Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/219 E. 2022/1422 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/219
KARAR NO: 2022/1422
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/03/2019
NUMARASI: 2017/830 Esas – 2019/314 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/10/2022
Davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; dava dışı …Ltd. Şti ile müvekkili banka arasında 30/06/2011 tarih 100.000-TL limitli genel kredi ve teminat sözleşmesi imzalandığını, davalının sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, sözleşme kapsamında dava dışı asıl borçlu şirkete kredi kullandırıldığını, kredinin geri ödenmemesi üzerine müvekkili tarafından asıl borçlu ve müteselsil kefillerin hesabı kat edilerek tüm borcun muaccel hale geldiğini, davalıya hesap kat ihtarının 07.12.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, hesap kat ihtarına itiraz edilmeyerek ve ödeme yapılmayarak kesinleşen hesap kat ihtarı neticesinde tüm alacağın muaccel olmasına rağmen borcun ödenmediğini, İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasından genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine girişildiğini, davalının icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, asıl alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacı banka ile dava dışı borçlu şirket arasında 30.06.2011 tarihinde 100.000-TL limitli genel kredi ve teminat sözleşmesi imzalandığını, müvekkiline hesap kat ihtarı yapılmadığını, hesabın kesinleşmediğini, sözleşmenin üç kefili varken, sadece müvekkili ile ilgili işlem yapılmasının hakkaniyete uygun olmadığını, müvekkilinin 2012 yılında şirketten ayrılmış olduğunu, asıl alacağın varlığını kabul etmedikleri gibi faiz ve sair yönünden de talebin reddi gerektiğini, alacağın likit olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, kefalet sözleşmesinin davalının şirkete ortak olduğu dönem olan 30/06/2011 tarihli olduğu, dolayısıyla davalının daha sonraki bir tarihte şirket ortaklığından ayrılmış olsa da kredi sözleşmesinden doğan alacaktan sorumlu olduğu, bilirkişi tarafından dava tarihinden önce yapılan ödemelerin de dikkate alındığını, buna göre davacının dava tarihi itibariyle 13.526,06-TL asıl alacak, 1.785,43-TL işlemiş faiz, 89,27-TL BSMV, 356,75-TL noter masrafı olmak üzere toplam 15.757,51-TL alacağının olduğu, bu miktarlar üzerinden takibe yapılan itirazın iptaline karar verilmesi gerektiği, bilirkişi … tarafından bizzat banka şubesinde banka kayıtları üzerinde yapılan incelemede 6 adet çek yaprağının iade edilmediğinin, iade edilmeyen çek yaprakları nedeniyle çek garanti bedeli olarak herhangi bir ödemenin yapılmadığının, 7.000-TL bedelli kesin ve süresiz teminat mektubunun iade edilmediğinin tespit edildiği gerekçesiyle davalının İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazının kısmen iptali ile takibin 13.526,06-TL asıl alacak, 1.785,43-TL işlemiş faiz, 89,27-TL BSMV, 356,75-TL noter masrafı olmak üzere toplam 15.757,51-TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 72 oranında temerrüt faizi işletilmesine, alacak likit olmakla, hüküm altına alınan 15.757,51 TL’nin % 20’si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, iade edilmeyen 6 adet çek için toplam 7.740-TL’nin bankanın faiz getirmeyen vadesiz hesabında depo edilmesine, 1 adet 7.000-TL tutarlı halen yürürlükte olan teminat mektubu bedelinin bankada vadesiz bir hesapta depo edilmesine, teminat mektubunun tazmin tarihinden itibaren mektup bedelini temerrüt faizi ve faizin gider vergisi ile birlikte davalıdan isteyebileceğinin tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davacı vekili; kredi borçlarının vadesinde ödenmemesi nedeniyle asıl borçlu hakkında İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığını, davalı hakkında başlatılan takipte ise tahsilde tekerrrür olmamak üzere talepte bulunulduğunu, buna rağmen mahkemece satılan rehinli araç bedelinden gelen bedelin alacaktan mahsubu suretiyle karar verildiğini, oysa mahkemece icra dosyası tahsilde tekerrür olmamak üzere başlatıldığından rehinli araç bedelinin hükmün infazı sırasında dikkate alınması gerektiğini, dava tarihi itibariyle yapılan hesaplamanın yerinde olmadığını, diğer taraftan müvekkili bankaya iade edilemeyen çek sayısının 8 olmasına rağmen 6 adet olarak kabulünün de doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 2-Davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkiline hesap kat ihtarı yapılmadığını, hesabın kesinleşmediğini, sözleşmenin üç kefili varken, sadece müvekkili ile ilgili işlem yapılmasının hakkaniyete uygun olmadığını, mahkemece 15.757-TL’ye