Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/187 E. 2022/1412 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/187
KARAR NO: 2022/1412
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/10/2019
NUMARASI: 2016/1273 Esas – 2019/958 Karar
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/10/2022
Davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili tarafından … Ticaret A.Ş.’ye kredi kullandırıldığını, bu kredinin müteselsil kefillerinin ise … A.Ş. (yeni ünvanı … A.Ş.) … ve … olduğunu, kredi borçlusu şirket ile müteselsil kefillere Kadıköy … Noterliğinden 29.02.2016 tarihli ihtarnamesi keşide edilerek 84.223.034,38-TL, 5.132.343,75-USD ve 5.015.750-Euro’nun ödenmesi ihtar edilmişse de ödeme yapılmadığını, kredi borçlusu ve kefiller aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile 116.275.718-TL’nin tahsili için genel haciz yolu ile takibe geçildiğini, … firmasının borca itiraz etmeyerek hakkındaki takibin kesinleştiğini, borçlu şirket ve diğer kefillerin asıl alacağı kabul ederek işlemiş faize itiraz ettiklerini, davalılardan …’nın Arnavutluk Cumhuriyeti’nde kurulu olup, Arnavutluk’ta iflas erteleme talep ettiğini, bu şirket ile diğer davalılar aleyhine Arnavutluk’ta işlem yapılabilmesi için banka alacağının tenfizinin talep edilebilecek bir mahkeme kararına konu edilmesi gerektiğinden işbu alacak davasının açılması gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla banka alacağının 15.000.000-TL’sinin, bu tutara 03.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek %36 oranında temerrüt faizi ve faizin %5’i oranında gider vergisi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili, dava değerini 01.10.2018 tarihinde ıslah ederek 65.000.000-TL’ye çıkarmıştır.
CEVAP: 1-Davalı … vekili; davacının açtığı icra takibinin kesinleştiğini,ayrıca aynı alacak için Arnavutluk Tiran Şehri Bölge Mahkemesinde dava açtığını, bu davanın sonuçlanmadığı,derdestlik nedeniyle davanın reddi gerektiğini, kefillerden … aleyhine bankanın başlattığı takipde taşınmaz satışına başlandığı,diğer davalı borçlu şirketler hakkında İstanbul Anadolu 2. ATM’nin 2016/222 esas sayılı dosyasında açılan iflas erteleme istemli davanın devam ettiğini, icra takibinin, asıl borçlu şirketler bakımından İst.Anadolu 16. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/319 esas sayılı dosyasında mahkemenin 15.04.2016 tarih ve 2016/380 karar sayılı kararı ile iptal edildiğini, asıl borçlu hakkında iptal edilmiş takibe kefiller bakımından devam edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının %36 nisbetinde temerrüt faizi ile faiz ürerinden %5 gider vergisi talebinin yerinde olmadığını,icra takibinin kesinleşmesi nedeniyle alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2-Davalı … vekili; davacının aynı alacak için İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile açtığı icra takibinin müvekkili bakımından kesinleştiğini, davacının alacak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davanın asıl muhatabı … olup müvekkili hakkındaki takip kesinleşmiş olmakla müvekkili hakkında tenfizi gerektiren bir durum bulunmadığını, davacının yabancı ülkede tenfiz amacıyla dava açmasının hukuka aykırı olduğunu,müvekkili hakkındaki icra takibinin devam ettiğini, taşınmaz satışları yaptığını ve alacağını tahsil ettiğini, bu bakımdan icra takibinin sonuçsuz kaldığı iddiasının doğru olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; işbu dava davalılar …, …, … ve … A.Ş.’ye karşı açılmış olup, davalılar … Tic. A.Ş. İle … A.