Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/172 E. 2023/1055 K. 03.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/172
KARAR NO: 2023/1055
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2019
NUMARASI: 2017/352 Esas 2019/1114 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkili şirket ve davalı arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, davalının 56.675,40- TL asıl alacak miktarı olarak borçlu durumda olduğunu, davalı borçlunun müvekkili şirket ile aralarındaki ticari ilişkiyi reddettiğini, davacıya takip tutarı kadar değil 6.077- TL borçlu olduğunu ileri sürdüğünü, icra takibinde uygulanması gereken faiz oranı ticari (reeskont avans) faizi olduğunu, borçlu tarafından faiz oranına yapılan itirazı kabul etmediklerini, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile davanın kabulü ile İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasına vaki itirazın iptali 56.675,40 TL asıl alacak açısından takibin asıl alacağa işleyecek ticari reeskont avans faiz işletilerek devamına ve davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davacı ile müvekkili arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, cari hesap ekstresi uyarınca 62.752,40-TL alacağı olduğu iddiasıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, müvekkili tarafından, 10.03.2017 tarihinde başlatılan takibe konu borcun 6.077- TL olduğu bu tutarın dışında kalan takipte talep edilen borcun kalan kısmına, faiz miktarı ve oranına itirazda bulunduklarını, takibin durduğunu, davacı tarafından acılan dava ile icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini, dava konusu olan faturalarla ilgili müvekkilinin hiçbir bilgisi ve ilgisi bulunmadığını, son bakiye 6.077- TL borcun davacı şirkete ödendiğini, davacının haksız, kötü niyetli davasının esastan reddini, kötü niyetli davacı aleyhine % 20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davaya konu ihtilafın, davacı şirketin davacının davaya konu yaptığı faturalara dayalı açık cari hesap bakiye alacağının varlığı ve varsa miktarı hususlarında toplandığı, takibin 62.752,40-TL asıl alacak, 1.588,58-TL işlemiş faiz üzerinden başlatıldığı, davalı borçlunun asıl alacağın 6.077-TL’sini kabul ederek icra dosyasına yatırdığı, davacı tarafından ödenen 6.077-TL’yi mahsup ederek 56.675,40-TL asıl alacak üzerinden dava açıldığı, dava dilekçesinde işlemiş faiz talebi olmadığının belirtildiği, mali müşavir bilirkişi tarafından defterler üzerinde yapılan incelemede; davacı tarafından Kasım/2016 ayında davalıya toplam 7 adet fatura düzenlendiği, bu faturaların yalnızca 2 tanesinin davacı tarafından benimsenerek defterlerine kaydedildiği, bu 2 adet fatura borcunun takipten önce ve icra dosyasına yapılan 6.077-TL ödeme ile sona erdiği, diğer 5 adet faturanın defterlere kaydedilmediği, davacı vekilinin sunduğu BA mutabakat formunda 11/2016 dönemine ait sundukları mutabakat belgesindeki kaşenin davalı şirkete ait olduğu, kaşe üzerindeki imzanında davalı şirket çalışanı tarafından imzalandığı, davalı vekilinin BA mutabakat belgesinde davalı şirket kaşesi üzerinde bulunan imzaların müvekkili şirkette imza yetkisi bulunan muhasebe grup müdürü … ve halihazırda şirket çalışanı olmayan …’a ait olduğunun beyan edildiği, şirket kaşesi üzerinde bulunan imzaların davalı şirket çalışanlarına ait olduğu anlaşıldığından her ne kadar davalı defterlerinde 5 adet fatura kayıtlı olmasa da davacı tarafından 11/2016 ayında düzenlenen faturalar ile BA mutabakatındaki fatura sayılarının aynı (7) sayıda olduğu, BA mutabakat formunda tutarın KDV hariç 58.930-TL olarak belirtildiği, bu tutara % 18 oranda KDV eklendiğinde bedelin 69.537,40-TL olarak hesaplandığı, bu nedenle BA mutabakat formuna itibar edildiği, 7 adet faturanın toplam bedelinin 69.537,40-TL olup, davalı tarafın takip tarihinden önce 02/12/2016 tarihinde 6.785-TL ve takipten sonra 6.077-TL olmak üzere toplam 12.862-TL ödeme yaptığı, bu bedelin 69.537,40-TL’den mahsubu ile davacının alacağının dava değeri olan 