Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/354 E. 2022/1620 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/354
KARAR NO: 2022/1620
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2019
NUMARASI: 2018/319 Esas 2019/1596 Karar
DAVA: Tazminat
Davanın reddine dair kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin tıbbi cihaz ve sarf malzemeleri pazarlaması ile uğraştığını ve kamu ihaleleri aldığını, 2003 yılından beri davalının Marmara ve Ege bölgelerinde yetkili distribütörü olduğunu, son distribütörlük sözleşmelerinin biyolojik bilimler ürünleri için 01.10.2012, preanalitik sistem ürünleri için 01.10.2012 ve diognostik ürünler için 01.12.2016 tarihinden beri yürürlükte olduğunu,davalı tarafından Beyoğlu … Noterliğinin 31.07.2017 tarih ve … yevmiyeli ihtarnamesi ile biyolojik bilimler ürünleri için ve preanalitik sistem ürünleri için 01.10.2017 ve diognostik ürünler için 01.12.2017 tarihi itibariyle sona erdirileceğinin ihbar edildiğini,fesih sebebi bildirmediğini, ancak feshin sebebinin Esenyurt Necmi Kadıoğlu Devlet Hastanesine teslim edilen ürünlere ilişkin olduğunu, müvekkilinin kazandığı ihale kapsamında teslimi üstlenilen ürünlerden “Vakumlu katı alma iğnesi” ve “Emniyetli Holder” ürünlerinin tesliminin sağlanamadığını, davalının buna gerekçe olarak yurt dışında temin güçlüğünü gösterdiğini, ancak sonradan ürünlerin dava dışı …Ltd. Şti. tarafından temin edilerek Esenyurt Necmi Kadıoğlu Devlet Hastanesine teslim edildiğinin davalı firma yetkililerinden öğrenildiğini,ürünlerde sorun çıkması nedeniyle ihale makamı tarafından işlem başlatıldığını, …Ltd. Şti. tarafından gönderilen ihtarda ürünlerin davalı şirket talimatı ile hastaneye teslim edildiğinin belirtildiği, dava dışı … Ltd Şti tarafından müvekkiline gönderilen faturanın iade edildiğini, müvekkilinden kaynaklanmayan bu işlemler sebebiyle idareye gecikme cezası ödemek zorunda kaldığını, cezai soruşturmaya muhatap olduğunu, davalının kendi kusurlu işlemi nedeniyle fesih işlemi gerçekleştirmesinin müvekkiline zarar verdiğini, feshin üç aylık önele uygun olmasına rağmen hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, ayrıca davalının Türkiye’de bulunan tüm distribütörleri ile sözleşme yenilemesine rağmen müvekkili ile yenilemediğini, davalının kendini kurtarmak için kusurlu işlemleri müvekkilinin üzerine yıkmaya çalıştığını, fesih hakkını kötüye kullandığını belirterek sözleşmenin hukuka aykırı bir biçimde feshedildiğinin belirlenmesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100.000-TL tazminatın ödenmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; taraflar arasındaki sözleşmenin münhasır olmayan şekilde davalı tarafından ithal edilen ürünlerin pazarlanmasına ilişkin olduğunu, sözleşmelerin birer yıl süre ile düzenlendiğini, sürelerin bitmesi ile tekrar sözleşme akdedilmeyeceğinin bildirildiğini, tarafların her ikisi yönünden de önele bağlı olarak feshi imkanının tanındığını, ayrıca davacının iddia ettiği olayın belirtildiği şekilde gerçekleşmediğini, farklı hastanelere çok sayıda bu nitelikte ürün teslim edildiğini, davacının bilgisi olmadan ürün tesliminin mümkün olmadığını, davacının zarar iddiasının soyut olduğunu, zarar kalemlerinin neler olduğunun bildiriImediğini belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, taraflar arasında distribütörlük sözleşmesi bulunduğu, davalının