Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/282 E. 2022/1566 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/282
KARAR NO: 2022/1566
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/10/2019
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/11/2022
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin 01.01.2004 tarihinden 01.01.2013 tarihine kadar davalı bankanın adına Sirkeci Şubesi’ndeki hesabı üzerinden bankacılık işlemleri yaptığını, davalı bankanın müvekkilinin işlemlerinden dolayı gelen havale komisyonu, ihracat özel fatura girişi komisyonu, proje komisyonu, kırtasiye komisyonu, peşin ithalat komisyonu, ithalat swift komisyonu, ithalat kırtasiye komisyonu, ithalat peşin komisyonu, çek giriş masrafı, teminat mektubu komisyonu, çek ödendi bildirim komisyonu, çek takası müşteri masrafı – normal komisyon, çek numarasına istinaden takasa gönderme komisyon tahsilatı, çek ödemesi havale komisyonu, çek bedeli havale komisyonu, çek Merkez Bankası bildirim ücreti, hesap ekstresi komisyonu, eft komisyon tahsilatı, refli işlemi komisyonu, çek karne komisyonu, proje ithalat komisyonu, ekspertiz ücreti, ipotek tesis komisyonu, hesaptan komisyon tahsilatı, satıcı ödeme komisyon tahsilatı, müşteri hesap ekstresi komisyon tahsilatı ve özel fatura giriş komisyon tahsilatı adı altında tahsilatlar yaptığını, bu kapsamda bankaca yasal olmayan kesintiler yapıldığını, yine kesilmesi gereken kalemlerde de fahiş kesintiler yapıldığını, bu tahsilatların yapıldığının fark edilmesi üzerine banka değiştirilerek başka bir banka ile çalışmaya başladıklarını, şimdiki bankanın yaptığı tahsilat ve kesintiler ile davalı bankanın daha önce yaptığı kesinti ve tahsilatlar arasında fahiş farklar olduğunu belirterek, davalı bankanın yaptığı haksız tahsilat miktarının geriye dönük 10 yıl için tespiti ile 5.000-TL’nin her bir tahsilatın yapıldığı tarihten itibaren en yüksek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; taraflar tacir olduğundan uyuşmazlıkta tüketici mevzuatının uygulanamayacağını, 6102 sayılı TTK’nın 20 ve 22 maddeleri gereğince tacir olan bankanın yaptığı iş ve işlemlerden dolayı ücret alma hakkına sahip olduğunu, ayrıca 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 144. maddesine istinaden TCMB tarafından çıkarılan Tebliğ ile, kredi işlemlerinde sağlanacak menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelik ve sınırlarının bankalarca serbestçe belirlenebileceğinin düzenlendiğini, davacının kullanış olduğu krediden kaynaklı olarak müvekkilince alınan komisyonun sözleşmeye ve yasaya uygun olduğunu, geri ödeme planı her müşteri için farklı düzenlenmekte olduğundan genel işlem koşulu niteliğinde olmadığını, komisyon bedelinin de tarafların mutabakatıyla belirlenerek geri ödeme planında açıkça belirtildiğini, davacının sözleşme ve eklerini okuyarak imzaladığını, sözleşmede komisyon bedeli alınacağının belirtilerek eki olan geri ödeme planında da komisyon tutarının ve oranının açıkça belirtildiğini, uyuşmazlık konusu sözleşmelerin sözleşme serbestisi kapsamında düzenlendiğini, sözleşmede sözleşme özgürlüğünü ihlal eden bir hüküm bulunmadığını, davacının komisyon alacağına dair bir ihtarı bulunmadığından komisyonun tahsil edildiği tarihten itibaren faiz istenebilmesinin mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; taraflar tacir olup aralarında akdettikleri sözleşmenin TBK 26 maddesinde öngörülen sözleşme özgürlüğü ilkesine tabi olduğu, bu kapsamda taraflar sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içerisinde özgürce belirleme hakkına sahip oldukları, bilirkişi raporuna yapılan itirazların ek rapor ile de giderilememiş olması nedeniyle alınan son bilirkişi raporunda; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 4/2. maddesi ile