Ş.’nin dava sırasında iflas etmeleri nedeniyle, bu iflas kararlarının kesinleşmesi halinde davaların kayıt kabul davasına dönüşeceği,davaların daha hızlı yürümesi ve hak ihlallerinin engellenmesi bakımından davalılar … A.Ş. ile …A.Ş.’ye karşı açılan davaların HMK’nın 167. maddesi uyarınca işbu davadan ayrılarak ayrı bir esasa kaydına karar verilerek davanın … ve … yönünden devamına karar verilmiştir.Davalılar, aynı alacakla ilgili icra takibi yapıldığını ve bu takibin davalı … için kesinleştiğini, bu nedenle davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını ileri sürmüşlerse de, davacının alacağının ilâma bağlanmasında hukuki yararı bulunduğu; davalı … vekili, davalı hakkında Arnavutluk Mahkemelerinde daha önce açılan dava nedeniyle işbu davanın derdestlik itirazında bulunduğu, Türk hukuku bakımından, Türk Mahkemelerinde açılmış bir davada, yabancı mahkemede açılmış bir dava ileri sürülmek suretiyle derdestlik (yabancı derdestlik) itirazında bulunulamayacağı, davalı vekilinin derdestlik itirazının reddinin gerektiği;davacı bankanın 09/02/2016 tarihinden itibaren TL kredilerde geçerli olan azami faiz oranlarının % 24.24 olduğu, söz konusu oranın %50 fazlası ile hesaplanan % 36 nispetinde temerrüt faizi talep edilebileceği,asıl borçlunun 02.03.2016 tarihinden itibaren, … ile …ün ise 03.03.2016 icra takip tarihinden itibaren mütemerrit oldukları, İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı icra dosyasındaki 03.03.2016 icra takip tarihinde, davacı bankanın asıl borçludan olan alacağının, 115.214.012,83 TL asıl alacak, 232.732,30-TL işlemiş faiz ve 11.636,61-TL faizin gider vergisi olmak üzere 115.458.381,74-TL olarak hesaplandığı, davacı vekilince 01.10.2018 tarihli ıslah dilekçesiyle dava değerinin 65.000.000-TL’ye yükseltildiği,verilen ilk dilekçede davacının sırf harcın yatırılmamış olması sebebiyle, ıslah hakkının kullanılmış sayılmasını kabul etmenin orantısız ve ağır bir yaptırım olacağı, bu nedenle davacının yargılama sırasında verdiği ikinci ıslah dilekçesinin geçerli olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: 1-Davalı … vekili; müvekkili ile davalı … hakkında aynı konuda İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında kesinleşmiş icra takibi bulunduğunu,davacının alacak davası açmasında hukuki yararı bulunmadığını, davacı banka tarafından aynı alacak için Arnavutluk Mahkemesinde dava açıldığını, söz konusu dava nedeniyle işbu davanın derdestlik nedeniyle usulden reddi gerektiğini, mahkemece Arnavutluk mahkemesinde görülen davanın akıbeti sorulmadan karar verildiğini, Türkiye ile Arnavutluk arasında akdedilen 1995 tarihli sözleşmenin 20-e maddesi gereğince, aynı konuda ve aynı taraflar arasında bir dava bulunması halinde ilamın tanınması ve tenfizinin mümkün olmadığını, mahkemece müvekkilleri tarafından gösterilen deliller toplanmadan karar verildiğini, bu kapsamda icra dosyası ile Arnavutluk mahkemesindeki dosyanın getirtilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemece iflas kararı verilmiş olan davalılar aleyhine açılmış olan davanın ayrılmasına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, verilen iflas kararının henüz kesinleşmediğini,bu nedenle ayırma kararının usule aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.2-Davalı … vekili; müvekkili hakkında başlatılan ilamsız takibin kesinleştiğini, mahkemece hukuki yararın varlığını kabulün gerekçesinin açıklanmadığını ,diğer davalı hakkında davacı banka tarafından aynı alacak için Arnavutluk Mahkemesinde dava açıldığını,bu davanın akıbeti sorulmadan karar verildiğini, Türkiye ile Arnavutluk arasında akdedilen 1995 