Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/19 E. 2020/184 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/19
KARAR NO : 2020/184
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/04/2019
NUMARASI : 2018/507 Esas 2019/273 Karar
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 13/02/2020
Tahkim ilk itirazının kabulüne ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde; dava dışı … AŞ ile müvekkili arasında akdedilen finansal kiralama sözleşmesine istinaden 1 nolu davalının distribütörü olduğu, 2 nolu davalı tarafından ithal edilen ve 1 nolu davalı tarafça ithal işlemleri ile montaj ve bakımı gerçekleştirilen, yine bir kısım ekipmanların da 1 nolu davalı tarafından temin edilen makine ve ekipmanın dava dışı finansal kiralama şirketinden alınan muvafakatnameye istinaden ayıplı olması nedeniyle; dava konusu sözleşmelerin feshi ile makine ve ekipmanların davalılara iadesine karar verilerek makine ve teçhizat bedeli olarak davalılara ödenen 441.350-euronun dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, dava konusu makine ve ekipmanların alımı sebebiyle Finansal Kiralama Şirketine ödenen 27.664,17-euro faiz zararının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalılardan müteselsilen tahsiline, dava konusu makine ve ekipmanlar için müvekkil davacı tarafından yapılan masraflar sebebiyle şimdilik 250.000-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … & … vekili ; müvekkili şirket ile davacı … arasında imzalanan satış sözleşmesi gereğince tahkim ilk itirazlarının bulunduğunu, müvekkili şirketin davacıya ait fabrikada kurulumu yapılan kojenerasyon sistemiyle ilgili sorumluluğu; jms 316 GS-N.L kojenerasyon ünitelerin satışıyla ilgili olarak akdedilmiş olan sözleşme ile ilgili olmadığını, bu satış işlemi fabrika teslimi gerçekleştirdiğini, taşıma ve montajla ilgili sair işlemler davacı ile diğer davalı arasında akdedilen sözleşme kapsamında olup, müvekkilinin bu sözleşmenin tarafı olmadığından müvekkile husumet yöneltilemeyeceğini, davacının müvekkilinden satın aldığı kojenerasyon ünitesinin ayıplı olmadığını beyan ederek; haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : Mahkemece, ”2” nolu davalı …’nın tahkim itirazının incelendiğini, ”2” nolu davalı …’nın tahkim itirazının süresinde ve yerinde olduğu gerekçesiyle kabulü ile; HMK 116/2 maddesi gereğince bu davalıya yönelik davanın usulden reddine, davalı … yönünden dosyanın tefriki ile mahkemede ayrı bir esasa alınmasına, yargılamaya bu esas üzerinden devam edilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; … A.Ş. ile davalı … arasında davanın tahkim yoluyla çözümleneceğine dair yazılı bir sözleşme bulunmadığını, davalı … ile … A.Ş. arasında tahkim ilk itirazına yönelik sözleşme bulunmadığını, dava konusu makine ve ekipmanların finansal kiralama yoluyla … A.Ş. tarafından satın alındığını ve müvekkil davacı …’a finansal kiralama yöntemiyle kiralandığını, … A.Ş. Dilekçesi ekinde ibraz edilen yabancı dildeki 07.02.2019 tarihli celsenin 2 nolu ara kararı ile Türkçe tercümesinin sunulması için davalılara süre verilen müvekkil şirket yetkilisinin imzasının bulunmadığı 27 Haziran 2016 tarihli evrakı kabul etmediklerini, bahsi geçen evrakta müvekkil şirket yetkilisinin imzasının bulunmadığını, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesine ek beyanlarında; dava konusu makine ve ekipmanların … A.