Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/248 E. 2020/609 K. 19.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/248
KARAR NO : 2020/609
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/11/2019
NUMARASI : 2019/212 Esas – 2019/1104 Karar
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/06/2020
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin müteveffa …. 14/04/2003 tarihli ve 01/09/2004 tarihli iki adet vasiyetname bıraktığını, 14/04/2003 tarihli vasiyetname ile birtakım gayrimenkullerin müvekkiline bırakıldığını, 01/09/2004 tarihli vasiyetnamesinde de önceki vasiyetnameye ek olarak Eminönünde bulunan daireyi müvekkiline bıraktığını, müvekkilinin mirasçı olarak atanmasına ilişkin mahkeme kararı da alındığını, buna istinaden murisin … Bankası Aksaray Şubesinden mevcut mevduatlarının tarafına aktarılmasını talep etmiş ise de, murisin hesaplarındaki paraların bankalarca açılan hesaplara aktarıldığından bahisle talebinin yerine getirilmediğini, ayrıca vasiyetnamelerde banka hesaplarına yönelik tasarruf iradesini içeren açık bir beyan olmadığını, mahkemenin oluru olmaksızın bu hesaplardan herhangi bir işlem yapılamayacağının bildirildiğini beyan ile davanın kabulünü ve müteveffa …. davalı bankada bulunan mevduatlarının davacıya intikaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının beyanında yer alan vasiyetlerin bir takım gayrimenkulleri içerdiğini, bu nedenle banka mevduatlarının yasal mirasçılara mı yoksa atanmış mirasçı davacıya mı ödenmesi gerektiği hususunda da bir netlik olmadığını, bu karışıklığın giderilmesi bakımından İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/9 D.İş sayılı dosyasından tevdi mahalli tayini talep ettiklerini, anılan mahkemece ödeme … tüm yasal mirasçıları ile birlikte davacı adına bankalarının tevdi mahalli olarak tayinine karar verildiğini, müteveffanın hesaplarının depo edildiğini, böylece ödeme borcunun taraflarından ifa edildiğini beyan ile davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalı bankanın müteveffaya ait mevduatları TBK m.111 uyarınca mahkemece belirlenen tevdii mahaline depo etmek suretiyle borcundan kurtulduğu, bu sebeple hukuken sorumluluğunun sona erdiği, müteveffaya ait mevduatların tüm mirasçılar adına açılan hesaba depo edilmesi sebebiyle zarar unsurunun da gerçekleşmediği, davacının müteveffanın terekesinde bulunan dava konusu mevduatların sahibinin belirlenmesine yönelik bir dava açması ve mahkemece yapılacak yargılama sonucunda davacının gerçek hak sahibi ve alacaklı olarak tayin edilmesi durumunda tevdii mahalinden alacağını alabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava dosyasında bulunan vasiyetnamelerde yer alan muris iradesinin bütün mal varlığını kapsadığını, müteveffanın banka hesaplarında bulunan paraların da bu mahiyette olduğunu, bankalarda bulunan paralarla ilgili vasiyetnamelerde netlik bulunmadığından gerçek mirasçının veya alacaklının kim olduğu hususlarının çekişmeli hale geldiğini bu nedenle davalı bankanın gerçek hak sahibini ve alacaklıyı kesin olarak tayin edecek durumda bulunmadığını, bankanın hesaplarda yer alan paraları tevdi mahalline depo etmek şeklinde davranışının davalı bankanın sorumluluğunu ortadan kaldırdığına dair yerel mahkemenin kararının hukuka aykırı olduğunu, TBK 111.maddesinde yer alan şartların gerçekleşmediğini, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Davacı taraf, müteveffa … vasiyetname ile atanmış mirasçısı olduğunu, müteveffa tarafından tanzim edilen vasiyetname içerisinde bulunan menkuller ifadesinin davalı bankada bulunan paraları da kapsadığını, müteveffanın davalı banka nezdinde bulunan mevduat hesaplarında bulunan paraların mirasçı olarak sahibi olduğunu ve kendisine ödenmesi gerektiğini, davalı tarafın söz konusu parayı intikal ettirmediğini,müteveffanın davalı bankada bulunan paralarının kendisine intikal ettirilmesini talep etmiştir. Davalı banka ise ;vasiyetnamede müteveffanın mevduat hesaplarındaki paralara ilişkin açık bir tasarrufu olmaması ve müteveffanın birden fazla mirasçısı olması sebebiyle hak sahibinin belirlenemediğini, bu sebeple hak kaybı yaşanmaması adına İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesi 2019/9 D.İŞ dosyasından başvuruda bulunarak tevdii mahali talebinde bulunduklarını beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davacının atanmış mirasçı olduğu,uyuşmazlığın müteveffa tarafından tanzim edilen vasiyetnamelerde banka hesaplarına ilişkin olarak bir açık tasarruf bulunmaması ve atanmış mirasçı davacı dışında başkaca mirasçılar bulunması nedeniyle hesaplarda bulunan paranın tevdii mahalline depo edildiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.Somut olayda, banka hesabında bulunan parada gerçek hak sahibinin kim olduğu hususunun çekişmeli hale geldiği, davalı bankanın gerçek hak sahibini ve alacaklıyı kesin olarak tayin edecek durumda bulunmadığı mahkemece belirlenen tevdii mahaline depo etmek suretiyle davalı bankanın sorumluluğunun sona erdiği sonucuna varılmaktadır.Bu durumda uyuşmazlığın bankaya dava açarak değil hak sahibi olabilecek diğer mirasçılar hasım gösterilmek suretiyle açılacak bir dava da çözümlenmesi gerekmektedir. İlk derece mahkemesince , davacının terekede bulunan dava konusu mevduatların sahibinin belirlenmesine yönelik bir dava açması ve mahkemece yapılacak yargılama sonucunda davacının gerçek hak sahibi ve alacaklı olarak tayin edilmesi durumunda tevdii mahallinden alacağını alabileceği kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığından davacı vekilinin hükme yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Peşin harcın karar harcına mahsup edilmesine başkaca harç alınmasına yer olmadığına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 19/06/2020