Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/458 E. 2023/299 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/458
KARAR NO: 2023/299
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2019
NUMARASI: 2014/908 Esas 2019/438 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Davanın kısmen kabul-kısmen reddine ilişkin kararın davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin uluslararası alanda taşıma işi ile iştigal ettiğini, davalıya ait yükün de Libya’nın Riga limanından Mersin’e taşıdığını, yükün varma limanında geç teslim alınmasından dolayı sürastarya ücretinden ve diğer masraflardan konşimento gereğince yükün teslimini isteyen alıcının da sorumlu olduğuna dair kayıt bulunduğunu, TTK’nın 1203.maddesi uyarınca eşyanın taşıtandan başka bir kişiye teslim edileceğinin öngörüldüğü hallerde, bu kişinin taşıma senedi uyarınca eşyanın teslimini istediğinde taşıma ile ilgili bütün borçları yerine getirmekle yükümlü olduğunu, yükün geç teslim alınması ve konteynerin geç iade edilmesi nedeniyle sürastarya ücreti ile diğer masraflardan da sorumlu olduğunu, yükün geç teslim alınması ve konteynerlerin geç teslim edilmesi nedeniyle takip talebine ekli faturaların düzenlendiğini, müvekkilinin alacağının ödenmemesi nedeni ile icra takibine başlandığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek davalının itirazının iptaline, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davanın yasal süresinde açılmadığını, müvekkili şirketin takip konusu faturalardan ötürü borçlu olmadığını, müvekkilinin takip konusu yapılan faturalara ihtarname ile itiraz ederek iade ettiğini, davacının satıcının taşıyanı olduğunu, müvekkili şirket ile davacı arasında bir taşıma sözleşmesi bulunmadığını,Limana gelen emtianın Karantina Müdürlüğünce yurda girmesi sakınca görülerek mahrece iadesi gerektiği yönünde görüş bildirildiğini, buna istinaden emtianın teslim alınamadığını, bahsi geçen faturalar nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığını, satıcının kötü niyetli olarak kalitesiz emtia gönderdiğini, malların alınamamasından ötürü de konteynerlerin zamanında boşaltılmadığını, bunun davacı tarafından bilindiğini, müvekkili ile davacı arasında herhangi bir taşıma sözleşmesinin bulunmadığını, sürastarya/demuraj ücretlerinin müvekkilinden talep edilemeyeceğini, faturalarda bu ücretlerin fahiş olarak hesaplandığını, serbest süren 15 gün kararlaştırılmasına rağmen davacının kendiliğinden boşaltma süresini 5 gün olarak belirleyerek talepte bulunduğunu belirterek reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacı tarafça, davalının alıcısı olduğu pamuk emtiasının Libya-Mersin taşımasının ifası sonrası davacıya ait konteynerlerin süresinde davacıya iade edilmemesi nedeniyle oluşan demuraj ücretinin talep edildiği, taşımaya konu emtiaların Gümrük Mevzuatı ve Karantina Kanunu gereği Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Mersin Zirai Karantina Müdürlüğü’nün 23/03/2011 tarihli yazısı ile düşük kalite olmasından kaynaklı olarak yurda girişinin sakıncalı bulunması nedeniyle ithalinin engellendiği, ancak 19/04/2011 tarihli yazısı ile ve özel izinle emtiaların ithaline izin verilmesi sonrası emtiaların davalı tarafça Gümrükten alınabildiği, bu nedenle konteynerlerin geç teslim edildiği, konişmento üzerinde demuraj tarifesi bulunmadığı, dosyaya davalı tarafça imzalandığı belirtilen ve demuraj ödemelerinin kabul edildiği iki adet taahhütname sunulduğu, bu taahhütnamelerin davalı tarafça dosyaya sunulan vekaletname gereği yetkilendirilen … firması yetkilisi tarafından imzalandığı, yine davalı adına gümrük beyannamesinin … firması tarafından verildiğinin getirtilen gümrük kayıtları ile sabit olduğu, davalı taraça … firması tarafından serbest sürenin 5 gün değil 