Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/462
KARAR NO: 2022/1298
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/12/2019
NUMARASI: 2017/758 Esas – 2019/1062 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/09/2022
Davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde;müvekkilinin davalıya ait … Otel müşterilerine … denilen transfer hizmeti sağladığını, bu transferler karşılığı icra takibine konu faturaları tanzim ettiklerini alacağın tahsili amacıyla Gaziantep … İcra Müdürlüğünün … Esas … Esas sayılı icra dosyası ile ilamsız icra takibi başlattıklarını, borçlu tarafından borca ve yetkiye itiraz edilmesi üzerine dosyanın Bakırköy … İcra Müdürlüğü ve Bakırköy … İcra Müdürlüğüne gönderildiğini, borçlu tarafından her iki icra dosyasından çıkartılan ödeme emrine itiraz ettiğini, bu nedenle itirazın iptaline takip dosyasında belirtilen temerrüt tarihinden itibaren işletilecek mevduata uygulanan en yüksek ticari faizi ile birlikte tahsiline ve alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ile müvekkil şirket arasında yapılan anlaşma ile 2016 yılı başından sonuna kadar verilen hizmete dayalı ticari ilişki bulunduğunu, bu ticari ilişkiden kaynaklı cari hesap gereği davacı tarafından düzenlenen tüm faturaların müvekkili tarafından ödendiğini, borcun bulunmadığını, davacının alacağın dayanağı olarak gösterdiği tüm fatura bedellerinin müvekkili tarafından ödendiğini, 30.06.2016 tarihinde 30.000-TL davacı hesabına müvekkili şirket tarafından, 13.07.2016 tarihinde 185.000-TL bedelli çekin dava dışı … A.Ş. tarafından davacıya teslim edildiğini, 185.000-TL çekin karşılıksız çıkması üzerine şirket müdürü … tarafından davacı adına 11.11.2016 tarihinde 37.000-TL bedelin “… 185.000-TL çeke karşılık” açıklaması ile, 14.11.2016 tarihinde 15.920-TL bedelin şirket müdürü … tarafından davacı adına “… 185.000-TL çeke karşılık” açıklaması ile, 21.11.2016 tarihinde 38.805,97-TL şirket müdürü … tarafından davacı hesabına “… 185.000-TL çeke karşılık” açıklaması ile ödendiğini, 26.12.2016 tarihinde şirket hesabından davacı hesabına 944-TL’nin ödendiği, yine müvekkili tarafından … Bankası Kahramanmaraş Sanayi Şubesine ait 05.01.2017 vade tarihli 85.000-TL bedelli çekin verildiğini, bu çekin davacı tarafından tahsil edildiğini, müvekkili şirketin davacıya borcu bulunmadığını, belirterek davanın reddi ile davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; Dava dışı … A.Ş. tarafından davacı tarafa cirolanarak 185.000,00 TL meblağlı çek verildiği, çekin tahsilat makbuzunda ödeyen kısmında davalı şirketin ticaret ünvanının yazılı olduğu, bu çekin ödemesi olarak banka kanalı ile davacı tarafa bu şirket tarafından banka kanalı ile çeşitli tarihlerde ödemelerde bulunulduğu davacı tarafın dava dışı … A.Ş. tarafından yapılan ödemeleri kabul ettiği ancak bu ödemelerin davacı ile … A.Ş. arasındaki ticari ilişki nedeni ile yapılan ödemeler olduğunu savunduğunu ancak gerek söz konusu çekin tahsilat makbuzunda ödeyen kısmında davalı şirketin adının bulunması gerekse davacı tarafın ödemelerin aralarında … A.Ş. ile olan ticari ilişki kapsamında yapılan ödemeler olduğunu iddia etmesine rağmen kendi ticari defterlerinde ve … A.Ş. nin ticari defterlerinde buna ilişkin bir kaydın bulunmadığı bu konuda dosyaya herhangi bir fatura ve delil sunulmadığı, ayrıca davalı şirket ile … A.Ş. arasındaki organik bağ bulunması nedeni ile dava dışı … A.