Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/359 E. 2022/1565 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/359
KARAR NO: 2022/1565
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/01/2019
NUMARASI: 2017/631 Esas 2019/14 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/11/2022
İlk derece mahkemesince verilen kararın davacılar ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili; davalı şirketin sermayesi 10.000.000-TL olup her biri 500-TL değerinde 20.000 paya ayrıldığını, hisselerin 6.400 paya tekabül eden kısmının müvekkillerine ait olduğunu, müvekkillerinin davalı şirkette %32 paya sahip olduklarını, davalı şirket ve … Grubu’na ait diğer şirketlerin yönetim kurulu üyelerinin … ve … olduğunu, azınlığı oluşturan müvekkillerinin şirket içerisine sokulmaması, talep edilen bilgi ve belgelerin kendilerine verilmemesi nedeniyle şirketin içerisinde bulunduğu ekonomik durum hakkında aydınlanma haklarının engellendiğini ve yetkili ortaklar tarafından şirketin keyfi ve şahsi menfaatleri doğrultusunda yönetilmesi nedeniyle, şirketin tasfiyesine yönelik Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davaların derdest olduğunu, davalı şirketin 08/06/2017 tarihli genel kurulunda alınan yönetim üyelerinin ibrası yönündeki kararın iptalinin gerektiğini, yönetim kurulu üyelerinin birbirlerinin ibrasında olumlu oy kullandıklarını, TTK’nın 436/2 maddesi gereğince yönetim kurulu üyelerinin birbirinin ibrasında oy kullanamayacağını, bu oylar çıkarıldığında yeterli nisabın sağlanamadığını, genel kurulun bilanço ve gelir tablosunun kabulü ile yönetim kurulu faaliyet raporunun kabulüne ilişkin 4 ve 5 no.lu kararlarının da iptalinin gerektiğini, şirketin işleyişinde, kararların alınmasında çoğunluk gücünü elinde bulunduran … ve …’nun hakim durumda olduğunu, bunun karşısında azınlık pay sahibi müvekkillerinin ise yok sayıldığını, müvekkillerinin şirketin denetlenmesine, işleyişine ilişkin sorularının yanıtsız kaldığını, ihtarnamelerin cevapsız bırakıldığını, şirketin bilanço ve gelir tablolarının açıklık ve doğruluk ilkelerine, ekonomik gerçeklere, yasa hükümlerine, muhasebenin temel kavramlarına, muhasebe standartlarına ve tekdüzen hesap planına uygun olarak düzenlenmediğini, şirketin yıllık faaliyet raporlarının, şirket genel kurulunca verilen izin çerçevesinde yönetim kurulu üyelerinin şirketle kendisi veya başkası adına yaptığı işlemler ile rekabet yasağı kapsamındaki faaliyetleri arasında hiçbir bilgiye yer verilmediğini, yönetim kurulu üyeleri ile üst düzey yöneticilere yüksek tutarlı mali menfaat sağlandığını, bu nedenle bilanço ve gelir tablolarının onaylanması ile yönetim kurulu faaliyet raporunun onaylanması kararlarının da iptalinin gerektiğini, davalı şirketin genel kurulunda alınan 2016 yılı karının dağıtılmaması yönündeki kararının da iptalinin gerektiğini, şirketin elde ettiği karın hiçbir şekilde şirket ortaklarına dağıtılmadığını, yıllardır süregelen bu olgunun dürüstlük kuralına ve kanuna aykırı olduğunu belirterek, davalı şirketin 08/06/2017 tarihli genel kurulunda alınan 4, 5, 6 ve 7 no.lu kararların iptaline/butlanına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkili şirketin 08/06/2017 tarihli genel kurulunda … ve …’nun ibrasının ayrı ayrı oylandığını ve yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadıklarını, oydan yoksunluk TTK’nın 436. maddesinde düzenlenmiş olup, şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisine haiz kişilerin, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacağını, anılan genel kurulda gerçekleşen ayrı ayrı ibranın davacı yorumu ile nazara alınması halinde, Türkiyede gerçekleşen yaygın uygulamalar kapsamında şirket yönetim kurullarının büyük oranda ibra edilemeyeceği gerçeği ile karşı karşıya kalacaklarını, bir kısım davacıların işbu dava tarihine kadar her daim kar payı dağılmaması yönünde oy kullandıklarını, karın dağılmamasının her durumda ortağı zarara uğratmayacağını, şirketin kar dağıtmama kararları sayesinde bugün mevcut öz varlığına ulaştığını, davacılar tarafından şirketin tasfiyesi istemiyle açılan davalarda talep sonucu güncellenerek oraklıktan çıkma talep edildiğini, bu davalarda ortaklıktan çıkma kararı verildiği takdirde davanın konusuz kalacağını, bu nedenle davaların işbu davada bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacıların bilanço ve gelir tablosu ile faaliyet raporuna ilişkin somut bir iptal sebebinin bulunmadığını, bu nedenle genel kurulda alınan 