Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/313 E. 2022/1585 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/313
KARAR NO: 2022/1585
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/03/2019
NUMARASI: 2018/533 Esas – 2019/343 Karar
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
BİRLEŞEN İSTANBUL 12. ATM.NİN 2018/536 E.2018/1175 K. SAYILI DOSYASI
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
Asıl ve birleşen davanın kabulüne ilişkin verilen kararın asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Asıl davada davacılar … ve … vekili; davalı şirketin 19/03/2018 tarihli genel kurulunun şirket merkezinde yapıldığını, TTK’nın 420.maddesi uyarınca finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konuların görüşülmesinin sermayenin onda birini temsil eden ortaklar tarafından istenilmesi üzerine genel kurulun bir karar almasına gerek olmaksızın toplantı başkanının kararı ile bir ay sonraya bırakılması gerektiğini, genel kurul toplantısında toplantı başkanınca bu yönde bir kısım konuların görüşülmesinin ertelendiğini, bir kısmının da ertelenmediğini, genel kurulun TTK’nın 420.maddesi uyarınca finansal tablolarının müzakeresine bağlı konulardan olan ve genel kurul toplantısı gündeminin yeni yönetim kurulu üyelerinin belirlenmesine ilişkin 5. maddesi ile yönetim kurulu üyelerinin şirket konusu işlerle iştigal etmelerine ilişkin TTK’nın 395. ve 396. maddeleri gereğince izin verilmesine ilişkin 6. maddesinin görüşülmesinin müvekkillerinin iradesine aykırı olarak ertelenmediğini, bu konularda müvekkillerinin ve diğer azınlık pay sahipleri vekillerinin itirazlarına ve bu itirazların genel kurul toplantısı tutanağına geçirilmesine rağmen oy çokluğuyla sözkonusu kararların alındığını, TTK’nın 413. maddesinin 3.fıkrasında yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmaları ve yenilerinin seçiminin yıl sonu finansal tablolarının müzakeresi ile ilgili olduğunun açıkça ifade edildiğini belirterek genel kurul toplantısında alınan 5 ve 6 nolu kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davacılar … ve … vekili; 19.03.2018 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında finansal tabloların müzakeresinin TTK’nın 420. maddesi gereğince ertelendiğini, bu ertelemenin doğal sonucu Yönetim kurulu üyeleri seçiminin de ertelenmesi gerektiğini, ancak yönetim kurulu üyelerinin seçimine geçildiğini, yeni yönetimin eski yönetim ile aynı olduğunu, yönetim kurulunun görevden alınmasının da seçilmesinin de finansal tabloların müzakeresi ile ilgili olduğunu, finansal tabloların müzakeresinin ertelenmesi halinde yeni yönetim kurulu üyelerinin seçiminin ertelenmesinin kanun gereği olduğunu, Yargıtayın bu konuda birçok içtihatının bulunduğunu belirterek yeni yönetim kurulunun seçilmesine ilişkin 5.maddesinin ve yönetim kurulu üyelerine şirket konusu işler ile iştigal etme izni verilmesine ilişkin 6. maddesinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Asıl ve birleşen davada davalı vekili; 19/03/2018 tarihli olağan genel kurulu toplantısında yönetim kurulu seçimine ilişkin iptal isteminin konusuz kaldığını, davalı şirketin 28/06/2018 tarihli ertelenen genel kurul toplantasında yeni bir yönetim kurulunun seçildiğini, bu nedenle dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacılara her türlü bilgi verildiğini ve inceleme hakkı sağlanmasına rağmen bilançoların ertelenmesine ilişkin taleplerin haklı olmadığını, ancak genel kurulda görüşmelerin ertelendiğini, davacıların bu erteleme talebinin hakkın kötüye kullanılması kapsamında kaldığını, davanın kötü niyetli olarak açıldığını, yeni yönetim seçilmesinin zorunlu olduğunu, yönetim seçilmesinin şirket menfaati için yapıldığı, yeni yönetimin eski yönetim ile aynı olmasının tek başına iptal nedeni olmadığını, belirterek dava konusu genel kurulun 5 ve 6 nolu kararlarının iptali taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalı şirketin TTK’nın 420. maddesi gereğince finansal tablolarının müzakeresinin ertelendiği, TTK’nın 413. maddesinde yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmaları ve yenilerinin seçilmesinin, yıl sonu finansal tablolaların müzakeresi maddesi ile ilgili sayıldığı, bu durumda yıl sonu finansal tablolaları müzakere edilip genel kurulca kabul edilmediği müddetçe yeni yönetim