Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/177 E. 2023/64 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/177
KARAR NO: 2023/64
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2019
NUMARASI: 2016/661 Esas 2019/378 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/01/2023
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; dava dışı …A.Ş. ile müvekkiline devredilen … Bankası T.A.Ş. arasında akdedilen genel kredi sözleşmelerini davalının da kefil olarak imzaladığını, asıl kredi borçlusu lehine muhatap … AŞ’ye 450-TL bedelli, muhatap …’ya ise 186.693-USD bedelli teminat mektupları verildiğini, 186.693-USD bedelli teminat mektubu 01.03.2013 tarihinde iade edilmekle bu mektuptan kaynaklanan depo talebinin sona erdiğini, ancak bu mektuptan kaynaklanan komisyon alacağının ödenmediğini, diğer teminat mektubu ise halen meri olup depo taleplerinin devam ettiğini, borçluların edimlerini yerine getirmemeleri ve komisyon bedellerini ödememeleri üzerine kredi hesabının Beşiktaş … Noterliği’nin 22/08/2011 tarihli ihtarnamesiyle kat edildiğini, ihtarname ile verilen sürede borcun ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Dairesinin …6 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, icra dairesi yetkili olduğundan davalının yetki itirazının yerinde olmadığını, davalının zamanaşımı itirazının haksız olduğunu, ödenmeyen komisyon alacağı ile iade edilmeyen teminat mektubundan davalının sorumlu olduğunu belirterek, davalının itirazının iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; alınan bankacı bilirkişi raporunda, akdedilen sözleşmeler ile kefil sıfatıyla borçlu bulunan davalının, gayri nakdi kredi borcundan da sorumlu olacağı açıkça kararlaştırılmadığından, bu miktar alacağın davalıdan istenemeyeceğinin tespit edildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davacı vekili; takipte teminat mektuplarından kaynaklanan nakit alacak ile teminat mektubunun depo edilmesini talep ettiklerini, davalının iade edilmeyen teminat mektubunun deposundan ve bütün mektuplardan kaynaklanan nakit alacaktan sorumlu olduğunu, depo talebinin imzalanan genel kredi sözleşmelerine uygun olduğunu, dava konusu teminat mektupları kesin ve süresiz olup, vadesiz teminat mektuplarında mektup tazmin edilene veya iade edilene kadar bankanın komisyon isteme hakkının bulunduğunu, mektup iade edilene kadar oluşan komisyon alacağının, mektubun iadesi ile sona ermeyeceğini, müşterek borçlu ve müteselsil kefil olan davalının, genel kredi sözleşmeleri sebebiyle verilen teminat mektuplarından ve komisyonlarından sorumlu olduğunu, borçlunun teminat mektubu bedelini depo etme ve komisyon borçlarını ödeme yükümlülüğünün sözleşmelerden doğduğunu, mahkemece son bilirkişi raporuna göre hüküm verilmiş olup, rapora karşı itirazlarının değerlendirilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemece bilirkişi raporunun hükme esas alınmasına rağmen nakit alacaklarının da reddedildiğini, bu kapsamda nakit ve gayrı nakit alacak taleplerinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan teminat mektubu komisyonlarından doğan alacağın tahsili ve 450-TL teminat mektubu bedelinin depo edilmesi amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı bünyesinde birleştirilen … Bankası ile asıl borçlu … firması arasında 19.08.1998 tarihli 17.200-TL limitli, 20.07.1999 tarihli 350.000-USD limitli ve 26.04.1999 tarihli 150.000-USD limitli genel kredi sözleşmeleri akdedildiği, davalının da her üç sözleşmeyi aynı tutarlardaki kefalet limiti ile müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, 19.08.1999 tarihli sözleşmenin limitinin en son 47.200-TL’ye, 26.04.1999 tarihli sözleşme limitinin de 278.000-USD’ye yükseltildiği, tüm limit artırımlarında da davalının kefalet imzasının bulunduğu, sözleşmeler kapsamında asıl borçlu lehine muhatap firmalara 450-TL bedelli ve 186.693-USD bedelli teminat mektupları verildiği, bunlardan 186.693-USD bedelli teminat mektubunun 01.03.2013 tarihinde davacı bankaya iade edildiği, sözleşmeler kapsamında 450-TL bedelli teminat mektubu bedelinin depo edilmemesi ve her iki teminat mektubu komisyon alacaklarının ödenmemesi nedeniyle kredi hesapları kat edilerek 22.08.2011 tarihli kat ihtarnamesinin keşide edildiği, kat ihtarının asıl borçluya tebliğ edilemediği, davalı kefile ise 26.08.2011 tarihinde tebliğ edildiği, bankaca tanınan 2 günlük ödeme süresiyle birlikte davalı kefilin 29.08.2011 tarihinde temerrüde düştüğü, borcun ödenmemesi ve depo talebinin yerine getirilmemesi üzerine davacı banka tarafından işbu davaya dayanak icra