Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/448 E. 2022/1670 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/448
KARAR NO: 2022/1670
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/12/2019
NUMARASI: 2014/1075 Esas 2019/925 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
Davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalı … A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, temlik eden … Bank’ın müvekkili hakkında İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas dosyasında icra takibi başlattığını, takip dayanağı 22.03.2014 keşide tarihli 20.000-TL bedelli hamiline çekteki keşideci imzasının müvekkiline ait olmadığını, çekin arkasında davalı …td.Şti’nin eski ünvanı olan ….Sn.Tic.Ltd.Şti.’nin ilk ciranta olarak cirosunun bulunduğunu, çekin müvekkilinin elinden rızası ve bilgisi dışında çıktığını ve imzası taklit edilerek tedavüle konulduğunu belirterek takip konusu çekten dolayı müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine ve çekin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkilinin TTK md.686 ve 790 uyarınca iyi niyetli hamil olduğunu, çekin müşterisi olan diğer davalı şirketçe kredi borçlarına teminat olarak müvekkiline cirolanıp verildiğini, ciro silsilesinin düzgün olduğunu, çekin çalındığının ya da kaybolduğunun iddia edilmesinin iyiniyetli 3.şahıs olan müvekkilinin takip hakkını ortadan kaldırmadığını, davanın açılmasında da kusuru olmadığını, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, bilirkişi raporlarında takip ve dava konusu çekte yer alan keşideci … ismine atfen atılı imzanın …’ın gerçek imzası model alınarak atıldığı, dolayısı ile …’ın eli ürünü olmadığının tespit edildiği, kambiyo evrakına ilişkin imza inkarı ve sahtelik itirazının mutlak def’i olmakla herkese karşı ileri sürülebileceği, her ne kadar davalı takip alacaklısı bankanın çeke ciro silsilesi sonunda hamil olsa da çekteki keşideci imzasının davacının eli ürünü olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının … Bankası Merter Şubesine ait, … seri no’lu, 22/03/2014 keşide tarihli, 20.000-TL bedelli hamiline keşide edilen çek ve İstanbul …İcra Dairesi’nin … esas takip dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, davacı tarafından davanın 23/02/2015 ve 21/12/2015 tarihlerinde iki defa müracaata bırakıldığını, 06/02/2017 tarihli oturuma hem davacı hem de davalı tarafından kimsenin katılmadığını, davacı tarafından mazeret dilekçesi de sunulmadığını,davacının duruşmaya katılmamasına ve mazeret sunmamasına rağmen davalının mazeretinin kabul edilerek duruşmanın ertelenmesinin usule aykırı olduğunu, davanın üçüncü kere takipsiz bırakılması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, temlik eden bankanın iyiniyetli hamil olduğunu, çek üzerindeki imzanın doğru olup olmadığının temlik eden banka tarafından incelenmesinin mümkün olmadığını, davacının çekin elinden rıza dışı çıktığını iddia etmesine rağmen cezai anlamda başvurusu bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, ayrıca davacı ile çekin ciro zincirinde yer alan şirket arasındaki ticari ilişkinin de incelenmesi gerektiğini, mahkemece bu hususta inceleme yapılmadığını, dosyadaki bilirkişi raporunda imzanın davacının imzasına benzer olduğunun tespit edildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, icra takibine konu edilen bonodaki keşideci imzasının sahte olduğu iddiası ile açılan menfi tespit davasıdır. Senede karşı mutlak defiler senede hamil olan herkese karşı ileri sürülebilir. Senedin hükümsüzlüğünü gerektiren defiler senet ve eklentilerinden anlaşılsın anlaşılmasın bütün ya da bir kısım sorunları bakımından hükümsüz sayılmasını gerektiren defilerdir. Kanunda öngörülüp açık bir hükümle düzenlenen bu durumların dışında gerek doktrinde ve gerekse de uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış bulunması” vb. defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir. (Yargıtay HGK 2013/1746 esas, 2015/896 karar sayılı 4.3.2015 tarihli ilamı) İmza inkarına dayalı menfi tesbit davasında imzanın borçluya ait olduğunu ispat yükü, takibe başlayarak imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir. Mahkemece yöntemince yapılan grafolojik inceleme ile bonodaki davacıya atfedilen imzanın davacının eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir. Davalı alacaklı vekili bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu ileri sürse de mahkemece çekin keşide tarihinden evvel ki tarihleri taşıyan yeterli sayıda imza aslı toplanarak hem grafolog bilirkişi aracılığıyla hem de Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi nezdinde inceleme yaptırılmış, çekteki imzanın davacıya ait olmadığı tespit edilmiştir. Sahteliği nedeniyle geçersiz bir imza sahibini bağlamaz. Takibe konu çekteki keşideci imzasının davacıya ait olmadığı belirlendiğine göre davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Her ne kadar davalı vekili, davacının 23/02/2015 ve 21/12/2015 tarihli duruşmalarda takipsiz bıraktıktan sonra 06/02/2017 tarihli celse de üçüncü defa takipsiz bırakıldığından bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini talep etmiş ise de HMK’nın 150. Maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılabilmesi için davalı tarafın davayı takip etmeyeceğini bildirmesi gerekmektedir. 06/02/2017 tarihli oturumda davacının hazır bulunmadığı, mazeret de bildirilmediği, ancak davalı vekili tarafından aynı oturum için mazeret dilekçesi sunulduğu ve mahkemece davalı vekilinin mazeretin kabulüne karar verdiği anlaşılmakta olup mazeret dilekçesinde davanın takip edilmeyeceğine ilişkin bir beyan bulunmadığından mahkemece 06/02/2017 tarihli oturumda davanın takipsiz bırakılmadığı kabul edilerek yargılama devam edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bunun dışında davalı …A.Ş. tarafından davacının yetkilisi olduğu şirket ile ciranta olan diğer davalı şirket arasındaki ticari ilişkinin incelenmesi gerektiği ileri sürülmekte ise de HMK’nın 357. Maddesi gereğince bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz. Davalı … A.Ş. tarafından cevap dilekçesinde ve aşamalarda davacı ile diğer davalı ciranta arasındaki ticari ilişkinin incelenmesine, dava konusu çekin davacı tarafından kullanılıp kullanılmadığının araştırılmasına yönelik bir talebi bulunmadığı anlaşıldığından istinaf aşamasında ileri sürülen bu talebinin dinlenmesi mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle, mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı İstanbul … A.Ş. vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 1.366,20-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 342-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.024,20-TL harcın davalı … A.Ş.’den alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davalı …A.Ş. tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/11/2022