Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/293 E. 2022/1505 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/293
KARAR NO: 2022/1505
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2019
NUMARASI: 2017/1346 Esas 2019/1273 Karar
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkinDüzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/10/2022
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirkete davalı bankanın Kavacık Şubesi tarafından lehtarı … San. ve Dış Tİc. Ltd. Şti. olan 08.05.2017 tarihli … no.lu 355.000-USD ve … no.lu 950.000-USD bedelli 2 adet kesin teminat mektuplarının teyit yazıları ile birlikte verildiğini, müvekkilinin 2 adet teminat mektubu için süresi içinde 13.11.2017 tarihinde davalı bankadan tazmin talebinde bulunduğunu, davalı bankanın İskenderun … Noterliği’nin 21.11.2017 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile teminat mektuplarının lehdara teslim edildiğini ve daha sonra lehdar tarafından mektup asıllarının bankaya iade edilip risk düşümlerinin yapıldığını belirtilerek, tazmin talebini reddettiğini, müvekkilinin teminat mektuplarına ve teyit yazılarına güvenerek lehtara mal sattığını, teminat mektuplarının lehtar tarafından iade edilmesinin müvekkili ile banka arasında oluşan sözleşmeyi tek başına sona erdirmeyeceğini, bunun ancak muhatabın ibra etmesi ile mümkün olduğunu, müvekkilinin herhangi bir ibrasının bulunmadığını belirterek şimdilik 400.000-TL.nin tazmin talebi tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacının 14.11.2017 tarihinde müvekkili bankanın İskenderun Şubesine müracaat edip, orijinal olmayan fotokopi/sahte belgelere dayalı olarak tazmin talebinde bulunduğunu, müvekkili tarafından 2 adet teminat mektubu düzenlendiğini ve teyitleri ile birlikte dava dışı kredi lehtarı ….Ltd.Şti. teslim edildiğini, bir müddet sonra anılan teminat mektupları asıllarının lehtar tarafından müvekkili bankaya 19.06.2017 ve 27.09.2017 tarihlerinde iade edildiğini, mektupların iade edildiğinin davacıya bildirildiğini, davacının sunduğu tazmin edilmesini istediği mektupların orijinal olmadığını ve sahte olduğunun anlaşıldığını, müvekkili bankanın hiçbir yükümlülüğü olmamasına rağmen teminat mektuplarının bankaya iade edildiklerini muhatap davacıya bildirdiğini, davacı ile imzalanan bir sözleşme bulunmadığı için müvekkilinin davacıya karşı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacının müvekkili bankadan teyit alma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davacının mektubun orijinal mi yoksa sahte mi olduğunu ayırt etmesi gerektiğini, sahte teminat mektubunu kabul eden davacının bunun sonuçlarına katlanması gerektiğini belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalı bankanın eyleminin 3.kişinin fiilini taahhüt mahiyetinde olup davalının teminat mektuplarını düzenleyerek muhataba karşı borç altına girdiği, davalının teminat mektuplarını düzenledikten sonra davacı muhatap yerine lehtara teslim ettiği, bunun yanı sıra muhataba hitaben düzenlediği teyit formlarını da lehtara verdiği, bankanın bu yönden kusurlu olarak kabul edilmesi gerektiği, ancak somut olayda lehtarın, davacıya teminat mektuplarının ve şube teyit formlarının asıllarını vermediği, bilirkişi heyeti raporunda da dikkatli şekilde bakıldığında belgelerin renkli fotokopi olduğunun anlaşıldığının belirtildiği, davacı lehtar tarafından getirilen teminat mektupları ile şube teyit yazılarının gerçek olup olmadığı konusunda bankadan teyit alınmadığı, davacının kendisine verilen teminat mektupları ile teyit yazılarının gerçekliğini araştırmamasının da davacının kusuru olarak kabul edilmesi gerektiği, bunun yanı sıra teminat mektupları ile şube teyit yazılarının lehtar tarafından bankaya iade edildiğinde davalı banka tarafından durumun davacıya bildirildiği, lehtarın 08/05/2017 tarihli teminat mektubunu bankaya iade ettiğinin davacıya 27/07/2017 tarihli yazı ile 31/07/2017 tarihinde bildirildiği, davacının bu tarih sonrasında dahi elinde bulunan diğer teminat mektubu ile ilgili olarak davalıdan hiç bir teyit alma girişiminde bulunmadığı, elindeki diğer teminat mektubunun gerçekliğini sorgulamadığı, bu yüzden mektupları ve teyit yazılarını lehtara teslim etmekle kusurlu dahi olsa bankanın mektuplar iade olduğunda davacıya bildirimde bulunmasına rağmen davacının sessiz kalması davacının kusuru olarak kabul edilmesi gerektiği, davalının sorumluluğunun kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili; teminat mektuplarının kıymetli evrak niteliğinde olmadığını, teminat mektubundan dolayı sorumluluğun sona ermesi için muhatap tarafından iade edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin herhangi bir ibrasının bulunmadığını, blokajın çözülmeden önce müvekkilinden ibraname alınmadığınından zarardan davalı bankanın sorumlu olduğunu, davalı bankanın mektup ve teyit asıllarını müvekkili yerine dava dışı lehtara teslim ettiğini, bunun dışında müvekkili firmadan ibra almadan blokeyi çözdüğünü, bankanın zarardan dolayı müvekkiline karşı sorumluluğunun bulunduğunu, davalı bankanın blokeyi çözdükten sonra müvekkiline bildirimde bulunduğunu, bu haliyle müvekkiline bildirimde bulunmasının muhataba bir faydasının kalmadığını, müvekkilinin cevabına göre hareket edilmediğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin kusurlu olarak kabul edilmesi halinde dahi ancak müterafik kusurlu olarak kabul edilebileceğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı banka tarafından davacı muhatap davacıya yönelik olarak ve dava dışı …Ltd Şti. lehine düzenlenen, davacının başvurusuna rağmen tazmin edilmeyen teminat mektuplarının ödenmesi istemine ilişkindir. Davacı, davalı banka tarafından lehtarı dava dışı …Ltd. Şti.olan 08.05.2017 tarihli 355.000-USD ve 25.09.2017 tarihli 950.000-USD bedelli 2 adet kesin teminat mektubu ve teyit yazıları düzenlendiğini, teminat mektuplarına ve teyit yazılarına güvenerek lehdara mal sattığını, teminat mektuplarını vadeleri içinde davalı bankaya sunarak tazmin talebinde bulunduğunu, bankanın lehdar tarafından mektup asıllarının bankaya iade edilip risk düşümlerinin yapıldığı gerekçesiyle tazmin talebini reddettiğini, oysa teminat mektuplarının lehdar tarafından iade edilmesinin sözleşmeyi tek başına sona erdirmeyeceğini, muhatabın ibrasının bulunmadığını, bankanın kusurlu olduğunu belirterek şimdilik 400.000-TL’nin tahsilini talep etmektedir. Davalı ise, davacının 14.11.2017 tarihinde orijinal olmayan fotokopi/sahte belgelere dayalı olarak tazmin talebinde bulunduğunu, düzenlenen 2 adet teminat mektubunun teyitleri ile birlikte dava dışı kredi lehtarı …Ltd.Şti. teslim edildiğini, bir müddet sonra anılan teminat mektupları asıllarının lehtar tarafından bankaya iade edildiğini, davacının tazmin edilmesini istediği mektupların orijinal olmadığını ve sahte olduğunun anlaşıldığını, bankanın hiçbir yükümlülüğü yokken teminat mektuplarının iade edildiğinin muhatap davacıya bildirildiğini, davacı ile imzalanan bir sözleşme bulunmadığı için davacıya karşı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacının bankadan teyit alma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davacının mektubun orijinal mi yoksa sahte mi olduğunu ayırt etmesi gerektiğini, sahte teminat mektubunu kabul eden davacının bunun sonuçlarına katlanması gerektiğini belirtilerek davanın reddini savunmuştur. Somut uyuşmazlıkta davalı banka tarafından dava dışı …Ltd Şti. lehine muhatabı davacı olan, 08.05.2017 tarihli … no.lu 355.000-USD ve 25.09.2017 … no.lu 950.000-USD bedelli 2 adet kesin teminat mektubu düzenlendiği, anılan teminat mektuplarının teyit yazıları ile beraber dava dışı lehtar …Ltd Şti.ne verildiği, dava dışı …Ltd Şti. Tarafından bankaya iade edilen 08/05/2017 tarihli teminat mektubunun banka kayıtlarından 19/06/2017 tarihinde, 15/09/2017 tarihli teminat mektubunun ise 27/09/2017 tarihinde risk düşümünün yapılarak banka kayıtlarından terkin edildiği, davacı tarafından teminat mektuplarının vadeleri içinde 14.11.2017 tarihinde davalı bankaya sunarak tazmin talebinde bulunduğu, davalı banka tarafından da teminat mektuplarının risk düşümlerinin yapılması nedeniyle tazmin talebinin reddine karar verildiği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf davacı ile davalı banka arasında garanti sözleşmesinin kurulup kurulmadığı, teminat mektuplarının lehtar tarafından iade edilmesinin garanti sözleşmesini sona erdirip erdirmeyeceği, davalı bankanın teminat mektuplarının nakde çevrilememesinde tarafların kusuru bulunup bulunmadığı hususlarında toplanmaktadır. Hukukumuzda banka teminat mektupları konusunda açık bir düzenleme bulunmamakta, 6098 sayılı TBK’nun 128. maddesinde düzenlenen Üçüncü Kişinin Fiilini Üstlenme kapsamında bir tür Garanti Sözleşmesi olarak değerlendirilmektedir. Teminat mektuplarının kıymetli evrak niteliğinde olmadığı, diğer bir deyişle hak senede