Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/159 E. 2022/1421 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/159
KARAR NO: 2022/1421
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/05/2019
NUMARASI: 2014/834 Esas – 2019/624 Karar
DAVA: Ortağın Yaptığı Ödemenin Rücuen Tazmini
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/10/2022
Davanın kabulüne ilişkin kararın asıl ve birleşen davada davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketin %1 paylı ortağı olduğunu, diğer davalı ortakların 1998 yılı haziran ayında müvekkilini, gıyabında YK üyeliğine seçtiklerini, durumu öğrenmesi üzerine müvekkilinin hemen istifa dilekçesini şirkete sunduğunu, sonradan gıyabında yönetim kurulu üyeliğine seçilmesini engellemek amacıyla 2002 ve 2004 yıllarında yeniden istifa dilekçesi sunduğunu, müvekkilinin hiç bir zaman iradesiyle şirket yöneticisi olmadığını, şirketin sigorta borçları nedeniyle şirket aleyhine işlem başlatıldığını müvekkilinin 07/03/2005 tarihinde taşınmazına konulan hacizle öğrendiğini, 20/01/2016 tarihinde SGK tarafından ödeme emri tebliğ edildiğini, ödeme emrinin iptali için Beyoğlu 1. İş Mahkemesi’nde dava açtığını, mahkemece 21/07/2009 tarihinde davanın reddedildiğini, kararı temyiz ettiğini, ancak Yargıtayca kararın onandığını, bu nedenle müvekkilinin şirket borçları nedeniyle toplam 56.948,02-TL’yi 18/04/2008 tarihinde ödemek zorunda kaldığını belirterek, ödediği tutarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline, ayrıca tekerrür olmamak üzere 42.711-TL’nin davalı yönetim kurulu üyelerinden müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili; alacağın TBK’nın 73. maddesi uyarınca 2 yıllık zamanaşımına tabi olup davanın zaman aşımına uğradığını, TBK’nın 167. maddesi gereğince borcun varlığı kabul edilse dahi her bir davalının payı oranında sorumlu olmasına rağmen tüm borcun istenmesinin usulsüz olduğunu, davacının 2012 yılındaki genel kurula göre payının %2,174 olduğunu, şirket kayıtlarına göre davacının istifa iddiasının doğru olmadığını, davacının şirket borçlarından müvekkillerini haberdar etmediğini, şirketin faiz yüküne girmesinde ve çıkan af ve taksitlendirmelerden yararlanamamasında davacının kusurlu olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili; diğer davalılar aleyhine açtığı davanın derdest olduğunu, davalı … ‘in ise davadan önce öldüğünün öğrenildiğini, 20.01.2006 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemiyle açtığı davanın reddine karar verildiğini, bu nedenle müvekkilinin şirket borçları nedeniyle toplam 56.948,02-TL’yi 18/04/2008 tarihinde ödemek zorunda kaldığını belirterek, davalıların murisi …’in sorumlu olduğu 11.356,44-TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek mirasçı davalılar … ve …’dan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA CEVAP: Davalı … mirasçıları vekili; davanın zaman aşımına uğradığını, müvekkillerinin babasının ortak olması nedeniyle şirkete karşı sorumlu olduğunu, davacı şirketi temsile yetkili yönetici olduğundan şirket borcunun tamamından sorumlu olduğunu, temsil yetkisi bulunmayan yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun bulunmadığını, davacının kendi kusuruyla şirketin zarara uğramasına neden olduğunu, ayrıca asıl alacak bakımından sorumluluk düşünülse dahi asıl alacağın ödenmemesinden kaynaklanan cezai yaptırımlardan sorumluluklarının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı ve gerçek kişi davalıların davalı şirkette yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptıkları, 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesinde, tüzel kişilerin kamu borcunun tahsil edilmemesi veya edilmeyeceğinin anlaşılması halinde temsilcilerin sorumlu olacağı, temsilcilerin bu madde kapsamında yaptığı ödemeleri amme borçlusuna rücu edebileceklerinin düzenlendiği, davacının haciz baskısı altında 18/04/2008 tarihinde davalı şirketin prim borcunu ödediği, davacının kamu borcunun icra tehdidi altında ödedikten sonra ödeme emrinin iptali talebi ile açtığı davanın reddedildiği, bu durumda davacının borcu ödemesi