Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/289 E. 2022/1531 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/289
KARAR NO: 2022/1531
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2019
NUMARASI: 2015/100 Esas 2019/819 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/11/2022
İlk derece mahkemesince verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili bankanın Üsküdar şubesi ile davalı …Ltd. Şti. arasında imzalanan 21/10/2013 tarihli 2.000.000-TL bedelli kredi sözleşmesine istineden borçlu firmaya kredi kullandırıldığını, diğer davalıların bahsi geçen genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, kredi sözleşmesinden kaynaklanan 1.216.538,96-TL borcun ödenmesi amacı ile hesabın Üsküdar … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile kat edildiğini, borcun süresi içerisinde ödenmediğini, davalılar hakkında İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/805 D.iş sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı alındığını ve İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası icra takibi başlatıldığını, davalıların borca, borcun faizine ve takibe itirazı neticesinde icra takibinin durduğunu belirterek davalıların itirazının iptaline, icra takibinin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Dava dilekçesi davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalılar tarafından süresinde cevap dilekçesi sunulmamıştır. Davalı …’nun 14/03/2015 tarihinde vefatı ile geriye mirasçı olarak eşi …, oğlu …, kızı …, kızı …’un kaldığı, ancak …, …, … tarafından mirasın reddedildiği, müteveffa … yönünden davaya dahili davalı … yönünden davaya devam olunduğu anlaşılmaktadır. Davalı … ve … San Ve Tic. Ltd Şti. vekili aşamalardaki beyanında; takibe dayanak 21/10/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinde müvekkili şirketin ve müvekkili …’nun murisi …’nun kefil olarak imzalarının bulunduğu bölümde yer alan “kefil olunan tutar ve para birimi” ibaresinin karşısında yazılı “2.000.000-TL” rakamlarının ve “kefil olunan tarih” ibaresinin karşısında yazılı “21/10/2013” rakamlarının müvekkillerinin eli ürünü olmadığını, bu nedenle müvekkilleri yönünden kefâlet koşullarının gerçekleşmediğini savunarak müvekkilleri yönünden davanın reddine ve müvekkilleri lehine dava değerinin %20’si oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı bankanın Üsküdar Şubesi ile davalı …Tic. Ltd. Şti. arasında 21/10/2013 tarihli 2.000.000-TL bedelli genel kredi sözleşmesi akdedildiği, anılan sözleşmeyi …, … ve …Ltd. Şti.’nin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı, davalı … Ltd. Şti. ve … vekilinin, takibe dayanak 21/10/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinde …Ltd. Şti’nin ve …’nun kefil olarak imzalarının bulunduğu bölümde yer alan “2.000.000,00-TL” ve “21/10/2013” rakamlarının aynı zamanda …Ltd. Şti.’nin yetkilisi de olan …’nun eli ürünü olmadığı yönündeki itirazları üzerine yapılan inceleme sonucunda bu yazıların …’na ait olmadığının tespit edildiği, davalı …Ltd. Şti. ve müteveffa … yönünden kefâlet sözleşmesinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 586. maddesindeki yasal koşulları taşımadığı gerekçesiyle davalılar davalı …Ltd. Şti. ve müteveffa … yönünden davanın reddine, davalı …Ltd. Şti. ve … aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne; tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalıların İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile 1.216.538,96-TL asıl alacak, 77.047,47-TL işlemiş faiz, 3.852,37-TL BSMV işlemiş faizin %5 gider vergisi üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %40 oranında temerrüt faizi ve faizin %5 gider vergisi uygulanmak sureti ile takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, gayrinakit alacak (çek yasal garanti bedelinin deposu) yönünden; çek tutarı olan 20.160-TL’nin davalı …Ltd. Şti. tarafından bankada açılacak faiz getirmeyen bir hesaba depo edilmek sureti ile takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, hüküm altına alınan alacağın (1.216.538,96-TL asıl alacak + 77.047,47-TL işlemiş faiz=1.293.586,43-TL) %20’si üzerinden hesaplanan 258.717,29-TL icra inkar tazminatının davalı …Ltd. Şti. ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, yasal koşulları oluşmadığından davalı …Ltd. Şti. ve davalı müteveffa … mirasçısı …’nun kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müteveffa …’na kat ihtarnamesi ve ödeme emri tebliğine rağmen kefaletin sıhhatı konusunda beyanda bulunmadığını, ayrıca davaya cevap da vermediğini, müteveffa ile temlik eden banka arasında irade birliği bulunduğunu, müteveffanın kefaletin sıhhatine yönelik bir itirazı bulunmadığı halde mirasçı tarafından süresinden sonra sunulan beyanların dikkate alınmaması gerektiğini, ayrıca mirasçı tarafından kefaletin geçersizliğinin ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması oluşturduğunu, imza incelemesinin de eksik evraklarla yaptırıldığını, müteveffaya aidiyeti belli olmayan 3 adet yazı örneği alındığını, yazı örneklerinin ise resmi değil şahsi örnekler olduğunu, eksik evraklar üzerinden yaptırılan incelemenin yetersiz olduğunu, ayrıca getirtilen evrakların 2003, 2009, 2013 yıllarına ait