Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/422 E. 2022/1583 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/422
KARAR NO: 2022/1583
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2018
NUMARASI: 2016/108 Esas 2018/987 Karar
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/11/2022
Davanın kısmen kabul, kısmen reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirketin, davalı şirket ile tek satıcılık ve münhasıran yetkili pazarlama sözleşmesini 29.01.2014 tarihinde akdettiğini, bu sözleşme uyarınca müvekkili şirketin sözleşmenin imza tarihindeki ortağı ile davalı şirketin yetkilisi …’in aynı kişiler olduğunu, müvekkili şirketi daha sonra diğer ortak ile birlikte 3. kişiye devreden …’in, müvekkili şirketin davalı şirkete fazladan avans olarak vermiş olduğu dava konusu 5 adet 355.000-TL çeki iade etmediğini, dava konusu çeklerin davalı tarafından avans olarak alınmasına rağmen davalı tarafından ürün teslim edilmediğinden bu çeklerin ödenmediğini, ancak müvekkili şirketin hali hazırda işbu dava konusu çeklerden dolayı davalı şirkete haksız olarak borçlu gözükmekte olduğunu belirterek müvekkili şirketin ticari defterlerinde, faturalarda, davalının ticari defterlerinde kesilen faturalarda ve cari hesaplarda borçlu görünmediğinden … Bankası A.Ş’ye ait … çek no’lu 15/08/2015 tarihli 50.000-TL bedelli, … çek no’lu 28/08/2015 tarihli 100.000-TL bedelli, … çek no’lu 29/08/2015 tarihli 50.000-TL bedelli, … çek no’lu 30/10/2015 tarihli 75.000-TL bedelli ve … çek no’lu 27/11/2015 tarihli 80.000-TL bedelli 5 adet çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davanın haksız olduğunu, davacı tarafın dava konusu çekleri 29.01.2014 tarihli sözleşme kapsamında verildiği iddiasını yazılı delil ile ispatlaması gerektiğini, müvekkili ile davacı arasındaki ticari alışverişe ilişkin olarak ticari defterler üzerinde inceleme yapılması halinde müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunun ortaya çıkacağını, davacının salt çeklere istinaden menfi tespit talebinin usul ve yasa gereğince mümkün olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin feshedilmediği sürece davacının menfi tespit talebinde bulunamayacağını, müvekkilinin ticari defterleri incelendiğinde davacının müvekkiline dava değerinden de üzerinde borçlu olduğunu, bu durumda davacının ödeme yapmadığı çekler için menfi tespit talebinde bulunmasının usul ve yasaya aykırı olup davanın reddi gerektiğini, davacının dava konusu çekleri 29.01.2016 tarihli sözleşmeye istinaden verildiğini belirtmiş olması karşısında bir an için öyle olduğu kabulü halinde dahi taraflar arasındaki sözleşme feshedilmediğinden davacının davasının usulden reddi gerektiğini belirterek davanın reddine, davacının kötü niyet tazminatı ile mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı ile davalı, 29.01.2014 tarihinde Tek Satıcılık ve Münhasıran Yetkili Pazarlama Sözleşmesi akdettiği, davacının dava konusu 5 adet çeki 29.01.2014 tarihli sözleşmeye istinaden ürün üretilmesine yönelik avans olarak verildiğini, ancak ürünlerin üretilmediğini ileri sürdüğü, davalının ise çeklerin 29.01.2014 tarihindeki sözleşmeye istinaden avans olarak verilmediğini, bu çeklere karşı edimlerini ifa edip ürünleri teslim ettiklerini savunduğu, davacının taleplerinin bir kısmını teyit eden davalının ticari defterleri doğrultusunda davacının dava konusu 355.000-TL değerindeki 5 adet çekten dolayı davalıya 73.384,07-TL borçlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 355.000-TL bedelli 5 adet çekten dolayı davacının davalıya 73.384,07-TL borçlu olduğunun ve fazlaya ilişkin borcu olmadığının tespitine, kötü niyet tazminatı koşulları oluşmadığından talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalıya verilen ve dava konusu edilen 5 adet çekle ilgili hiç bir borçlarının bulunmadığını, bahsi geçen çeklerin ön avans olarak verildiğini, ancak davalıdan istenen ürünlerin üretilmediğinin bilinmesine rağmen müvekkili şirketi borçlu göstermek amacıyla tamamen kötü niyetli olarak hareket ettiklerini, bu çeklerin müvekkili şirkete üretilecek ürünlerin avansı olarak verildiğini, ancak ürünlerin üretilmemesi nedeniyle çeklerin ödenmediğini, sözleşmenin imzalandığı tarihte müvekkili şirketin ortağı ile davalı şirketin yetkilisinin aynı kişiler olduğunu, bahsi geçen çeklerin hiç birisi nedeniyle davalıya borçlu olmadıklarından davanın kabulüne karar verilmesini gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; avans olarak verildiği iddia edilen çekler nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Somut olayda davacı davalı ile arasında 29/01/2014 tarihli sözleşme kapsamında davalıya … Bankası A.