Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/21 E. 2022/757 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/21
KARAR NO: 2022/757
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/10/2019
NUMARASI: 2018/223 Esas 2019/884 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/05/2022
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin tasarım, imalat ve lojistik alanında faaliyet gösterdiğini, müşterilerden aldığı işleri yerine getirebilmek için tedarikçi olarak davalıyla çalışarak davalıdan hizmet ve mal temin ettiğini, müvekkilinin davalı tarafından kesilen faturaları zamanında ödediğini, ancak 37.119,25-TL ödeme alan davalının, karşılığında mal ve hizmet sunmadığını, bu nedenle davalı aleyhine Bakırköy … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, davalının itirazının 37.119,25-TL yönünden kısmen iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; müvekkilinin davacı ile olan ticari ilişki kapsamında ürettiği malları davacının gösterdiği yere naklettirerek montajını yaptığını, montaj ve nakliye hariç mal bedelinin müvekkiline ödendiğini, montaj ve nakliye ücretlerinin ise müvekkili tarafından bu işleri yerine getiren kişilere ödendiğini, davacı tarafça sipariş edilen tüm malların eksiksiz olarak üretilip istenen yerlere montajı yapılarak teslim edildiğini, bedellerinin de müvekkili tarafından tam olarak alındığını, müvekkilinin fazla ödeme almasının söz konusu olmadığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin tamamen son bulduğunu belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı tarafından yapılan ödemenin ihtilafsız olduğu, davalının malların eksiksiz teslim edildiğini ispatlaması gerektiği, tarafların ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde, 32.775,25-TL’lik alacak yönünden tarafların ticari defter kayıtlarının örtüştüğü, davacının icra takibine esas asıl alacağının kaynağının, davalı yana çekle yapılan 45.000-TL miktarlı ödeme olduğu, malların teslimi hususunda ispat yükü üzerinde olan davalının ise ispata yarar bilgi ve belge sunmadığı, malların teslimi hususunda davalı tarafından teklif edilen yeminin de davacı tarafça eda edildiği, böylelikle davacının, davalıdan örtüşen kayıtların dışında kalan alacak miktarı da dahil olmak üzere 37.119,25-TL alacaklı olduğu, her ne kadar işlemiş faiz talebinde bulunulmuş ise de, davalı yanın temerrüde düşürüldüğüne dair bir delil bulunmadığı, bu nedenle davacının faiz talebinin yerinde olmadığı, ayrıca davalının takibe itirazında kısmen haklı olduğu, ancak asıl alacağın yargılamayı gerektirdiği, bu nedenle davacının icra inkar tazminatı talebinin reddinin gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: 1-Davacı vekili; davada işlemiş faiz talepleri olmamasına rağmen mahkemece bu yönde talep varmış gibi davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu,davalının itirazında haksız ve alacağın da likit olması nedeniyle icra inkar tazminatı taleplerinin kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin de hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulü ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. 2-Davalı vekili; mahkemece yeminin yemin metnine uygun olarak yaptırılmadığını, yapılan yemin ile müvekkilinin sipariş verilen ürünleri hazırladığı ve teslime hazır olduğu halde montaj ve nakliyesi davacı şirketin sorumluluğunda olması sebebiyle, takılacak yer hazırlanmadığından zamanında teslim alınmadığı ve ödemenin de geç teslim edilen ürünlere ilişkin olduğunun yemin ile ispatlandığını,ödemelerin teslim edilen ürünlerin bedeli için olduğuna dair yemin ettiğini, diğer hususlarda da yemin etmeyerek müvekkili lehine kesin delil oluştuğunu, mahkemece yemin karşısında dosya kapsamına aykırı olarak karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda davacının alacağının 32.775,25-TL olabileceği değerlendirilmesine rağmen mahkemece talep edilen tüm alacağa hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemece kısmen kabul kararı verilmesine rağmen müvekkili lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, davacının ödemeyi avans olarak yaptığını kanıtlaması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, avans olarak ödenen bedelin tahsili istemiyle başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. 6098 sayılı TBK’nın 207. maddesi, “Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.” hükmünü haizdir. Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere; aksi kararlaştırılmadıkça satış sözleşmelerinde alıcı ile satıcının edimlerini aynı anda eda etmeleri esastır. O halde, alım satım akdine konu malı teslim almadan satıcıya avans ödemesi yaptığını iddia eden davacı, bu iddiasını ispat yükü altındadır. Satış sözleşmesinde aksine bir anlaşma olmadığı takdirde, tarafların edimlerini aynı anda ifa etmeleri kural olduğundan, peşin satış karinesi uyarınca davacının davalıya avans niteliğinde ödeme yaptığını ve karşılığında mal teslim edilmediğini yazılı delillerle kanıtlaması gerekir. Somut olayda; taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamakta ise de, davalı tarafından davacıya, davacı tarafça verilen siparişler doğrultusunda ahşap ürünlerinin satışının gerçekleştirildiği, bu şekilde süren ticari ilişkide davacı tarafından … mağazasının ahşap işlerinin yapımı karşılığında avans niteliğinde 45.000-TL tutarlı çek ile ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Ödemenin avans ödemesi niteliği olduğu hususunda tarafların kabulü bulunmaktadır. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde de davacının ticari defter kayıtlarına göre davacının 37.119,25-TL alacaklı olduğu, davalının ticari defterlerine göre ise davacıya 50.651,25-TL borçlu olduğu, davacının ispata muhtaç faturalarının çıkarılması sonucunda davalıdan 32.775,25-TL bakiye alacağının bulunduğu tespit edilmiştir. Peşin satış karinesi uyarınca davacının, davalıya avans niteliğinde ödeme yaptığını ve karşılığında mal teslim edilmediğini yazılı delillerle kanıtlaması gerekir. Ancak davacı tarafından çekin avans olarak verildiği kanıtlanmış olsa da, buna karşılık malların davalı tarafça teslim edilmediği hususu kanıtlanamamıştır. Mahkemece aksi yönde değerlendirme ile malların teslim edildiğini ispat yükünün davalıda olduğu gerekçesiyle, davalının yemin deliline dayanması nedeniyle davalıya yemin teklif hakkı hatırlatılmış, davalının yemin teklifinde “… mağazasının tadilatı bitmediğinden davalının hazırladığı ürünlerin davacı tarafça teslim alınmadığı, ürünlerin beş ay sonra davacı tarafça kendi yerlerine aldıkları” ileri sürülmüş olup, davacı şirket yetkilisi … mağazasının tadilatı bitmediğinden davalının hazır ettiği ürünlerin yetkilisi bulunduğu şirket tarafından teslim alınmadığına yönelik yemin edilmiş,diğer hususlarda yemin etmeyeceğini bildirmiştir. Yemin metninde yazılı “ürünlerin beş ay sonra davacı tarafça teslim alındığına” yönelik iddiası bakımından davacı şirket yetkilisi yeminden kaçınmış olmakla, teslim hususunun yemin delili ile de kanıtlandığının kabulü gerekmektedir. Bu durumda davacının, yapmış olduğu avans ödemesi karşılığında ürünlerin teslim edilmediği yönündeki iddiası kanıtlanamamış olmakla, ödemiş olduğu tutarın iadesini isteme hakkı yoktur. Mahkemece bu nedenle davanın reddi gerekirken kabulü isabetsizdir. Diğer yandan davacı takipte haksız olsa da kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından, davalının kötü niyet tazminatı isteminin ise reddi gerekir. Açıklanan nedenlerle;davalı vekilinin istinaf nedeni yerinde görülmüştür.Davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru değil ise de, yapılan hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına ,yeniden karar verilmek suretiyle “davanın reddine, karar sonucuna göre davacı vekilinin istinaf başvurusu hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/10/2019 Tarih 2018/223 Esas 2019/884 Karar sayılı kararın HMK’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın REDDİNE, Koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine” Davacı vekilinin istinaf başvurusu hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, İlk derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 80,70-TL maktu karar harcının peşin alınan 633,91-TL harçtan mahsubu ile artan 553,21-TL harcın talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 5.567,89-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Kullanılmayan gider avansının talep halinde yatırana iadesine,” İstinaf yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının(Davacı 44,40-TL davalı 633,9‬0-TL ) istek halinde kendilerine iadesine, Davacı tarafından yapılan istinaf yargı giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/05/2022