davalı bankanın kredi işlemlerinde sağlanacak faiz dışında bankaya sağlanacak menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ile azami miktar ve oranlarının TCMB’ce yayınlanacak tebliğlere göre belirleneceğinin öngörüldüğü, bu kapsamda davalı bankanın 2006-2013 tarihleri arasında USD cinsinden kullandırılan kredi ödeme planlarında ortalama %2 oranında olmak üzere 169.401,32-USD komisyon alınacağının yazılı olduğu, işbu tutarın davanın açıldığı 17/03/2015 tarihindeki karşılığının 444.441,30-TL olarak hesaplandığı, ancak davalı banka tarafından 2006-2013 arası davacı şirketten masraf ve komisyon olarak 5.595,69-TL, 23.481,91-TL, 172.061,90-TL ve 54.157,18-TL olmak üzere toplam 255.660,68-TL tahsilat yapıldığı, yapılan bu tahsilatın davalı banka tarafından sözleşme ve ödeme planında öngörülen oran doğrultusunda alınması gereken oran ve miktardan daha az olduğu, ayrıca bu şekilde tahsil edilen masraf ve komisyonların bankaların almış olduğu masraf ve komisyon ortalamasının da altında kaldığı, bu nedenle davacının davalıdan talebi mümkün bir masraf ve komisyon alacağının bulunmadığının tespit edildiği, alınan bilirkişi raporunun denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; mahkemece bilirkişi raporları arasındaki çelişkiler giderilmemiş olup, hükme esas alınan son bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, alınan ilk bilirkişi raporunda, yasal olmayan pek çok kalem adı altında kesinti yapılan miktarların hesaplandığını, ancak kullanılabilecek oransal veriler olmadığından karşılaştırma yapılamadığını, ancak söz konusu ödeme planlarındaki oransal uygulamalara göre fazla tahsilat yapıldığının belirtildiğini, son tarihli bilirkişi raporunda ise taleplerinin yanlış anlaşıldığını, ticari kredilerdeki komisyon oranlarının karşılaştırılmasının yapıldığını, ancak değişik, birden fazla kalem adı altında yapılan işlemlerden alınan komisyon veya kesintilerin oranlarının karşılaştırmasının yapılmadığını, dava dilekçesinde müvekkiline kullandırılan ticari kredilerden yapılan kesintileri talep etmediklerini, ilk bilirkişinin talepleri doğrultusunda rapor hazırladığını, ticari kredilerin kesintilerinin ihtilaf konusu olmadığını, farklı işlemler adı altında fazla miktar kesinti yapıldığını beyan ederek miktarı hesapladığını, ancak elinde yeterli veri olmadığı için kapsamlı bir rapor hazırlayamadığını, son bilirkişinin ise dava konusu talepleri dışında bir rapor hazırladığını, bu raporda ticari kredilerde kullandırılan komisyon ve komisyon oranları ile davalının kullanmış olduğu ticari kredi ve komisyon oranlarının karşılaştırılmasının yapıldığını, ancak mahkemenin taleplerini anlamayarak sanki ticari kredilerden kesilen komisyon talep edilmişcesine, raporun sonuç kısmında yazan ve yine emsal olmayan başka bankaların tarihi dahi belli olmayan komisyon ve oranlarının, davalı bankanın uyguladığı komisyon ve komisyon oranının altında kaldığından bahisle davanın reddine karar verdiğini, oransal karşılaştırma yapılan rakamsal miktarların, ticari kredi komisyon oran ve miktarları olduğunu, ancak taleplerinin, farklı kalemler adı altında alınan komisyonlar olduğunu, aynı zamanda bu komisyon ve oranlar da emsal banka komisyon ve oranları olmayıp, davalının katılım bankası olduğunun da göz ardı edildiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, bankacılık hizmetleri sırasında davalı finans kurumu tarafından davacıdan tahsil edilen komisyon ve masrafların iadesi istemine ilişkindir. Somut olayda; taraflar arasında 22.08.2008 ve 21.11.2011 tarihli genel kredi sözleşmeleri ile genel hesap ve bankacılık hizmetleri sözleşmesi akdedildiği, davacı tarafça işbu davada; 17.03.2015 olan dava tarihinden geriye dönük 10 yıllık süre içerisinde gerçekleşen bankacılık işlemleri kapsamında, davalı banka tarafından dava dilekçesinde belirtilen 28 kalem komisyon ve masraf tahsil edildiği, söz konusu komisyon ve masraf kesintilerinin bir kısmının sözleşmeye aykırı, bir kısmının ise sözleşmeye uygun olmakla birlikte fahiş olduğu ileri sürülerek işbu davanın açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Bankalarca masraf ve komisyon adı altında yapılan tahsilatların yasal dayanağı, bankacılık işlemlerinin gerçekleştirildiği, tarihte yürürlükte bulunan 2014/6 sayılı Tebliğ ile değişik 2006/1 sayılı Tebliğ hükümleridir. 