı mali ve mesuliyet sigortacısı olduğu, 2014 yılı nisan ve mayıs aylarında hasarlandığı iddia edilen emtialar için davacının 31/07/2017 tarihli makbuzla 5.682,68- TL tazminatı sigortalıya ödediği, TTK 1472 madde uyarınca halefiyet ilkesi çerçevesinde bedelin rücuen tahsili için davalı taşıyıcı şirkete ve taşıyıcı şirketin sigortacısına karşı İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibinde bulunulmuştur. 08.04.2014 ile 27.05.2014 tarihleri arasında taşınan emtialara ilişkin 9 adet hasar tespit tutanağı ve 1 adet kargo durum tespit tutanağı, ayrıca imzasız olarak 5 adet hasar bildirim formunun düzenlendiği fakat tespit edilen bu hasarın tamamının davacı sigortacının bağımsız eksperi tarafından oto yedek parçalarının bulunduğu depoda, taşımaların ayrıştırılmadan ve taşıma tarihlerinden uzunca bir süre geçtikten sonra kümülatif bir inceleme ile belirlendiği, teslimat anında bayiler tarafından yapılan bir bildirim olmadığı gibi sevk irsaliyelerinde hasar bildirimi bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı, davalının kusur ve sorumluluğu için sözleşmenin 7.maddesine dayanmakta ise de “Hasar görmüş mallar – Açık veya eksik koliler” başlıklı anılan madde hükmünde “Anlaşmazlık ve Türkiye’de uygulanan kurallara göre alıcı tarafından gerektiği şekilde tespit edilen hasar veya zarar meydana gelmesi halinde, alıcı ..’ ya şikayette bulunacaktır. Bunun üzerine …, alıcı adına tanzim edilmiş satış faturalarını esas alarak, ilgili parçalar için tespit edilen zarar kadar, alıcıyı tazmin edecektir. Bu referans fatura ve yine tazminat talebi, zararın … tarafından kendisine tazmin edilmesini isteyen …’ nun tazminat talebi için kanıt teşkil edecektir.” şeklinde düzenlenmiştir. Sözleşmenin bu hükmüne göre ,hasarın alıcılar yani bayiler tarafından hasarın gerektiği şekilde tespit edilmesi, şikayette bulunulması ve bunun üzerine hasarlanan ilgili parçalara ilişkin tazmin talebinin karşılanması gerekmekte olup bu yasal prosedürün işletilmediği, sevk irsaliyelerinde hasar şerhi olmadığı gibi bayilerin şikayet bildirimi de olmayıp ayrıca hasara uğramış ilgili parçaların zararına sebebiyet veren ilgili taşıma eylem ve tarihinin de bilinemediği anlaşılmaktadır. Ayrıca yine sözleşmenin 6.maddesine göre ambalajlama işinin davacının sigortalısı … tarafından gerçekleştirileceği hüküm altına alınmış olup bazı tutanaklarda koli sağlam içinden çıkan parça hasarlı seçeneğinin işaretlenmesi nedeniyle taşımaya konu emtiadaki ambalajın yeterli olup olmadığı hususunun anlaşılamadığı, hasar bildirim formlarının imzasız ve matbu olduğu,hasar tespit raporlarında ise hasarlanan ilgili parçalara ve hasara ilişkin ayrıntı içermediği, oysa sözleşmenin 7.maddesine göre zararı kanıtlayıcı bu belgelerin eklenerek Davalı …’ya global fatura düzenlenmesi gerektiği anlaşıldığından hasarın somut davaya konu 08.04.2014 ile 27.05.2014 tarihleri arasındaki taşıma eylemlerinden oluştuğunun kanıtlanamadığı, hasar bildiriminin gerek TTK 889.madde ve gerekse sözleşmede belirlenen prosedüre uygun olmadığı,davalıların davacıya karşı sorumlu olmadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, istinaf nedenleri yerinde olmayan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davalı tarafından yapılan 32,50-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/10/2022