4 ve 5 no.lu kararların iptali talebinin yerinde olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; genel kurul toplantısında alınan 4, 5 ve 6 numaralı karara ilişkin davacıların muhalefet şerhinin mevcut olmadığı, bu nedenle bu kararlara yönelik davanın reddinin gerektiği, aksinin düşünülmesi halinde de; genel kurul toplantısının 5 numaralı maddesinde 2016 yılına ait yönetim kurulu faaliyeti raporunun, 4 numaralı maddesinde ise bilanço ve gelir tablosunun kabul edildiği, 6 numaralı karar ile karın dağıtılmamasına karar verildiği, faaliyet raporunun ve bilançonun şirket kayıtlarına uygun olduğu, davalı şirketin 2016 yılındaki kar yedeklerinin ve geçmiş yıllar karlarının, geçmiş yıllar zararları karşılayamadığı bu nedenle 2016 yılı karının dağıtımının yapılması durumunda esas sermayenin azalacağının anlaşıldığı, bu sebeple 2016 karının bu dönem dağıtılmamasının uygun olduğu, kararlarda kanuna, esas sözleşmeye veya dürüstlük kurallarına aykırı bur durumun söz konusu olmadığı, bu sebeplerle genel kurulun 4, 5 ve 6 numaralı kararının iptali şartlarının gerçekleşmediği; ibra kararı bakımından bazı Yargıtay kararlarında, karar yeter sayısının sağlanamamasının butlan sebebi olarak kabul edildiği, karar yeter sayısının sağlanmaması butlan sebebi olduğundan, iptal şartlarından olan karara karşı muhalefet şerhinin bulunmasının zorunlu olmadığı, toplantıda 20.000 adep payın temsil edildiği, TTK’nın 418 maddesi hükmü ile düzenlendiği üzere, toplantıda alınacak kararlarda katılanların oy çoğunluğunun gerektiği, dava konusu 7 numaralı kararda, yönetim kurulu üyelerinin ibrasının 8.800 olumlu oya karşı 6.400 olumsuz oy ile kabul edildiği, yönetim kurulu üyelerinin birbirlerinin oylamasına katılarak oy kullandıkları, yönetim kurulu üyelerinin oyları çıkarıldığında, yönetim kurulu üyesinin ibrası bakımından katılanların çoğunluğunun olumlu oyu gerekmesine rağmen, bu çoğunluğun sağlanamadığı, yönetim kurulu üyelerinin birbirlerinin oylamalarına katılarak oy kullanmalarının TTK’nın 436 maddesi hükmüne aykırı olduğu, bu sebeple 7 numaralı kararın iptal yaptırımına tabi olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile ibraya ilişkin 7 numaralı genel kurul kararının iptaline, 4, 5 ve 6 numaralı kararlara yönelik iptal talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacılar vekili; toplantıda hazır bulunan pay sahibinin iptal davası açabilmesi için teklife olumsuz oy vermesinin şart olduğunu, dava konusu genel kurulun 4, 5 ve 6 numaralı kararlarına karşı müvekkilleri tarafından ret oyu kullanılarak tutanağa geçirildiğini, dava konusu genel kurulda olumlu ve olumsuz oyların kime ait olduğunun açıkça tutanakta belirtildiğini, bu nedenle karara karşı muhalefeti açıkça belli olan müvekkillerinin aynı zamanda tutanağa muhalefet şerhi düşmelerine gerek olmadığını, bu nedenle mahkemenin gerekçesinin yerinde olmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda şirketin bilançoları ve gelir tablosunun yüzeysel olarak incelendiğini, davalı şirketin tasfiyesine ilişkin davada alınan bilirkişi raporunda, davalı şirketin … şirketine sürekli para aktardığının tespit edildiğini, davalı yöneticilerin ortaklık dışı üç şirkette yönetici olarak davalı şirketi zarara uğratacak şekilde haksız rekabette bulunduklarını, bu nedenle bilanço ve gelir tablolarının usulüne uygun olduğundan bahsedilemeyeceğini, finansal oran hesaplamalarının hatalı olduğunu, yıllık faaliyet raporuna ilişkin taleplerinin denetlenmediğini, davalı şirketin uzun yıllardır kar dağıtımı yapmadığını ve müvekkillerinin kazanılmış hakkının ihlal edildiğini, bu nedenle kar dağıtılmaması yönündeki genel kurul kararının da iptal edilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılarak genel kurulda alınan 4, 5 ve 6 numaralı kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.