Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/440 E. 2022/1782 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/440
KARAR NO: 2022/1782
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/12/2019
NUMARASI: 2016/855 Esas 2019/980 Karar
DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/12/2022
İlk derece mahkemesince verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davacının davalı bankadan 28/04/2011 tarihinde 3.250.000-USD kredi çektiğini, müteakip çektiği krediyi erken ödeme yaparak kapattığını, davalı banka tarafından ilk aylarda Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) için kesintiler yapılmadığını, bankalar ve finansman şirketlerince gerçek kişilere ticari amaçla kullandırılan diğer kredilerde KKDF kesintisi yapılamayacağının açıkça belirtilmesine rağmen davalı banka tarafından müvekkilinden KKDF kesintisi yapıldığını, yine müvekkilinden dosya masrafı adı altında da kesintiler yapıldığını, davacıdan haksız şekilde virman suretiyle tahsil edilen KKDF ve dosya masraflarının miktarlarının tam olarak tespiti ve iadesi için davalı bankaya başvurulduğunu, ancak sonuç alınamadığını, bunun üzerine davalı bankaya ihtarname keşide edildiğini, davalı bankanın cevabi ihtarnamesi ile talebin reddedildiğini, davacının kullandığı kredi nedeniyle yapılan kesintilerin haksız ve hukuki dayanağının bulunmadığını belirterek haksız olarak tahsil edilen KKDF kesintisine karşılık şimdilik 500-USD’nin ve dosya masrafına karşılık şimdilik 500-USD’nin dava tarihinden itibaren işleyecek kamu bankalarınca 1 yıl vadeli USD mevduatına uygulanan en yüksek mevduat faizi oranı ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 31/08/2018 tarihinde sunduğu ıslah dilekçesi ile KKDF kesintisi nedeniyle talebini 46.337-USD’ye yükseltmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; sözleşmelerde kredinin erken kapatılması halinde alınacak ücretlerin açık ve anlaşılabilir şekilde yer aldığını, tacir olan ve basiretli davranma yükümlülüğü altında olan davacının sözleşmeleri özgür iradesiyle imzaladığını, yine kredinin erken kapatılması nedeniyle ve sözleşme gereğince tahakkuk edecek kesintilerin yapılması yönündeki talimatını da imzalayarak bankaya tevdi ettiğini, 28/04/2011 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin 2.09 maddesinde kredinin erken ödemeyle kapatılması halinde banka tarafından davacıdan yapılacak tahsilatların açıkça düzenlendiğini, davacının ayrıca imzasıyla onayladığı kendi el yazısı ile kesintilerin yapılması talimatı verdiğini, yine kredi sözleşmelerinin eki ve ayrılmaz parçası niteliğindeki sözleşmede yapılacak tahsilatların açıkça yer aldığını ve davacının imzalayarak ve kabul ederek taahhütte bulunduğunu, tacir olan müvekkilinin sağladığı krediler nedeniyle sözleşmelerle kararlaştırılan kesintileri yapmaya hakkının olduğunu, KKDF kesintisinin davalı hesaplarına giren bir bedel olmadığını, maliyeye yatırılmak üzere yasa gereği yapılan bir kesinti olduğunu, bu alacak nedeniyle davalıya husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının kredi kullandırılması ve dosya masrafı ile diğer masrafların hesaptan tahsil edilmesi hususunda bankaya yazılı talimat verdiği, yanlar arasındaki sözleşme hükümlerine göre de dosya masrafı dahil olmak üzere kredi sebebiyle yapılacak tahsilatların sözleşmede açıkça yer aldığı göz önüne alındığında davalının dosya masrafı tahsilatının dayanağının bulunduğu, bilirkişi raporlarında etraflıca açıklandığı üzere, tahsil edilmiş ücretin diğer emsal müşterilere kullandırılan kredilere uygulanan ücretlerle uyumlu olduğu, ortalamanın altında tahsilat yapılması nedeniyle makul olduğu, davacının