kurulu üyelerinin seçilmesinin mümkün olmadığı, davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin 5 nolu gündem maddesinin ve buna bağlı olarak yönetim kurulu üyelerine şirket konusu işlerle iştigal etmelerine TTK’nın 395. ve 396. maddeleri gereğince müsaade edilmesine yönelik alınan kararların iptali gerektiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulü ile davalı şirketin 19.03.2018 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan 5 nolu ve 6 nolu kararların iptaline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; müvekkili şirketin teminat talebinin reddedilmesinin hatalı olduğunu, 28/06/2018 tarihinde yapılan genel kurulda yeniden yönetim kurulu üyesinin seçilmesi nedeniyle bu davanın açılmasında hukuki yarar kalmadığını, mahkemenin kararının gerekçeli olmadığını, savunmada yer verilen hususların incelenmediğini, davacıların finansal tabloların görüşülmesinin ertelenmesi taleplerinin kötüniyetli olduğunu, davacıların şirket yönetiminde görev almaları nedeniyle finansal tablolar hakkında bilgi sahibi olmadıklarını ileri süremeyeceklerini, görev süresi dolan yönetim kurulu üyelerinin seçiminin bir önceki mali yıla ilişkin finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konular dahilinde yer almadığını, eski yönetim kurulunun görev süresinin dolması nedeniyle şirkete yeni yönetim kurulu seçilmesinin kanuni ve fiili bir zorunluluk olduğunu, mahkemece TTK’nın 413 maddesinin hatalı yorumlandığını, şirkete yönetim kurulu atanmaması halinde şirketin organsız kalacağını ve bunun şirketin aleyhine olacağını, yine yönetim kuruluna TTK’nın 395 ve 396. maddeleri uyarınca izin verilmesine ilişkin kararın iptalinin de doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava; davalı şirketin 19/03/2018 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan 5 nolu yönetim kuruluna üye seçimi ile 6 nolu yönetim kurulu üyelerinin şirket konusu işlerle iştigal etmelerine dair TTK’nun 395. ve 396. maddeleri gereğince müsaade edilmesine dair kararların iptali istemine ilişkindir. Davalı şirketin 19/03/2018 günü yapılan olağan genel kurul toplantısında, davacıların talebi üzerine 2 nolu karar ile; “bilanço ve kar/zarar hesaplarının görüşülmesi” gündem maddesinin, 3 nolu karar ile; yönetim kurulu faaliyet raporunun okunması ve müzakere edilmesi maddesinin; 4 nolu karar ile; yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı ibra edilmelerinin TTK’nın 420. maddesi uyarınca divan başkanlığınca 1 ay ertelendiği görülmüştür. Genel kurulun 5 nolu kararı ile; yönetim kurulu üyeliklerine yazılı aday olduklarını belirten …, … ve …’nin 1 yıl süre ile seçilmelerine, 6 nolu kararı ile; yönetim kurulu üyelerinin şirket konusu işlerle iştigal etmelerine dair TTK’nun 395. ve 396. maddeleri gereğince müsaade edilmesine oy çokluğu ile karar verilmiş, 5 ve 6 nolu kararlara davacıların olumsuz oy kullandıkları görülmüştür. Mahkemece yapılan yargılamada davalı şirketin TTK’nın 420. maddesi gereğince finansal tablolarının müzakeresinin ertelenmesi nedeniyle TTK 413. Maddesi gereğince yeni yönetim kurulu üyelerinin seçilmesinin mümkün olmadığı, buna bağlı olarak alınan 6 nolu kararın iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK’nın 445. ve 446. maddelerinde; toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahiplerinin, yönetim kurulu ile kararların yerine getirilmesi kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa, yönetim kurulu üyelerinden her birinin kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine iptal davası açabileceği belirtilmiştir. Genel kurul kararlarının yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için 6102 sayılı TTK’nın 446. maddesi uyarınca, toplantıya katılan üyenin karara ret oyu kullanarak muhalif kalması ve bu keyfiyeti zapta geçirtmesi gerekir, oylama öncesi yapılan görüşme sırasında bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi veya ret oyu kullanılması alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımaz. (Yargıtay 11. HD, 08.12.2015 tarih, 2014/18887; 2015/13122 E.K sayılı emsal ilamı). Somut olayda, asıl davada davacılar … ve …’nin toplantıda hazır bulunan vekilleri, 5 nolu gündem maddesinin görüşülmesi sırasında finansal tabloların görüşülmesinin ertelenmesi nedeniyle yönetim kurulu seçimine ilişkin gündem maddesinin