İstinaf yoluna başvuran davalı vekili; yönetim kurulu üyelerinin ibrasının ayrı ayrı oylandığını, yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadıklarını, TTK’nın 436. maddesi gereğince şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisine haiz kişilerin, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacağını, anılan genel kurulda gerçekleşen ayrı ayrı ibranın davacı yorumu ile nazara alınması halinde, Türkiyede gerçekleşen yaygın uygulamalar kapsamında şirket yönetim kurullarının büyük oranda ibra edilemeyeceği gerçeği ile karşı karşıya kalacaklarını, bu nedenle davacıların genel kurulun 7 numaralı kararının iptaline ilişkin taleplerinin yerinde olmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı şirketin 08.06.2017 tarihli genel kurulunda alınan 4, 5, 6 ve 7 no.lu kararların iptali istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nın 445. ve 446. maddelerinde; toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahiplerinin, yönetim kurulu ile kararların yerine getirilmesi kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa, yönetim kurulu üyelerinden her birinin kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine iptal davası açabileceği belirtilmiştir.Aynı yasanın 447. maddesine göre ise; genel kurulun, pay sahibinin genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararları batıldır.Somut olayda; dava konusu genel kurulda şirkete ait bilanço ve gelir tablosunun okunarak müzakeresine dair 4 numaralı, yönetim kurulu faaliyet raporunun oylanmasına dair 5 numaralı, kar dağıtılmamasına dair 6 numaralı ve yönetim kurulu üyelerinin ibrasına dair 7 numaralı kararların alındığı, davacıların alınan kararlara ret oyu kullanmakla birlikte muhalefetlerinin bulunmadığı, ibra oylamasında yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadıkları, fakat bir diğerinin ibrasında oy kullandıkları anlaşılmaktadır.6102 sayılı TTK’nın 446. maddesine göre iptal davası açılabilmesi için; toplantıya katılmak, olumsuz oy vermek ve muhalefetini tutanağa geçirtmek şartlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Somut olayda iptale konu genel kurul toplantısında ise davacılar tarafından ret oyu kullanılmakla birlikte, tutanağa geçirilmiş bir muhalefet şerhi bulunmamaktadır. Genel kurulda alınan kararlar bakımından yapılan oylamalar sonrasında, muhalefet şerhi veya bu anlama gelebilecek bir beyan yoktur. Yine alınan kararlar sonrası yazılı bir muhalefet şerhi veya toplantı tutanağına şerh düşülmek suretiyle de muhalefet bildirilmemiştir. Dava konusu genel kurulda, yönetim kurulu üyelerinin ibrası ile bilançonun tasdiki hususları ayrı ayrı oylamaya sunulmuştur. Genel kurulda bu konular birbirinden ayrılarak ayrı ayrı oylandığından, verilen kararların da birbirinden ayrı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bilançonun onaylanması ve ibra ayrı ayrı gündem maddelerini teşkil ediyorsa, bu durumda bilançonun onaylanması ibra anlamına gelmeyeceğinden, yönetim kurulu üyelerinin oydan yoksunluk hali söz konusu değildir. Bu nedenle bilançonun onaylanmasına ilişkin 4 no.lu gündem maddesi bakımından da iptal talep edilebilmesi için muhalefet şerhinin varlığı zorunludur. Bu kapsamda dava konusu 4, 5 ve 6 no.lu genel kurul kararları bakımından, dava şartı niteliğindeki muhalefetin bulunmaması nedeniyle, iptal isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.TTK’nın 436/2 maddesi gereğince yönetim kurulu üyeleri, kendilerinin ve birbirlerinin ibrasına ilişkin kararlarda oy hakkını haiz değillerdir. Bu hüküm emredici nitelikte olduğundan, bu madde hükmüne aykırı hareket edilmesi halinde kullanılan oylar geçersiz olduğundan, bu oylar ile alınan genel kurul kararları da geçersizdir. Bu nedenle iptal isteyen ortağın bu tür kararlara karşı ayrıca muhalefet şerhi yazdırmasına da gerek yoktur. Somut olayda; davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri olan … ve … kendi ibralarında oy kullanmamış iseler de, birbirinin ibrasında oy kullanmışlardır. Toplantıda şirketin 20.000 payının tamamı teslim edilmiş olup, ibra oylamasındaki kabul oyu 8.800, ret oyu ise 6.400 adettir. Her bir yönetim kurulu üyesi için yapılan oylamada diğer yönetim kurulu üyesinin 4.800 adet payı da kabul oyuna dahil edilmiş olup, geçersiz olan bu payın çıkarılması sonucunda, gündemin ibra maddesi 4.000 kabul oyuna karşılık 6400 ret oyu ile alındığı sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu durumda yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 7 numaralı karar, gerekli oy çoğunluğu bulunmadığından geçersizdir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin 7 numaralı karar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi yerindedir. Açıklanan nedenlerle; davacılar vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacılar ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcının davacılar tarafından peşin yatırılan 177,60-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 96,9‬-TL harcın davacılara iadesine, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,Davacılar ve davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.10/11/2022