takibinin başlatıldığı, takipte davacı tarafından 450-TL bedelli teminat mektubu bedelinin depo edilmesi ile birlikte her iki teminat mektubunun komisyon bedeli, işlemiş faizi ve faizin BSMV’si olarak toplam 26.184,90-USD ile 30.874,75-TL nakit alacağın tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır.Kefalet sözleşmelerinin imzalandığı tarihte yürürlükte olan 818 sayılı BK’nın 484. maddesi uyarınca, kefalet sözleşmesinin geçerli olması için yazılı şekilde yapılması ve kefilin sorumlu olduğu kefalet limiti olarak, belirli bir miktarın gösterilmesi gereklidir. Müşterek borçlu ve müteselsil kefiller, asıl borçlunun borcundan (asıl borçlunun temerrüdü dahil) kefalet limiti ve kendi temerrütlerinin hukuki sonuçları ile sorumludur. Somut olayda imzalanmış olan kefalet sözleşmeleri de kanuni şartlara uygun olarak düzenlenmiş olmakla, davalı kefilin kefaleti geçerlidir.Her üç genel kredi sözleşmesinin kefalete ilişkin 19. maddesinde; kefillerin, müşterinin bankaya borçlandığı ve borçlanacağı tutarları, bankanın müşteri lehine verdiği teminat mektubu veya diğer gayrı nakdi kredileri müteselsil kefil olarak tekeffül ettikleri, kefalet miktarına ana para ile faizi, komisyon ve her türlü masrafların ilave edileceği, kefilin sorumluluğunun bütün bu hususları kapsayacağı; 29.2 maddesinde; gayrı nakdi kredilerin, sözleşmede imzası bulunan müşteri ve kefillerin işbu sözleşme ile imzaladıkları kontrgarantisine istinaden bankaca teminat mektubu düzenlenmek suretiyle kullanılacağı; 31. maddesinde ise; müşterinin sözleşme kapsamında verilen teminat mektupları için üç aylık devrelerde yetkili mercilerce belirlenen hadlerin en yükseğini geçmemek koşuluyla veya serbesti tanınması halinde banka tarafından saptanan ve müşteri tarafından kabul edilerek istek mektubuna yazılacak olan oran üzerinden komisyon ödemeyi kabul ettiği hüküm altına alınmıştır. Bu kapsamda genel kredi sözleşmelerinin 31. maddesi gereğince, davacı bankanın iade veya tazmin edilmeyen teminat mektupları için komisyon tahakkuku ve bu bedelini asıl borçlu ile kefillerden talep hakkı bulunmaktadır. Dayanak 186.693-USD bedelli teminat mektubu süreli olup, 01.03.2013 tarihinde davacı bankaya iade edildiği anlaşılmaktadır. Diğer teminat mektubu ise iade edilmemiş olup, halen meri nitelikte olduğundan, kat tarihine kadar olan dönem için işleyen komisyon alacağı talep edilebilecektir. Davacı tarafça keşide edilen 26.11.2001 tarihli kat ihtarı ekindeki hesap ekstresinde, USD bedelli teminat mektubu için 19.07.2001 ve 19.10.2001 dönemi olmak üzere iki dönem için 2.800,40-USD komisyon ve 140,01-USD BSMV olmak üzere toplam 2.940,41-USD komisyon alacağı,22.8.2011 tarihli ihtarda ise takip eden 19.1.2002 ve 19.4.2002 tarihli dönemler için(933,47-usd komisyon,46,67-usd bsmv,işlemiş faiz ve bsmvnin kkdfsi ayrı ayrı talep edilmiştir.) talep edilmiştir.Buna göre usd bedelli teminat mektubunun vadesi 19.7.2002 tarihinde dolduğu ,talep edilen komisyon bedeli alacağının teminat mektubunun vadesi dolduktan sonraki dönemlere ilişkin olmadığı da anlaşılmaktadır. Aynı ihtar ekindeki hesap ekstresinde Türk Lirası bedelli teminat mektubu için ise her bir dönem bakımından 29,99-TL komisyon ve 1,49-TL BSMV talep edilmiş olup, davacının devam eden dönemde de minimum tutar olar 30-TL komisyon bedelini talep edebileceği kabul edilmelidir. Kefillerin gayrı nakit alacaktan sorumlu tutulabilmesi için, genel kredi sözleşmesinde bu hususta açık hüküm bulunması gerekmektedir. Somut olayda akdedilen sözleşmelerin yukarıda açıklanan 19. maddesinde açıkça kefillerin gayrı nakit alacaktan sorumlu olacağı düzenlenmiş olmakla, davalı kefilin takibe konu gayrı nakit alacak niteliğindeki depo talebinden sorumlu olduğu açıktır. Davacının takip konusu ettiği teminat mektubu komisyon bedeli ve faizleri ise nakit alacak niteliğinde olup, bu alacağın gayrı nakit alacak kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmadığı gibi, buna bağlı olarak davalı kefilin sorumluluğunun bulunmadığının kabulü de doğru olmamıştır.Bu nedenle takip konusu nakit ve gayrı nakit alacaklar bakımından kural olarak davalının sorumlu olduğunun kabulü ile yargılamaya devamla davanın esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle; uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin değerlendirilmemiş olması nedeniyle, yazılı esaslar dahilinde delillerin değerlendirilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/07/2019 Tarih 2016/661 Esas – 2019/378 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE” Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/01/2023