de görüşülmesinin ertelenmesini talep ettikleri, ancak davacıların bu talebi kabul görmeyerek görüşmeye devam edildiği, bunun üzerine davacıların henüz oylamaya geçilmediği sırada bu konuda dava açma haklarını saklı tuttuklarını beyan ettikleri ve muhalefetlerini dile getirdikleri, devamında ise oylamaya geçilerek yönetim kurulu üye seçiminin yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacılar … ve … vekilleri, 6 nolu gündem maddesinin görüşülmesi sırasında da aynı şekilde erteleme talebinde bulunmuşlar ise de davacıların bu talebi yerinde görülmeyerek ilgili gündem maddesinin oylamasına geçilmiştir. Davacılar … ve … vekillerinin 6 nolu gündem maddesine ilişkin görüşme ile ilgili muhalefetlerini 5 nolu gündem maddesinde olduğu gibi henüz oylama yapılmadan ileri sürdükleri anlaşılmaktadır. Birleşen davada davacılar … ve …’in toplantıda hazır bulunan vekilleri ise 5 nolu gündem maddesinin görüşülmesi sırasında finansal tabloların görüşülmesinin ertelenmesi nedeniyle yönetim kurulu seçimine ilişkin gündem maddesinin de görüşülmesinin ertelenmesini talep etmiş, ayrıca toplantı başkanlığına yazılı muhalefet şerhi ibraz etmişlerdir. Devamında ise oylamaya geçilerek yönetim kurulunun seçimi yapıldığı anlaşılmaktadır. Birleşen davada davacılar temsilcisi 6 nolu maddenin görüşülmesi sırasında da muhalefetlerini aynı şekilde yazılı ve sözlü olarak ileri sürmüşler, sonrasında ise 6 nolu gündem maddesi ile ilgili oylamaya geçilmiştir. Genel kurul toplantı tutanağından anlaşılacağı üzere, birleşen dosya davacıları … ve …’in toplantıda hazır bulunan temsilcilerinin, toplantı sırasında Toplantı Başkanlığına 3 adet dilekçe verdikleri, bunlardan birincisinin finansal tabloların görüşülmesinin ertelenmesi için toplantının başında, ikinci dilekçelerinin 5 nolu gündem maddesinin görüşülmesi sırasında oylamadan önce, üçüncü dilekçelerinin ise 6 nolu gündem maddesinin görüşülmesi sırasında oylamadan önce sunulduğu görülmektedir. Genel kurul toplantı tutanağına ve eklerine göre bunlardan başka ibraz edilen dilekçe bulunmadığı, yazılı ve sözlü muhalefetlerin oylamadan önce sunulduğu anlaşılmaktadır. Bu şekilde muhalefet durumunun öneriye karşı olup, kararın alınmasından sonra yapılmış bir karşı çıkmanın (muhalefet) bulunmadığı, bu durumda iptal davası açabilmek için kanunun aradığı “alınan kararlara muhalif kalma” koşulunun yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. (Yargıtay 11. HD, 21/01/2021 tarih, 2019/2293-2021/275 sayılı kararı). Bu nedenle asıl ve birleşen davanın reddi gerekirken kabulü doğru olmamıştır Açıklanan nedenlere, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerekirken genel kurul kararının iptaline karar verilmesi doğru olmadığından istinaf sebebi olarak ileri sürülmese de dava şartına ilişkin olduğundan re’sen incelenmek suretiyle ;asıl ve birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, yapılan hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından asıl ve birleşen davanın dava şartı yokluğundan reddine dair karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Asıl ve birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/533 Esas – 2019/343 Karar sayılı 07/03/2019 tarihli asıl ve birleşen davalara ilişkin kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Asıl ve birleşen davanın dava şartı yokluğundan reddine,” İlk derece yargılamasına ilişkin olarak ; “Asıl dava yönünden; alınması gereken 80,70-TL maktu karar harcının peşin alınan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80-TL harcın davacılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacıların yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya ödenmesine, Birleşen dava yönünden; alınması gereken 80,70-TL maktu karar harcının peşin alınan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80-TL harcın davacılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacıların yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya ödenmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Davalı tarafından yatırılan 54,40‬-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacılar tarafından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından sarf edilen 27,10-TL istinaf yargı giderinin tüm davacılardan alınarak davalıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 10/11/2022