Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/47 E. 2020/116 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/47
KARAR NO: 2020/116
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/09/2019 (Ara Karar)
NUMARASI: 2019/213 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/01/2020
İlk derece mahkemesince verilen 20/09/2019 tarihli ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında akdedilen sözleşmeler ve protokoller kapsamında, müvekkil şirketin malzeme ve ekipmanların davalıya ariyet olarak teslim ettiğini, davalı tarafça sözleşmenin haksız yere feshedildiğini, ancak fesihe rağmen ariyetlerin müvekkiline iade edilmediğini beyanla, sözleşme gereği davalı elinde bulunan ariyet malzeme ve ekipmanlarının tedbiren kullanılmasının önlenmesini ve müvekkiline aynen iade edilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece; davacı tarafın talep ettiği malların demirbaş niteliğinde olması nedeniyle herhangi bir marka altında akaryakıt istasyonlarında kullanımının mümkün bulunduğu, davacının kurumsal kimliği ile alakalı olmadığı ayrıca davacı talepleri arasında davacının kurumsal kimliğini veya logosu çağrıştıran herhangi bir tabela veya knopi yazısı gibi vs. hususların tedbiren iadesine yönelik bir talebin de bulunmadığı, nitekim ariyet mallarının iadesi talebinin yargılama aşamasında davalı tarafın temerrüdü veya fiili imkansızlık halinde bedele dönüşmesi ihtimalinin de bulunduğu hususları gözetildiğinde, ihtiyati tedbirin yasal koşullarının oluştuğunun yaklaşık ispat ölçülerine ispatlanamadığı iş bu talep bakımından ihtiyati tedbir yoluyla nihai karar sonucunu doğuracak şekilde karar verilmesi de mümkün olmadığı gerekçesiyle bu aşamada yargılamayı gerektiren ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; bayilik sözleşmesinin haksız yere feshedilmiş olmasına rağmen müvekkili şirkete davalı tarafça ariyetlerin iade edilmediğini, bayilik sözleşmesi sonunda da bayilerin ariyetleri iade yükümlülüğü bulunduğunu, menkullerin maliyetinin oldukça yüksek olduğunu, HMK 390/3 hükmü gereği yaklaşık ispat ölçüsü ile ispatın aranması gerektiğini, bayilik sözleşmesi ile ariyet sözleşmesinden ayrıca bayilik sözleşmesinin sona erdiğine dair belgelerden ihtiyati tedbir haklılığının açıkça ortada olduğunu, müvekkili şirketin zarara uğradığı ve ileride muhtemel zararların ortaya çıkacağının aşikar olduğunu, tedbir talebinin reddinin hukuki gerekçelendirilmesinin yapılmadığını, emsal kararlar doğrultusunda ihtiyati tedbir talebinin kabulü gerektiğini, bu nedenlerle ihtiyati tedbirin reddine dair kararın kaldırılarak talebi gibi ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Bayilik sözleşmesi uyarınca ariyet olarak verilen demirbaşların sözleşmenin feshi nedeniyle iadesi olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkin davada, davalının elinde bulunan ariyet malzeme ve ekipmanların kulanılmasının önlenmesi yönünden tedbiren davacı yada davacını göstereceği 3. Kişiye teslimi yönünde ihtiyati tebdir kararı verilmesi istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK 389 /(2) Maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ” Aynı yasanının 390 Maddesi “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü içermektedir. Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Geçiçi hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte; zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki; genelde geçici hukuki korumalara, karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. Somut olayda taraflar arasında bayilik sözleşmesi imzalandığı ve sözleşmenin feshedildiği hususu ihtilafsızdır. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede ariyet olarak verilen demirbaşlarının sözleşmenin feshedilmesi halinde iade edileceği düzenlenmesi gereğince ariyet malların iadesi istemi ile açılan davada talep edilen tedbir hüküm sonucuna yönelik olup, işin esasınını çözecek ve hüküm sonucunu elde edecek şeklide tedbir kararı verilemeyeceğinden mahkemece tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle istinaf sebepleri yerinde görülmeyen davacı-ihtiyati tedbir talep eden vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı-ihtiyati tedbir talep eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 44,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 10,- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/01/2020