Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/397 E. 2022/1787 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/397
KARAR NO: 2022/1787
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/10/2019
NUMARASI: 2017/1108 Esas – 2019/1001 Karar
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin 30.04.2001 yılından itibaren davalının sigorta acentesi olduğunu, davalı tarafça gerekçe gösterilmeden Beyoğlu … Noterliği 25.01.2017 tarihli ihtarnamesi ile tebliğ tarihinden itibaren 3 ayın bitiminde sözleşmenin feshedildiğinin ihtar edildiğini ve 02.07.2017 tarihinde fesih ilanı yapıldığını, sözleşmenin feshi tarihine kadar müvekkilinin üretim yaparak davalı şirkete portföy kazandırdığını, müvekkilinin uzun süren acentelik süresince davalı şirkete yeni müşteriler kazandırarak davalıyı tanıttığını, sözleşmenin feshinin haksız olduğunu, fesih nedeniyle müvekkilinin portföyden yararlanma ve kazanç sağlamadan mahrum kaldığını, davalının ise önemli bir müşteri çevresi ve gelir sağladığını, bu nedenle müvekkilinin portföy tazminatı talep hakkı bulunduğunu belirterek, 10.000-TL denkleştirme tazminatının acenteliğin feshi tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
ISLAH: Davacı vekili, 09.10.2018 tarihli dilekçesi ile dava değerini 105.238,40-TL artırarak 115.238,40-TL’ye çıkarmıştır.
CEVAP: Davalı vekili; taraflar arasında 10.11.2009 tarihinde imzalanan acentelik sözleşmesinin, sözleşmenin 24. maddesine göre 3 ay önceden haber vermek suretiyle, 25.01.2017 tarihli ihtarnameyle sözleşmeye uygun feshedildiğinin ihtar edildiğini, akabinde ise 02.05.2017 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini, davacının portföy tazminatı talebinin koşullarının gerçekleşmediğini, 5684 sayılı kanunun 23/16 ve 6102 sayılı TTK’nın 122. maddesine göre; porföy tazminatı istenebilmesi için acentenin müvekkiline müşteri sağlamış olması, sözleşmenin bitiminden sonra da müvekkilin kazanç sağlamaya devam etmesi ve hakkaniyet koşullarının bulunmasının gerektiğini, davacının müvekkiline hiç bir menfaat sağlamadığını, müvekkili şirketin verimsiz acentenin sözleşmesini haklı olarak feshettiğini, davacının sadece trafik branşında poliçe düzenlemesi nedeniyle çeşitlilik ve verimlilik sağlamadığını, trafik sigortası poliçesine konu teminatlar sabit olduğundan, müşterinin en ucuz teklifi veren sigorta şirketine poliçe düzenlettiğini, davacının iddia ettiği şekilde bir müşteri çevresi sağlanmadığını, müşteri portföyünün genişlemediğini, ayrıca sözleşmenin 24.c maddesi gereğince acentenin sözleşmenin feshi nedeniyle tazminat talep edemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; taraflar arasında 30.04.2001 ve 10.11.2009 tarihli acentelik sözleşmelerinin akdedildiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 24. maddesinde, taraflardan her birinin diğer tarafa taahhütlü bir mektupla üç ay evvelinden haber vermek şartıyla sözleşmeyi her zaman sona erdirebileceğinin belirtildiği, davacı tarafından keşide edilen Beyoğlu … Noterliğinin 25.01.2017 tarihli ihtarnamesi ile, sözleşmenin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 3 ayın bitiminde feshedileceğinin ihtar edildiği, ihtarnamenin davacıya 30.01.2017 tarihinde tebliğ edildiği, yine davacı tarafından Beyoğlu … Noterliğinin 02.05.2017 tarihli fesih ilanı ile sözleşmenin feshedildiğinin ihtar edildiği, taraflar arasındaki ilişkinin 02.05.2017 tarihli fesih ilanı ile sonlandığı, üretilen net prim tutarlarının fesih tarihi olan 02.05.2017 tarihinden önceki 5 yılı kapsayan (fesih tarihinden sonraki iptaller de dahil olmak üzere) Mayıs 2012 – 2017 döneminde toplam 576.191,99-TL komisyon tutarı bulunduğu, 1 yıllık ortalama komisyon tutarının ise 115.238,40-TL olduğu, davalı tarafından, davacı müşterisi olup fesihten sonra davalı tarafından poliçe tanzim edilen müşterilere ilişkin poliçe dökümlerine göre, 2017 yılı Haziran – Aralık döneminde 216 adet 144.909,67-TL tutarında ve 2018 yılı Haziran dönemine kadar 345 adet 262.935,85-TL tutarında poliçe tanzim edildiği, davacının portföy tazminatının son 5 yıllık komisyon ortalamasının 115.238,40-TL olarak hesaplandığı ve davalının davacının portföyünden yararlanmaya devam ettiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili; acentelik sözleşmesinin haklı sebeple feshi nedeniyle denkleştirme tazminatı istenemeyeceğini, davacının, portföyünü trafik ve kasko poliçelerinden çıkararak çeşitlendirmesi konusunda uyarılmasına rağmen sözleşmeye aykırı olarak portföyünü bu poliçelerden oluşturmaya devam ettiğini, bu nedenle denkleştirme tazminatı istenemeyeceğini, denkleştirme tazminatı koşullarının oluşmadığını, bu kapsamda acentenin müşterilerinin fesihten sonra devam edip etmediğinin, devam edenlerin müşteri kazanma niteliğinde olup olmadığının, acentenin hasar ve prim