bağlı olmadığından ve garanti sözleşmesi olarak yazılı şekil dahi aranmadığından mektuptan doğan hakkın, mektup metni olmaksızın da ileri sürülebileceği, muhatabın mektubu kaybetmesi veya zayi etmesi halinde de bankanın yükümlülüğü devam edeceği yargı kararlarında da belirtilmektedir (Yargıtay 11. HD. 02/04/2012 tarihli 2010/14557 E. 2012/5132 K.). Bunun dışında, teminat mektubundan kaynaklanan banka borcunun sukutu için mutlaka muhatabın mektubu bankaya sunması gerektiği, mektubun muhatap değil de lehtar tarafından bankaya iadesi halinde, bankanın mutlaka muhatabı bundan haberdar etmesi, muhatabın riskin ortadan kalktığını teyit etmesi ve ancak bu doğrultuda risk çıkışını gerçekleştirmesinin zorunlu olduğu, aksi takdirde lehtar tarafından mektup aslı bankaya getirilse bile bankanın riskinin devam edeceği ifade edilmektedir (Bkz. Yargıtay 11. HD. 30.11.2015 T. ve 2015/10116-12679). Somut olayda, dava dışı kredi lehtarı dava dışı …Ltd Şti.’nin teminat mektupları asıllarını teyit yazılarını davalı bankadan aldıktan sonra davacı muhataba teminat mektuplarının ve teyit yazılarının renkli fotokopilerini teslim ettiği, sonrasında ise teminat mektuplarının asıllarını davalı bankaya iade ederek nakit blokaj teminatlarının serbest kalmasını sağladığı anlaşılmaktadır. Davalı banka teminat mektupları asılları ile birlikte teyit yazılarını da lehtara teslim etmiştir. Davalı bankanın düzenlediği teminat mektuplarının içeriği ile fotokopi olarak düzenlenen teminat mektuplarının içeriğinde farklılık bulunmamaktadır. Garanti sözleşmesi yazılı geçerlilik şartına da tabi olmadığından davalı bankanın muhataba hitaben teminat mektubu düzenlemesi ve lehtara teslim etmesi ile garanti sözleşmesinin kurulduğu kabul edilmelidir. Fakat davacı muhatapla davalı banka arasında bir garanti sözleşmesi kurulmakla davalı bankanın dava konusu teminat mektuplarından doğan riski tasfiye etmek için davacının rızasını da alması gerekmektedir. Davalı bankanın teminat mektubu ve teyit yazılarını muhatabına iletmek üzere lehtara teslim etmesi, ayrıca teminat mektup asılları kendisine iade edilmesi sırasında lehtardan muhatabın düzenlediği ibra yazısını istememesi veya davacının rızasını almaması davalı bankanın kusurunu teşkil etmekte ve davacı muhataba karşı tazminat sorumluluğunu gerektirmektedir. Davalı banka, davacıyı haberdar ettiğini ileri sürmüş ise de davalı banka tarafından davacı muhataba gönderilen bildirimler blokelerin çözülmesinden sonra yapıldığı için davalı bankanın üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirildiğinin kabulü mümkün değildir. Bankalar TBK’nın 115/3. maddesi gereği hafif kusurlarından dahi sorumlu olup ağırlaştırılmış özen yükümlülüğü bulunmaktadır. Teminat mektupları niteliği itibariyle kıymetli evrak olmadığından, davalı banka ile davacı muhatap arasında garanti ilişkisi kurulduktan sonra teminat mektubu lehtar tarafından da iade edilse blokenin davacı muhataba sorulmadan kaldırılmasında davacının kusuru bulunmamaktadır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 22/10/2015 tarihli, 2014/6321 E. 2015/10911 K.; 12/04/2021 tarih, 2020/5317 E. 2021/3560 K. sayılı içtihatları). Bu itibarla mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle; mahkemece davanın reddine dair verilen karar doğru olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, bahsi geçen hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından davanın kabulüne, 400.000-TL’nin 14/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine dair hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/12/2019 Tarih 2017/1346 Esas 2019/1273 Karar sayılı kararın HMK’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KABULÜNE, 400.000-TL’nin 14/11/2017 tarihinden itibaren tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine” İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak ; “Alınması gereken 27.324‬-TL nispi karar ve ilam harcından, yatırılan 6.831-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 20.493‬-TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan ‬6.862,40-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davacı tarafından yapılan 5.100-TL bilirkişi ücreti, 163,80-TL posta masrafı olmak üzere toplam 5.263,80-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı lehine taktir olunan 59.000-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 48-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 27/10/2022