Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/32 E. 2020/81 K. 23.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/32
KARAR NO : 2020/81
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/10/2019
NUMARASI : 2018/625 Esas- 2019/974 Karar
DAVA : Haksız Rekabetin Tespiti-Önlenmesi-Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 23/01/2020
Mahkemenin görevsizliği nedeniyle asıl ve birleşen davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün asıl ve birleşen dava davacısı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
ASIL DAVA:Davacı vekili, müvekkili şirketin 2014 yılında kurulduğunu ve hızlı bir gelişme ile Türkiye’de biyomedikal sektörünün bilinen firmalarından biri haline geldiğini, bu süreçte müvekkilinin … ürünlerini piyasaya sürdüğünü ve müşterileri tarafından oldukça memnun kalınan bu ürün ile bilinilirliğini fazlasıyla artırdığını, bu ürünün tüm inceleme ve testlerden geçmiş bakanlık onayı ile CE ve ISO belgelerine sahip bir ürün olduğunu, müvekkili şirketin eski ortakları olan … ve …’ın 06/12/2017 tarihinde ortaklıklarını sonlandırdıklarını, ancak ortaklıkları devam ederken müvekkiline rakip olan ve aynı sektörde faaliyet gösteren davalı şirketin davalı … tarafından 03/08/2017 tarihinde kurulduğunu, …’ın ise 16/01/2018 tarihinde bu şirkete ortak olduğunu, ayrıca …’ın müvekkili şirket bünyesinde müdürlüğü devam ederek şahsi banka hesaplarından davalı şirket hesaplarına ödemeler yaparak TTK 613. ve 626 maddelerinde düzenlenen bağlılık yükümlülüğü ve rekabet yasağına aykırı davrandığının tespit edildiğini, davalılar bu şirketi kurmakla kalmayıp hem şirket aracılığıyla hem de şahsi fiilleriyle TTK 55 vd. maddelerinde düzenlenen şekilde haksız rekabet yarattıklarını, müvekkilinin müşterileri olan doktorlarla iletişime geçerek müvekkili ürünlerini kötülediklerini, sosyal medya hesaplarından müvekkili ürünlerini açıkça ima eder şekilde kötülemeler gerçekleştirdiklerini, halen de buna devam etmekte olduklarını, ayrıca davalıların müvekkilinin satış yetkisi olan bir ürünü 3.kişilerden tedarik edip müvekkilinin müşterilerine müvekkili fiyatlarının çok altında satarak haksız rekabet meydana getirmekte olduklarını, davalıların kendi ürünlerini ön plana çıkarma ve müvekkile zarar verme amacı güttüklerini ileri sürerek davalıların müvekkili ürünü hakkında kötüleyici beyanları nedeniyle meydana gelen haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve men’ine, şimdilik 1.000-TL maddi ve 10.000-TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVAYA CEVAP: Davalılar vekili, müvekkillerinin … ürünü kötüledikleri yönündeki iddianın gerçeği yansıtmadığını, bu ürünün aslında davacı tarafından üretilen ve geliştirilen bir ürün olmadığını, davacının uygunsuz bir CE belgesi ile onay aldığını, bu görselin İrlanda merkezli bir firmanın websitesinden alındığını, İrlanda firmasının da bu ürünü üreticisi olan İtalya merkezli … firmasından alarak satışını gerçekleştirdiğini, görselde yer alan kitin hayvan ve bitki dokularını parçalamakta kullanıldığının üretici firma websitesinde de deklare edildiğini, ayrıca bu kitin steril olmadığı yönündeki beyanlarının davacının yetkisiz şekilde isimlendirdiği … kitlerini … adı altında bakanlık ürün takip sistemine kaydederken etiket ve kullanım klavuzunda da doğrulanmakta olduğunu, dolayısıyla bu yeşil kitin … firması tarafından hayvan ve bitki dokularını parçalayarak çeşitli labaratuvar analizleri yapmak üzere geliştirildiğini, davacı tarafından … kiti olarak piyasaya arzı gerçekleşen bu ürünün tıbbi cihaz olarak üretilmediğinin ve kesinlikle cerrahi amaçlı kullanılamayacağının, davacıya …. markası adına altında ürünlerin herhangi bir isimlendirme yapılmasına, tekrar paketlenmesine yetki verilmediğinin üretici firma tarafından beyan edildiğini, davacının asıl amacının müvekkili tarafından Türkiye tek distribütörü olarak satışı gerçekleştirilen İtalyan firması ….firmasına ait … cihazı ve kitlerinin pazarından haksız şekilde pay almaya çalışmak olduğunu, … firmasının davacıya 24/04/2018 tarihli ihtarla patenti ihlal ettiklerine dair ihtar gönderdiğini, ayrıca iddia edildiği gibi davalı şirketin davacı şirket yetkilisinden gizli kurulmadığını, esasında gizli faaliyet içinde olanın davacı yetkilisi … olduğunu, müvekkillerinimn açacağı şirketi ve satacağı ürünleri bilmesine rağmen uygunsuz bir belgelendirme ile … adlı kiti getirip satışa hazırladığını ve müvekkillerinin satışına ciddi bir zarar vermeyi hedeflediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili, asıl dava açıldıktan sonra da davalıların haksız fiillerine devam edip müvekkilinin zarara uğratma çabası içinde olduklarını, davalı tarafından Bakırköy 1.Fikri Sınai Haklar Mahkemesi’nin 2019/4 E. sayılı dosyası üzerinden müvekkiline karşı açılan patent hakkına tecavüz