Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/461 E. 2022/1533 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/461
KARAR NO: 2022/1533
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/12/2019
NUMARASI: 2018/215 Esas – 2019/940 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/11/2022
İtirazın kısmen iptaline ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalının davacı şirkete cari hesap karşılığı 48.583,31-TL borcu bulunduğunu, alacağın tahsili için davalı aleyhine İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, Kasım ayında davalı şirket yetkilisi ile yapılan görüşmede dosya borcunun ödeneceğinin beyan edildiğini, borca mahsuben 28/11/2017 tarihinde hesaplarına 10.000-TL gönderildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, dönem dönem davacı firma ile aralarında cari hesap mutabakatı imzaladıklarını, en son imzalanan cari hesap mutabakatının 31/05/2017 tarihinde 72.168,31-TL bedelli mutabakat olduğunu, henüz icra takibinin başlatılmadığı aşamada cari hesap mutabakatından sonra davalı tarafın 23.585-TL çek ödemesi yaptığını ve 48.583,31-TL bakiye kaldığını belirterek davalının itirazının iptali ile takibin devamına, müvekkiline %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; taraflar arasında hesap mutabakatı olmadığını,alacağın var olduğu kabul edilse bile itirazın iptali davası açılmasının mümkün olmadığını, zira şirketlerin aralarındaki ticari münasebetten doğan takip sonrası yeni anlaşma yapıldığını, davacının kabulünde olduğu gibi davalı firmanın takip sonrasında oluşan mutabakata uygun olarak ödeme yaptığını, icra takibi konusu yapılan bir borç üzerinde herhangi bir itiraz var olup olmadığını bilmeden takip konusu borca ilişkin bir anlaşmanın yapılmasının ticari hayatın olağan akışına açıkça aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı tarafın delil vasfına haiz ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi tarafından yapılan tespitler sonucu davaya konu faturaların davacının ticari defter ve kayıtlarında mevcut olduğu, bu itibarla davacı tarafından faturalara konu hizmetin davalıya verildiği, davalı tarafından takip başlatıldıktan sonra davacıya 28/11/2017 tarihinde 10.000-TL ödeme yapıldığı, yapılan ödemenin BK 100.maddesi uyarınca öncelikle faiz ve ferilerden düşülmesi sonucunda (48.583,31-TL asıl alacak+298,52-TL masraf, 4.270,62-TL vekalet ücreti + 1.967,62-TL harç + 1.622,22-TL işlemiş faiz alacağı toplamı 56.742,29-TL-10.000,00-TL ödemenin mahsubu) davacının takip tarihi itibarı ile davalıdan 46.742,29 TL alacağının kaldığı gerekçesiyle davalının itirazının 46.742,29-TL üzerinden kısmen iptaline, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, takipten sonra ödenen 10.000-TL’nin infazda dikkate alınmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; davalının takip başlatıldığında borcu olmasına rağmen itiraz ettiğini, yapılan ödemenin davanın seyri ile bir ilgisinin olmadığını, 10.000-TL ödemenin takibin devamı karar verilmesiyle dosya borcundan mahsubunun gerçekleştirileceği, mahkemece yapılan yanlış hesaplama ile 48.583,31-TL alacak yerine kısmen ödemenin mahsubu sonucunda alacağa 1.841,02-TL eksik hükmedildiğini ve karşı taraf lehine vekalet ücreti kararlaştırıldığını, mahkemece TBK m.100’ün hatalı yorumlandığını, davanın menfi tespit davası olmadığı için TBK m.100’ün uygulanmasının mümkün olmadığını belirterek kararın düzeltilerek davanın tam kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesaba dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, takip tarihi itibariyle davalıdan olan 48.583,31-TL cari hesap alacağının tahsili için başlattığı icra takibine davalının itirazının iptali için açılan iş bu davada ise mahkemece takip tarihinden sonra dava tarihinden önce yapılan 10.000-TL harici ödemenin TBK m.100 uyarınca önce ferilere sayılmak suretiyle davalının itirazının 46.742,29-TL yönünden iptaline karar verilmiştir. İstinaf yoluna başvuran davacı, 10.000-TL ödemenin icra takibinden sonra yapıldığını, alacaktan mahsup edilemeyeceğini, TBK’nın 100. Maddesinin davada uygulanma yeri olmadığını ileri sürmektedir.Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede borçlunun itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira, itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi, takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenen miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur. (Yargıtay HGK nun 03/05/2017 gün 2017/11-80 E., 2017/889 K.; 18.04.2007 günlü ilamı) Diğer yandan, icra takibine başlanılmasından sonra, itirazın iptali davasının açıldığı tarihten önce emredici nitelikte bulunan TBK 100. maddesine göre, yapılan kısmi ödemenin öncelikle işlemiş faiz, takip masraflarına mahsup edileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, itirazın iptali yönünde bir karar verilmediği sürece icra müdürlüğünce icra dosyası üzerinde işlem yapılamayacağından, icra takip tarihinden itibaren işleyecek faiz ve icra giderleri hakkında mahkemece bir karar verilmesi gereklidir. Somut olayda da mahkemece bu doğrultuda takip tarihinden sonra, dava tarihinden önce yapılan 10.000-TL ödemenin 298,52-TL masraf, 4.270,62-TL vekalet ücreti, 1.967,62-TL harç, 1.622,22-TL işlemiş faizden oluşan ferilere sayıldığı ve asıl alacaktan bakiye 46.742,29-TL yönünden itirazın iptaline karar verildiği anlaşılmakta olup mahkemece TBK’nın 100. Maddesine göre sonuca gidilmesinde ve reddine karar verilen kısım yönünden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Buna karşılık tahsil harcı Devlete alacaklı tarafından ödenen bir bedel olduğundan borcun ferileri arasında sayılmamaktadır (Yargıtay 12 HD nin 2013/2131 esas, 2013/10220 karar sayılı 19.3.2013 tarihli emsal ilamı aynı yöndedir). Bu nedenle mahkemece, davalı tarafından yapılan ödemenin diğer fer’ilerin dışında 1.967,62-TL tahsil harcına sayılması hatalı olmuştur. Ayrıca davalı tarafından yapılan ödemenin mahsubu sırasında, ödeme tarihi olan 28/11/2017 tarihine kadar işlemiş 1.622,22-TL faiz dikkate alınarak hesaplama yapıldığı halde itirazın iptaline karar verilen alacağa ödeme tarihinden itibaren faiz uygulanması gerekirken mükerrer faiz işletilemesine sebeb olacak şekilde takip tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi doğru olmamıştır. Ancak ,istinaf eden davacı aleyhine hüküm verilemeyeceğinden bu husus eleştirilmekle yetinilmiştir. Bunun dışında mahkemece davalı tarafından yapılan 28/11/2017 tarihli ödeme TBK 100 gereği hesap yapılarak öncelikle ferilerden sayılmak suretiyle kalan alacak için itirazın iptaline karar verildiği halde, aynı kısmi ödemenin davacı aleyhine mükerrer sonuç doğuracak şekilde bir kez daha infazda mahsup edilmesine karar verilmesi doğru olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusu bu yönüyle haklı görülmüştür. Açıklanan nedenlerle; mahkemece 28/11/2017 tarihli 10.000-TL ödemenin infazda dikkate alınmasına karar verilmesi doğru olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, bahsi geçen hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının 46.742,29-TL asıl alacak üzerinden iptal edilerek asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanarak takibin devamına, fazla istemin reddine, kabulüne karar verilen alacağın % 20’si oranında hesaplanan 9.348,46-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/215 Esas – 2019/940 Karar sayılı 02/12/2019 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kısmen kabulüne; İstanbul …İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında davalının itirazının kısmen iptaline, takibin 46.742,29-TL yönünden takip tarihinden itibaren % 9,75 oranında avans faizi işletilerek devamına, fazla istemin reddine, %20 oranında hesaplanan 9.348,46-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 3.192,96-TL nispi karar ve ilam harcından mahkeme veznesine yatırılan 586,77-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.606,19-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan 622,67‬-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 800-TL bilirkişi ücreti ve 78,50-TL posta masrafı olmak üzere toplam 878,5‬0-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 845-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı lehine taktir olunan 5.491,65-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Reddolunan kısmı üzerinden taktir olunan 1.841,02-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan 40-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/11/2022