gerektiği sabit olan tarih, iş mahkemesince verilen red kararın kesinleştiği tarih olup, bu tarih ile dava tarihi arasında şirket ortakları arasında uygulanması gereken 5 yıllık zaman aşımı süresinin dolmaması nedeniyle davalıların zaman aşımı itirazının yerinde görülmediği, şirket yöneticilerinin borçtan sorumluluğunun görev yaptıkları döneme ilişkin müteselsil sorumluluk olup, davacının görev yaptığı dönem ile diğer davalıların görev yaptıkları dönem dikkate alındığında, her bir davalının ödenmeyen kamu borcundan eşit olarak sorumlu tutulmaları gerektiği, davalı şirket ise kamu borcunun asli sorumlusu olduğundan, yapılan ödemenin tamamından sorumlu olduğu, davalının istifası sonrası şirket tarafından kamu borcunun ödenmediği, borcun varlığından haberdar olunmasına rağmen yasal yollara başvurulmadığı, bu durumda davalının eylemlerinin borcu arttırıcı yönünün bulunmadığı gerekçesiyle, asıl davanın davalı şirket yönünden kabulüne, diğer davalılar yönünden kısmen kabulüne; birleşen davada ise; davalılar … ve …’ın yönetim kurulu üyesi …’in mirasçıları olduğu, murisin asıl dava tarihinden önce ölmesi üzerine birleşen davanın açıldığı, mirası reddetmeyen mirasçıların murisin borcundan sorumlu olduğu gerekçesiyle, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Asıl davada davalılar … AŞ, …, … ve … vekili; rücu zamanaşımının başladığı tarihin SGK’nın alacağı davacıdan talep hakkının doğduğu tarih olan, 07.03.2005 haciz tarihi veya davacıya ödeme emri tebliğ tarihi olan 20.01.2006 tarihi olduğunu, TBK’nın 73. maddesi gereğince 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davalılar vekili; zamanaşımı başlangıç tarihi 18.04.2008 ödeme tarihi olup 818 sayılı BK’nın 60 ve 6762 sayılı TTK’nın 309. maddesi uyarınca davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkillerinin murisi şirket ortağı olup sadece şirkete karşı sorumlu olduğunu, ayrıca şirketi temsile yetkili davacının borcun tamamından sorumlu olduğunu, müvekkillerinin murisinin borundan sorumlu tutulamayacağını belirterek, kararın kaldırılarak birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi olan davacı tarafından şirketin prim borcu nedeniyle ödediği tutarın, asıl borçlu şirket ile şirket yöneticisi olan davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Somut olayda; davacı ile davalı gerçek kişilerin davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptıkları, davalı şirketin 1998/6-2000/7 ayları arası döneme ait ödenmemiş prim borçlarının tahsili amacıyla, davacıya ait taşınmaz üzerine SGK tarafından 09.03.2005 tarihinde haciz şerhi konulduğu, ayrıca davacıya 24.01.2006 tarihinde ödeme emri tebliğ edildiği, davacı tarafından idare aleyhine ödeme emrinin iptali istemiyle Beyoğlu 1. İş Mahkemesinin 2006/357 esas sayılı dosyasında dava açıldığı, mahkemece yargılama sonucunda 21.07.2009 tarihinde davanın reddine karar verildiği, kararın davacı tarafından temyizi üzerine 23.06.2011 tarihinde Yargıtay 21. HD tarafından onanarak kesinleştiği, davacının 18.04.2008 tarihinde toplam 56.948,02-TL prim borcu ve ferilerini ödediği anlaşılmaktadır. Asıl dava davalılarından … dışındaki davalılara dava dilekçesi 20.06.2013 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalılar vekilinin yasal süresindeki süre uzatım talebi üzerine mahkemece cevap süresinin iki hafta uzatılmasına karar verilmiştir. İki haftalık süre uzatımı ile birlikte cevap süresi süre sonu 18.07.2013 tarihidir. Cevap dilekçesi ise 02.09.2013 tarihinde ibraz edilmiş olmakla, … dışındaki asıl dava davalılarının zamanaşımı defii süresinde yapılmamıştır.Asıl davada davalı …’e dava dilekçesi tebliğ edilememiş olup, vekili tarafından 02.09.2013 tarihinde zamanaşımı defini bildiren cevap dilekçesi sunulmuş olmakla, adı geçen bu davalının zamanaşımı defi süresindedir. Birleşen dosya davalıları vekilince de cevap süresinde zamanaşımı defi ileri sürülmüştür. Asıl davada davalı … ile birleşen dava davalılarının zamanaşımı defi bakımından ise, olay tarihi itibariyle uygulanması gereken 818 sayılı BK’nın 126. maddesine göre, şirket akdine dayanan ve ortaklar arasında veya şirketle ortaklar arasında açılmış davalar ile şirket yönetici ve denetçileri ile şirket veya ortaklar arasındaki davalar beş yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Bu süre ise alacağın muaccel olduğu tarihten, yani somut olayda 18.04.2008 olan ödeme tarihinden itibaren işlemeye başlayacaktır. 