Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/173 E. 2022/1857 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/173
KARAR NO: 2022/1857
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/11/2019
NUMARASI: 2018/440 Esas 2019/1183 Karar
DAVA: Genel Kurul kararının batıl olduğunun tesbiti
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 7. ATM’NİN 2018/536 ESAS, 2018/1014 KARAR SAYILI DOSYASI
BİRLEŞEN DAVA: Yönetim Kurulu kararının batıl olduğunun tespiti
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 4. ATM’NİN 2018/544 ESAS, 2018/883 KARAR SAYILI DOSYASI
BİRLEŞEN DAVA: Yönetim Kurulu kararının iptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/12/2022
Asıl ve birleşen davaların reddine ilişkin kararın asıl ve birleşen davalarda davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
ASIL DAVA: Davacı vekili; davacının 2013 yılından İtibaren davalı şirketin %36.249 oranında ortağı olduğunu davalı şirketin 16/02/2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan YK seçimine İlişkin 2 numaralı ve bağımsız denetçi seçimine ilişkin 3 numaralı kararların butlanına karar verilmesi gerektiğini, esas sözleşmeye göre payların A ve B grubu olmak üzere iki gruba ayrıldığını, 9. madde ile gruplara yönetim kuruluna aday önerme hakkı tanındığını, bu hüküm gereği yönetim kurulunun 3 kişi A grubu pay sahipleri tarafından , 2 kişinin B grubu pay sahipleri tarafından önerilen yönetim kurulu üyeleri olmak üzere toplam 5 kişiden oluştuğunu A grubu hissedarların davacı B grubu hissedarlara haber vermeden aldıkları ve butlanı talep edilen 19.1.2018 tarihli YK kararına istinaden B grubu hissedarın bilgisi dışında dava konusu 16.02.2018 tarihli genel kurulu yaptıklarını, davacının 26.4.2018 günü durumdan haberdar olduğunu;esas sözleşmenin 9. ve 11. maddesi gereği, alınan kararların önemli kararlardan olduğunu ve karar nisabının sağlanması için B grubu hissedarların olumlu oylarının bulunması gerektiğini; YKnun seçimine ilişkin 3 kişinin A grubu tarafından, 2 kişinin de B grubu tarafından aday olarak önerilmesi gerektiğini; B grubu hissedarın bilgisi olmaması sebebiyle katılamadığından imtiyazlı paylardan doğan haklarını kullanamadığını; yapılan genel kurulda 3 kişi (A) grubu tarafından önerilen ve 2 kişi de yine A grubu ile organik bağı bulunan kişiler arasından seçildiğini, yine seçilen bağımsız denetçinin A grubunun öteden beri çalıştığı firmalardan olduğunu, bu şekilde grup imtiyazlarının etkisizleştirildiğini bu durumun esas sözleşmeye aykırı olduğunu belirterek, öncelikle TTK’nın 449. maddesi gereği 19.2.2018 tarihli genel kurulda alınan 2 ve 3 numaralı kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına, butlan ile malul olan kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Birleşen Bakırköy 7. ATM’nin 2018/536 Esas – 2018/1014 Karar Sayılı dosyasında davacı vekili; yönetim kurulu toplantısı yapılacağının müvekkili firma tarafından seçilen 2 yönetim kurulu üyesinden gizli saklı yapılmasının kanuna ve ana sözleşmeye aykırı olduğunu, dava konusu 19.1.2018 günlü yönetim kurulunda alınan kararları 16.02.2018 günü olağan üstü genel kurul yapılması, gündem tayini, genel kurul gündeminin yönetim kurulu seçilmesi ve bağımsız denetim yaptırılması gündemi olması zımmında ana sözleşmede yer alan önemli kararlardan olup olağan üstü genel kurul gündeminin B hissedar temsilcisi 2 yönetim kurulu üyesi olmadan tayin edilmesi, ana sözleşmenin yönetim kurulu ve süresi başlıklı ve 6. bendin altında sayılan ağırlaştırılmış nisapla kabul edilmesi gereken cümlelere aykırılık teşkil ettiğini, yönetim kurulu kararının görev süresi dolmuş olan üyeler tarafından alınamayacağı, kararda imzası bulunan …, … ve …’nun görev süresinin dolduğunu, görev süresi dolan bu kişiler tarafından dava konusu 19.01.2018 günlü yönetim kurulu kararının imzalandığını, yönetim kurulu üyelerinin 10.02.2014 