Ş. tarafından yapılan ödemelerin davalı adına ve davalının borcu için yapılan ödemeler olduğu kanaatine varıldığı ayrıca davacı tarafın, dava dışı firma tarafından yapılan ödemeleri kabul edip bu ödemelerin dava dışı bu firma ile aralarındaki ticari alışveriş nedeni ile yapılan ödemeler olduğunu ileri sürmesinin (yani ödemelerin davalı borcu için yapılmadığını ileri sürmesi) niteliği itibariyle “bağlantısız bileşik ikrar” mahiyetinde olduğunu bu şekilde ispat yükünü üzerine alan davacının bu hususu ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; mahkemece davalının sunduğu ödeme makbuzlarının dava konusu borca ilişkin olup olmadığının tespit edilmediğini, davalı tarafın usulüne uygun olarak faturaların ödenip ödenmediğini ispatlaması gerektiğini, davalı şirket defterlerinin VUK, HMK, TTK hükümlerindeki unsurlara uygun olmadığını, bu durumun davalı lehine delil sayılamayacağını, davalı şirketin faturalara ilişkin ödeme belgesi olarak dava dışı … tarafından yapılan havale dekontlarını sunduğunu, yine ödeme belgesi olarak sunulan 3 adet … Bankasına ait havale dekontlarının davalı şirket tarafından değil dava dışı … tarafından yapıldığını, keza söz konusu havalelerin dava konusu faturalara ilişkin olmadığının dekontlardaki açıklamalarla sabit olduğunu, davalı şirketin 30.03.2016 tarihinde 30.000-TL müvekkili hesabına havale yaptığını iddia ettiğini ancak böyle bir ödeme bulunmadığını, ispat yükümlülüğünün ödeme savunmasına bulunan davalıya geçtiğini, davalı tarafından ödeme yapıldığının ispatlanamadığını, bu nedenlerle kararın hukuken yerinde olmadığını belirterek istinaf talebinin kabulüne mahkeme kararının ortadan kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekilinin istinafa cevap dilekçesinde; bilirkişi incelemesi sırasında ticari defterlere bakıldığını, davacı taraflarla dava dışı … arasında ticari bir ilişki görülmediğini, müvekkili şirket ile arasında bağ olan, ortak ve yetkilisi aynı kişi olan dava dışı … tarafından yapılan ödemelerin müvekkili şirketin borcuna istinaden yapıldığını, 18 adet faturanın müvekkili şirketi ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu ve fatura bedellerinin davacıya ödendiğini, ödeme savunması niteliğindeki belgelerin davanın her aşamasında sunulabildiğini, bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
GEREKÇE: Gaziantep … İcra Müdürlüğünün … Esas ve … Esas sayılı dosyasında alacaklı tarafından borçlu aleyhine fatura alacağına istinaden toplam 104.236,14-TL ve 32.191,97-TL faturalara dayalı alacağın tahsili amacıyla iki ayrı ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlu tarafından borca ve yetki itirazında bulunması sebebiyle dosyaların Bakırköy İcra Müdürlüklerine gönderildiği, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas ve Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya numarasını aldığı, borçlu tarafından borca süresi içinde itiraz edilmekle alacaklı tarafından her iki icra dosyası yönünden İİK 67 maddeye göre itirazın iptali davası açılmıştır. Davalı tarafından takibe konu borcun varlığı kabul edilerek borcun ödendiği iddiası ileri sürülmüştür. Davalı borca karşılık olarak davacıya … A.