56.675,40-TL olduğu, ne var ki hesap yapılırken yapılan maddi hata neticesinde sonucun 52.853,40-TL olarak bulunması nedeniyle davanın kabulü gerekirken sehven davanın kısmen kabulü ile 52.853,40 TL üzerinden kısa karar yazıldığından buna uygun gerekçeli karar yazıldığı, itirazın kısmen iptali ile 52.853,40-TL için takibin devamına ,alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilerek takibin devamına likit alacak nedeniyle %20 oranda hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davalı vekili; davacının, alacağı ispat için 02.12.2016 tarihli cari hesap ekstresi sunduğunu, ispat yükünün davacıda olduğunu, bilirkişi raporunda; fatura içeriği hizmetlerin verildiğine dair belgenin dosyaya sunulmadığının tespit edildiğini, 25.09.2018 tarihli celsede davacı tarafa mutabakat belgesi aslının,5 adet faturanın tebliğine ilişkin belgenin sevk irsaliyelerinin sunulması için iki hafta kesin süre verilmesine karşın davacı tarafından, hizmet verildiğini ispata yarar belge dosyaya ibraz edilemediğini, BA mutabakat belgesinin dilekçeler teatisinde delil gösterilmediğini ,mahkemece delil sayılmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafından dosyaya “…” Sıra Numaralı, “…” Sıra Numaralı, “…” Sıra Numaralı, “…” Sıra Numaralı, “…” Sıra Numaralı, “…” Sıra Numaralı, “…” Sıra Numaralı toplam 7 adet fatura sunulduğunu, davacının müvekkil şirket için yaptığı taşımalar ve ödemesi yapılan faturaların listesi 16.11.2016 tarihli (708×5,4.661×2) toplam 7 adet fatura olduğunu,ifa edilip ödenmeyen başkaca bir fatura bulunmadığını, takip tarihi itibarıyla olan 6.077-TL bakiye borcun ödendiğini, takibe konu faturalara ilişkin, davacıya herhangi bir iş emri verilmediğini, davacının ifa etmediği hizmetlere ilişkin, ahlaka aykırı düzenlediği faturalar ile talepte bulunduğunu, işbu dava öncesi davacıdan taşımalara ilişkin sevk irsaliyesi, gümrük beyannamesi veya teslimatı kanıtlayıcı bir evrak talep edildiği ancak herhangi bir belge ibraz edemediğini, BA mutabakatının cari hesap mutabakatı olmadığını, BA mutabakatı karşı firmanın beyan edilen faturaları düzenlediğini teyit eden bir mutabakat olduğunu, BA mutabakatının altında müvekkil şirketin kaşesinin olması faturanın içeriğinin kabul edildiği anlamına gelmediğini, BA/BS bildirimleri mutlak olmayıp mükelleflerin elektronik ortamda gönderip onayladıktan sonra hata veya eksiklik bulunduğunu tespit etmeleri halinde yeniden düzenleyerek göndermeleri mümkün olan formlar olduğunu, mükelleflerin sonradan süreye bağlı olmadan düzeltme yapabileceğini, henüz taşıma belgeleri paylaşılmamış olmasına karşın muhasebesel operasyonu etkilememek adına daha sonra düzeltilebileceği düşüncesiyle davacı tarafından ibraz edilen BA formuna mutabık olunduğuna dair kayıt düşüldüğünü,Müvekkil Şirket tarafından 21.05.2018 tarihinde düzeltilerek ibraz edilen BA formu içeriği farklı olup, mahkemece işbu form celp edilmeden eksik inceleme ile hüküm verildiği, kararın kaldırılarak davanın reddi gerektiğini, Müvekkil Şirket tarafından … bildirilen 21.05.2018 tarihli BA bildirim düzeltmesi formundan da görüleceği üzere, kayıtlara alınan faturaların vergiler hariç 10.900-TL olduğunu, davacı tarafından sunulan ve mutabık kalındığı iddia edilen BA formunun hukuken ispat aracı olamayacağı, zira BA beyannamesinin sonradan Müvekkil Şirket tarafından düzeltilerek … ibraz edildiğini, 56.675,40-TL tutarlı 5 adet fatura müvekkil şirket kayıtlarında yer almadığından ve bedele ilişkin cari hesap mutabakatı olmadığından alacağın davacı tarafça sunulan belgeler ile ispat edilemediğini,tahkikat aşamasında sunulan belgelerin delil olarak kabulüne muvafakat etmedik -lerini belirterek , taşıma yaptığını ispatlayıcı belgelerin hiç değilse iş emrinin ibrazı gerektiğini, belirterek davanın reddi ile davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. 