Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/290 E. 2022/1543 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/290
KARAR NO: 2022/1543
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/07/2019
NUMARASI: 2018/394 Esas – 2019/640 Karar
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/11/2022
Davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkil şirket ile davalı şirket arasında 2017 Mayıs ayında bayilik sözleşmesi yapıldığını,müvekkili şirketten yıl içinde satabileceği kadar malın değerinin %80’i oranında teminat vermesinin istenmesi üzerine davalıya 31.12.2017 vade tarihli 80.000-TL bedelli çekin verildiğini, davalı şirketin müvekkilinin herhangi bir sipariş talebi olmamasına rağmen müvekkil şirkete ürün göndermeye başladığını, müvekkili şirkete gönderilen ürünlerin bir kısmının tanıtım amaçlı olduğunu, kalan ürünleri geri alacaklarını söylediklerini, müfredat değişikliği nedeniyle iade edilmeyi bekleyen çok fazla ürün olması nedeniyle davalı şirket temsilcileri ile yapılan görüşmelerde müvekkilinin oyalandığını, bunun üzerine müvekkilinin 13.12.2017 tarihli … sıra no’ lu 25.597,13-TL bedelli irsaliyeli faturayı düzenleyip faturada belirtilen kitapları şirket çalışanı … ile davalı şirketin deposuna gönderdiğini, iade ürünlerin davalı şirketin deposuna bırakıldığına dair fotoğrafların da mevcut olduğunu, davalı şirketin söz konusu iadeleri cari hesaplarına işlemeyerek, kötü niyetli olarak hareket ettiğini, ayrıca davalının müvekkilinin bölgesinde tanıtım yapması nedeniyle 13/12/2017 tarihinde davalının bilgisi dahilinde 1.600-TL ceza faturası düzenlendiğini, müvekkili şirketin davalıya borcu olmadığını, aksine davalı şirketten alacağı olduğunu, müvekkil şirkette, müfredat değişikliği dolayısıyla davalı şirkete iade edilmeyi bekleyen yaklaşık 5.000- 6.000-TL değerinde ürün bulunduğunu, buna rağmen müvekkili şirket aleyhinde haksız olarak İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını belirterek müvekkili şirketin davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalı aleyhine % 20 oranında tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacı tarafça müvekkil şirkete bir kısım ürünlerin iade edildiği iddia edilmişse de bu iddianın herhangi bir hukuki dayanağı bulunmadığını, müvekkili şirket ile davacı arasında, 05.05.2017 tarihli bayilik sözleşmesi uyarınca ticari ilişki bulunduğunu, davacının, bayi olarak müvekkiline ait “…” bünyesindeki kitapların satışını Esenler-Güngören bölgesinde yapmak üzere anlaştığını, davacının eğitim öğretim yılı içerisinde müvekkilden kitap siparişi vermekte ve bayi sınırları içerisinde satış yapmakta olduğunu, müvekkil şirketten sipariş edilen ürünlerin, nakliyeci firma ile davacı şirkete teslim edildiğini, ürünlerin davacı şirket çalışanlarınca imza karşılığı teslim alındığını, ürünlerin teslim edilmesine ve faturaların davacı tarafa tebliğ edilmesine herhangi bir itiraz edilmemiş olmasına rağmen davacı tarafın sipariş talebinin olmadığı iddiasının makul bir açıklamasının bulunmadığını, teslim edilen ürünlerin bir kısmının tanıtım amaçlı olduğu, kalan ürünlerin geri alınacağına yönelik iddianın gerçek dışı olduğunu, müvekkil şirketin herhangi bir nedenden dolayı iade kabul etme yükümlülüğü bulunmadığını, müvekkil şirkete 13.12.2017 tarihli … sıra numaralı irsaliyeli faturanın tebliğ edilmediğini, bu faturadan dava dilekçesi ile haberdar olduklarını, davacı tarafından müvekkile verilen çeklerin bayi sözleşmesi uyarınca mal alma taahhüdünün karşılığı olarak ödeme aracı niteliğinde verildiğini, bu çekin teminat çeki olup olmaması hususunda bir uyuşmazlık bulunmadığını, uyuşmazlığın davacı tarafın verdiği çekin meblağını aşan cari hesap borcundan kaynaklanmakta ve icra takibinin de buna ilişkin olduğunu, müvekkili şirketin bölge temsilcisinin davacı taraf ile bölge ihlaline