hükmedilmesine rağmen reddedilen kısım için avukatlık ücretinin doğru hesaplanmadığını, ayrıca harç ve giderlerin de red/kabul oranına göre hesaplanmadığını, davanın itirazın iptali davası olmasına rağmen depo kararı verilmesinin doğru olmadığını, alacağın likit olmadığını, davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedildiği halde müvekkili lehine reddedilen kısım için kötü niyet tazminatına hükmedilmediğini, %72 oranında belirlenen faizin fahiş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. Davacı alacaklı banka tarafından, dava dışı asıl borçlu …Ltd. Şti ile davacı banka arasında imzalanan, davalının müteselsil kefili olduğu 30/06/2011 tarihli, 100.000-TL limitli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan toplamda 41.139,69-TL nakit alacağın tahsili, 17.320-TL gayrinakit alacağın deposu için başlatılan İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı ilamsız takibe davalının ödeme emrine vaki itirazının iptali talep edilmektedir. Mahkemece, dava tarihinden önce satılan araç bedeli de dikkate alınarak bilirkişi raporu doğrultusunda toplam 15.757,51-TL nakit, 6 adet çek ve 1 adet teminat mektubundan doğan toplam 14.740-TL gayrinakit alacak yönünden davalının itirazının kısmen iptaline, karar verilmiş; hükme karşı her iki tarafça da istinaf kanun yoluna müracaat edilmiştir. Kural olarak süresiz genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan kredilerde kredi hesabının devam eden süreçte bir noktada borç kaydı vermemesi kefaleti tek yanlı olarak sona erdirmez ve aynı sözleşmeye dayalı olarak yeniden kredi verilmesi durumunda kefil, kefalet limiti kapsamında borçtan sorumlu olur. “Ne var ki süresiz olarak düzenlenmiş olmasına rağmen borç ödenmiş ve cari hesap sıfırlandıktan sonra, bankanın başka kredi sözleşmeleleri üzerinden borçluya kredi kullandırması halinde doğan borçtan, eski kredi sözleşmesinin kefilinin, yeni sözleşmelerde imzası yoksa veya eski sözleşmede yeni sözleşmelere tarih ve miktar belirtilerek atıf yapılmamışsa eski kredi sözleşmesinin kefili sorumlu tutulamaz. (Yargıtay 19 HD.nin 2010/11945 esas, 2011/6293 karar sayılı kararı). Somut olayda davacı banka ile dava dışı asıl borçlu …Ltd Şti arasında 30/06/2011 tarihli, 100.000-TL limitli ve 22/09/2014 tarihli 500.000-TL limitli iki adet genel kredi sözleşmesi bulunmaktadır. Davacı banka tarafından icra takibinde dava dışı asıl borçlu şirkete 14.01.2016 tarihinde 24 ay eşit ödemeli 44.705-TL ana para olmak üzere toplam 54.079,26-TL geri ödemeli taksitli ticari krediden kaynaklanan alacak bakiyesinin tahsilini ve gayrinakit alacağın depo edilmesi talebinde bulunmaktadır. Davalı ise 30/06/2011 tarihli genel kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzaladığı halde 22/09/2014 tarihli genel kredi sözleşmesinde kefil olarak yer almamaktadır. Bu durumda davacının nakit alacak sorumluluğu belirlenirken davacı banka tarafından asıl borçluya kullandırılan taksitli ticari kredinin hangi genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırıldığı önem arz etmektedir. Davacı banka tarafından takip talebinin ekinde ibraz ettiği “…” başlıklı 22/09/2014 tarihli genel kredi sözleşmesinde önceki genel kredi sözleşmesine atıf olmadığı gibi davacı banka tarafından ibraz edilen taksitli kredi ödeme planı ile hesap kat ihtarnamesinden asıl borçluya kullandırılan ticari kredinin 22/09/2014 tarihli sözleşme kapsamında kullandırıldığı anlaşılmaktadır. Davalının bahsi geçen sözleşmede kefaleti bulunmadığından artık bu sözleşme kapsamında kullandırılan taksitli krediden kaynaklanan alacaktan sorumlu tutulması da mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece nakit alacak talebi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabulü doğru olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusu haklı bulunmuştur. Bununla birlikte davalı tarafça yasal sürede sunulan cevap dilekçesinde İİK 67/2 m. uyarınca kötüniyet tazminatı talebinde bulunulmadığı gibi alacaklı bankanın kötüniyeti ispatlanamadığından kötüniyet tazminatı talebi haklı görülmemiştir. Asıl borçluya verilen çek yaprakları ve teminat mektubu için kefilden depo talebinde bulunulabilmesi için, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede kefilin sorumluluğuna dair açık hüküm bulunması gerekmektedir. Davalının müteselsil kefil olarak imzaladığı 30/06/2011 tarihli sözleşmenin 13. maddesinde bankanın gayrinakit kredilerle ilgili nakit depo veya teminat talep etme hakkının bulunduğu düzenlenmiştir. Kefilin sorumluluğunun düzenlendiği 36. maddede ise müteselsil kefillerin, kefaletlerinin bu sözleşme kapsamında açılmış veya açılacak her türlü