günlü olağan üstü genel kurulda ve 3 yıllığına seçildiğini belirterek 19.01.2018 günlü karar numarası olmayan olağan üstü genel kurul toplantısına çağrı konusunun görüşülerek karara bağlanması konulu yönetim kurulu kararının TTK 391. maddesi gereğinde batıl olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Birleşen Bakırköy 4. ATM’nin 2018/544 Esas sayılı davada davacı vekili; 26.04.2018 günlü olağan üstü genel kurul toplantısına katılmak için hazırlık yaptıkları esnada ticaret sicil gazetesinden 16.02.2018 günü olağan üstü genel kurul yapıldığını öğrendiklerini, davalı şirketin YK başkanı ve hissedarı … ile birlikte hareket eden organik bağları bulunan hissedarlar ve sair yönetim kurulu üyelerinin müvekkilin yurt dışında mukim yabancı firma olması ve müvekkil tarafından seçilen 2 yönetim kurulu üyesinin de yurt dışında mukim yabancı olmasından istifade edilerek kanuna ana sözleşmeye iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olarak, olağan üstü genel kurul yapmak için yönetim kurulu kararı aldıkları,kendi kendilerine olağan üstü genel kurul yaptıklarını, olağan üstü genel kurulda kendilerini veya kendileriyle organik bağı olan kişilerin yönetim kurulu üyesi olarak seçtiklerini, yine taraflarının hiçbir şekilde onayı ve rızası olmayan bağımsız denetim firması tayin ettiklerini, 07.03.2018 günlü yönetim kurulu kararı ile 16.02.2016 günü olağan üstü genel kurulda seçtikleri tamamen kendilerinden oluşan yönetim kurulu üyelerinin imzalarıyla aldıkları kararlar ile şirketin temsil ve izamını sınırsız bir şekilde yine kendilerine aldıklarını, bu nedenlerle 07.03.2018 günlü 3 nolu yönetim kurulu kararının TTK 391 maddesi gereğince batıl olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili asıl davada; 16.02.2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısı için Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde 25.01.2018 tarihinde ilan yapıldığını, davacının toplantıya iştirak etmediğini, alınan kararların kanuna esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına uygun olduğunu, hiçbir ortağın aleyhine hüküm içermediğini, şirketin işleyişi ve ekonomik devamlılığı için alınması zorunlu kararlar olduğunu, çağrının usulüne uygun olarak yapıldığını, davalı YK başkanı …tarafından Beyoğlu … Noterliği’nin 23.01.2018 tarihli ve …, …, … yevmiye nolu ihtarnamelerde olağan üstü toplantı bildirimi yapılması ile olağan üstü genel kurul toplantısına çağrı konusunun görüşülerek karara bağlanması konulu 19.01.2018 tarihli yönetim kurulu kararının ek olarak gönderildiğini,davacı şirketin toplantıya katılmadığını, davacı ortağın şirkette %36,249 paya tekabül eden pay sahibi olduğundan azlık sayılmadığını,şirket yönetim kurulunun 5 kişiden oluşması gerektiğinden şirketin organsız kalmaması açısından B grubu hissedarların yerine 2 bağımsız adayın seçildiğini, bağımsız denetçi seçilmesine olağan üstü genel kurula katılanların oy birliği ile zorunluluk sonucu karar verildiğini, zira Kamu Gözetim Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından müvekkili şirketin 2017 yılına ilişkin bağımsız denetime tabi olduğu ve bağımsız denetçi atanması gerektiği, davacı şirket tarafından önerilen bağımsız denetçi firmasının daha yüksek teklif verdiğini,bağımsız denetçi şirketin daha makul teklif vermesi sebebiyle seçildiğini, alınan kararın zorunlu karar olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen Bakırköy 7. ATM’nin 2018/536 Esas – 2018/1014 Karar Sayılı dosyasında davalı vekili; 19.01.2018 günlü yönetim kurulu kararının usule uygun alındığını, davacının bahsettiği ağırlaştırılmış nisap maddesinin 19.01.2018 tarihli yönetim kurulu toplantısında alınan kararlar açısından geçerli olmadığını, önemli karar niteliğinde bir karar alınmadığını, TTK 390. madde hükmüne uygun alınan YK kararının ana sözleşmesinin 9. maddesine uygun olduğunu, TTK 391. madde hükmünde sayılan durumlara