davasında davalı tarafça tedbir talep edildiğini, ancak teminat yatırılmadığından yok hükmünde sayıldığını ve kaldırıldığını, davalı tarafın ise bunu bile bile müvekkili müşterilerine söz konusu tedbir kararını göndererek kararı istedikleri zaman uygulayıp müvekkiline ait ürünleri toplatabileceklerini bildirdiklerini, bunun üzerine bir müşterilerinin müvekkilini arayarak bu riske giremeyeceğini, ürünleri iade etmek istediğini bildirdiğini, müvekkilinin bu şekilde iş kaybına uğradığını, 117.470,09-TL değerindeki ürünlerin iade edildiğini, davalıların bu eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve men’ine, 117.470,09-TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesince, Bakırköy 1.FSHM ‘ nin 2019/4 Esas sayılı dosyasında da davalı şirketin davacı şirket aleyhine benzer mahiyette tazminat istemli dava açtığı, davanın haksız rekabetin önlenmesi, maddi ve manevi tazminat davası olduğu, davacıya ait davaya konu markanın Türk Patent Enstitüsünde tescilli olduğu ve bu ürünlerin bayilik anlaşması olmaksızın satışa arzının haksız rekabet oluşturup oluşturmayacağı hususunun davaya bakmakla görevli Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi tarafından değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine, yasal sürede talep halinde dosyanın görevli Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl ve birleşen dava davacısı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; Davanın, müvekkiline ait kitlerin davalı tarafından kötülenmesi, müvekkili müşteri portföyünden yararlanılması ve müvekkil şirketin eski ortakları olan davalıların yarattığı haksız rekabet nedeniyle meydana gelen zararların tazminine ilişkin olduğunu, taraflar arasında herhangi bir bayilik ilişkisi söz konusu olmadığı gibi, bayilerden kaynaklanan bir uyuşmazlık da bulunmadığını, ayrıca müvekkili aleyhine açılan patent hakkına tecavüz davası ile bu davanın benzer olmadığını, dava konularının birbiriyle ilgisinin olmadığını, davanın Gcell markasının tescilinden kaynaklanmadığını, marka hakkına tecavüz iddia edilmediğini, sınai mülkiyet kanununa da dayanılmadığını, müvekkili markasının tescilli olmasının marka tesciline dayanmayarak sadece haksız rekabetten kaynaklanan taleplerin ileri sürülmesine engel teşkil etmediğini, davalıların müvekkiline ait ürün görsellerini kullanarak müvekkilinin adını ya da markasını geçirmeden kötülemelerinin haksız rekabet olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava, TTK hükümleri uyarınca haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve uğranılan zararın tazmini istemlerine ilişkindir.Asıl davada davacı, davalıların kendisine ait bir ürünü, davacı müşterileri ile iletişime geçmek suretiyle ve sosyal medya hesapları üzerinden kötülediklerini, ayrıca davacı portföyünden yararlanarak davacının satış yetkisi olan bir ürünü 3.kişilerden tedarik edip davacının müşterilerine davacının fiyatlarının çok altında sattıklarını, davalıların bu eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğini, birleşen davada ise davalının kendisi hakkında patent hakkına tecavüz iddiasıyla açtığı bir davada verilen tedbir kararı kaldırıldığı halde davalı tarafın tedbir kararını kendisinin müşterilerine göndererek müşteri kaybına neden olduğunu, davalıların bu eylemlerinin de haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve uğranılan zararın tazmini istemlerinde bulunmuştur. Davalı ise iddiaların asılsız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Görüldüğü üzere davacı iddiasında, davalılarca kötülendiğini ileri sürdüğü ürünün markasının tescilli olduğundan ve buna ilişkin haklarından söz etmemiştir, kaldı ki söz etmiş olsa dahi davacının davalı tarafın bu tescilli ürünü taklit ederek benzer bir ürün ürettiği veya kullandığı yönünde bir iddiası bulunmadığı sürece, salt ürünün tescilli bir markasının olması 5846 sayılı FSEK ve 551, 554, 555 ve 556 sayılı KHK hükümlerinin somut olayda uygulanmasını gerektirmez. O halde ilk derece mahkemesince, bu davada Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu dikkate alınarak işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen dava davacısı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353(1)a-3 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmek üzere mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Asıl ve birleşen dava davacısı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/10/2019 tarihli 2018/625 Esas 2019/974 Karar sayılı asıl ve birleşen davaya ilişkin hükmünün HMK 353(1)a-3 gereği KALDIRILMASINA; “Asıl ve birleşen davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE”İstinaf yoluna başvuran davacı tarafça yatırılan 44,40- TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile, HMK’nun 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 23/01/2020