2- Davacı vekili; gerekçeli karar her ne kadar esas itibariyle hukuka uygun olsa da dava değeri hususunda yapıldığı belirtilen maddi hatanın düzeltilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava; taşıma hizmet alımından kaynaklanan bakiye alacağın tahsiline ilişkin alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. Yapılan bilirkişi incelemesinde ; davacı ve davalı tarafın defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacı defterlerine göre; yurtiçi navlun hizmet faturalarına bağlı açık cari hesap bakiyesinden kaynaklı 62.752,40-TL asıl alacağı kayıtlı bulunduğu, davalının 2016 yılı muavin hesap ekstresinden, davalı şirketin takip tarihi itibarıyla davacı şirkete faturalara dayalı açık hesap bakiyesinden kaynaklanan 6.077- TL borcu bulunduğu, davalı şirketin takipten sonra, davadan önce 10.03.2017 tarihinde takip dosyasına 6.077-TL ödeyerek 6.077-TL bakiye borcunu kapattığı, taraflar arasında (62.752,40 TL – 6.077 TL=) 56.675,40 TL mutabakatsızlık bulunduğu,işbu davaya konu ihtilafa yol açan mutabakatsızlığın, davacı şirketçe davalı adına düzenlenen ve toplam tutarı 56.675,40 TL olan 5 adet nakliye hizmet faturasının davacı şirket ticari defter kayıtlarında mevcut olmasına karşın, davalı şirket kayıtlarında yer almamasından kaynaklandığı, davacı şirketçe davalı adına; muhtelif tarih ve tutarlarda toplamda 7 adet fatura düzenlendiği ve düzenlenen bu faturaların toplam tutarının KDV dâhil 69.537,40 TL olduğu, davalı şirketin faturalara karşılık takip tarihi öncesinde 02.12.2016 tarihinde banka vasıtasıyla 6.785-TL ödeme yaptığı ,bu ödemenin davacı kayıtlarında mevcut olduğu , davalı kayıtlarında ise davacı şirketin düzenlediği 7 adet faturadan sadece toplam tutarı 12.862-TL olan Lojistik iki faturanın kayıtlı olduğu, diğer 5 faturanın kayıtlı olmadığı, davacı şirketin fatura kapsamında yer alan yurt içi lojistik hizmetlerinin davalı şirkete verildiğine dair taşıma irsaliyelerine ve faturaların davalı şirkete tebliğ edildiğine ilişkin dayanak belgenin dosyaya sunulmadığı, davacı şirketçe bilirkişi incelemesi esnasında sunulan taraflar arasındaki “Kasım/2016 BA Mutabakatı” örneğinin hukuki delil niteliği taşıyıp/taşımadığı ve mutabakatsızlık konusu faturalar içeriği hizmetlerin davalı şirkete verildiğini kanıtlamaya elverişli olup, olmadığı hususunun mahkemenin takdirinde olduğu belirtilmiştir. Bilirkişi incelemesi sırasında tarafların kaşe ve imzası olan mutabakat belgesinde “BA Mutabakatı 11/2016 dönemi 7 fatura listesi tutar 58.930-TL, gönderilme tarihi 29/12/2016 olduğu, davalı vekilinin davacı tarafın yeni delil sunmasını kabul etmediklerini, mutabakat belgesinin müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini, belgede müvekkilinin ıslak imzasının bulunmadığını, ayrıca mutabakat yapmaya yetkili kişi tarafından imzalanmadığını, yine 7 adet fatura yazılmış olsa da faturanın içeriklerinin belli olmadığını, davacı tarafın alacağını sevk irsaliyesi, gümrük beyannamesi v.b belgelerle ispatlaması gerektiğini, faturaların tebliğ edilmediğini beyan ederek mutabakat belgesine itiraz edilmektedir.Davacı tarafça düzenlenen tüm faturalara davalı şirket muhasebesi tarafından onay verildiği davalı tarafça kabul edilmektedir.Fatura içeriklerinin kabul edilmediği beyan edilmektedir.Davalı vekili;istinaf dilekçesinde muhasebesel operasyonu etkilememek adına faturaların onaylandığı, daha sonra hata olursa düzeltme imkanı bulunduğu, nitekim davalı şirket tarafından … Başkanlığına verilen 21/05/2018 tarihli düzeltme beyanı ile hatanın düzeltildiğini, BA mutabakatının, BA formunun alacağı ispatlayacak bir belge olmadığını, salt faturanın düzenlenmesi ve bildirilmesi ile alacak hakkı doğmadığını, tacirin söz konusu fatura içeriğindeki malın veya hizmetin teslimini/ifasını da kanıtlaması gerektiğini, faturaların her zaman için düzenlenmesi mümkün olan alacağı ispata yarar belge olmadığını , dosya içeriğinde davacı tarafından müvekkile dava konusu faturalardaki hizmetlerin verildiğine ilişkin delil gösterilmediği ileri sürülmektedir. Davalı vekili dava dilekçesinde ve dilekçe teatileri aşamasında gösterilmeyen ,tahkikat aşamasında sunulan BA mutabakat belgesinin