ilişkin herhangi bir irtibatı söz konusu olmadığını belirterek davanın reddine, davacının tazminata mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, dosyadaki delillere göre taraflar arasında 05/05/2017 tarihli bayilik sözleşmesi bulunduğu, sözleşme kapsamında davalıya ait ürünlerin davacı tarafından satıldığı, davacının davalıdan 8.091,26-TL alacağı bulunduğunu beyan ettiği, davacının kendi defterlerindeki davalı aleyhine 103.853,79-TL lik ve 19.849,64-TL lik kayıtların hiçbir dayanağının bulunmadığı, yine davacı defterlerinde davalı aleyhine kayıtlı 1.600-TL lik bölge ihlali faturasının sözleşmesel dayanağının bulunmadığı, davacı kayıtlarında yer alan … nolu 13/12/2017 tarihli irsaliyeli faturaya konu ürünlerin davalıya iade edildiğine ilişkin ispat edici delil bulunmadığı, bu belgeler dikkate alınmadığında davacının davalıdan herhangi bir alacağının bulunmadığının anlaşıldığı, davalının incelenen ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalıdan 18.638,54-TL alacaklı göründüğü, alacaklı olduğunu ispat yükü üzerinde olan davalının dosyaya sunulan fatura ve bu faturalara bağlı irsaliyeli fatura içeriklerine göre bu tutarın 17.903,17-TL lik kısmını belgelendiremediği, sadece 737,37-TL lik alacağını ispat edebildiği, buna göre davacının davalıya 17.903,17-TL tutarında borçlu olmadığı gerekçesiyle davacının İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasına dayanak açık hesaptan ötürü davalıya 17.903,17-TL tutarında borçlu olmadığının tespitine, kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacı tarafından açılan davada bir adet iade faturası ve bir adet ceza faturası nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talep edildiği, davanın da bu faturalar üzerinden yürütüldüğünü, mahkemece de davacı tarafından düzenlenen bu faturaların haklı olmadığının tespit edildiğini, müvekkili tarafından düzenlenen faturalara davalı tarafın hiç bir itirazının bulunmadığını, bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili şirketin tüm faturaları dosyaya ibraz ettiğini, yerinde inceleme sırasında tüm verilerin bilirkişi incelemesine açıldığını, bilirkişi raporunda 05/10/2016 tarihli faturanın 01/10/2016 tarihli irsaliyesinin bulunmadığı tespitinin hukuka aykırı olduğunu, yine de 01/10/2016 tarihli irsaliyeyi istinaf dilekçesi ekinde ibraz ettiklerini, irsaliyede davacı tarafın imzasının bulunduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satıma dayalı cari hesap alacağının tahsiline yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı tarafından davacı aleyhinde başlatılan icra takibinde 18.638,54-TL cari hesap alacağının tahsili talep edilmekte olup, icra takibi itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir. Davacı taraf, müfredat değişikliği nedeniyle davalıya iade edilen ürünlerle ilgili 13.12.2017 tarihli … sıra no’ lu 25.597,13-TL bedelli irsaliyeli fatura ile kendisine ait satış bölgesinde davalının tanıtım yapması nedeniyle 13.12.2017 tarihli … sıra no’lu 1.600-TL bedelli ceza faturası düzenlediğini, ayrıca müfredat değişikliği nedeniyle elinde 5.000-6.000-TL iade edilmeyi bekleyen kitap bulunduğunu belirterek borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece ise, davacının 13.12.2017 tarihli … sıra no’ lu 25.597,13-TL bedelli iade faturasına konu ürünlerin davalıya iade edildiğini ispatlayamadığı, yine davacı tarafından düzenlenen 13.12.2017 tarihli … sıra no’lu 1.600-TL bedelli ceza faturasının sözleşmesel dayanağının bulunmadığı, ancak davalının da ibraz edilen irsaliyelere göre alacağının 17.903,17-TL’lik kısmını belgelendiremediği gerekçesiyle davacının davalıya 17.903,17-TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Bilirkişi incelemesinde, 05.01.2018 takip tarihi itibari ile davalının ticari defterlerine göre, davalının davacıdan 18.638,54 TL alacaklı, davacının