bu sözleşmeyi sözleşmenin 14. maddesi gereğince taraflara tanınan önel vermek suretiyle feshettiği, davalının sözleşmeyi feshederken herhangi bir neden göstermediği, sözleşmenin önel verilerek feshinin hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemeyeceği, taraflar arasındaki sözleşmenin tekel hakkı vermemesi nedeniyle denkleştirme tazminatının koşullarının da oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; davalının sözleşmeyi neden göstermeden süre bittiğinden yenilemediğini, feshin sebebinin Esenyurt Necmi Kadıoğlu Devlet Hastanesine teslim edilen hatalı ürünler olduğunu, davalı tarafından tedariki gereken “Vakumlu katı alma iğnesi”- “Emniyetli Holder” ürünlerinin hastaneye dava dışı ..Ltd Şti tarafından teslim edildiğini davalıdan öğrendiklerini, ancak ürünlerde sorun tespit edildiğini, davalının sorumluluğu üzerine almamak için sözleşmeyi yenilemeyerek sorumluluğu müvekkiline atmaya çalıştığını,müvekkilinin olayda kusurunun olmadığının ihtarnamelerde kendisi tarafından da belirtildiğini, ancak davalının gerek Amerika’daki merkezi,gerekse Türkiye’de resmi makamlar tarafından yaptırımlara maruz kalmamak adına sözleşmeyi yenilemeyerek müvekkilinin ihale yükleniciliği sıfatının zarar görmesine yol açtığını, usulsüz ürünlerin dava dışı …Ltd Şti ve …Ltd Şti tarafından yapıldığının davalı tarafından kabul edildiğini, müvekkilinin bu firmalar ile hiç bir ilişkisinin bulunmadığını,düzenlenen faturanın iade edildiğini, distribütörlük ve tek satıcılık sözleşmelerinde TTK 121/1 hükmünde düzenlenen 3 aylık fesih öneli süresine uygun bildirim yapılmasının tedarikçiyi disbritöre tazminat ödeme yükümlülüğünden kurtarmadığını, çünkü feshin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmaması veya feshin kötüniyetle yapılmaması gerektiğini, mahkemenin kabulünün aksine sözleşmenin tekel hakkı vermesine gerek olmadığını,taleplerinin TTK m.122’ye dayalı olmadığını, fesih olmasaydı müvekkilinin elde edeceği kâra ilişkin olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, sözleşmenin feshinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğundan bahisle meydana geldiği iddia edilen zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı vekili,distrübütörlük sözleşmelerinin davalı tarafından sözleşmede öngörülen önellere uygun olarak feshnin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu belirtilerek fesih nedeniyle oluşan kâr kaybına dayalı tazminatın ödenmesini talep etmiştir. Taraflar arasında Biyolojik Bilimler Ürünlerine ilişkin 01/10/2012 tarihli, Preanalitik Sistemler Ürünlerine ilişkin 01/10/2012 tarihli, Diagnosik Ürünlerine ilişkin 01/12/2016 tarihli distribütörlük sözleşmeleri imzalanmıştır. Davalı, davacıya karşı sözleşmelerde belirtilen ürünlerin tedarikini üstlenmiştir. Sözleşmelerle davacıya bir bölgede sözleşme tekel olarak (münhasır) sözleşme yetkisi de verilmemiş, davacının çeşitli sağlık kurumları tarafından gerçekleştirilen alımlarda satıcı olarak taahhütte bulunduğu anlaşılmaktadır. Biyolojik bilim ürünleri ile ilgili 01/10/2012 tarihli sözleşmenin 5. maddesinde bir tarafın diğer tarafa yenilememeye ilişkin yazılı ihbar vermesi ile sona erdirilmedikçe, her bir bir yıllık dönemler için sözleşmenin kendiliğinden yenileceği, ihbarın ise 1 yıllık sürenin sona ermesinden en az 30 gün önce yapılabileceği düzenlenmiştir. İhbar süresi preanalitik sistemler