tarihli sözleşmenin 20-e maddesi gereğince, aynı konuda ve aynı taraflar arasında bir dava bulunması halinde ilamın tenfizinin mümkün olmadığını, mahkemece davanın esasıyla ilgili gösterilen deliller toplanmadan karar verildiğini, bu kapsamda icra dosyası ile Arnavutluk mahkemesindeki dosyanın getirtilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca mahkemece, iflas kararı verilmiş olan davalılar hakkında verilen tefrik kararının usule aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davacı tarafından,davalılar …, …, … A.Ş. ve … A.Ş. aleyhine dava açılmış olup, davalılar … AŞ ile … AŞ aleyhine açılmış olan dava bakımından mahkemece ayırma kararı verilmiş, istinafa konu hüküm, davalılar … ile …’e ilişkindir. Somut olayda; davacı banka ile asıl borçlu …. AŞ. arasında akdedilen genel kredi sözleşmelerini diğer davalıların da müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, davacı bankaca kullandırılan kredilerin ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edilerek 29.02.2016 tarihli ihtarname keşide edildiği, kat ihtarının aynı tarihte … ile … firmalarına tebliğ edildiği, diğer kefillere tebliğ edilemediği, borcun ödenmemesi üzerine davacı tarafından borçlu ve kefiller hakkında İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile ferileriyle birlikte toplam 116.275.718-TL’nin tahsili için ilamsız takip başlatıldığı, davalı borçlu … firmasının borca itiraz etmeyerek hakkındaki takibin kesinleştiği, diğer borçluların takibe sadece faiz yönünden itiraz ettikleri, bu nedenle takibin diğer borçlular yönünden de asıl alacak bakımından kesinleşmiş olduğu, işbu dava öncesinde davacı tarafından Arnavutluk merkezli davalı … hakkında Arnavutluk Cumhuriyeti’nde aynı alacak için dava açıldığı, mahkemece davada Türk mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, işbu davanın yargılaması sırasında, haklarındaki dava tefrik edilen davalılar … ve …. Tarafından açılan davada İst. Anadolu 2.ATM’nin 2016/222 esas sayılı dosyasında iflas erteleme davasında,her iki şirketin iflasına karar verildiği ve kararın kesinleşmediği, mahkemece de bu davalılar yönünden davanın kayıt kabul davasına dönüşmesi halinde yargılama usulünün farklı olacağı gerekçesiyle bu iki davalı hakkındaki davanın işbu davadan ayrılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında alacağın varlığına ve miktarına dair bir uyuşmazlık bulunmamakta olup, istinaf konusu uyuşmazlık; davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı, davalı … firması hakkında Arnavutluk mahkemesinde açılmış dava nedeniyle derdestlik dava şartı koşullarının bulunup bulunmadığı, mahkemece verilmiş ayırma kararının usule uygun olup olmadığı hususlarına ilişkindir. Bilindiği üzere her davada, dava açanın hukuki yararının bulunması dava şartıdır. Hukuki yarar ise, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için, davacının bu davayı açmakta veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte bir çıkarının bulunması anlamına gelir. Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan, korunan, bir yararı olmalı; hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalıdır. Hukuki yarar HMK’nın 114. maddesi gereği dava şartı niteliğinde olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması zorunludur. Somut olayda davacı tarafından davalılar aleyhine dava konusu alacağın tahsili istemiyle İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında icra takibi başlatılmış olup, takip davalı … yönünden asıl alacak bakımından, diğer davalı … bakımından ise tümüyle kesinleşmiş olup, aynı alacağın tahsili