delil olarak kabul edilemyeceğini ileri sürmüştür. Dava dilekçesinde tarafların ticari defter ve kayıtlarına delil olarak dayanılmış olup; ticari kayıtlar kapsamında bulunan mutabakat belgesi, BA formlarının yargılamanın tahkikat aşamasında sunulmasına yasal olarak bir engel bulunmamaktadır. Ticari defterler kapsamında sayılan bu belgelerin tahkikat aşamasında sunulması mümkündür. Yeni bir delil, yeni bir belge olarak kabulü mümkün olmadığından davalının bu belgelerin sunulmasına muvafakatı gerekmemektedir. Mahkemece; HMk 222.kapsamında ticari defterlerin ibrazı istenildiğinde sunulan mutabakat belgesinin delil olarak değerlendirilmesi mümkün olup davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebebi yerinde bulunmamıştır.Kasım 2016 dönemi için taraflar arasında mutabakatın sağlandığı ,buna göre davalı ticari defterlerinde kayıtlı iki adet fatura gibi; 5 adet faturanın davalı tarafa tebliğ edildiği, davalıya ulaşmayan bir fatura için karşı yanın BA mutabakatı vermesinin mümkün olmadığı, davalıya fiziken veya elektronik ortamda ulaşan faturaların BA formuyla …’e zamanında bildirildiği, eldeki davanın 2017 yılında açıldığı, dava görülmekte iken 21/05/2018 tarihinde düzeltme beyannamesi verildiğinin Dairemizce … ından getirtilen BA formlarından anlaşıldığı, davalın ticari defterlerine kayıt etmese de, ibraz edilen faturalar için iade faturası düzenlemediği, itiraz etmediği, mutabakat da vererek Vergi Dairesine bildirimde bulunduğu anlaşılmaktadır. Muhasebe operasyonunu etkilememek için mutabakat verildiği savunması ise basiretli tacir davranışına uygun değildir. BA formu ile bildirimde bulunan davalının yerleşik yargı kararlarına göre mal veya hizmeti aldığının kabulü yerleşik yargı uygulaması gereğidir. İhtilaf konusu olduğun da … na verilen düzeltme beyanının da sonuca etkisi bulunmamaktadır. (Yargıtay 11 HD’nin 2020/4548 esas, 2021/6954 karar, 08/12/2021 tarihli, 2021/442 esas 2022/4573 karar 07/06/2022 tarihli, 2020/5545 esas 2021/50 karar 18/01/2021 tarihli vb. emsal ilamları ) Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin alacağın ispatlanmadığına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Alacak miktarı ise maddi hata neticesi ilk derece mahkemesince hatalı hesaplandığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yapılan hata nedeniyle yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden yeniden karar verilmesine itirazın kısmen iptaline, likit alacak nedeniyle alacaklı davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)-b-1 gereği ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul Anadolu 8 Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/11/2019 Tarih 2017/352 Esas 2019/1114 Karar sayılı kararının HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA ,yeniden hüküm verilmesine, 1-Davalının İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 56.675,40-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 9,75 ve değişen oranlarda avans faizi işletilmesine, %20 oranda hesaplanan 11.335-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine” İlk derece yargılamasına ilişkin olarak ; Alınması gereken 3.871,49-TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin yatırılan 967,88 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.903,61-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye ödenmesine, Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40-TL başvurma, 967,88-TL peşin harç olmak üzere toplam 999,28-TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, Davacı tarafından yapılan 575,15-TL yargı giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına, Davacı vekili için takdir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine, Davalıdan alınması gereken 3.610,42-TL istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 902,60-TL’nin mahsubu ile bakiye 2.707,82‬-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye ödenmesine, Davacı tarafından yapılan 87,30-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/07/2023