Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/296 E. 2020/253 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/296
KARAR NO : 2020/253
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/10/2019
NUMARASI : 2016/603 Esas 2019/1162 Karar
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının iptali)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/02/2020
Davanın usulden reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirketin %17 oranında hissedarı olduğunu, şirkete ait 25/03/2016 tarihinde yapılan 2015 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararların kanuna, şirket ana sözleşmesine ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, bu nedenlerle söz konusu kararların iptaline; ayrıca yargılama süresince yönetim kurulu üyelerine 35.000-TL huzur hakkı ödenmesi ve %10 pirim ödenmesine ilişkin kararların da yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle davacı taraf vekili aracılığıyla katıldığı genel kurul toplantısında alınan kararlara kanunun ön gördüğü şekilde muhalefet şerhi yazmadığını, TTK 446.maddesi gereğince muhalefet şerhi bulunmayan kararların iptalinin istenemeyeceğini, iş bu hususun dava şartı olduğunu, bu nedenlerle öncelikle davanın usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise de alınan kararların iptalini gerektirir herhangi bir neden bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, alınan kararlara yönelik olumsuz oy kullanılmasına rağmen karar alındıktan sonra usulüne uygun muhalefet şerhinin bulunmadığı, toplantıya katılan üyenin karara yönelik ret oyu vermekle birlikte bu keyfiyeti tutanağa geçirmesi gerektiği, oylama öncesi yapılan görüşme sonrasında bir öneriye karşı olduğunun belirtilmesinin tek başına karara muhalif olunduğu anlamına gelmeyeceği, usulüne uygun muhalefet şerhinin iş bu dava yönünden HMK 114/2 maddesi gereğince özel dava şartı olduğu, dava şartı yokluğunun yargılamanın her aşamasında mahkemece resen dikkate alınacağı gerekçesiyle davacı tarafından açılan davanın özel dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili; kararın zayıfı ezme, zengin ve güçlünün yanında olma mantığında olduğunu, oysa İş Hukukunda yapıldığı gibi zayıfın yanında olmak gerektiğini, mahkemece; istisnalar hariç artık toplantılara hükümet komserinin katılmadığını, genel kurullarda matbu bir evrak bulunmadığını, yoğun tartışmalar ile tutanakların tanzim edilebildiğini dikkatten kaçırarak hüküm kurduğunu, TTK 446 maddesinin ret oyu verildiğini belgelemekten başka bir amaç içermediğini, ret oyunun tutanağa dercedilmesinin yeterli olması gerektiğini, genel kurulda gerekçeli muhalefet beyanında bulunulduğunu ve ardından olumsuz oy kullanıldığını, sıralaması farklı olsa da muhalefet beyanı ve oy koşulunun gerçekleştiğini, TTK 446 maddesindeki usuli işlemlerin yerine getirildiğini, iptal davası açabileceğini, Divan Kurulunun seçiminin oylama ile yapıldığını, azınlık paydaşın söz sahibi olamadığını, azınlık hissedarın genel kurulun işleyişine müdahale etmesi, tutulan tutanakların doğruluğu ve geçerliliğini kontrol etmesinin mümkün olmadığını, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, TTK’nun 445.maddesi uyarınca davalı şirketin 25/03/2016 tarihinde yapılan 2015 yılı olağan genel kurulun iptali istemine ilişkindir. Genel kurul kararlarının yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için 6102 sayılı TTK’nın 446. maddesi uyarınca, toplantıya katılan üyenin karara ret oyu kullanarak muhalif kalması ve bu keyfiyeti zapta geçirtmesi gerekir, oylama öncesi yapılan görüşme sırasında bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi veya ret oyu kullanılması alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımaz. (Yargıtay 11. HD, 08.12.2015 tarih, 2014/18887; 2015/13122 E.K sayılı emsal ilamı)Somut olayda Genel Kuruldaki 2 nolu kararın YK faaliyet raporuna, 3 nolu kararın denetçi raporuna, 4 nolu kararın bilanço ve kâr/zarar hesaplarına, 5 nolu kararın YK üyelerinin ve denetçinin ibrasına, 6 nolu kararın kâr payı dağıtımına, 7 nolu kararın huzur hakkı ve prim ödenmesine, 9 nolu kararın TTK 397-406 maddeleri uyarınca denetim firması seçilmesine,10 nolu karar ise bağımsız denetim şirketine ücret ödenmesine ilişkindir. YK üyelerinin ibrasında yk üyelerinin de oy kullandığı anlaşılmakta ise de davacının red oyuna karşın YK üyesi olmayan paydaşların kabul oylarının yeterli olduğu alınan kararlarda yeterli nisabın bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekili karara red oyu kullanılmasının muhalefet anlamına geldiğini ileri sürmekte ise de yapılan müzakereler sırasında öneriye karşı olduğunun belirtilmesi veya red oyu kullanılması muhalefet şerhi yazdırılması anlamına gelmemektedir. Yapılan oylamadan sonra davacı paydaş vekili tarafından muhalefet şerhi veya muhalefet şerhi anlamına gelebilecek bir beyanda bulunulmamış, ayrıca yazılı olarak da bildirilmemiştir. Alınan tüm kararlara karşı usulüne uygun bir muhalefet şerhi bulunmadığından alınan kararlar yönünden dava şartının mevcut olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. İlk derece mahkemesince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 26/02/2020