ticari defterlerine göre ise davacının davalıdan 8.091,26 TL alacaklı göründüğü, hesap bakiyelerine göre taraflar arasındaki hesap farkının (18.638,54 TL + 8.091,26 TL) 26.729,80 TL olduğu tespit edilmiştir.Davacının defterlerinin incelenmesinde; davalının defterlerinde yer almayan ancak davacının lehine olan 04/08/2016 tarihli 103.853,79-TL bedelli ve 31/12/2016 tarihli 19.849,64-TL bedelli açıklaması bulunmayan kayıt ile 13/12/2017 tarihli 25.597,13-TL bedelli iade faturası ve 13/12/2017 tarihli 1600-TL bedelli ceza faturasının kayıtlı olduğu tespit edilmiştir.Davalının defterlerinin incelenmesinde, davacının defterlerinde yer almayan; 16/09/2016 tarihli 25.000-TL, 06/10/2016 tarihli 50.000-TL, 06/10/2016 tarihli 50.000-TL, 08/11/2017 tarihli 20.000-TL bedelli açıklaması bulunmayan ancak davacının lehine olan kayıtlar ile davalının lehine olan 05/10/2016 tarihli 16.655,46-TL mal faturası, 1.247,71-TL (5 adet iade faturası nedeniyle kesilen fiyat farkı), 2.987,60-TL (3 adet mal faturası) olmak üzere toplam 20.890,77-TL kayıt bulunduğu anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda davalı alacaklı tarafından düzenlenen 05/10/2016 tarihli 16.655,46-TL bedelli fatura ve 1.247,71-TL bedelli (5 adet iade faturası nedeniyle kesilen fiyat farkı) olmak üzere toplam 17.903,17-TL alacağın ispatlanamadığı belirtilmiş ve mahkemece de bu yönde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak davacı menfi tespit istemini sadece kendisi tarafından düzenlenen 13.12.2017 tarihli 25.597,13-TL bedelli iade faturası ile 13.12.2017 tarihli 1.600-TL bedelli ceza faturasına dayandırmakta olup mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davacı bahsi geçen iki adet fatura içeriği alacağını ispatlayamamıştır. Diğer taraftan davacının ticari defterlerinde davalıdan 8.091,26-TL alacak kaydı görünmekte ise de bahsi geçen iki adet faturaya dayalı olarak iddiasını ispat edemediğinden kendi defterlerine göre davalıya 19.105,87-TL borçlu duruma düşmektedir. Davalının kendi ticari defterlerinde de davalı lehine 18.638,54-TL alacak kaydı bulunduğundan her iki tarafın defterlerinin davalının davacıdan 18.638,54-TL alacaklı olduğu hususunda uyum içerisinde olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken davacının davalıya 17.903,17-TL yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi doğru olmamıştır.İcra ve İflas Kanunu’nun 72/4. maddesi; “…Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez…” şeklindedir. Hükümde, menfi tespit davasının alacaklı lehine sonuçlanması halinde alacaklının tazminata hak kazanabilmesi için alacağın tahsilinde ihtiyati tedbir dolayısıyla gecikme oluşması gerekmektedir. Somut olayda mahkemece 02/05/2018 tarihinde İİK 72/3 maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı verilerek icra dosyasına yatırılacak paranın alacaklıya öödenmemesine karar verilmiş, teminat yatırılarak ihtiyati tedbir kararı infaz edilmiştir. Buna göre İİK ‘nun 72/4 maddesi uyarınca davalı yararına tazminat koşulu gerçekleşmiştir. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince davanın reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, hükmün kaldırılmasına, davanın reddine, davacı aleyhine %20 tazminata hükmedilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/394 Esas – 2019/640 Karar sayılı 04/07/2019 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA;”Davanın Reddine, İİK 72/4 m. uyarınca alacağın %20’si oranındaki 3.727,70-TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya ödenmesine” İlk derece mahkemesine ilişkin olarak; “Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 318,30-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 237,6‬0-TL fazla harcın talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 305,74‬-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/11/2022