Ş. yoluyla alınmış olmasına karşın bu hususun gözardı edildiğini, 805 sayılı Kanun’un 4.madde hükmü karşısında sözleşmenin İngilizce düzenlenmiş olması nedeniyle davalının İngilizce kaleme alınmış tahkim şartına dayanamayacağı hususunu Yargıtay kararında da açıkça belirtildiğini, bu nedenlerle tahkim itirazının reddi ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : HMK’nın 116. maddesinde tahkim itirazı ilk itirazlar arasında sayılmış olup davalı vekilince süresinde uzatılmış cevap süresi içerisinde tahkim ilk itirazında bulunulmuştur. Somut olayda uyuşmazlık , davacı tarafından finansal kiralama sözleşmesi ile davadışı … AŞ den kiralanan menkullerin ayıplı çıktığı iddiası ile satıcıya karşı açılmış ayıplı malın iadesi ile katlanılmak zorunda kalınan masrafların tazminine ilişkindir.Davalı …& … vekilinin süresinde tahkim ilk itirazında bulunması üzerine tahkim itirazının kabulü ile davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Davacı malın mülkiyetinin … şirketine ait olduğu dolayısıyla davalı satıcı ile satın alan … AŞ arasın da satış ilişkisi bulunduğu tahkim anlaşmasının finansal kiralama şirketi ile satıcı arasında yapılması gerektiğini,davanın mülkiyet hakkı sahibi finansal kiralama şirketinden muvafakat alınarak açıldığını ileri sürerek tahkim ilk itirazının reddi gerektiğini ileri sürmektedir. Satıcı ile davacı alıcı arasında imzalanan 30.5.2016 tarihli sözleşme ile 215.000-euro bedelli bir adet dağıtılmış güç ekipmanının sözleşmede belirtilen koşullar ile alıcıya satışı kararlaştırılmıştır. Ekipmana satıcı tarafından ekipman teslim tarihinden itibaren 24 ay süre ile satıcı davalı tarafından garanti verilmiş olup;sözleşmenin 11.maddesi uygulanacak hukuk ve anlaşmazlıkların çözümüne ilişkindir. “Sözleşmenin hukukun seçimi kurallarına bakılmaksızın İngiltere ve Galler yasalarına tabii olacağı ve bu yasalara göre yorumlanacağı, iş bu sözleşmeden veya bu sözleşme ile ilgili olarak herhangi bir uyuşmazlık çıkması halinde ,bu uyuşmazlık genel veya ticaret mahkemelerine başvurma hakkı olmaksızın Uluslararası Ticaret Odasının (ICC) Tahkim kurallarına göre nihai olarak tahkim yoluyla çözümlenecektir. Tahkim yeri Münih (Almanya ) Tahkim yargılamasında kullanılacak ise ingilizce olacaktır.” şeklinde düzenlenmiştir,Buna göre alıcı ve satıcı satış sözleşmesinden doğacak uyuşmazlıkları ICC kurallarına göre tahkim yoluyla çözümlemeyi kararlaştırmışlardır. Satış sözleşmesinden sonra akdedilen 27.6.2016 tarihli üçlü protokol alıcı …, satıcı … & … ve finansal kiralayan … AŞ arasında imzalanmıştır. Protokolde ;” iş bu protokolün … AŞ ile ile … arasında akdedilmiş bulunan 30.5.2016 tarihli 28600 sözleşme numaralı satış sözleşmesi esas alınarak akdedilmiştir.Finansmana uygun olarak ve …’un talebi üzerine 215.000-euro’nun talebi üzerine ekipmanın finansörü … olacaktır. 215.000-euro tutarındaki ticari fatura … adına kesilecektir.Ödeme koşulları 30.5.2016 tarihli sözleşmede kararlaştırılan şekilde olacaktır.Tüm diğer koşullar 30.5.2016 tarihli sözleşmedeki gibi olacaktır. Alıcı iş bu vesile ile teklifte yazılı bulunan hüküm ve şartları kabul ve taahhüt eder ve burada ve eklerde belirtilen hüküm ve koşullarla bağlı olmayı kabul eder”denilmiştir. Buna göre satıcı ,alıcı ve finansal kiralama şirketi 30.5.2016 tarihli satış sözleşmesi hükümlerinin uygulanmasını kabul etmiş bulunmaktadır. Davacı vekilinin finansal kiralayanın tahkim anlaşmasına taraf olmadığı iddialarının bu protokl nedeniyle dayanağı bulunmamaktadır.Üçlü protokolde ilişkinin her üç yanı tahkim şartını kabul etmiştir. Davacının yetkili kişilerce imzalanmadığı itirazı ise tahkim şartı 30.5.2016 tarihli sözleşmede öngörüldüğünden 27.6.2016 tarihli sözleşmede şirket yetkilisinin imzası olmadığına yönelik itirazlar sonuca etkili görülmemiştir. 6361 sayılı kanunun 18 maddesinde; finansal kiralama sözleşmesi; kiralayanın, kiracının talebi ve seçimi üzerine üçüncü bir kişiden veya bizzat kiracıdan satın aldığı veya başka suretle temin ettiği veya daha önce mülkiyetine geçirmiş bulunduğu bir malın zilyetliğini, her türlü faydayı sağlamak üzere kira bedeli karşılığında, kiracıya bırakmasını öngören sözleşmedir. “olarak tanımlanmıştır. Buna göre ; davacının satıcı ile satış sözleşmesi akdetmesinde yasal bir engel bulunmayıp ,finansal kiralayanın bizzat kiracıdan mülkiyeti iktisap edebilmesi mümkün olduğundan finansörü olduğu ekipmanın mülkiyetini davacı ile akdedilen finansal kiralama