krediyi kapsadığı, asıl borçlunun borçlandığı ya da borçlanacağı meblağları üstlendiği, sözleşmede müşteri hakkında uygulanan hükümlerin kefiller hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir. Sözleşmede yer alan hükümlere göre gayrinakit kredilerden kaynaklanan depo taleplerinden müteselsil kefillerin de sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Ancak davacı tarafça, iade edilmeyen çek yaprağı sayının 8 olduğu ileri sürülmekte ise de davacı banka tarafından ibraz edilen belgelerde dava dışı asıl borçluya tanımlanan çeklerden 6 adetinin iade edilmediği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan 5941 Sayılı Çek Kanunu m.3/9 “Çekin, üzerinde yazılı baskı tarihinden itibaren beş yıl içinde ibraz edilmemesi hâlinde, muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutara ilişkin sorumluluğu sona erer.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Dosyadaki çek teslim beyannamelerine göre … ve … nolu çeklerin 11/03/2013 tarihinde, 3839205 nolu çekin ise 18/06/2013 tarihinde teslim edildiği ve çek basım tarihlerinin de en geç bu tarihler olabileceği dikkate alındığında 5 yıllık sürenin yargılama sırasında dolduğu anlaşılmaktadır. Davanın açıldığı tarih itibariyle davacı bankanın haklılığı mevcut ise de bahsi geçen üç adet çek yönünden yargılama sırasında davanın konusuz hale geldiği anlaşılmaktadır. Bu yönüyle mahkemece sadece …, …, … nolu çekler yönünden toplam 3.870-TL üzerinden depo kararı verilmesi gerekirken 6 adet çek yönünden depo hükmü kurulması doğru olmamıştır. Ancak konusuz kalan 3 adet çekle ilgili davanın açıldığı tarih itibariyle davacı haklı bulunduğundan HMK 331 uyarında yargılama giderlerinin takdirinde davacı lehine değerlendirme yapılması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle; mahkemece nakit alacak yönünden davanın reddine, gayrinakit alacak talebi bakımından ise 1 adet iade edilemeyen teminat mektubu nedeniyle 7.000-TL, 3 adet çekle ilgili yasal sorumluluk tutarı 3870-TL yönünden depo kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde görülmediğinden,davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne kararın kaldırılmasına, bahsi geçen hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından, nakit alacak talebi yönünden davanın reddine, takibin iade edilmeyen 3 adet çek bedeli 3870-TL ile teminat mektubu bedeli 7000-TL olmak üzere 10.870-TL gayrinakit alacağın depo edilmek üzere devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, gayrinakit alacak yönünden koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına, davalı tarafın yerinde görülmeyen kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/03/2019 Tarih 2017/830 Esas – 2019/314 Karar sayılı kararının HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KISMEN KABULÜ ile; Davalının İstanbul Anadolu …İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu taksitli ticari kredi yönünden itirazın iptali isteminin reddine, Gayrinakit alacak yönünden ise takibin tahsilde tekerrür olmamak üzere iade edilmeyen 3 adet çek için toplam 3.870-TL ile teminat mektubu bedeli 7.000-TL olmak üzere toplam 10.870-TL gayrinakit alacağın bankanın faiz getirmeyen vadesiz bir hesapta depo edilmek üzere devamına, 3 adet çek ile ilgili depo talebi bakımından dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, 2 adet çek bedeli depo talebi yönünden davanın reddine, Gayri nakit alacak yönünden koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına, Davalı tarafın yerinde görülmeyen kötüniyet tazminatı talebinin reddine,” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 80,70-TL karar harcının harçla, gayrinakit alacak nedeniyle alınması gereken 80,70-TL maktu harcın davacı tarafından mahkeme veznesine peşin yatırılan 792,68-TL harçtan mahsubu ile 711.98-TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından peşin yatırılan 80,70-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 1.000-TL bilirkişi ücreti, 194,30-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.194,30-TL yargı giderinin kabul ve red oranı nazara alınarak 225-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için nakit alacak yönünden takdir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Davacı vekili için gayrinakit alacak yönünden takdir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalı vekili için gayrinakit alacak yönünden takdir olunan 6.450-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davalı tarafından yatırılan 520,82-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından sarf edilen istinaf yargı giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 13/10/2022