istemiyle işbu dava açılmıştır. Ancak davalı borçlulardan … Arnavutluk merkezli bir şirket olup davalı … de aynı zamanda Arnavutluk Cumhuriyeti vatandaşı ve tebligat adresi de Tiran’dır. Davacı tarafça, alacağın yabancı ülkede tahsili amacıyla tenfiz edilebilecek bir ilam bulunması gerektiği ileri sürülmektedir. Bu nedenle davacının aynı nedenle, alacaklı olduğunu iddia ederek bu alacağının ilama bağlanmasında, işbu dava sonucunda alınacak hükme maddi hukuk bakımından tanınan sonuçlar nedeniyle hukuki yararının bulunduğu kabul edilmelidir (benzer görüş: Yargıtay 11 HD’nin 2019/4990-2020/2736 sayılı emsal ilamı). Davalılar vekillerince ileri sürülen Türkiye ile Arnavutluk arasında akdedilen 1995 tarihli sözleşmenin 20-e maddesinde, aynı konuda ve aynı taraflar arasında daha önce alınıp kesinleşmiş bir hüküm bulunması halinde ilamın tanınması ve tenfizinin mümkün olmadığı düzenlenmiş ise de, bu durum, davacı bakımından işbu davada hukuki yararın varlığını kabule engel değildir.Bu nedenle mahkemece işbu dava bakımından davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir. İşbu dava öncesinde davacı tarafından Arnavutluk merkezli davalı … hakkında Arnavutluk Cumhuriyeti’nde aynı alacak için dava açıldığı, mahkemece davada Türk mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği sunulan kayıtlardan anlaşılmaktadır. Davalılar vekilince, bu dava nedeniyle derdestlik dava şartının somut olayda bulunmadığı ileri sürülmüştür. Bilindiği üzere HMK’nın 114/1-ı bendinde; aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması hususu dava şartı olarak düzenlenmiştir. Derdestlik, iç hukukumuzda bir dava şartı olarak düzenlenmesine rağmen 5718 sayılı MÖHUK’ta milletlerarası derdestlik konusunda herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. HMK’da olduğu gibi açık bir düzenleme olmadığı sürece yabancı ülkede açılan ve görülmekte olan bir davanın, iç hukukumuzdaki bir dava bakımından derdestlik teşkil edeceğini kabul etmek doğru değildir. Böyle bir kabul, Türk Mahkemelerinin yargı yetkisinin, buna bağlı olarak bir bakıma egemenlik hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracaktır. Öte yandan yabancı bir ülkede açılmış ve görülmekte olan bir dava sonucunda verilecek kararın tanınıp tenfiz edileceği de belli olmadığından milletlerarası derdestliğin kabul edilmesi, yargılamanın gecikmesine sebebiyet vererek davacının adil yargılanma hakkının zedelenmesine neden olacaktır. Yabancı bir mahkemede açılan ve görülen bir davada verilip kesinleşen bir karar bile, ülkemizde ancak tanınıp tenfiz edildiğinde hukuki sonuç doğurmaktadır. Bu gerçeklik karşısında yabancı bir ülkede henüz görülmekte olan bir davanın iç hukuk bakımından derdestlik teşkil edeceğini kabul etmek yasanın amacına da uygun değildir (Yargıtay 11. HD’nin 2020/2899 esas 2021/2319 karar sayılı ilamı, benzer şekilde Yargıtay 11 HD’nin 2011/9084 esas 2012/17943 karar sayılı ilamı). Kaldı ki derdestlik itirazına konu davanın açıldığı Arnavutluk Cumhuriyeti ile ülkemiz arasındaki 1995 tarihli antlaşmada, bu nitelikteki itirazların akit taraf mahkemelerinde karşılıklı olarak ileri sürülebileceğine dair bir hüküm de bulunmamaktadır. Bu nedenle davalılar vekillerinin derdestlik dava şartına ilişkin istinaf nedeni yerinde değildir. İşbu davanın yargılaması sırasında, davalılar … ve … şirketleri tarafından İstanbul Anadolu 2.ATM’nin 2016/222 esas sayılı dosyasında iflas erteleme istemiyle dava açılmış, mahkemece yapılan yargılama sonucunda her iki şirketin iflasına karar verildiği ve henüz kararın kesinleşmediği, ilk derece mahkemesince de bu davalılar yönünden davanın kayıt kabul davasına dönüşmesi halinde yargılama usulünün basit usule dönüşeceği gerekçesiyle, bu iki davalı hakkındaki davanın işbu davadan ayrılmasına karar verilmiştir.