Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/450 E. 2022/1623 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/450
KARAR NO: 2022/1623
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/12/2019
NUMARASI: 2018/557 Esas – 2019/912 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/11/2022
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, davalı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibinin başlatıldığını, borçlunun haksız itirazı ile takibin durduğunu, taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, alışveriş kapsamında faturaların düzenlendiğini ve ödemelerin yapıldığını, davalı tarafın üzerine düşen yükümlüğü yerine getirmemesine rağmen mermerlerin bedelini tahsil ettiğini, muhtelif tarihli faturalara istinaden davalı tarafa ödemelerin yapıldığını, davalı tarafın müvekkiline 84.593,04-TL borcunun bulunduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, müvekkili lehine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının faturalara konu malları müvekkili şirketten sipariş etmesine rağmen ödeme yapmadığını ve başka bir satıcı ile anlaştığını, malların müvekkilinin elinde kalması nedeniyle mağdur olduğunu, davacının davalıya karşı herhangi bir borcunun bulunmadığını, havale dekontları ve faturaların aynı miktarda olmadığı gözönüne alındığında davacının yaptığı ödemelerin takip konusu faturalara yönelik olduğunun ispat edilememesinden ve başkaca yazılı bir belge olmamasından dolayı açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı ve davalı taraf arasında ticari ilişkinin mevcut bulunduğu, uyuşmazlığın davalı tarafın düzenlenen 30.10.2017 tarihli faturaya karşı davacı tarafından düzenlenen 21.05.2018 tarihli iade faturasından ve davacı tarafça belirtilen 10.047,86-TL fazla ödeme iddiasından kaynaklandığı, davalı tarafın davacının iddia ettiği ödemenin mermer alımına ilişkin olmadığını, mevcut borcun kapatılması amacıyla davacı tarafından gönderildiğini belirttiği, davacı taraf ise yapılan ödemenin 30.10.2017 tarihli faturaya istinaden yapıldığı ve fazla ödemeye ilişkin 31.05.2018 tarihli iade faturası düzenlendiğini dile getirdiği, dekontlarda ödemenin neye ilişkin olduğuna dair herhangi bir açıklama yer almadığı, faturaya konu malın teslim edilmediğinin her iki tarafın da kabulünde olduğu, davacı tarafça sunulan dekontlarda ödemenin neye ilişkin yapıldığı belirli olmadığından ödemenin mermer alımına ilişkin yapıldığının ispat olunamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; dosyadaki bilirkişi raporu ile müvekkilinin haklılığının ispatlandığını, alacaklı olduğunun tespit edildiğini, davalının alacağı geciktirmek amacıyla kötü niyetli itiraz ettiğini, davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmediğini, mahkemece bu hususun aleyhe değerlendirileceğinin ihtar edilmesine rağmen davalının defter ibrazından kaçındığını, davalı tarafın edimini yerine getirmediğinin mahkemenin de kabulünde olduğunu, ticari ilişkinin kurulması için taraflar arasında yazılı sözleşme yapılmasının zorunlu olmadığını, akdi ilişkinin varlığının davalı tarafından da kabul edildiğini, müvekkili şirketin defterlerinde bütün kayıtların bulunduğunu, müvekkili şirketin hesabından davalıya farklı tarihlerde havaleler yapıldığını,akdi ilişki bulunmadığı yönündeki gerekçenin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satımdan kaynaklanan bakiye cari hesap alacağının tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, davalı ile aralarında süregelen ticari ilişki bulunduğunu, davalı tarafından düzenlenen 30/10/2017 tarihli 74.545,18-TL bedelli faturada belirtilen malın kendilerine teslim edilmediğini, bununla ilgili olarak davalı adına 21/05/2018 tarihli 74.545,18-TL bedelli iade faturasının düzenlenerek davalıya gönderildiğini, davalı tarafından iade faturasına süresinde itiraz edilmediğini, ayrıca ticari ilişki çerçevesinde 10.047,86-TL fazla ödeme yapıldığını, bunun sonucunda davalıdan 84.593,04-TL alacaklı olduğunu ileri sürmüştür.Davalı ise taraflar arasındaki akdi ilişki bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, incelemeye sadece davacı tarafından defter ibraz edilmiştir. Davacının 2017 yılı ticari defterlerinde; davalı tarafından düzenlenen toplam 633.844,63-TL bedelli faturanın kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafından davalıya yapılan ödemelerle ait havale dekontlarına göre davacının davalıya 2017 yılında toplamda 643.892,49-TL ödeme yaptığı belirlenmiştir. Davacı, davalı tarafından düzenlenen 30/10/2017 tarihli 74.545,18-TL bedelli faturayı defterlerine işlemiş, ancak fatura konusu malın kendilerine teslim edilmediğinden bahisle 21/05/2018 tarihli 74.545,18-TL bedelli iade faturasını düzenlemiştir. Bunun dışında 21/05/2018 tarihli iade faturasının iadeli taahhütlü mektupla davalıya gönderildiğini, davalı tarafından süresinde itiraz edilmediğini ileri sürmüştür. Her ne kadar davalı tarafından taraflar arasında akdi ilişki bulunmadığı belirtilmekte ise de davalının kendisi tarafından düzenlenen toplam 633.844,63-TL bedelli faturaların davacının defterlerinde kayıtlı olduğunun anlaşılması karşısında davalının, taraflar arasındaki ticari ilişki bulunmadığı yönündeki iddiası davalı şirketin imzasını ihtiva eden faturalar karşısında geçerli görülmemiştir. Davalı taraf hem cevap dilekçesinde hem de 31/05/2019 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde davacının müvekkili şirketten faturalara konu malları sipariş etmesine rağmen ödeme yapmadığını, davacının başka bir tacir ile anlaştığını, malzemelerin müvekkili şirketin elinde kaldığını beyan etmiştir. Diğer bir ifade ile davalı, davacıya mal teslim etmediğini kabul etmektedir. Bu yönüyle davacı da 30/10/2017 tarihli 74.545,18-TL bedelli faturada belirtilen mala ilişkin teslim olgusunu inkar ettiğine göre davacı tarafından düzenlenen 21/05/2018 tarihli 74.545,18-TL bedelli iade faturası bedelinin taraflar arasındaki ticari ilişkide davacı lehine dikkate alınması gerekmektedir.Davalı; davacının yaptığı ödemelerin mevcut borcun tasfiyesine yönelik olarak yapıldığını, davacıya bir hak bahşetmeyeceğini ileri sürmekte ise de, taraflar arasındaki süregelen ticari ilişki bulunduğu davalı tarafından düzenlenen faturalar ve davacının ticari defter ve kayıtlarından anlaşılmakta olup davalı tarafından havalelerin başka bir ilişki kapsamında yapıldığına dair bir delil ileri sunulmadığı gibi bilirkişi incelemesine ticari defterlerini de ibraz etmemiştir. Bu durumda davacı tarafından davalıya yapılan havalelerin taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi kapsamında kapsamda yapıldığı kabul edilmelidir. Buna göre yapılan değerlendirmede davalı tarafından toplamda 633.844,63-TL bedelli fatura düzenlendiği, davacı tarafından ise 643.892,49-TL ödeme yapıldığı, ayrıca davalı adına 21/05/2018 tarihli 74.545,18-TL bedelli iade faturasını düzenlediği, davacının davalıdan 84.593,04-TL alacaklı olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesi doğru olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, bahsi geçen hata/yanılgı nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından davanın kabulüne, davalının icra takibine itirazının iptaline, takibin devamına, likit ve belirlenebilir nitelikteki alacağın % 20’si oranında davacıya icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/12/2019 Tarih 2018/557 Esas 2019/912 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kabulüne; İstanbul Anadolu …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile 84.593,04-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren davacı talebini aşmamak üzere değişen oranlarda avans faizi işletilerek takibin devamına,
%20 oranında hesaplanan 16.918,6‬0-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” İlk derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 5.778,54-TL harçtan davacı tarafından mahkeme ve icra veznesine peşin yatırılan toplam 1.444,64-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.333,90-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından peşin yatırılan toplam 1.480,54‬-TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davacı tarafından yapılan 750-TL bilirkişi ücreti ile 37-TL posta masrafı olmak üzere toplam 787-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davacı vekili için takdir olunan 13.534,89-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Kullanılmayan gider avansının talep halinde yatıran tarafa iadesine” Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan 65-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/11/2022