sözleşmesine göre iktisap etmiş olacağından ;davacı vekilinin alıcı finansal kiralama şirketi ile satıcı davalı arasında tahkim şartı bulunmadığı itirazları dinlenebilir görülmemiştir. Gerek HMK ,gerekse Milletlerarası Tahkim Kanunu tahkim yeri Türkiye bulunan uyuşmazlıklarda uygulanmaktadır. Geçerli bir tahkim şartı bulunup bulunmadığı hususunda Türkiye’nin taraf olduğu Newyork Sözleşmesi hükümlerine bakılmalıdır. Tarafların sözleşme veya sözleşme dışı bir hukuki ilişkiden doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların tamamının veya bir kısmının çözümünü hakem veya hakem kuruluna bırakılması hususunda yaptıkları anlaşmalar tahkim sözleşmesi olarak adlandırılmakta olup yalnızca iki tarafın iradeleriyle tasarrufta bulunabilecekleri konularda tahkim sözleşmesi yapılabilir. İster bağımsız bir tahkim sözleşmesi şeklinde isterse bir tahkim şartı şaklinde yapılsın tahkim sözleşmesinin geçerliliği için aranan temel unsurlar geçerli bir tahkim iradesinin varlığı ve yazılı şekil şartıdır. Tahkim sözleşmesinin tabi olduğu şekil 1958 tarihli New York Sözleşmesi’nin 2. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre geçerli tahkim şartından bahsedebilmek için taraflarca imzalanmış yazılı bir anlaşma, karşılıklı mektup teatisi veya telgraf aranmaktadır.Sözleşme uyarınca davacı tarafından satın alınmış bulunan emtianın ayıplı olduğundan bahisle emtianın ayıp nedeniyle iadesi ve zararlarının tazmini talebinin belirli bir uyuşmazlığa ilişkin olması ,özel hukuk uyuşmazlığı niteliğinde olması nedeniyle tahkim şartının geçerli bir tahkim şartı uyarınca uyuşmazlığın ICC tahkimde çözümü gerekmektedir. Öte yandan davacı taraf İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında 805 sayılı Yasanın 1.maddesine dayanmakta, yabancı dilde yapılan tahkim sözleşmesinin hükümsüz olduğunu savunmaktadır. 805 sayılı Yasanın 1.maddesine göre “Türk tabiiyetindeki her nevi şirket ve müesseseler, Türkiye dahilindeki her nevi muamele, mukavele, muhabere, hesap ve defterlerini Türkçe tutmağa mecburdurlar”. Anılan Yasanın 2.maddesine göre ise bu zorunluluk, yabancı şirket ve müesseseler için, Türk müesseseleri ile Türkiye uyruğunda olan kişiler ile muhabere, muamele ve temaslarına ve devlet kurumlarına ibraz zorunluluğunda bulundukları evrak ve defterlerine hasredilmiştir. Somut olaya döndüğümüzde, tahkim şartını içeren sözleşmenin bir tarafının yabancı şirket olması nedeniyle 805 sayılı yasanın 1.maddesinin uygulama olanağının bulunmadığı kanaatine varıldığından, davacının bu konudaki istinaf nedenleri yerinde olmadığı gibi ,ilk derece yargılamasında ileri sürülmeyen bu hususa yönelik istinaf nedeni yerinde değildir. O halde ilk derece mahkemesince, yasal sürede yapılan tahkim ilk itirazlarının kabulü ile davanın usulden reddi yönünde verilen kararda sonucu itibariyle isabetsizlik görülmemiş ise de gerekçeli kararın gerekçesi itibariyle hükmün HMK 353/b-2 kapsamında kaldığı yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edilipte yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında hüküm verilmesi zorunlu olduğundan hükmün gerekçesi yeniden yazıldığından hükmün kaldırılarak tahkim ilk itirazının kabulü ile davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/507 Esas-2019/273 Karar sayılı ve 04/04/2019 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “2” nolu davalı … & …’nın tahkim itirazının kabulü ile; HMK 116-(1) b maddesi gereğince bu davalıya yönelik davanın usulden REDDİNE, Davalı … yönünden dosyanın tefriki ile mahkemede ayrı bir esasa alınmasına, yargılamaya bu esas üzerinden devam edilmesine, ” İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak ; “Davalı … & …, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 2.725-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davalı … & … tarafından yapılan 58,20-TL posta masrafının davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 13/02/2020