İflas kararının kesinleşmesi halinde alacak kaydı talebinin iflas idaresince reddedilmesi halinde dava kayıt kabul davasına dönüşecek ve yargılama da İİK’nin 235/3. maddesi uyarınca basit usule tabi olacaktır. Bu bakımdan iflas kararının kesinleşmesi ve 2.alacaklılar toplantısının yapılmasının zaman alacağı açıktır. İflas eden şirketler bakımından davanın ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonrasına kadar durması da müteselsil sorumlu davalılar bakımından davanın durmasını gerektirmeyecektir. HMK’nın 167. maddesinde; mahkemenin, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için davaların ayrılmasına davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden karar verebileceği hüküm altına alınmıştır. Davaların en az masrafla ve en hızlı şekilde sonuçlandırılması da usul ekonomisi ilkesinin gereğidir. Bu nedenle,yerleşik yargı uygulaması gereği iflas kararı verilen davalılar aleyhine açılan davanın işbu davadan ayrılmasına karar verilmesinde usule aykırılık bulunmamaktadır. Yargılama sırasında mahkemece delillerin ibrazı için davalılar vekillerine ön inceleme sırasında delillerini ibraz hususunda süre verilmiş olup, ara kararına uymamanın hukuki sonuçları ihtar edilmiştir. Bu kapsamda davalılar vekillerince delil olarak dayanılan icra takip dosyası sureti ile Arnavutluk mahkemesinde açılan davaya ilişkin kayıtlar davacı tarafça dosyaya sunulmuştur. Davalılar vekillerince dayanılan ve sonuca etkili olabilecek başkaca bir delil bulunmamaktadır. Bu nedenle davalılar vekillerinin, gösterilen deliller toplanmadan ve değerlendirilmeden karar verildiği yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir.Diğer yandan davacı vekili tarafından ibraz edilen 18.09.2018 tarihli ıslah dilekçesiyle dava değeri 116.032.051,40-TL’ye çıkarılmış ancak ıslah harcı yatırılmamıştır. Davacı vekilince sunulan 01.10.2018 tarihli ikinci ıslah dilekçesiyle de dava değeri 65.000.000-TL’ye çıkarılarak harcı yatırılmış olup, mahkemece ikinci ıslah dilekçesi esas alınarak karar verilmiştir. Harçlar Kanununun 32. maddesinde, yargı işlemlerinde alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Bu düzenleme gereğince ıslah edilen miktar yönünden bakiye nispi karar ve ilam harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak yoktur. Islah ile dava değeri artırılmış ise, bu durumda nispi harcın yatırılması gerekmektedir. Ancak harç yatırılmamış ise ıslah beyanı sonuç doğurmayacak olup verilen ilk dilekçedeki talep tutarının daraltılmasına ilişkin ikinci dilekçe ile ıslah hakkının kullanıldığının kabulü de hukuka uygundur. ikinci ıslah dilekçesinde daraltılarak talep edilen miktar üzerinden hüküm verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Açıklanan nedenlerle,istinaf nedenleri yerinde olmayan davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, Davalılardan alınması gereken 4.440.150-TL istinaf karar harcından müteselsil sorumlu her iki davalı tarafından ayrı ayrı peşin yatırılan (1.110.037,50×2) 2.220.075‬-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.220.075-TL harcın davalılardan müteselsilen tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına, Davalılar tarafından sarf edilen istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, davacı tarafından yapılan 33‬-TL istinaf yargı giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 13/10/2022