olduğunu, eski tarihli yazıların sonradan değişikliğine uğramasının kuvvetle muhtemel olduğunu, ayrıca müteveffanın yalnızca yazı örneklerinin getirildiğini, oysa inceleme konusu yapılan hususun rakamlardan oluştuğunu, bunun dışında müteveffanın daha önce de aynı koşullar altında kurduğu kefalet sözleşmesi olup olmadığının, kefalet karşılığı ödeme yapıp yapmadığının bankadan sorulması gerektiğini, müteveffaya ait rakamların da yer aldığı resmi kurumlardaki yazıların getirtilmek suretiyle Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Kurulu’ndan rapor alınması gerektiğini, ancak buna yönelik taleplerinin mahkemece karşılanmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında alacaklı … tarafından davalılar aleyhinde 1.226.618,96-TL asıl alacak, 77.685,87-TL işlemiş faiz, 3.884,29-TL BSMV olmak üzere toplam 1.308.189,12-TL’nin takip tarihinden itibaren işleyecek %40 oranında temerrüt faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile ilamsız icra takibi başlatılmış olup, borçluların yasal süresinde itirazı sonucunda icra takibinin durduğu, yasal süresi içerisinde iş bu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.Davalı kefil …’nun yargılama sırasında vefatı üzerine mirasçı sıfatıyla davaya dahil edilen … ve davalı …Ltd. Şti vekili tarafından cevap süresinden sonra …Ltd. Şti’nin ve …’nun kefil olarak imzalarının bulunduğu bölümde yer alan “2.000.000,00-TL” ve “21/10/2013” rakamlarının …’nun eli ürünü olmadığı sürülmüştür. Mahkemece, kefaletin kanundaki şartları taşımadığı gerekçesiyle davalılar …Ltd. Şti’nin ve …’nun mirasçısı yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı tarafından istinaf edilmiştir.Konu ile ilgili TBK’nın 583’üncü maddesi “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.”hükmünü haizdir.Somut olayda, davacı bankanın Üsküdar Şubesi ile davalı …Ltd. Şti. arasında 21/10/2013 tarihli 2.000.000-TL bedelli genel kredi sözleşmesi akdedildiği, anılan sözleşmeyi …, … ve …Ltd. Şti.’nin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı sabittir. Uyuşmazlık, …Ltd. Şti’nin ve …’nun kefil olarak imzalarının bulunduğu bölümde yer alan “2.000.000,00-TL” ve “21/10/2013” rakamlarının …’nun eli ürünü olup olmadığı, bu davalılar yönünden kefaletin geçerlilik koşulları bulunup bulunmadığı hususundadır. Mahkemece, genel kredi sözleşmesinin aslı ve müteveffa …’nun imza ve yazısını içeren sözleşme tarihinden önce resmi kurumlarda düzenlenmiş belgelerin asılları getirtilmek suretiyle yaptırılan grafolojik incelemede; …’nun kefalet beyanı bölümündeki “…” ve “birlikte müteselsil kefil” ibareli el yazılarının …’nun eli ürünü olduğu; ancak “2.000.000,00-TL” ve “21/10/2013” rakamlarının …’nun eli mahsulü olmadığı tespit edilmiştir. Yine …Ltd. Şti’nin kefalet beyanı bölümündeki “2.000.000,00-TL” ve “21/10/2013” rakamları ile “birlikte müteselsil kefil” ibareli el yazısının şirket yetkilisi …’nun eli mahsulü olmadığı tespit edilmiştir. Bilirkişi incelemesinde mukayeseye esas alınan belgelerin hem sözleşme tarihinden önce hem de resmi kurumlar önünde düzenlendiği, bilirkişi raporunda karşılaştırmanın denetime elverişli şekilde yapıldığı anlaşıldığından mahkemece bilirkişi raporunun yeterli görülerek hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Sözleşmede, davalı kefil …Ltd. Şti yönünden kefalet tarihi, kefalet limiti ve kefaletin türü, müteveffa kefil … yönünden ise kefalet tarihi ve kefalet limiti kendilerine ait el yazısı ile yazılmadığından TBK m.583 uyarınca geçerli bir kefalet ilişkisinden bahsedilmesi mümkün değildir. Kanunda kefaletle ilgili öngörülen geçerlilik koşullara uyulmadan alınan imza hükümsüz olduğundan sahibini bağlamaz. Diğer taraftan kanunda düzenlenen şekle uyulmaması nedeniyle meydana gelen geçersizlik re’sen dikkate alınması gerekmekte olup davayı genişletme yasağına da tabi değildir. Davalı geçersizliği ileri sürmenin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu ileri sürmektedir. Ancak geçersizliği ileri süren kişinin sözleşmeyi yerine getirmekten kaçınmada korunmaya değer bir menfaati bulunduğunun ispatı gerekmediği gibi geçersizliği ileri sürme hakkının kullanılmasını dürüstlük kaidelerine açıkça aykırı bir hale koyan durumların varlığını geçersizliğin ileri sürülmesini kabul etmeyen davacı tarafın ispatlaması gerekir. Kredi bedellerinin bu kişilere aktarıldığına dair bir iddia ileri sürülmemiştir. Somut olayda şekil noksanlığını ileri sürmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu davalı bankaca açıkça ortaya konulamamıştır. Davacı bankanın, davalının kefaletinin, kanundaki düzenleme çerçevesinde şekil şartlarına uygun olarak alınması gerektiğini ve buna aykırı düzenlenen kefaletin geçerli olmayacağını bilecek durumda olduğu da dikkate alındığında şekle aykırılığın ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanması olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Bu itibarla mahkemece kefaletin geçersizliğini ileri süren davalılar bakımından davanın reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Açıklanan nedenlerle; mahkemece davalılar …Ltd. Şti. ve müteveffa … mirasçısı … yönünden davanın reddine dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.02/11/2022