09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan ve 2014/6 sayılı Tebliğ ile güncellenen 2006/1 sayılı Tebliğin 3. maddesinde, bankalarca mevduata uygulanacak sabit veya değişken faiz oranlarının serbestçe belirleneceği, 4. maddesinde ise reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının serbestçe belirleneceği kabul edilmiştir. Yine aynı Tebliğin 6/2. maddesine göre; bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar. Bu durumda ticari kredilerde ve bankacılık işlemlerinde bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken öncelikle, kredi sözleşmesiyle belirlenen bir oran olup olmadığı araştırılmalı, olması halinde bu oran üzerinden masraf tahsil edilebileceği kabul edilmeli, sözleşmeyle bir oran belirlenmediğinin tespiti halinde ise, bankanın masraflara ilişkin olarak belirlediği ve ilan ettiği oranlar bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, varsa yine bu oran üzerinden masraf tahsil edilebileceği kabul edilmeli, ilan edilen bir oran veya tutar bulunmaması halinde ise, tahsil edilen masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Bu kapsamda somut olayda; davalı banka tarafından kullandırılan ticari kredilere ait sözleşmenin eki niteliğindeki geri ödeme planlarında komisyon oranları belirtilmiş olup, davacı şirketin de kaşe ve imzası bulunmaktadır. Ancak davacı vekilince, bu komisyon bedellerinin dava konusu edilmediği anlaşılmaktadır. Davacının talebi, dava dilekçesinde 28 kalem olarak belirtilen komisyon masraf tahsilatlarına ilişkindir. Mahkemece hükme esas alınan son bilirkişi raporunda; davalı banka tarafından sunulan 2006-2013 arası masraf komisyon toplamının 255.660,68-TL olduğu, davalı bankanın tahsil ettiği komisyon tutarlarının diğer bankaların almış olduğu komisyon ortalamasının altında olduğu, davacı vekilince dava dilekçesinde 28 adet işlem adı altında yasal olmayan kesintiler yapıldığını beyan etmesine karşın bu kalemlerin neler olduğunu açıklamadığı, ancak tüm kalemlerin bankacılık mevzuatına uygun olduğu, tüm kesintilerin taraflarca imzalanmış olan genel kredi sözleşmesinin 8.4, 10 ve 24. maddelerine uygun olarak yapıldığı belirtilmiştir. Gerçekten de dava dilekçesinde davalı bankanın 28 kalemde fahiş kesinti yaptığı ileri sürülmüşse de, davalı bankanın hangi kalemde ne miktarda fazla kesinti yaptığı açıklanmamıştır. Davacı, davalı banka ile devam eden uzun süreli ticari ilişkisini bitirerek başka bir banka ile çalışmaya başlamış olup, ilişki bittikten sonra söz konusu masraf ve komisyonların fahiş olduğu ileri sürülmüştür. Bu kapsamda taraflar arasındaki ticari ilişki 2013 yılına kadar devam etmiş olup, uzun süreli ilişkide davacının yapılan kesintilere yönelik bir itirazı veya ihtirazi kaydı bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmeler 6098 sayılı TBK’nın yürürlük tarihi öncesinde akdedilmiş olduğundan, 818 sayılı BK’da yer almayan genel işlem koşulları bakımından denetlenmesi de mümkün değildir. Davalı bankanın uyguladığı masraf ve komisyon oranlarının, emsal banka uygulamalarına göre ortalamanın altında bulunduğu da tespit edildiğine göre, mahkemece davacının talep edebileceği bir masraf ve komisyon alacağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 10/11/2022