Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/349 E. 2022/1541 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/349
KARAR NO: 2022/1541
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2019
NUMARASI: 2018/505 Esas 2019/1261 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/11/2022
Davanın kısmen kabul-kısmen reddine ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalı ile müvekkili arasındaki ticari ilişki kapsamında, müvekkili tarafından davalıya 09.09.2017 -07.10.2017 tarihli faturaların düzenlendiğini, fatura içeriği duvar kağıtlarının davalı tarafından alınarak kullanıldığı halde bedelinin ödenmediğini, bunun üzerine İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının icra takibinden 1 gün sonra gönderdiği noter ihtarnamesi ile ürünlerin yüksek birim fiyatlar üzerinden fiyatlandırıldığını iddia ederek 27.02.2018 tarih ve … sıra numaralı fiyat farkı faturası düzenlendiğini, davalının fiyat farkı faturasının müvekkili şirket tarafından kabul edilmeyerek 05.03.2018 tarihli ihtarname ekinde iade edildiğini, davalı tarafından faturalara TTK 21/2 kapsamındaki 8 günlük süre içerisinde hiçbir itirazda bulunmadığını ve emtianın itiraz olmaksızın kabul edilerek kullanıldığını, belirterek davalının itirazının iptaline, takibin devamına, müvekkili lehine icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacı tarafından davalı şirketin … projesine numune ürünler gönderildiğini ve müvekkili şirkete fiyat teklifi sunduğunu, taraflar arasında mutabakatla işbu fiyatların kabul edildiğini, davacı tarafından anlaşmanın dışına çıkılarak ürünlerin yaklaşık iki kat bedel üzerinden faturalandırıldığını, bunun üzerine fiyat farkı faturası düzenleyerek davacıya gönderildiğini, fakat davacının faturayı ısrarla kabul etmediğini ve birden çok kez ihtar keşide etmek suretiyle faturaları iade ettiğini, ortak mutabakatla belirlenen fiyat üzerinden de davacının hak ettiği bedelin hesaplanarak davacıya ödendiğini, faturalara ilişkin sevk irsaliyelerinin tamamının bedelsiz olarak imzalandığını, irsaliyelerin tamamının bedelsiz olmasının faturalardaki fiyatın hatalı olduğunu ve bu fiyatın müvekkili şirketin kabulünde olmadığını kanıtladığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, takibe konu irsaliyeli iki faturanın tarafların defterlerinde kayıtlı olduğu, faturaların davalının defterlerinde kayıtlı olması nedeniyle teslimin kanıtlandığı, fatura bedellerinin ödendiği hususunda ispat yükünün davalının üzerine geçtiğini, davalı yanın ticari defterlerinde kayıtlı olan takibe konu faturaların, ilgili faturaların BA bildirimlerinin yapılması ve takibe konu faturalara davalı yanın süresinde itiraz etmemesi karşısında davalı yanca takip talebinden 1 gün sonra gönderilen fiyat farkı faturası ve e-posta ekinde sunduğu salt teklif metnini içerir fiyat listelerine itibar edilemeyeceği, davalının yaptığı 10.000-TL ödemenin 28/02/2018 tarihi itibariyle 2.146,24-euro’ya denk geldiği,fatura bedelinden ödeme çıkarıldığında 2.762,46-euro talep ile dava açıldığı, itiraz edilmeden kesinleşen 778,54 TL’nin itiraz tarihindeki euro cinsinden karşılığının ise 164,59-Euro olduğu, itiraz edilmeksizin kesinleşen kısmın düşülmesiyle davacının davalıdan 2.597,87-Euro alacağının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasındaki alacak miktarına ilişkin davalı borçlu tarafından yapılan itirazın 2.597,87- Euro asıl alacak için iptaline, fazla istemin reddine, takip tarihinde 2.597,87 Euro karşılığı 12.158,03 TL’nin %20’si icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; davacı tarafından müvekkiline gönderilen ürünler ile ilgili olarak davacının sunduğu fiyat teklifi üzerinden mutabakat sağlandığını, ancak davacı tarafından anlaşmanın dışına çıkılarak sunulan teklifin iki katı tutarında fatura düzenlendiğini, müvekkili tarafından fiyat farkı faturası düzenlenerek davacıya gönderilmesine rağmen davacı tarafından fiyat farkı faturasının kabul edilmediğini, davaya konu faturalara ilişkin sevk irsaliyelerinin tamamının bedelsiz olarak imzalandığını, sevk irsaliyelerinin bedelsiz olmasının davaya konu malların fiyatının tartışmalı olduğunu açıkça kanıtladığını, fatura bedelinin esas alınamayacağını, ayrıca dava konusu bedelin yabancı para üzerinden talep edilmesinin de mümkün olmadığını, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Kararda söz konusu bedekin yabancı para üzerinden talep edilmesinin mümkün olmadığını, alacağın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle icra inkar tazminatına da hükmedilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satıma dayalı cari hesap alacağının tahsiline yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, 09.09.2017 tarih 2.579,04 Euro bedelli ve 07.10.2017 tarih 2.329,66 Euro bedelli olmak üzere 4908,70-Euro alacağın tahsili için icra takibine girişmiş olup, davalı tarafından 778,54-TL dışındaki alacağa itiraz edilmiştir. İş bu itirazın iptali davasının; takipten tarihinden sonra, ancak dava tarihinden önce yapılan 10.000-TL ödemenin, yapıldığı tarihteki kur karşılığı asıl alacaktan düşülmek suretiyle bakiye 2.762,46-Euro alacak için açıldığı anlaşılmaktadır. Kural olarak; fatura konusu mal veya hizmetin teslimini ispat külfeti davacı satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve davacı defter kayıtları tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz. Dolayısıyla davacı, fatura konusu mal veya hizmetin davalıya teslim edildiğini, faturaların da bu akdi ilişki nedeni ile düzenlendiğini kanıtlamak