14 gün olduğu yönünde itirazda bulunulduğunun ve itirazlarının kabul edildiğinin ileri sürüldüğü, bu durumda davalının demuraj ödeyeceği hususunda ve demuraj tarifesi hakkında bilgi sahibi olduğu, davacı tarafından dava dışı Talebe firmasına kendi adına işlem yapmak üzere yetki verildiği, davalının geç de olsa emtiaları gümrükten çekerek gönderilen sıfatıyla emtiaları teslim aldığı, bu nedenle davalının TTK’nın 1203. maddesi gereği demuraj nedeniyle sorumlu olduğu, emtiaların davalı tarafın üstlendiği şekilde taşınarak Mersin Limanı’na sorunsuz teslim edildiği ve demuraj bedelinin doğmasında taşıyan davacının bir kusuru bulunmadığı, dosyaya sunulan taahhütnameler üzerindeki imzaların davalı tarafça inkar edilmiş ise de 31/12/2011 tarihine kadar geçerli olduğu belirtilen taahhütnamedeki imzanın davalı adına vekaletname ile görevlendirilen dava dışı Talebe Gümrük müşavirliği çalışanı …’a ait olduğunun tespit edildiği, taahhütnamede davaya konu taşımaya açık atıf bulunulmasa da, 31/12/2011 tarihine kadar davacı tarafça davalı adına gelen konteynerlerin tanınan süre içerisinde teslim edileceği ve demuraj tutarı ile sair masrafların ödeneceğinin taahhüt edildiği, davaya konu taşımanın ise 17/02/2011 tarihli konişmento tahtında 31/12/2011 tarihinden önce gerçekleştirildiği, dosyada alınan bilirkişi raporlarında belirtildiği hali ile serbest sürenin 14 gün olarak kabulü gerektiği ve davacı tarafça belirtilen tarife üzerinden yapılan hesaplamaya göre davacının talep edebileceği bedelin 35.144,40-TL olarak hesaplandığı gerekçesiyle itirazın kısmen iptaline, takibin 35.144,40-TL asıl alacak bakımından devamına, şartları oluşmadığından icra inkar tazminatının talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davacı vekili; serbest sürenin 7 gün olmasına rağmen bilirkişi raporunda hatalı olarak 14 gün üzerinden hesaplama yapıldığını, müvekkili şirketin tarifesinde serbest sürenin 7 gün olarak düzenlendiği, Talebe şirketi ile davacı şirket arasındaki yazışmanın müvekkili açısından bağlayıcı olmadığını,icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 2-Davalı vekili; davacının satıcının taşıyanı olduğunu, müvekkili şirket ile davacı arasında bir taşıma/navlun sözleşmesinin bulunmadığını, sürastarya ücreti konusunda müvekkili ile davacı arasında bir sözleşme olmadığını, Karantina Kanunu nedeniyle emtianın müvekkiline teslim edilmediği sürenin sürastarya süresi olarak kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin kusurunun bulunmaması nedeniyle bu sürenin boşaltma süresine eklenemeyeceğini, bu hususun davacının taşıtanı olan satıcı firmadan kaynaklandığını, sürastarya süresinin boşaltma müddetinin bittiği bildirilmeden başlatılamayacağını, davacının tek taraflı olarak fahiş olarak belirlediği sürastarya ücretlerine göre karar verilemeyeceğini, navlun ücretinin kat be kat üstünde olan sürastarya ücretine karar verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, 08/04/2011 ve 14/04/2011 tarihli taahhütname fotokopisindeki imzaların …’a ait olmadığının tespit edildiğini, davanın kabulünün hatalı olduğunu, buna karşılık üzerinde düzenleme tarihi bulunmayan ve sadece 31.12.2011 tarihine kadar geçerli olduğu belirtilen taahhütnamenin ise dava dilekçesinin ekinde sunulmadığını, bu taahhütnamede konşimento numaralarının da yazmadığını, buna rağmen mahkemece bu taahhütnamenin geçerli sayılmasının doğru olmadığını, ayrıca bu taahhütnamedeki imza incelemesi ile ilgili ATK’dan rapor alınması talep edildiği halde bu yönde inceleme de yapılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; konteyner demuraj alacağının davalıdan tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Konteyner demurajı; TTK’da düzenlenmemiştir. Uygulamada; kırkambar sözleşmesi veya konşimentoda