dosya masrafını talep etmesinde haksız olduğu, bunun dışında kanuni düzenleme kapsamında bankaların hesapladıkları KKDF kesintilerini bağlı bulundukları vergi dairesine izleyen ayın 15. günü akşamına kadar bildirecekleri ve aynı süre içinde ödeyecekleri, genel bütçeye gelir kaydedilmek üzere hesaplarına intikal ettirilen kesintilerin tahakkuk ve tahsilinin Maliye Bakanlığınca vergi gelirlerine ilişkin yetkileri kapsamında takip edileceği hükme bağlanmakla finans kuruluşlarının krediler üzerinden yaptığı KKDF kesintisinin bankaya ait olmayıp Maliye Bakanlığı bünyesindeki fona ait olduğu, davacının kullandığı kredi sebebi ile hesaplanıp davalı … tarafından ilgili vergi dairesine ödendiği anlaşılan KKDF kesintilerinin iadesi için davalıya husumet yöneltilmeyeceği, davacının bu istemi için Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının özelgesiyle belirlendiği gibi, KKDF kesintisi yapan davalı bankanın kurumlar vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesine gerekli evraklarla müracaat etmesi gerektiği gerekçesiyle dosya masrafına yönelik talep bakımından esastan, KKDF kesintisi ile ilgili talep bakımından ise davalının pasif husumet ehliyeti bulunmaması nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinden haksız şekilde tahsil edilen KKDF ile ilgili Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 06/06/2012 ve 29/01/2014 tarihli özelgelerinin bulunduğunu, KKDF kesintisinden muaf olabilmek için İTO üyelik belgesi ile vergi levhasının yeterli görüldüğünü, gerçek kişilere ticari amaçla kullanılmak kaydıyla menkul alım ve satımı için kullandırılan kredilerin tüketici kredisi kapsamına girmediğini, bu nedenle Bakanlar Kurulu kararı gereğince kesintiye tabi tutulamayacağını, mevzuat gereği kesinti yapılmaması gerekirken kesinti yapan bankanın müvekkilini zarara uğratması nedeniyle müvekkiline karşı bizzat sorumlu olduğunu, dosya kapsamında davalının bahsi geçen tutarı vergi dairesine ödediğine ilişkin hiç bir dekont ya da kaydın sunulmadığını, kaldı ki davalı tarafından 46.337-USD kesinti yapıldığı halde aynı gün TL’ye çevrilerek 81.831,14-TL KKDF cezası kesildiğini, davalının vergi dairesine ödeme yapmış olması halinde 81.831,14-TL üzerinden ödeme yapılabileceğini ve vergi dairesinden ancak bu miktarı iade alabileceklerini, oysa davalı bankanın USD üzerinden kesinti yaptığını, güncel kur dikkate alınarak hesaplama yapılması ve aradaki farkın ödenmesi halinde dahi müvekkilinin davalıdan 192.484,04-TL alacaklı olacağını, mahkemece bu hususların tartışılmadığını, taraflar arasındaki krediye ilişkin ödeme planında da KKDF kesintisi yapılmayacağının açıkça belirtildiğini, müvekkilinin yükümlülüklerine aykırı davranması halinde KKDF ödemeyi kabul ettiğini, ancak müvekkilinin yükümlülüklerine aykırı hiç bir davranışının bulunmadığını, yine müvekkilinin daha önce kullandığı kredinin de erken ödeme ile kapatıldığını, ancak hiç bir şekilde KKDF kesintisi yapılmadığını, 35.000-USD lik dosya masrafı kesintisinin 28/04/2011 tarihli dava konusu krediye ilişkin olmadığını, dosya masrafının 22/07/2008 tarihinde kullanılan 2.000.000-USD bedelli kredi için alındığını, ayrıca tahsil edilen 35.000-USD nin fahiş olduğunu, bankaca kredi için hiç bir işlem yapmadığını, Yargıtay kararlarının da aynı yönde olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesi kapsamında dosya masrafı ve KKDF adı altında yapılan kesintisinin ödenmesi istemine ilişkindir.Davacı vekili, davalı bankanın müvekkiline kullandırdığı kredi kapsamında dosya masrafı ve KKDF adı altında kesinti yaptığını belirterek yapılan kesintilerin iadesini talep etmektedir. Davalı banka