Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/215 E. 2020/278 K. 05.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/215
KARAR NO : 2020/278
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/11/2019
NUMARASI : 2019/390 Esas-2019/1151 Karar
DAVA: Maddi-Manevi Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/03/2020
Davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, müvekkili işyerinden sebepsiz olarak ayrılan bir kısım çalışanların davalı yanında çalışmaya başladıklarının, ayrıca davalının müvekkili aleyhine haksız rekabet oluşturabilecek faaliyetleri olduğunun öğrenildiğini, müvekkili çalışanlarının müvekkili şirkette çalıştıkları sürede elde ettikleri şirket sırlarını ve müşteri çevresini davalı ile paylaştıklarını ve müvekkilinin zararına sebep olduklarını, yine davalının müvekkilince üretilen ürünleri sattığının anlaşıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000-TL maddi ve 50.000-TL manevi tazminatın haksız fiili tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, davacı iddia ve taleplerinin haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, TTK’una eklenen 5/A maddesi uyarınca 01.01.2019 tarihi itibarıyla Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edildiği, davacı taraf yukarıda anılan mevzuat uyarınca dava tarihi itibariyle arabuluculuğa başvurduğundan bahsetmediği gibi buna ilişkin tutanağının da sunulmadığı, söz konu dava şartı davanın başında olması gereken bir dava şartı olup tamamlanabilir olmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece 30.09.2019 tarihinin duruşma günü olarak verildiğini, o duruşma için mahkeme hakiminin bulunmaması nedeniyle mazeret dilekçesi sunulduğunu, esasında dava açılmadan önce arabuluculuk sürecinin başlamış ve tamamlanmış olduğunu, ancak tutanakların o celse dosyaya sunulmadığını, yeni duruşma gününün 11.11.2019 olduğunun ise çok sonra UYAP’tan öğrenildiğini, vekil olarak 26.10.2019-16.11.2019 tarihleri arasında ise askerlik görevinin ifa edilmesi nedeniyle mazeretli olunduğunu ve mazeretin dosyada mevcut olduğunu, bu nedenle yokluklarında yapılan duruşmada arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğinden bahisle davanın reddinin doğru olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, haksız rekabet iddiasından kaynaklanan maddi-manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince arabuluculuğa başvuru dava şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 114/1 maddesinin birinci fıkrasında, tüm davalar bakımından geçerlilik taşıyan dava şartlarının neler olduğu hususu açıkça hükme bağlanmış, HMK 114/2 maddesinde ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir. 7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile getirilen “Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. ….” hükmü uyarınca konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki ticari davalarda dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunlu hale getirilmiş, yani arabuluculuğa başvurmak dava şartı haline getirilmiş bulunmaktadır.6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesindeki “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü gereğince arabuluculuğa tabi davalarda dava açılırken, arabulucuya başvurulması ve arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi gerekir. Arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilecektir. Somut olayda, dava bir miktar para alacağının tahsiline ilişkin olup, davanın arabuluculuk dava şartına tabi olduğu açıktır. İstinaf dilekçesi ekinde sunulan belgeler incelendiğinde, davacı tarafın iş bu dava açılmadan önce 03.05.2019 tarihinde arabuluculuk başvurusunda bulunduğu, 24.05.2019 tarihinde oturumun yapıldığı ancak taraflar arasında anlaşma sağlanamadığı ve buna ilişkin son tutanağın düzenlendiği görülmüştür. Davacı tarafça, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslı veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneği dava dilekçesine eklenmemiş ise de, bu durumda ilk derece mahkemesince davacı tarafa, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilmesi ve sonucuna göre işlem yapılması gerekirken, bu yönde herhangi bir ihtarat yapılmadan ve davacının son duruşmadaki mazereti hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353(1)a-4 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/11/2019 tarihli 2019/390 Esas 2019/1151 Karar sayılı hükmünün HMK 353(1)a-4 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE”İstinaf yoluna başvuran davacı tarafça yatırılan 44,40- TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 05/03/2020