kararlaştırılan, konteynerin iadesi borcunu kuvvetlendiren, bununla birlikte konteynerin iadesinde gecikme durumunda taşıyanın uğrayacağı zararı tazmin etmeye yarayan öğretide hukuki niteliği tartışmalı olan, bir kısım yazarlar tarafından götürü tazminat, bir kısmı tarafından ise cezai şart niteliğinde kabul edilen bir müessesedir. Konteyner demurajından kaynaklı alacağın istenebilmesi için öncelikle taraflar arasında bir anlaşma olması gerekir. Taşıma sözleşmesinde veya konşimentoda bu yolda bir hüküm olmadığı takdirde taşıyan kural olarak demuraj talep edemez. Sadece genel hükümlere dayanarak ispat koşuluyla gecikmeden kaynaklanan zararını isteyebilir. Ancak TTK’nın 1203. maddesinde “Eşya, taşıtandan başka bir kişiye teslim edilecekse, bu kişi, navlun sözleşmesi veya konişmento ya da diğer bir denizde taşıma senedi uyarınca eşyanın teslimini istediğinde, bu istemin dayandığı sözleşmenin veya konişmentonun yahut diğer bir denizde taşıma senedinin hükümlerine göre ödemeye yetkili kılındığı bütün alacakları ödemekle, kendi hesabına gümrük resmi ödenmiş ve başka giderler yapılmış ise bunları da vermekle ve üstüne düşen diğer bütün borçları yerine getirmekle yükümlü olur.” hükmüne yer verilmiştir. Maddede bahsi geçen “navlun sözleşmesi, konşimento ya da diğer denizde eşya taşıma senedi hükümlerine göre üzerine düşen tüm borçlar” ifadesinin kapsamında konteynerin iadesi yükümlülüğü de dahildir. Bu hükme göre gönderilen, eşyanın teslimini talep etmesi halinde anılan yükümlülüğün muhatabı olur. Şayet etmezse, TTK’nın 1203. maddesi kapsamında borç yükümlüsü haline gelmez (Sami Aksoy Deniz Ticareti Hukukunda Konteynerin Taşıyana İadesi ve Konteyner Demurajı, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Sayı:1 – Mart 2017, s.146). Bu durumda gönderilen konteyner gecikmesinden kaynaklanan bedelden sorumlu olmaz. Konteynerlerin iadesindeki gecikme sebebiyle bedel isteyebilecek kişi navlun sözleşmesi uyarınca taşıma işini fiilen yerine getiren taşıyandır. Eldeki davada davacı taşıma işini fiilen gerçekleştirdiğinden konteyner gecikmesinden kaynaklanan eldeki davanın açılmasında aktif dava ehliyeti bulunmaktadır. Somut olayda dosyaya sunulan 11/02/2011 tarihli ve … numaralı satış sözleşmesi gereği davalının alıcısı olduğu pamuk emtiasının, 17/02/2011 tarihli … numaralı ve 24/02/2011 tarihli … numaralı konişmentolar ile Libya-Mersin deniz taşımasının ifası sonrası davacıya ait konteyneların süresinde davacıya teslim edilmemesi nedeniyle oluşan demuraj ücretinin talep edildiği, ancak taşımaya konu emtiaların Gümrük Mevzuatı ve Karantina Kanunu gereği Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Mersin Zirai Karantina Müdürlüğü’nün 23/03/2011 tarihli yazısı ile düşük kalite olmasından kaynaklı olarak yurda girişinin sakıncalı bulunması nedeniyle mahrece iade kararı verilerek ithaline izin verilmediği, daha sonra ise 19/04/2011 tarihli yazısı ile ve özel izinle emtiaların ithaline izin verilmesi üzerine emtiaların davalı tarafça teslim alındığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı, davacı ile aralarında sözleşme ilişkisi bulunmadığını, demuraj ücretine ilişkin fatura bedellerinin kendisinden talep edilemeyeceğini ileri sürmekte ise de yukarıda belirtildiği üzere davacı tarafından konşimento tahtında taşıma işi gerçekleştirilmiş ve emtialar varış limanında tahliye edilmiştir. Taşımaya konu emtialar davalı tarafından teslim alınmıştır. Bu durumda davalının TTK’nın 1203. maddesi uyarınca gönderilen sıfatıyla demurajdan kaynaklı sorumluluğu doğmuştur. Diğer taraftan davalı, serbest sürenin 14 gün olması gerektiğine ilişkin teklifinin karşı tarafça kabul edildiğini ileri sürdüğüne göre gecikme halinde demuraj ödeneceği hususunda bilgi sahibi olduğu kabul etmek