da KKDF kesintisinin davalı hesaplarına giren bir bedel olmadığını, maliyeye yatırılmak üzere yasa gereği yapılan bir kesinti olduğunu, bu alacak nedeniyle davalıya husumet yöneltilemeyeceğini, dosya masrafı olarak yapılan tahsilatın taraflar arasında müzakere edilerek imzalanan kredi sözleşmelerinden kaynaklandığını, davacının dosya masrafı için tahsilat yapılmasını kabul ve taahhüt ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece ise, KKDF kesintisi ile ilgili talep bakımından kesintinin Maliye Bakanlığı’na aktarılan bir bedel olduğu, davalıya husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle pasif husumet yokluğu nedeniyle; dosya masrafı adı altında yapılan kesinti yönünden ise davacının muvafakatinin bulunduğu, ayrıca kesintinin emsallere göre makul olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.KKDF kesintisi yönünden; davacı tarafından davalı bankadan kullanılan 28/04/2011 tarihli kredinin 46.337-USD KKDF ödenmek suretiyle 06/03/2013 tarihinde süresinde önce kapatıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece KKDF kesintisi yönünden davalının pasif husumeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; davacının kullandığı kredi ile ilgili KKDF kesintisine yönelik vergi dairesince veya diğer merciler tarafından doğrudan yapılan bir tahakkuk bulunmamaktadır. Bahsi geçen kesinti doğrudan banka tarafından hesaplanarak davacıdan alınmıştır. Davacı, muafiyet nedeniyle kendisinden KKDF kesintisi yapılamayacağını iddia etmekte olup davacının muhatabı kendisinden kesintiyi yapan davalı banka olduğundan davalının pasif husumet ehliyetine sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemece davanın pasif husumet ehliyeti nedeniyle reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.Bakanlar Kurulu’nun 07/06/1988 tarihli 88/12944 sayılı kararı ile Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu ihdas edilmiş olup; anılan düzenlemede bankalar, özel finans kurumları ve finansman şirketlerinin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nca yayımlanacak tebliğlerde belirtilen esaslara göre tahakkuk ettirdikleri fon kesintileri ile vadeli ithalatta tahsil ettikleri fon kesintilerini tahakkuk veya tahsilatı izleyen ayın 15 inci günü akşamına kadar Fon’a yatırmak zorunda oldukları, fon kesintilerinin yatırılmasından, kredi kullanan, krediyi kullandıran veya kullanılmasına aracılık eden ve vadeli ithalatta tahsilatı yapan bankalar, özel finans kurumları, finansman şirketleri ve gümrük idarelerinin sorumlu olduğu düzenlenmiştir. Bunun dışında KKDF kesintisi istisnalarına ilişkin düzenlemeler Bakanlar Kurulu kararlarında yer almaktadır. TCMB tarafından yayımlanan tebliğlerde de KKDF kesintisi istisnalarına yer verilmiştir. Anılan düzenlemelere göre KKDF kesintisi, banka açısından gelir kalemi olmayıp tahsil edilen tutarlar Maliye Bakanlığı’na aktarılmaktadır.Bu nedenle başta kesintiye tabi tutulmasa bile sonradan kesintiye tabi hale gelen krediler nedeniyle fon kesintisi yapılacağını kabul etmek gerekir.Çünkü, bu konuda kredi kullandırılan kuruluşlara takip etme yükümlülüğü verilmiş olup, müeyyide uygulanması sonucu doğan fon kesintilerinin ilgili banka tarafından cezai faizi ile birlikte yatırılacağı belirtilmiştir (KKDF Hakkında 6 Sıra Nolu Tebliğ).Taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin Döviz kredisine ilişkin 8.01 maddesinde müşterinin, gerek Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu, gerekse dış ve iç işlemler ile ilgili hususları düzenleyen ve/veya düzenlenecek olan her türlü yasa, kararname, yönetmelik, tebliğ, mevzuat ve saire hükümleri uyarınca müşteri tarafından yerine