Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/304 E. 2022/1619 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/304
KARAR NO: 2022/1619
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/11/2019
NUMARASI: 2019/343 Esas 2019/785 Karar
DAVA: İştirak Taahhüdünün İfası için Ek Süre
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalı şirketin, sigorta alanında faaliyet gösteren bir kooperatif şirketi iken, 27.11.2017 tarih olağanüstü genel kurul toplantısı ile tür değişikliğine gittiğini, anonim şirkete dönüştüğünü, gerçekleştirilen olağanüstü genel kurul toplantısı ile müvekkili dahil olmak üzere birçok kooperatif pay sahibinin haklarının ihlal edildiğini, İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/832 Esas sayılı dosyası ile ikame edilen davaya ilişkin düzenlenen bilirkişi raporunda davalı şirketin pay sahiplerinden olan … Ltd. Şti.’nin davalı şirkette ortak sıfatını koruduğuna ilişkin görüş bildirildiğini, davalı şirket tarafından 26.11.2018 tarihli ve 9710 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayımlanan Sermaye Taahhüdünü Ödemeye Çağrı İlanı’nda taraflarına verilen sürenin minimum düzeyde olması sebebi ile taraflarından ek mehil talebinde bulunulduğunu, ancak bu taleplerinin hukuka aykırı olarak reddedildiğini belirterek hak kaybına uğramamak adına 10.02.2018 tarihinde gerçekleştirilen olağanüstü genel kurul toplantısında alınan sermaye artırımına ilişkin kararın yürütülmesinin durdurulması ve taraflarına ödeme tahhüdünü yerine getirebilmeleri adına ek mehil verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının talebinin ne olduğunun anlaşılamadığını, birbiri ile çelişen içeriği ve hukuk usulüne uymayan niteliği itibariyle talebin bizatihi kendisinin açıklanmaya muhtaç olduğunu, davacı tarafın 10/02/2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan sermaye artırımı kararının iptali talebinin 3 aylık hak düşürücü süreye tabi olup davanın bu süre içerisinde açılmadığını, davacının huzurdaki davayı açmakta aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davalı şirket tarafından sermaye artırımı sürecinin sigorta mevzuatı ve TTK ile ilgili ikincil mevzuata ve şirket ana sözleşmesine uygun şekilde yürütüldüğünü, müvekkili şirket yönetim kurulu tarafından 16/11/2018 tarihinde alınan kararla iştirak taahhüdünün 28/12/2018 tarihine kadar yerine getirilmesinin ilan edildiğini, davalının iştirak süresinin uzatılması için 17/12/2018 tarihinde talepte bulunduğunu, davacının talebinin 21/12/2018 tarihinde reddedildiğini, 31/12/2018 tarihinde davacı gibi taahhüdünü yerine getirmeyen ortaklar yönünden sürenin 11/02/2019 tarihine kadar uzatılmasına rağmen davacının taahhüdünü yerine getirmediğini, sürenin uzatılması nedeniyle bu davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, davalı tarafından sermaye taahhütlerini yerine getirmeyen davacı taraf dahil bir kısım ortak bakımından temerrüt ve ıskat dahil tüm sonuçların mevzuata uygun şekilde yürütüldüğünü ve yürütülmeye devam ettiğini, davacı tarafından emsal gösterilen ve celbi istenilen dava dosyalarının huzurdaki dava ile hiçbir ilişkisinin bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalı şirketin 10/02/2018 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında alınan karar ile 66.608-TL olan sermayesinin, 10.650.000-TL’ye çıkartılmasına karar verildiği, yönetim kurulu kararının şirket ortaklarına tebliğ edilerek, davacının da aralarında bulunduğu ortaklara yeni pay alma hakkının verildiği, davalı şirketin değiştirilen