benzer hukuka aykırı bir durum söz konusu olmadığını, tam aksine alınan kararın şirketi ayakta tutmak için alındığını, dava konusu yönetim kurulu kararı ile olağan üstü genel kurulu topladığını, ve şirketin elzem işleri için kararlar aldığını, davacının yasal zorunluluk olduğu halde denetçi atanması konusunda dahi hareketsiz kaldığını, şirketin iflasa sürüklenmesini beklediğini, davacının genel kurula katılmadığını, muhalefet şerhi yazdırmadığını, hem genel kurul kararının hemde yönetim kurulu kararının iptalini talep ettiğini,TTK 410/1 göre görev süresi dolsa bile genel kurulunun YK tarafından toplantıya çağrılabileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen Bakırköy 4.ATM’nin 2018/544 esas sayılı davasında davalı vekili; YKnun seçimine ilişkin 16.02.2018 tarihli genel kurul kararı iptal edilmedikçe, dava konusu 07.03.2018 tarihli yönetim kurulu kararının iptaline karar verilemeyeceğini, Bakırköy 1. ATM’nin 2018/440 esas sayılı davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini, dava konusu 07.03.2018 tarihli YK kararının TTK 390/4 hükmüne uygun olarak alındığını, ağırlaştırılmış nisap maddesinin 07.03.2018 tarihli yönetim kurulu toplantısında alınan kararlar için geçerli olmadığını, esas sözleşmede ön görülen önemli karar niteliğinde bir karar alınmadığını, alınan tüm kararların şirketin ve pay sahiplerinin korunması amacına hizmet ettiğini, davacının hissedar olması tüm iş ve işlemlerde söz sahibi olması, azlık sayılmaması sebebi ile dava açmakta menfaati bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece ; uyuşmazlık konularında alınan bilirkişi ek ve kök raporları benimsenerek asıl dava bakımından ; genel kurula ilişkin çağrının 25/01/2018 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, ayrıca B grubu pay sahibi davacı şirkete Beyoğlu… Noterliği’nin 23/01/2018 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ile genel kurul toplantısının tarih, saat yer ve gündeminin bildirildiğini, her ne kadar davacı şirkete bu çağrı 23/02/2018 tarihinde tebliğ olmuş ise de, tebligatın davacıya ulaşmamış olması genel kurul çağrısını sakatlamayacağı zira çağrının pay sahiplerine yöneltilmesinin hukuken zorunlu olmakla beraber bu kimselere ulaşmış olması veya ulaştığının belgelenmesinin zorunlu olmadığını, usulüne uygun olarak yapılan bildirimin herhangi bir nedenle ulaşmamış olmasının çağrıyı sakatlamayacağı yapılan genel kurul toplantısında alınan kararlar niteliği gereği davacı şirketin imtiyazlı paylarını kullanmasını gerektiren ya da paylarına ilişkin imtiyazları ortadan kaldıran kararlardan olmadığını, davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin görev sürelerinin dolduğu, şirkete bağımsız denetçi seçme zorunluluğunun söz konusu olduğu ancak davalı şirketin ne davacı pay sahibine, ne de davacı pay sahibinin önerisi üzerine seçilen üyelere ulaşamadığının anlaşıldığını, yönetim kurulu üyelerinin ve davacı şirketin şirkete olan özen borcunun bir sonucu olarak yönetim kurulunun görev süresinin dolduğunu bilmeleri ve bu hususta bir karar almak üzere davalı şirket ile iletişime geçmelerinin beklenmesi gerektiği yeni yönetim kurulu seçiminin ve şirkete bağımsız denetçi seçiminin şirketin devamlılığı için gerekli olduğu, B grubu hissedarların yönetim kuruluna aday önerme haklarını kullanamamış olmalarının kendi kusurlarından kaynaklandığı ve bu eksikliğin genel kurul kararının iptali sonucuna yol açmayacağı, bu cihetle 16/02/2018 tarihli genel kurulda alınan kararların batıl olmadığı sonucuna ulaşıldığını, Birleşen 7.ATM’nin 2018/536 esas sayılı dava bakımından ; dava konusu 19.1.2018 tarihli genel kurula çağrı kararının alındığı yönetim kurulu kararında imzası bulunan YK üyelerinin görevlerinin 10/02/2017 tarihinde sona erdiği, 6102 sayılı TTK’nın 410/1. Maddesi uyarınca genel kurulun, görev süresi dolmuş olsa bile yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılabilir şeklinde açık hüküm bulunduğunu, şirket ana sözleşmesinin 9. maddesinde “önemli kararlar” olarak nitelendirilen bir grup kararın “en az bir B grubu yönetim kurulu üyesinin de katılımı ile en az 4 yönetim kurulu üyesi tarafından verilebileceğinin düzenlendiğini, bu durumda, önemli kararlar listesinde yer almayan kararların salt çoğunlukla alınabileceğini, davalı Şirket’in 10/07/2014 tarihli genel kurulda seçilen ve 10/07/2017 tarihinde görev süresi dolan 5 yönetim kurulu üyesi bulunduğunu, genel kurul çağrı kararı 3 yönetim kurulu üyesinin katılımı ile alındığını “yönetim kurulu üyelerinin seçimi” şirket ana sözleşmesinde belirtilen önemli kararlardan olmadığını dolayısıyla, TTK’nın 390. maddesi gereğince çoğunlukla alınan bu yönetim kurulu kararının usulüne uygun olduğu, bu durumda yönetim kurulunun (A) grubu payları temsil eden 3 üyesinin imzası ile alınan “yönetim kurulu seçimine dair” 2 numaralı kararın hukuka uygun olduğunu, her ne kadar bağımsız denetçi seçimine ilişkin kararlar şirket ana sözleşmesinin 9. maddesine göre en az 1 tanesi B grubu pay sahiplerini temsil eden 4 yönetim kurulu üyesinin katılımı ile alınması gereken önemli kararlar arasında sayılmakta ise de, davalı şirket tarafından davacı şirkete defalarca ulaşılmaya çalışıldığı, denetçi atanmasının zorunluluğu hususunda e-posta ile bilgi verildiği ve hatta karar örneklerinin gönderildiği ancak davacı şirketin söz konusu kararları imzalamaktan imtina ettiği, T.C. Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu Gözetim Dairesi Başkanlığı, 08/12/2017 tarih ve 74578864-679-E.2912 sayılı yazısında, davalı şirketin 2017 hesap dönemi için bağımsız denetime tabi olduğunun belirtildiğini, TTK’nın 397/1 maddesinde; denetime tabi olan anonim şirketlerin hazırladıkları finansal tablolarının denetimden geçip geçmediğini, denetimden geçmiş ise denetçinin görüşünü ilgili finansal tablonun başlığında açıkça belirtmek zorunda oldukları, bu hükmün, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu için de uygulanacağı, denetime tabi olduğu hâlde, denetlettirilmemiş finansal tablolar ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunun, düzenlenmemiş hükmünde olduğu belirtildiği,şirkete bağımsız denetçi seçilmesi, şirket için “önemli karar” olmaktan ziyade kanuni bir zorunluluk olduğu ,bu zorunluluğun yerine getirilmesinin tüm paydaşların yararına olduğu ,davalı şirketin davacı şirkete ulaşma çabaları da dikkate alındığında ,kararın hukuka uygun olduğunun kabulü gerektiğini, Birleşen 4 ATM’nin 2018/544 sayılı dosyasında iptali istenen 16.02.2018 tarihli genel kurulda seçilen yeni yönetim kurulunun 07.03.2018 tarihli yönetim kurulu toplantısında aldığı temsil ve ilzama ilişkin 3 no’lu yönetim kurulu kararının iptali talebi bakımından yapılan değerlendirmede; kararı veren yönetim kurulunun seçimine dair kararın usulüne uygun olarak tescil ve ilan edildiği, mahkemece asıl davada yönetim kurulunun seçimine dair genel kurul kararının uygulanmasının geriye bırakılması yönünde verilen bir tedbir kararı da olmadığı göz önüne alınarak söz konusu kararın iptalin gerektirecek koşulların gerçekleşmediğini, meydana gelişi ve içeriği bakımından geçerli olan bir kararın ancak hüküm doğurması internet sitesinde yayınlanmasına bağlı olabileceği, ancak bu durumda da hükümsüzlüğün askıda hükümsüzlük olabileceğinin değerlendirilmediğini, bu durumda dahi bu askıda hükümsüzlük halinin kanunda düzenlenmiş olması gerektiği TTK’da böyle bir askıda hükümsüzlük hali düzenlenmediğini düzenlenme amacı itibariyle belli ortaklıklara internet sitesi açmak yükümlülüğü doğuran 1524. maddenin alınan kararların geçerliliği ile ilişkilendirilmesi ve TTK’nın anonim şirket genel kurul ve yönetim kurulu kararların geçerliliğine ilişkin tüm düzenlemelerinin önüne geçeceğinin kabulünün genel hukuk mantığı ile bağdaşmadığını, açıklanan tüm bu