getirilmesi gerekli bilcümle yükümlülüğü, bankanın hiç bir ihtar ve uyarısına gerek kalmadan yerine getireceği, bu hususa uyulmamasından doğan sorumluluğun müşteriye ait olacağı kararlaştırılmıştır. Yine davalıya kullandırılan kredi ile ilgili ödeme planında davacının KKDF muafiyetinden yararlandırıldığı anlaşılmakta ise de kur artışları ile ilgili KKDF ve BSMV yükümlülüklerinin müşteri tarafından karşılanacağı belirtilmiştir.12/05/1988 tarihli 88/12944 sayılı Bakanlar Kurulu kararına ilişkin KKDF Hakkında 6 Sıra Nolu Tebliğin 2. Maddesinde, bankalar ve finansman şirketlerince kullandırılan tüketici kredileri üzerinden (gerçek kişilere ticari amaçla kullanılmamak kaydıyla kullandırılan krediler) % 15 oranında, diğer krediler üzerinden ise % 0 oranında KKDF kesintisi yapılacağı düzenlenmiştir. Düzenlemelerden anlaşıldığı üzere, gerçek kişi olan kredi borçlusunun KKDF istisnasından yararlanabilmesi, kredinin ticari ve mesleki amaçla kullanılmasına bağlıdır.Kredinin kapatıldığı tarihten sonra olsa da konunun açıklığa kavuşturulması adına Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 09/01/2014 tarihli 70903105-165.01.03(143)-10181 sayılı özelgesinde “… basif usulde vergiye tabi kişilerin vergi mükellefiyeti bulunmayan gerçek kişilerden satın alacakları gayrimenkul veya ticari araç gibi iklisadi kıymetler için kullanacakları krediler üzerinden KKDF kesintisi yapılmaması için; krediyi kullanacak basit usulde vergiye tabi kişilerin ilgili bankaya, vergi levhası ile oda kayıt belgesini ibraz etmeleri ve gayrimenkul veya ticari araç gibi iktisadi kıymetlerin ticari faaliyette kullanılacağına dair yazılı beyanda bulunmaları gerekmektedir…” şeklinde açıklamaya yer verilmiştir. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, KKDF istisnasından yararlanılabilmesi için kredinin veya kredi ile elde edilecek iktisadi kıymetlerin iktisadi faaliyetlerde kullanılması zorunludur.Davalı banka tarafından davalıya 28/04/2011 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında aynı tarihte 3.264.000-USD kredi kullandırıldığı ve ödeme planında KKDF tutarının % 0 olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Davacı gerçek kişi olup Gelir İdaresi Başkanlığından gelen yazı cevabında davalının, gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olduğu ve ikinci sınıf tüccar olarak işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu belirtilmiştir. Davalı banka, bahsi geçen kredinin tacir sıfatıyla davacıya taşınmaz alımı için kullandırıldığını, KKDF kesintisi yapılmaması için, krediyi kullanacak basit usulde vergiye tabi kişilerin ilgili bankaya, vergi levhası ile odaya kayıt belgesini ibraz etmeleri ve taşınmaz veya ticari araç gibi iktisadi kıymetlerin ticari faaliyette kullanılacağına dair yazılı beyanda bulunması gerektiği halde ve davacıya bu konuda süre verildiği halde davacının krediye konu taşınmazı işletme defterine işletmemesi ve üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesi nedeniyle yasa gereğince geçmişe dönük KKDF kesintisi yapıldığını belirtmektedir. Buna karşılık davacı tarafça bahsi geçen kredinin ve kredi ile elde edilen iktisadi kıymetlerin ticari ve mesleki amaçla kullanıldığına ilişkin bir delil ibraz edilmemiştir. Davacıya kullandırılan ve süresinden önce kapatılan kredinin davacının ticari faaliyetlerinde kullanıldığına ilişkin ispatlayıcı bilgi ve belge bulunmadığından davacı KKDF istisnasından yararlanması gerektiğini ispatlayamamıştır. Bu nedenle davalı banka tarafından KKDF kesintisi yapılması mevzuat gereği olup davacı haklılığını ispatlayamadığından KKDF kesintisine ilişkin talep yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.Dosya