esas sözleşmesinin 6. maddesi ile “Nakden taahhüt edilen payların itibari değerlerinin %25’i ödenmiş olup, kalan %75’i yönetim kurulunun alacağı kararlara göre bu esas sözleşmenin tescilinden itibaren 24 ay içinde ödenecektir” şeklinde karar verildiği, bu konuda yönetim kurulunun yetkilendirildiği, davalı şirket yönetim kurulunun 16.11.2018 tarih ve 2018/32 sayılı kararıyla pay sahiplerinin bakiye sermaye borçları olan toplam 7.937.541,89-TL’yi 28.12.2018 tarihine kadar ödemeye çağrıda bulunduğu, çağrının şirketin internet sayfasında ve 26.11.2018 tarih 9710 sayılı Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği, alacaklının muacceliyet ihtarıyla belirlenen vadenin mahkeme kararı ile değiştirilmesi veya uzatılmasına dair bir düzenlemenin kanunda bulunmadığı, davacının iştirak taahhütnamesini imzalayarak sermaye taahhüdünde bulunduğu, bakiye sermaye borcunun ödenmesinde ortaklar arası haksız farklılar yaratılmasının eşit işlem ilkesine aykırı olacağı, davalı şirketin kooperatiften anonim şirkete dönüşmesine karar verilen genel kurul kararının iptal edilmesi hususunda İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1394 esas sayılı dava dosyasında genel kurul kararının uygulanmasının durdurulması hususunda bir tedbir kararı verilmediği, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanununun 5/(3) maddesi gereğince sermayenin artırılması zorunluluğu bulunduğu, bu nedenle İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1394 esas sayılı dava dosyasının sonucunun beklenilmesine gerek bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı şirketin kooperatiften anonim şirkete dönüşmesine karar verilen genel kurul kararının iptal edilmesine ilişkin İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1394 Esas sayılı dava dosyası üzerinden iptal davası açıldığını, davanın lehe sonuçlanma ihtimalinin gözönünde bulundurulmadığını, davalı şirketin anonim şirkete dönüştürülmesinde hukuka aykırılıklar bulunduğunu, bu yönüyle sermaye artırmına gidilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yine İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/832 Esas sayılı dosyasından … Ltd Şti’nin davalı şirkette ortak sıfatını koruduğuna karar verildiğini, şirket ortaklarının belirli bile olmadığı kooperatif tarafından tür değişikliğine gidilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, şirket sermayesinin artırılmasının pay sahiplerine ağır bir yükümlülük getirmesi nedeniyle 2 aylık ek mehil talep edildiğini, davalı şirket yönetim kurulunda taahhüdün yerine getirilmesi için verilen sürenin çok kısa olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, sermaye artırımına iştirak nedeniyle taahhüt edilen sermayenin ödenmesi için ek mehil verilmesi istemine ilişkindir. Davacı, 10/02/2018 tarihinde şirket sermayesinin artırımına karar verildiğini, kendisinin sermaye artırımına iştirak ettiğini, ancak yönetim kurulu tarafından iştirak taahhüdünün yerine getirilmesi için belirlenen sürenin kısa olduğunu belirterek ek süre verilmesini talep etmiştir.Davalı şirketin 27/11/2017 günlü olağanüstü genel kurul toplantısında anonim şirkete dönüştürülmesine karar verilmiştir. Davalı şirket 10.02.2015 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan sermaye artırımı kararı ile sermayesini 66.608-TL’den 10.650.000-TL’ye yükseltmiştir. Sermaye artırım kararı sonucunda davacının sermaye artırımına iştirak ederek 08.03.2016 tarihinde rüçhan hakkını kullanarak iştirak taahhütnamesi imzaladığı, anılan iştirak taahhütnamesine göre