sebeplerle, asıl dava ve birleşen davaların ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili asıl dava yönünden; genel kurul kararı ile müvekkili şirketin esas sözleşmede yer alan hakları kullandırılmadığını,esas sözleşmenin 9/6 – vi bendine göre bağımsız denetçi seçilmesinin önemli kararlardan olduğunu, mutlaka B grubu pay sahiplerinin olumlu oyu gerektiğini, müvekkili şirketin esas sözleşmeden doğan bağımsız denetçiyi veto hakkının kullandırılmadığını, bağımsız denetçi seçimine ilişkin genel kurul tarihi ve gündeminin müvekkili şirkete iletilmediğini, yine esas sözleşmenin 9. maddesine göre davalı şirket yönetim kurulu üyelerinden 2 kişinin B grubu tarafından gösterilecek adaylar arasından seçileceğini,yönetim kurulu üyelerinin ikisini belirleme hakkını müvekkili şirkete kullandırılmadığını, çağrı tebliğinin toplantı tarihinden 7 gün sonra 23.02.2018 tarihinde ulaştığını, mahkemenin bildirimin yapılmasından ziyade gönderilmesinin yeterli olduğu yönündeki gerekçenin yerinde olmadığını, toplantı tutanağına çağrının ulaştığının yazılmasının doğru olmadığını,bu konuda suç duyurusunda bulunduklarını, bu dosyanın incelenmediğini, mahkemece yapılan çağrının iyi niyetli ve usulüne uygun olduğu değerlendirmenin yerinde olmadığını, elektronik posta ile de haber verilebilecek iken verilmediğini, mahkemenin müvekkili şirkete ve müvekkili şirketin seçtiği yönetim kurulu üyelerine ulaşamadığı şeklindeki değerlendirmesinin kesinlikle yerinde olmadığını, bu gerekçenin dayanağının gerekçeli kararda açıklanmadığını, 16.02.2018 günlü 2 ve 3 numaralı kararların TTK 447 maddesi uyarınca batıl olduğunu, asıl dava yönünden verilen kararın hukuken yerinde olmadığını, Birleşen Bakırköy 7. ATM’nin 2018/536 esas sayılı dosyası yönünden; mahkemenin 19.01.2018 tarihli genel kurula çağrı kararının alındığı, yönetim kurulu kararı hakkında yaptığı değerlendirmenin yerinde olmadığını, kararın alınış usulü ile ilgili bir değerlendirme yapılmadığını, TTK 390/4 maddesi ve esas sözleşmenin 9/5. fıkrası çerçevesinde söz konusu kararının tüm üyelerce imzalanması gerektiğini, dolayısıyla 390/4 maddede yer alan nisapta esas sözleşmenin 9. maddesi ile ağırlaştırıldığını, dava konusu 19.01.2018 tarihli yönetim kurulu kararının 9. maddede belirtilen usule göre alınmadığını, toplantıdan 14 gün önce B grubu yönetim kurulu üyelerine Türkçe ve İngilizce olarak toplantı yapılacağına ilişkin davet yapılmadığını, toplantıdan 7 gün önce B grubu üyelerine toplantı gündemi gönderilmediğini, toplantı ve karar nisabı olan dört yönetim kurulu üyesinin mevcudiyeti ve oy koşulunun da yerine getirilmediğini, 3 yönetim kurulu üyesi ile toplantı yapıldığını, tüm üyelerin imzası bulunmadığından yok hükmünde olduğunu, YK üyelerinin ve bağımsız denetçi seçiminin önemli kararlardan olduğunu, 19.1.2018 tarihli yönetim kurulu kararında B grubu yönetim kurulu üyelerinden herhangi birinin olumlu oyu bulunmadığını, davalı firmanın denetçi atanan firmanın bağımsız beyanını sunamadığı için genel kurulda alınan kararların halen tescil ve ilan edilemediğini, bağımsız denetçi vasfını taşımayan şirketin, bağımsız denetçi olarak atanmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Birleşen Bakırköy 4. ATM’nin 2018/544 E. Sayılı dosyası yönünden; TTK ve esas sözleşmeye uygun oluşturulmayan ve uygun olmadığı idare tarafından tespit edilen davalı şirket yönetim kurulu tarafından alınan temsil ve ilzam kararının daha baştan sakat ve hukuka aykırı olduğunun açık olduğunu, yönetim kurulu seçiminin yapıldığı genel kurul tutanağının sahte olduğunu, genel kurul toplantı tutanaklarının, genel kurulun toplantıya çağrı ilanının, genel kurul tarafından seçilen denetçilerin, şirketin internet sitesinde ilan edilmesinin zorunlu olduğunu, ama ilan edilmediğini, bu nedenlerle mahkemenin her üç dava açısından da verdiği kararın kaldırılarak davanın kabulünü talep etmiştir.