Ş. cirosu ile 185.000-TL çek verildiğini, iş bu çekin bankaya ibrazı sırasında karşılığının çıkmaması üzerine şirket müdür tarafından “… 185.000-TL çeke karşılık” açıklaması ile ödeme yapıldığını ve borca karşılık … Bankası Kahramanmaraş Sanayi Şubesine ait 05.01.2017 vadeli 85.000-TL bedelli çekin verildiğini, bu çekin davacı tarafından tahsil edildiğini, herhangi bir borcu bulunmadığını ileri sürmüştür. Bilirkişiye ait asıl ve ek raporda; her iki tarafın defterlerinin HMK ve TTK hükümleri doğrultusunda usulüne uygun tutulmadığı, takibe konu faturaların davalının ticari defterlerinde davacının alacağı olarak kayıtlı olduğunun tespit edildiği, dava dışı … A.Ş.’nin ticari defterlerinin VUK, HMK ve TTK hükümleri doğrultusunda usulüne uygun tutulduğu, mevcut banka havale dekontları ve 85.000-TL çek ile davacı yana ödeme yapıldığını tespit edildiği belirtilmiştir. HGK’nın 16.09.2021 gün, 2017/3-1772 Esas – 2021/1011 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, içeriği itibariyle ikrar basit (adi), vasıflı (mevsuf) ya da bileşik (mürekkep) nitelikte olabilir. Basit (adi) ikrar, karşı tarafça ileri sürülen bir vakıanın doğru olduğunun, herhangi bir kayıt veya şart bildirilmeksizin kabul edilmesidir. Basit ikrarda, onun konusunu oluşturan vakıalar artık tartışmalı olmaktan çıkarlar; dolayısıyla bunların ayrıca kanıtlanmasına gerek kalmaz. Vasıflı ikrarda (ki buna gerekçeli inkâr da denilmektedir), karşı tarafın ileri sürdüğü maddi vakıanın varlığı kabul edilmekle birlikte, onun hukukî niteliğinin (vasfının) ileri sürülenden başka olduğu bildirilir. Bileşik (mürekkep) ikrarda ise, bir tarafın ileri sürdüğü vakıa karşı tarafça bütünüyle kabul edilmekle; eş söyleyişle, vakıanın doğru olduğu ve bildirilen vasıfta bulunduğu kabul edilmekle birlikte, ikrara öyle bir vakıa eklenir ki, eklenen bu vakıa, ya ikrar edilen vakıanın hukuksal sonuçlarının doğmasını engeller ya da onu hükümsüz kılar. Bileşik ikrar, ikrara konu olan vakıa ile, ona eklenen vakıa arasında bir bağlantı bulunup bulunmamasına göre, bağlantılı bileşik ikrar ve bağlantısız bileşik ikrar olarak ikiye ayrılır. Öğreti ve uygulamada, ağırlıklı olarak, bağlantısız bileşik ikrar dışındaki ikrar türlerinin bölünemeyeceği, dolayısıyla, böyle durumlarda, ikrar edenin ispat yükü altında olmadığı kabul edilmekte, iddiasını ispatlama yükümlülüğünün, karşı tarafa ait olduğu benimsenmektedir. Somut olayda; davalı tarafından takibe konu faturaların ödendiği iddiasının ileri sürüldüğü, ispat yükümlülüğünü davalının üzerine aldığı, davalı ödeme iddiasında bulunurken ödemenin davacı şirket ile yetkililerinin ve ortaklarının aynı olan bir başka şirket tarafından yapıldığını ileri sürdüğü, davacı tarafından ise; yapılan ödemelerin dava dışı üçüncü kişi ile müvekkili arasında ki ticari ilişkiden kaynaklandığını ileri sürdüğü, bilirkişi raporunda davacının dava dışı … A.Ş. ile herhangi bir hukuki ilişkinin varlığının anlaşılamadığının tespit edildiği, bu durumda davacının … A.Ş. tarafından yapılan ödemeleri … A.Ş.’nin borcu nedeniyle yapıldığını ispatlaması gerektiği, davacı tarafından bu ispat yükümlülüğünün yerine getirilemediği, dava dışı … A.Ş tarafından verilen 185.000,00 TL meblağlı çeke ait tahsilat makbuzunda ödeyen kısmında davalı şirketin adının yazılı olduğu ve yemin deliline de başvurulmadığı, davacının beyanının niteliği itibariyle bağlantısız bileşik ikrar niteliğinde olduğu da gözetildiğinden mahkemece davanın reddine dair verilen karar hukuken yerinde olduğundan davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 54,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 29/09/2022