masrafı yönünden; Bankalarca masraf ve komisyon adı altında yapılan tahsilatların yasal dayanağı, kredi kullandırıldığı tarihte yürürlükte bulunan 09.12.2006 tarihli RG’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan 2006/1 sayılı Tebliğ hükümleridir. Tebliğin 4. maddesinde, “Bankalarca, … üye işyeri komisyonu hariç faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırları serbestçe belirlenir.” denilmektedir. Bankacılık teamüllerine göre ilk kredi kullandırımında yapılması gereken istihbarat, haberleşme ve operasyonel vs. gibi işlemlerin bir maliyeti bulunduğundan müşteriden bu kapsamda masraf veya komisyon adı altında ücret talep edilebilecektir. Bankalar tarafından alınacak olan dosya masrafı bakımından sözleşmede açıkça bir tutar ve oran bulunmadığında, anılan yasal düzenleme gereğince Merkez Bankasına bildirimde bulunulup bulunulmadığının araştırılması gerekmekle bildirim yapılmamış olması durumunda emsal banka uygulamalarının araştırılması ile alınan komisyon bedelinin emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir (Yargıtay 11. H D’nin 30/05/2018 tarihli 2016/11932 E., 2018/4158 K. sayılı kararı).Somut olayda, taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin 2.08 maddesinde dosya masrafı, komisyon, vergi vs. gibi kalemlerin müşteriden tahsil edileceği düzenlenmiş olup davacı bankaya sunduğu dilekçesi ile 35.000-USD komisyon ve dosya masrafı tahsil edilmesine muvafakat etmiştir. Davacı bahsi geçen dosya masrafı kesintisi talimatının 28/04/2011 tarihinde imzalanan kredi sözleşmesinden değil, bu tarihte kapatılan 22/07/2008 tarihinde kullanılan kredi sözleşmesi nedeniyle verildiğini iddia etmektedir. Davacı, 28/04/2011 tarihli dilekçesi ile … nolu taksitli kredinin kapatılarak komisyon ve masrafların hesabından tahsilini talep etmiştir.Bunun dışında davacı, davalı bankadan sonradan kullandığı 28/04/2011 tarihli kredi ile ilgili … nolu hesabına 3.264.000-USD 60 ay vadeli kredi kullandırılarak 35.000-USD komisyon ve dosya masrafının tahsilini talep ettiğine göre davacının muvafakatinin 28/04/2011 tarihinde kullandığı 3.264.000-USD kredi için verildiğini kabul etmek gerekmektedir. Bu durumda davacıdan alınan komisyon ve dosya masrafı adı altında alınan bedelin taraflar arasında maktu olarak karşılıklı irade ile kararlaştırılan bir bedel olduğu, dolayısıyla iadesinin istenemeyeceği anlaşıldığından davacı vekilinin bu alacak kalemi yönünden aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle; KKDF kesintisi talebi yönünden davanın pasif husumet nedeniyle usulden reddi doğru olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, bahsi geçen hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından yerinde olmayan davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/12/2019 Tarih 2016/855 Esas 2019/980 Karar sayılı kararın HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Yerinde olmayan davanın REDDİNE” İlk Derece yargılamasına ilişkin; “Alınması gereken 80,70-TL harcın, davacı tarafından yatırılan 50,20-TL peşin harç ve 5.031,24‬-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 5.081,44-TL harçtan mahsubu ile fazla olan 5.000,74‬-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan 101,50-TL yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Davalı vekili için takdir olunan 2.725-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Karar kesinleştiğinde talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde iadesine, Davacı tarafça yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Davalı tarafından yapılan 8,50-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 15/12/2022