GEREKÇE: Davacı asıl davada ; 16.02.2018 tarihli olağan üstü genel kurulda alınan yönetim kurulu seçimine ilişkin 2 numaralı, bağımsız denetçi seçimine ilişkin 3 numaralı genel kurul kararlarının mutlak butlanla batıl olması sebebiyle iptaline, Birleşen Bakırköy 7. ATM’nin 2018/536 esas sayılı davada , 19.01.2018 günlü olağan üstü genel kurul toplantısına çağrı konulu yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespitine, Birleşen davada ; 2018/544 esas sayılı dosyasıyla, 07.03.2018 tarihli 3 numaralı yönetim kurulu kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu Gözetim Dairesi Başkanlığı’nın davalı şirkete hitaben yazdığı 08/12/2017 tarihli yazıda, Bakanlar Kurulu Kararının 3.maddesinde belirtilen ve bağımsız denetim için gerekli olan genel ölçütlerden en az ikisini art arda 2015 ve 2016 hesap dönemlerinde sağlamaları nedeni ile 2017 hesap dönemi için bağımsız denetime tabi olduğunun belirlendiği, TTK 397/2 fıkrasına göre şirkete denetçi tayininin kanuni bir zorunluluk olduğu, davacı şirketin davalı şirkete ulaşabilmek amacı ile çaba gösterdiği denetçi atanmasının tüm paydaşların yararına olduğu, yönetim kurulu üyelerinin görev sürelerinin dolduğu, şirkete bağımsız denetçi seçmek zorunluluğu bulunduğu, davacı şirketin yönetim kurulu üyelerinin görev süresinin dolduğunu bilmeleri gerektiği, şirketin devamlılığı için yönetim kurulu üyesinin ve denetçi seçiminin zorunlu olduğu, B grubu hissedar olan davacının yönetim kuruluna aday gösterme hakkını kullanmamış olmasının kendi kusurundan kaynaklandığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Birleşen Bakırköy 7.ATM’nin 2018/536 Esas sayılı dosyasıyla, 19.01.2018 günlü olağan üstü genel kurul toplantısına çağrı konulu yönetim kurulu kararının davacı tarafından belirlenen yönetim kurulu üyelerine haber verilmeden gerçekleştirildiği iddia edilerek batıl olduğunun tespiti istenilmiştir.Genel kurula çağrı kararı alınan yönetim kurulu kararının sıhhatinin öncelikle incelenmesi gerekmektedir. Davalı Şirket’in 10/07/2014 tarihli genel kurulda seçilen ve 10/07/2017 tarihinde görev süresi dolan A grubundan seçilen üç ,B grubundan seçilen iki yönetim kurulu üyesi bulunduğu hususu sabittir. Davacı şirket B grubundan seçilen yönetim kurulu üyelerine haber verilmeden butlanın tesbiti talep edilen olağan üstü genel kurulun yapıldığını ileri sürmüştür.Yönetim kurulu toplantılarına davetin ne şekilde yapılacağı şirket ana sözleşmesinin 9.maddesinde düzenlenmiş olup, faks, e-posta veya iadeli taahhütlü mektupla toplantı için belirlenen tarihden en az 14 (ondört) gün önce İngilizce ve Türkçe olarak yapılır. Yönetim Kurulu Başkanı veya başkan yardımcısı, toplantı için belirlenen tarihden en az (7) gün önce, yazılı gündem ile gündeme ilişkin gerekli bilgileri, her bir yönetim kurulu üyesine gönderir. Her bir yönetim kurulu üyesi, başkan veya başkan yardımcısından gündeme yeni bir husus eklenmesini talep edebilir. …Yönetim Kurulu ilk toplantıda dört yönetim kurulu üyesinin hazır bulunması ile toplanır. İlk toplantıda bu nisabın sağlanamaması halinde, ikinci toplantı aynı gündem maddesi ile üç yönetim kurulunun katılması ile yapılabilir.Kararlar en az üç yönetim kurulu üyesinin olumlu oyu ile alınabilir…”şeklindedir. 6102 sayılı TTK’da yönetim kurulunun toplantıya çağrılması usulü hakkında özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Aynı Yasanın 392/7 maddesine göre, her yönetim kurulu üyesi başkandan, yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını isteyebilir. Anasözleşme hükmüne göre çağrı yapma şekilleri belirlenmiştir. Bu usullere göre çağrı yapılması zorunlu olup, yapıldığını ispat yükü davalı şirkettedir. “Esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alır…” (TTK m. 390/1). “Şirket sözleşmesinde veya esas sözleşmede düzenlenmiş olması şartıyla, sermaye