Ş’ye ait … çek no’lu 15/08/2015 tarihli 50.000-TL bedelli, … çek no’lu 28/08/2015 tarihli 100.000-TL bedelli, … çek no’lu 29/08/2015 tarihli 50.000-TL bedelli, … çek no’lu 30/10/2015 tarihli 75.000-TL bedelli ve … çek no.’lu 27/11/2015 tarihli 80.000-TL bedelli 5 adet çekin avans olarak davalıya verildiğini, ancak davalı tarafından üretilerek müvekkiline teslimi gereken ürünlerin teslim edilmediğini, çeklerin müvekkiline iade de edilmediğini belirterek çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, bahsi geçen çeklerin 29/01/2014 tarihli sözleşmeye istinaden değil aralarındaki ticari ilişki kapsamında verildiğini, davacının müvekkiline çok daha fazla borcunun bulunduğunu, tarafların ticari defterlerinin incelenmesi ile bu hususun ortaya çıkacağını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece ise davacının taleplerinin bir kısmını teyit eden davalı ticari defterlerine göre davacının dava konusu 355.000-TL değerindeki 5 adet çekten dolayı davalıya 73.384,07-TL borçlu olduğu gerekçesiyle bakiye çek bedelleri yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm sadece davacı tarafından istinaf edilmiştir. Çek, bir ödeme aracıdır. 6098 sayılı TBK’nın 207. maddesi, “Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.” hükmünü haizdir. Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere; aksi kararlaştırılmadıkça satış sözleşmelerinde alıcı ile satıcının edimlerini aynı anda eda etmeleri esastır. O halde, alım satım akdine konu malı teslim almadan satıcıya avans ödemesi yaptığını iddia eden davacı, bu iddiasını ispat yükü altındadır. Satış sözleşmesinde aksine bir anlaşma olmadığı takdirde, tarafların edimlerini aynı anda ifa etmeleri kural olduğundan, peşin satış karinesi uyarınca davacının davalıya avans niteliğinde ödeme yaptığını ve karşılığında mal teslim edilmediğini yazılı delillerle kanıtlaması gerekir. Ayrıca çek, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü, çekin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa aittir. Taraflar arasında düzenlenen 29/01/2014 tarihli sözleşme ile davalının, davacının sahibi bulunduğu … ve … markaları adı altında piyasaya süreceği ürünleri münhasıran elinde bulundurduğu üretim hakkı uyarınca, ürünlerin belirtilen koşullarda üretilmesi için gerekli hammaddenin temin edilmesini ve üretim işlemlerinin yapılmasını üstlendiği anlaşılmakta olup dava konusu çeklerin davalıya bahsi geçen sözleşme kapsamında teslim edildiğine dair yazılı delil bulunmamakta ise de bahsi geçen beş adet çekin verildiği davalı tarafça da kabul edilmekte olup davalı vekilinin 07/12/2016 tarihli dilekçesinde çeklerin sözleşme kapsamında alındığı beyan edilmiştir. Davalının ticari defterlerinin incelenmesinde, bahsi geçen 5 adet çek kaydına rastlanmadığı, davalının davacıdan 73.384,07-TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Davacının ticari defterlerinin incelenmesinde ise taraflar arasındaki ticari ilişkinin 21/02/2014 tarihinde davalı tarafından düzenlenen fatura ile başladığı, bahsi geçen beş adet çekin davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının davalıdan çek bedelleri de dikkate alınarak 351.580,28-TL alacaklı olduğu ancak davalının defter dökümlerinin olmaması nedeniyle ticari defterlerdeki uyumsuzluğun kaynağının belirlenemediği belirtilmiştir. Dosyadaki delillere göre davacının bahsi geçen beş adet çeki davalı ile aralarındaki ticari ilişki nedeniyle verdiği tartışmasız olup bahsi geçen çeklerden dolayı davalının borçlu olup olmadığının tespitinde taraflar arasındaki ticari ilişkinin tümünün dikkate alınması gerekmektedir. Davacının ticari defterlerine göre dava konusu çekler nedeniyle 351.580,28-TL borçlu olmadığı belirtilmekte ise de … no.’lu 15/08/2015 tarihli 50.000-TL bedelli ve … no.’lu 29/08/2015 tarihli 50.000-TL bedelli çeklerin davacının defterlerinde önce 23/03/2015 tarihinde sonrasında ise 30/04/2015 tarihinde ikinci defa kaydedildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının defterlerinde bahsi geçen iki adet çek yönünden davacı lehine 100.000-TL mükerrer kayıt bulunduğu anlaşılmaktadır. Buna göre değerlendirme yapıldığında, davacının kendi defterlerine göre dava konusu 5 adet çek nedeniyle 251.580,28-TL borçlu olmadığı, davalının defterlerine göre ise (355.000-73.384,07=)281,611,93-TL borçlu olmadığı anlaşılmaktadır. Görüldüğü üzere, davacı yönünden davalının ticari defterlerindeki kayıtlar, davacının kendi defterlerine nazaran daha lehe kayıtlar içermektedir. Mahkemece de davacının lehine olan davalı defterlerindeki kayıtlara göre karar verdiği anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusu haklı görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 28,75-TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/11/2022