ürünlerine ilişkin 01/10/2012 tarihli sözleşmenin 5. Maddesinde 60 gün; diagnosik ürünlerine ilişkin 01/12/2016 tarihli sözleşmenin 4. Maddesinde ise 3 ay olarak kararlaştırılmıştır. Davalı tarafından davacıya hitaben düzenlenen Beyoğlu … Noterliğinin 31.07.2017 Tarih ve … Yevmiye Numaralı ihtarnamesi ile taraflar arasındaki üç ayrı distribütörlük sözleşmesinin süre sonunda sona ereceği, biyolojik bilimler ve preanalitik sistem ürünleri için 01.10.2017 ve diognostik ürünler için 01.12.2017 tarihi itibariyle sözleşme süresinin biteceği ve yeni dönemde sözleşmenin yenilenmeyeceği belirtilmiş olup taraflar arasında sözleşmenin ihbar önellerine uygun olarak sona erdirildiği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalının sözleşmede öngörülen ihbar önellerine uyulmak suretiyle sözleşmeye son verilmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup olmadığı, sözleşmeye bu şekilde son verilmesinin davacının zararına yol açıp açmadığı hususunda toplanmaktadır. Hakkın kötüye kullanılması; hukuken var olan bir hakkın sınırlarını aşarak ya da o hakkı gerekçe göstererek hukuka aykırı eylemler yapma durumu olarak veya bir hakkın, yasaların tanıdığı yetkilerin sınırları içinde olmakla birlikle, amacından saptırarak kullanılması olarak açıklanmaktadır. TMKnun 2. maddesinde herkesin, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzeni tarafından korunmayacağı emredici bir şekilde düzenlenmiştir. Bu hükme göre bir hak sahibi hakkını kullanırken ve borçlu borcunu öderken objektif iyi niyet kurallarına uymak, dürüst davranmak, başkalarını zarara uğratmamak zorundadır. Hak sahibi başkasına zarar vermek amacını taşımasa bile hareketi açıkça iyi niyet kurallarına aykırı ise ve başkasını zarara uğratıyorsa veya hak sahibine sağladığı yarar ile başkasına verdiği zarar arasında aşırı dengesizlik varsa bu durumu hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebilir (Yargıtay 11. HD. 10.06.2021 tarih 2020/1782 E. 2021/4965 K.). Taraflar arasındaki sözleşmelerde sürenin bitiminden belirli süre önce karşı tarafa bildirimde bulunmak kaydıyla her iki tarafa önel tanımak suretiyle sözleşmeyi fesih hakkı tanındığı, davalının da sözleşmeden kaynaklı hakkını kullandığı görülmektedir. Bu haliyle sözleşmenin feshi konusunda taraf menfaatlerinin dengelendiği ve bir taraf aleyhine olmak üzere hüküm getirilmediği anlaşılmaktadır. Davalının fesih hakkını sırf davalıya zarar vermek amacıyla kullandığı hususunu sabit kılan bir delil bulunmamaktadır. Yine davalının fesih hakkını kullanmasının, bir başka firma tarafından hatalı ürün teslimi nedeniyle ortaya çıkan sorumluluğun davacının üzerine bırakıldığı ve bu şekilde davacıya zarar verildiği hususunu sabit kılan bir delil de ibraz edilmemiştir. Davacının, davalının sözleşmeye aykırı olduğunu belirttiği usulsüz mal teslimine ilişkin eylemi nedeniyle meydana gelen zarar ve ziyanın tazminine ilişkin doğrudan bir talebi bulunmamaktadır. Bu yönüyle davalı tarafından sözleşmedeki sürelere uyularak fesih hakkının kullanılması hakkın kötüye kullanımı olarak kabul edilemeyeceğinden davanın reddine dair verilen kararda isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; feshin hakkın kötüye kullanımı olarak kabulünü gerektiren delil olmadığından davanın reddine dair hükme yönelik istinaf nedeni yerinde olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 17/11/2022