şirketlerinde yönetim kurulu ve müdürler kurulu tamamen elektronik ortamda yapılabileceği gibi, bazı üyelerin fiziken mevcut bulundukları bir toplantıya bir kısım üyelerin elektronik ortamda katılması yoluyla da icra edilebilir. Bu hâllerde Kanunda veya şirket sözleşmesinde ve esas sözleşmede öngörülen toplantı ile karar nisaplarına ilişkin hükümler aynen uygulanır.” (TTK m. 1527/1). “TTK’nın 390. maddesinde, anonim şirketlerde yönetim kurulunun ne şekilde karar alacağı düzenlenmiştir. Anılan maddenin 4. fıkrasında, yönetim kurulu üyelerinden hiçbirinin toplantı yapılması isteminde bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu kararlarının, kurul üyelerinden birinin belirli bir konuda yaptığı, karar şeklinde yazılmış önerisine, en az üye tam sayısının çoğunluğunun yazılı onayı alınmak suretiyle de verilebileceği belirtildikten sonra aynı önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması, bu yolla alınacak kararın geçerlilik şartı olarak düzenlenmiştir. O halde, açıklanan şekle uyulmadan alınan bir yönetim kurulu kararının geçerliliğinden söz edilemeyecektir. “(Yargıtay 11.HD’nin 17/11/2015 tarih, 2014/17476 esas, 2015/12128 karar sayılı ilamı, 15/06/2015 tarih, 2015/3013 esas, 2015/8295 karar sayılı ilamı, 24/04/2017 tarih, 2015/14750 esas, 2017/2344 karar .sayılı ilamı vd.) Somut olayda davacı taraf, davaya konu genel kurulun toplantıya çağrıya ilişkin yönetim kurulu kararı öncesinde davacı B grubundan seçilen iki yönetim kurulu üyesine çağrı yapılmadığını iddia etmiş, davalı taraf ise genel kurul toplantısı için çağrı yapıldığını savunarak yönetim kurulu üyelerine çağrı yapıldığı hususunda bir beyanda bulunmamış,delil sunmamıştır. Şirketin beş kişilik yönetim kurulunun üç kişi ile toplanıp karar alabilecek ise de ; önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılması gerekmektedir.Somut olaydaki gibi ;yönetim kurulu üyelerinin bir kısmına haber verilmeden alınan yönetim kurulu kararı geçerli değildir. Davalı şirket ;çağrı kararı alan yönetim kurulu toplantısına B grubu yönetim kurulu üyelerinin haberdar edildiğine ilişkin bir delil sunulmamıştır. TTK’nın 490. maddesine göre çağrısız yönetim kurulu toplantısı yapılması mümkün ise de, önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılması alınacak kararın geçerlilik şartı olup, davalı şirket, B grubundan seçilen yönetim kurulu üyelerine toplantı için çağrı yapıldığını ve TTK’nın 490. maddesine göre önerinin tüm üyelere yapıldığını ispat edebilmiş değildir. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin Birleşen Bakırköy 7. ATM’nin 2018/536 esas sayılı dosyasıyla, 19.01.2018 günlü yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tesbitine karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. 2- Asıl dava 2018/440 esas sayılı dosyada; 16.02.2018 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan yönetim kurulu seçimine ilişkin 2 numaralı, bağımsız denetçi seçimine ilişkin 3 numaralı genel kurul kararlarının mutlak butlanla batıl olması sebebiyle iptali talep edilmiştir. Yukarıda yazıldığı üzere tüm yönetim kurulu üyelerine haber verilerek yönetim kurulu kararı alınmadığı sabit olduğundan bu durumda, mahkemece, TTK’nın 390/4 ve 392/7. maddeleri gereğince geçersiz yönetim kurulu kararına dayalı olan ve TTK’nın 416. maddesi uyarınca toplanmadığı da sabit bulunan davalı şirket’in 16.2.2018 tarihli olağanüstü genel kurulunda alınan kararların da geçersiz olduğunun kabulü ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir. 3-Birleşen dava ise geçersiz olduğu tesbit edilen genel kurul kararı nedeniyle 2 nolu yönetim kurulu üyelerinin seçimi kararına dayanan 07.03.208 tarihli 3 numaralı yönetim kurulu kararının iptali istemine ilişkindir. Davalı şirkete ait 07.03.2018 tarihli yönetim kurulunun 3 numaralı kararında; yönetim kurulu başkanlığını …, başkan vekilliğini …’nun atanmasına şirket yönetim kurulu başkan … ile yönetim kurulu üyesi …’nun şirket kaşesi veya ünvanı altına atacakları müşterek imzaları ile şirketin herhangi bir tutar sınırlaması olmaksızın her hürlü işlemde temsil ve ilzam edilmesine, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından 11.02.2013 tarihinde tescil edilen birinci derece imza yetkilileri, ikinci derece imza yetkilileri, üçüncü derece imza yetkilisi, dördüncü derece imza yetkilileri, beşinci derece imza yetkilisi, olarak gruplandırılan imza yetkilerinin aşağıdaki şekilde belirlenmesine; imza yetkilerini 10.02.2015 tarih ve 1 sayılı iç yönergeye uygun olarak kullanmalarına karar verilmiş olup, dayanak genel kurul kararının butlanı tesbit edilerek iptaline karar verildiğinden anılan kararında iptaline karar verilmesi gerektiği halde davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesinin gerekçesinde belirttiği, bağımsız denetime tabi olan ve yönetim kurulu üyelerinin görev sürelerinin bitmesi nedeniyle olağanüstü genel kurul yapılması zorunlu olmakla birlikte, zorunluluk olmasının kanuna aykırılığı gidermeyeceği,esas sözleşmeye uygun şekilde seçilen yönetim kurulu üyelerinin haberdar edildikleri halde toplantıya katılmadığı ispat edilemediğinden davanın kabulü gerektiği halde reddine karar verilmesi doğru olmadığından, ancak yapılan hata eksiklik nedeniyle yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden asıl ve birleşen davalarda kararın kaldırılmasına yeniden hüküm verilmesine asıl ve birleşen davalarda davanın kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Asıl ve birleşen davalarda davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/11/2019 Tarih 2018/440 Esas 2019/1183 Karar sayılı asıl ve birleşen davalara ilişkin hükmün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA,yeniden hüküm verilmesine; “Asıl ve birleşen davaların kabulüne; Asıl davada; davalı şirketin 16.02.2018 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan yönetim kurulu seçimine ilişkin 2 numaralı, bağımsız denetçi seçimine ilişkin 3 numaralı kararların batıl olduğunun tesbiti ile iptaline , Birleşen Bakırköy 7.ATM nin 2018/536 Esas sayılı dosyasında, davalı şirketin 19.01.2018 tarihli olağan üstü genel kurul toplantısına çağrı konulu yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespitine, Birleşen Bakırköy 4. ATM nin 2018/544 Esas sayılı dosyasıyla, 07.03.2018 tarihli 3 numaralı yönetim kurulu kararının iptaline” İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak ; “Asıl ve birleşen davalar yönünden ayrı ayrı alınması gereken (80,70+80,70+80,70-TL) karar ve ilam harcından peşin yatırılan (35,90+35,90+35,90TL )harcın mahsubu ile bakiye 134,40-TL harcın asıl ve birleşen davalarda davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Asıl ve birleşen davalarda davacı tarafından yatırılan 215,40-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Asıl ve birleşen davada davacı tarafından yapılan 1.000-TL bilirkişi ücreti ve 531,50-TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.531,50-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Asıl ve birleşen davalarda davalı tarafından yapılan yargı giderinin davalı üzerinde bırakılmasına, Asıl davada davacı lehine taktir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Birleşen Bakırköy 7.ATM’nin 2018/536 esas sayılı dosyasında davacı lehine takdir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Birleşen Bakırköy 4. ATM’nin 2018/544 esas sayılı dosyasında davacı lehine taktir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Asıl ve birleşen davalarda davacı tarafından yatırılan 133,20-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Asıl ve birleşen davalarda davacı tarafından yapılan 55,50‬-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 27/12/2022