oranlarının tespiti ile müvekkilinin önemli bir menfaat elde edip etmediğinin tespit edilmesi gerekirken, mahkemece bu konuda itiraz ve taleplerinin dikkate alınmadığını, bu inceleme yapılmış olsaydı acentenin portföyünün fesihten sonra kullanılmadığının, fesihten sonraki poliçelerin herhangi bir acentelerinin tercih edilmesi nedeniyle düzenlenmiş olabileceğinin ve müvekkilinin maddi kazanç elde etmediğinin tespit edilebileceğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, 6100 sayılı TTK’nın 122. maddesi ile 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 23/16 maddesine dayalı denkleştirme tazminatı istemine ilişkindir. Genel olarak denkleştirme (portföy) tazminatı, acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra, bu ilişkinin devamı boyunca acentenin kişisel gayretiyle yarattığı müşteri çevresinden müvekkilinin halen yararlanması, acentenin ise yararlanmaması nedeniyle uğradığı kaybın karşılığıdır. Uyuşmazlıkta sözleşmenin fesih tarihi itibariyle uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nın 122. maddesine göre; acentelik sözleşmesinin sona ermesinde acentenin kusurunun bulunmaması koşuluyla; müvekkilin, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde etmesi, acentenin, sözleşmenin sona ermesine bağlı olarak işletmeye bağlı müşterilerle yapılmış veya yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme devam etmiş olsaydı elde edeceği ücreti talep etme hakkını kaybediyor olması ve somut olayın özelliklerine göre denkleştirme isteminin karşılanmasının hakkaniyete uygun düşmesi hallerinde denkleştirme tazminatı istenebilir. 5684 sayılı yasanın 23/16 maddesine göre de; sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde etmesi ve denkleştirme ödenmesinin hakkaniyete uygun olması halinde denkleştirme tazminatı istenebilecektir. Portföy tazminatı istenebilmesi için ayrıca acentelik sözleşmesinin, müvekkilin haklı bir nedenle sözleşmeyi feshi halinden başka bir nedenle sona erdirilmesi gerekir.Somut olayda; taraflar arasında 30.04.2001 ve 10.11.2009 tarihlerinde süresiz acentelik sözleşmesi akdedildiği, her iki sözleşmenin 24. maddesinde, tarafların her birinin üç ay önceden ihtar etmek koşuluyla sözleşmeyi her zaman feshedebileceğinin düzenlendiği, bu madde hükmüne dayalı olarak, davalı tarafından 25.01.2017 tarihli ihtarname ile herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin, tebliğ tarihinden itibaren 3 ayın bitiminde sözleşmenin feshedildiğinin ihtar edildiği, bu nedenle 02.05.2017 tarihi itibariyle taraflar arasındaki acentelik ilişkisinin sona erdiği, sözleşmelerin feshinde haklı bir fesih sebebinin bulunduğunun da davalı tarafça ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra, sigorta şirketinin sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde etmesi bakımından, davacının acente olarak temin ettiği sigorta müşterilerinin, acenteliğin feshinden sonra da davalı sigorta şirketinden sigorta yaptırmaya devam ettirdiklerinin kanıtlanması gerekmekte olup, ispat yükü davacı acente üzerindedir. Bu kapsamda mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda; davalının ticari defter kayıtlarına göre, davacı tarafından üretilen net prim tutarlarının 2011 yılında 142.145,18-TL, 2012 yılında 816.583,81-TL, 2013 yılında 239.748,92-TL, 2014 yılında 723.409,34-TL, 2015 yılında 946.329,69-TL, 2016 yılında 831.578,24-TL, 2017 yılında ise 264.330,41-TL olarak tespit edildiği, davacının elde ettiği fesih tarihinden önceki 5 yılı kapsayan toplam komisyon tutarının 576.191,99-TL olduğu, buna göre 1 yıllık ortalama komisyon tutarının ise 115.238,40-TL olduğu, davalı tarafından sunulan poliçe dökümlerine göre, davacı acentenin müşterisi olup, fesihten sonra da davalı şirketçe poliçe tanzim müşterilere ait poliçelerin 2017 yılı Haziran-Aralık döneminde 216 adet 144.909,67-TL tutarında ve 2018 yılı Haziran dönemine kadar ise 345 adet 262.935,85-TL tutarında olduğu poliçe tanzim edildiği tespit edilmiştir. Bu suretle davacının davalıya kazandırdığı müşterilerin acentelik sözleşmesinin feshinden sonra davalı sigorta şirketi nezdinde poliçelerini yeniledikleri, bu sayede davalının sözleşmenin feshinden sonra da önemli menfaatler elde ettiği kanıtlanmıştır. Taraflar arasındaki acentelik ilişkisi uzun yıllar devam etmiş olup, ticari defter kayıtlarından tespit edildiği üzere, davacının davalı şirketin net poliçe üretimine yüksek oranda katkı sağladığı da açıktır. Bu nedenle davacının denkleştirme talebi hakkaniyete de uygundur. Bu nedenle ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 7.871,94-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 1.968-TL harcın mahsubu ile bakiye 5.903,94‬‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan 35,38‬-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 15/12/2022