taahhüt edilen sermayenin 613.000,34-TL’nin davacı tarafından ödendiği, davacının bakiye sermaye taahhüdü borcunun 1.839.001,01-TL olduğu, davalı Şirket Yönetim Kurulu’nun 16.11.2018 tarih ve 2018/32 sayılı karar ile pay sahiplerinin bakiye sermaye borçları olan toplam 7.937.541,89-TL’yi 28.12.2018 tarihine kadar ödemeye çağrıda bulunmaya karar verdiği ve çağrının şirketin internet sayfasında ve 26.11.2018 tarihli ticaret sicili gazetesinde ilan edildiği anlaşılmaktadır. Aralarında davacının da bulunduğu bazı pay sahipleri tarafından 17.12.2018 tarihli yazı ile bakiye sermaye taahhüdü borçlarını ödemeleri için 2 ay ek süre verilmesi talepleri, Yönetim Kurulu’nun 21.12.2018 tarih ve 2018/34 sayılı kararıyla reddedilmiştir. Yönetim Kurulu’nun 31.12.2018 tarihli 2018/35 sayılı kararı ile ise davacı gibi sermaye artırımından kaynaklanan taahhüdünü yerine getirmeyen ortaklar için süre 11/02/2019 tarihine kadar uzatılmıştır. ”Ödemeye Çağrı” başlıklı TTK m. 481 uyarınca “Payların bedelleri, yönetim kurulu tarafından, esas sözleşmede başkaca hüküm bulunmadığı takdirde, pay sahiplerinden ilan yoluyla istenir. İlanda ödenmesi istenen sermaye borcunun oranı veya tutarı ile ödeme tarihi ve ödemenin nereye yapılacağı açıkça belirtilir”. Somut olayda 10.02.2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan sermaye artırımı karan sonucunda davalının değiştirilen esas sözleşmesinin 6. maddesinde “Nakden taahhüt edilen payların itibari değerlerinin %25’i ödenmiş olup, kalan %75’i yönetim kurulunun alacağı kararlara göre bu esas sözleşmenin tescilinden itibaren 24 ay içinde ödenecektir” şeklindeki hükümde 24 ay içinde yönetim kurulunun alacağı kararlara göre bakiye sermaye borcunun ödcneceği belirtilerek bu konuda yönetim kuruluna yetki verildiği anlaşılmaktadır. Sermayenin artırılmasına ilişkin karara karşı açılan iptal davası bulunmamaktadır. Yönetim kurulu tarafından 16/11/2018 tarihinde alınan ve usulüne uygun bir şekilde ilan edilen kararla iştirak taahhüdünün yerine getirilmesi için 28/12/2018 tarihi belirlenmiştir. Bu konuda esas sözleşme ile şirket yönetim kuruluna yetki verilmiş, yönetim kurulunca da bu şekilde vade belirlenmiştir. Yönetim Kurulunun tarihi belirlerken bu yetkisini dürüstlük kuralına veya eşit işlem ilkesine aykırı bir şekilde kullandığı yönünde bir delil bulunmamaktadır. Aksine şirket yönetim kurulu tarafından alınan 31/12/2018 tarihli kararla ödeme süresi 11/02/2019 tarihine kadar uzatılmıştır. Bu durumda davacının bakiye sermaye taahhüdü borcu için ek süre talebinin yerinde olmadığı anlaşıldığından mahkemece davanın reddi isabetlidir. İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1394 esas sayılı dava dosyasının sonucunun beklenmesi talep edilmiş ise de bahsi geçen dava davalı şirketin kooperatiften anonim şirketine dönüşmesine ilişkindir. Elde dava ise sermaye taahhüdünün yerine getirilmesi için ek süre verilmesi istemine ilişkin olup, sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararına karşı açılan bir dava bulunmadığından bahsi geçen dava dosyasının sonucunun beklenilmesinde eldeki dosya için gereklilik bulunmamaktadır. Bu itibarla; mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusu haklı görülmemiştir. Diğer yandan şartları oluşmadığından davalı tarafın HMK 351.maddesi yollamasıyla 329.maddesi uyarınca avukatlık ücreti ve disiplin para cezası talebi ise yerinde görülmemiş olup açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 50-TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 17/11/2022