gerekir. Ayrıca dosyaya sunulan vekaletname gereği yetkilendirilen Talebe firması yetkilisi tarafından sunulan taahhütnamede 31/12/2011 tarihine kadar davacı tarafça davalı adına gelen konteynerların tanınan süre içerisinde teslim edileceği ve demuraj tutarı ile sair masrafların ödeneceği taahhüt edilmiştir. Yine davalı adına gümrük beyannamesinin de Talebe firması tarafından verildiği celp edilen gümrük kayıtları ile sabittir. Bu durumda konteynerin iadesinden ve gecikmeden doğan zarardan davalının gönderilen sıfatıyla sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bunun dışında emtianın niteliğinden kaynaklanan nedenlerle varma limanında ortaya çıkan yasal prosedürler nedeniyle meydana gelen gecikmeden davacı taşıyıcının bir kusuru bulunmamaktadır. Mal alım satımı davalı gönderilen ile dava dışı satıcı firma arasında gerçekleşmiş olup davacı emtiayı varış limanında tahliye ederek sorumluluğunu yerine getirmiştir. Bu nedenle davalı tarafın demurajdan sorumlu olmadığı ve yasal prosedürlerden kaynaklanan sürelerin boşaltma süresine eklenmesi gerektiği yönündeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Ayrıca taraflar arasında ihtilafı oluşturan diğer bir husus ise teslim için öngörülen serbest sürenin uzunluğu, demurajın hangi tarihte gerçekleştiği ile bedeli noktasındadır. Davalıya varış ihbarnamesi tebliğ edildiğine ilişkin herhangi bir belge de sunulmamıştır. Gümrük ve teslim işlemlerinin yapılabilmesi için davalı tarafından vekaletname ile … firması yetkilendirilmiş ve … firması tarafından davalı şirket adına gümrük beyannameleri verilmiştir. Bunun dışında dosyaya sunulan 08/04/2011 ve 14/04/2011 tarihli taahhütnamelerdeki imzaların … firması çalışanı …’a ait olmadığı tespit edilmiş ise de yine aynı firma çalışanı tarafından düzenlenen ve 31/12/2011 tarihine kadar davacı tarafça davalı adına gelen konteynerlerin tanınan süre içerisinde teslim edileceği ve demuraj tutarı ile sair masrafların ödeneceğinin belirtildiği tarihsiz taahhütnamedeki imzanın …’a ait olduğu tespit edilmiştir. Her ne kadar varış ihbarnamesinin davalıya tebliğine ilişkin bir belge bulunmamakta ise de … nolu konşimento ile ilgili ordinonun 13/03/2011 tarihinde, … nolu konşimento ile ilgili ordinonun ise 22/03/2011 tarihinde teslim alındığı anlaşıldığından davalıya tanınan serbest süre ilk ordinonun verildiği 13/03/2011 tarihinden itibaren başlamıştır. Davalı adına vekil sıfatıyla hareket eden … firması ile davacı adına … arasında yapılan e-posta yazışmalarından serbest sürenin 14 gün olarak onaylandığı, davalıya 14 günlük serbest süre tanındığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının serbest sürenin 7 gün olarak kabul edilmesi gerektiği yönündeki istinaf nedeni haklı görülmemiştir. Davalının demuraj bedeline yönelik itirazları doğrultusunda yapılan incelemede tarife üzerinden yapılan hesaplamaya göre davalının ödemesi gereken demuraj bedeli 35.144,40-TL olarak tespit edilmiş olup mahkemece bu bedele hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Talep olunan alacak, gecikme nedeniyle tazminat kabilinden olup, miktarı tarafların kusur durumları, taşıma kuralları, sözleşme hükümleri incelenerek belirlendiğinden likit nitelikte değildir. Bu itibarla icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesinde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından taraf vekillerinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacıdan alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davalıdan alınması gereken 2.400,71-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 600,18-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.800,53‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı ve davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/03/2023