zorundadır. Davacı bu iddiasını, uyuşmazlığın miktarına göre yazılı delillerle kanıtlamalıdır. Somut olayda davalı, mal teslim olgusunu inkar etmemekte olup itirazı davacı tarafından alacağın dayanağı olarak gösterilen faturaların bedeline ilişkindir. Davalı tarafça, davacının fatura bedellerini teklif formunda belirtilen birim fiyatlarının iki katı üzerinden düzenlediğini ileri sürmektedir. Ancak davalının, davacı tarafından düzenlenen faturaları teslim alarak ticari defterlerine kaydettiği ve BA bildirimine konu ettiği belirlenmiştir. Her ne kadar davalı tarafından 28/02/2018 tarihli fiyat farkına ilişkin fatura düzenlenmiş ise de davacı tarafından düzenlenen faturalar defterlere ihtirazi kayıtsız olarak kaydedilmiş ve BA bildirimine konu edilmiştir. Bu durumda davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı tarafından da benimsendiği, taraflar arasındaki ticari ilişkinin davacı tarafından düzenlenen fatura bedelleri üzerinden gerçekleştiği kabul edilmelidir. Davalı tarafından benimsenen faturalar karşısında yaklaşık 5 ay geçtikten sonra düzenlenen fiyat farkı faturası ile e-posta ekinde sunduğu salt teklif metnini içerir fiyat listelerine itibar edilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan faturaların yabancı para birimi üzerinden düzenlenmesi taraflar arasında dövize endeksli ticari ilişki bulunduğunu ispata yeterlidir. (Yarg. 19. H.D. 05/12/2019 tarih 2018/965 Esas 2019/5447 Karar). Bu bakımdan davacının alacağını yabancı para üzerinden talep etmesi mümkündür. Davalı tarafından davacıya takip tarihinden sonra dava tarihinden önce haricen 10.000-TL ödeme davacı tarafından icra dairesine bildirilmiştir. Dava, 10.000-TL ödemenin 28/02/2018 tarihindeki döviz karşılığı 2146,24-Euro, doğrudan asıl alacaktan (4.908,70-Euro) düşülmek suretiyle 2.762,46-Euro üzerinden açılmıştır. Bunun dışında mahkemece, davalı tarafından itiraz edilmeksizin kesinleşen miktar da kararda dışlanmış olup yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne dair verilen kararda isabetsizlik görülmemiştir. Takibe konu alacak faturalara dayalı olduğundan likit ve belirlenebilir olup, likit alacak yönünden davacı lehine icra inkar tazminatı şartları oluşmuştur. Davalı tarafından 85 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı uyarınca yabancı para üzerinden talep edilemeyeceği ileri sürülmüş ise de somut olayda fatura tarihleri 09.09.2017 ve 07.10.2017 olup, bahsi geçen düzenleme icra takibinden sonra yapılmış olmakla somut olaya uygulanması mümkün değildir. 6098 sayılı TBK’nun 99/son maddesi gereğince; “Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir”. Buna göre; alacaklının seçimlik hakkı mevcut olup, fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden ödeme yapılmasını istemesi halinde, takip konusu alacak tahsil tarihine kadar yabancı para alacağı olarak değerlendirileceğinden, alacaklı, bu alacağa 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince vade tarihinden fiili ödeme tarihine kadar Devlet Bankalarının o para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranına göre faiz isteyebilir. Bu nedenle mahkemece alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesine göre faiz uygulanması gerekirken avans faiz oranının uygulanması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle; mahkemece alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verilmesi doğru olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına,yapılan hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından davanın kısmen kabulüne, davalının 2.597,87-Euro asıl alacağa yönelik itirazın iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren fiili ödeme gününe kadar 3095 sayılı kanunun 4.a maddesi uyarınca faiz yürütülmesine, borçlu tarafından itiraz edilmeksizin kesinleşen 778,54-TL karşılığı 164,59-euro yönünden istemin reddine; itirazın iptaline karar verilen kısmın takip tarihi efektif satış kuru üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/505 Esas – 2019/1261 sayılı 28/11/2019 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kısmen kabulü ile, davalının İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın 2.597,87-Euro asıl alacak yönünden iptaline, takibin 2.597,87-Euro asıl alacağa takip tarihinden itibaren fiili ödeme gününe kadar 3095 sayılı kanunun 4.a maddesi uyarınca Devlet Bankalarınca Euro ile açılmış bulunan 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faiz oranından faiz yürütülerek devamına; borçlu tarafından itiraz edilmeksizin kesinleşen 778,54-TL karşılığı 164,59-Euro yönünden istemin reddine; %20 oranında hesaplanan 2.431,60-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 869,55-TL nispi karar ve ilam harcından mahkeme veznesine yatırılan 231,75-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 637,80‬‬-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan 267,65‬-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 850-TL bilirkişi ücreti ve 99,55-TL posta masrafı olmak üzere toplam 949,55‬-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 895-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Davacı lehine taktir olunan 2.725-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı lehine taktir olunan 1.046,79-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davalı tarafından yatırılan 291,04-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan 77,80-TL istinaf yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 75-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/11/2022