818 sayılı BK’nın 154. maddesinde, alacaklının dava veya defi yoluyla mahkemeye başvurması, zamanaşımını kesen sebepler arasında düzenlenmiştir. Burada kastedilen dava, alacaklının borçluya/sorumlu kişiye karşı açacağı davadır. Oysa somut olayda davacı tarafından davalılara karşı açılmış bir dava bulunmamaktadır. Bu nedenle davacının SGK aleyhine Beyoğlu 1. İş Mahkemesinin 2006/357 esas sayılı dosyasında açtığı davanın zamanaşımını kesmesi mümkün değildir. Bu nedenle 18.04.2008 tarihinden itibaren işlemeye başlayan 5 yıllık zamanaşımı süresi 18.04.2013 tarihi itibariyle dolmuştur. Bu durumda asıl davada … aleyhine açılan dava ile birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulü isabetsizdir. Davalı şirket kamu alacağının asli borçlusu olup, davacı tarafından yapılan ödemenin tamamından sorumludur. Zamanaşımı defi süresinde olmayan davalılar … ve … bakımından ise; uygulanması gereken 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesi; “tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir. … Temsilciler, teşekkülü idare edenler veya mümessiller, bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebilirler” şeklindedir. Madde hükmü gereğince, tüzel kişiden tahsil olanağı bulunmayan kamu alacağından, tüzel kişinin temsilcileri sorumlu tutulabilecektir. Anonim şirketin temsil ve yönetimi, aynı zamanda karar organı olarak yetkili yönetim kuruluna aittir. Bu nedenle anonim şirketlerde ödenmemiş vergi ve prim borçlarından; anonim şirketin kanuni temsilcisi olarak şirket esas sözleşmesi ile temsile yetkilendirilmiş veya kaynağını esas sözleşmeden alan yetki ile idare meclisi ya da genel kurulca temsil yetkisi verilmiş kişi veya kişilerin, eğer şirket esas sözleşmesinde bu şekilde görevlendirmeye ilişkin herhangi bir kayıt bulunmuyorsa, tüm yönetim kurulu üyelerinin müteselsilen sorumlu tutulması gerekmektedir. Somut olayda davalılar … ve …, prim borcunun doğduğu tarihler itibariyle şirketin 1998 ve 2000 yılı genel kurullarında yönetim kurulu üyesi olarak seçilmiştir. Yönetim kurulu tarafından alınan görev dağılımı kararlarında ise davalılar 1. ve 2. derece imza yetkilisi olarak görev almış olup, şirketin temsilinin birinci ve ikinci dereceden birer imzanın müştereken atılması ile gerçekleşeceği anlaşılmaktadır. Bu durumda davalılar … ve …’in şirketi temsile yetkili yönetici olarak kabulü ile davacı tarafından ödenen prim borcundan, görev süresi itibariyle diğer yöneticilerle birlikte eşit olarak sorumlu tutulması gerekmekte olup, davacının talebiyle bağlı kalınarak davalılar … ve … aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Asıl davada davalı … dava tarihi olan 24.05.2013 tarihinden önce 09.06.2012 tarihinde vefat etmiştir. Taraf ehliyeti bulunmadığından, davalı … aleyhine açılan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi hatalıdır. Ayrıca asıl davada davalı şirket bakımından 56.948,02-TL talep edilmiş ,mahkemece bu miktarın davalı şirketten tahsiline ,yönetim kurulu üyeleri bakımından da ,eşit oranda sorumlu oldukları ileri sürülerek 42.711-TL nin tahsili talep edilmiş bu davada dört yönetim kurulu üyesinden talep olunan miktar bölündüğünde mahkemece hükmolunan 10.677,75-TL her bir davalının payına düşen miktara ulaşılmaktadır.Talep tutarı nazara alındığında asıl davada davalılar bakımından red edilen fazla istek yoktur.Mahkemece asıl davada fazla istemin reddine karar verilerek red edilen kısım üzerinden davalı yönetim kurulu üyelerine vekalet ücreti ödenmesine karar verilmiş ise de bu kısım istinaf edilmediğinden davalılar yararına verilen vekalet ücreti bakımından hükümde değişiklik yapılmamış ,fazla istemin reddine ibaresinin hükümden çıkarılması ile yetinilmiştir. Açıklanan nedenlerle; asıl dava davalısı … ile birleşen dava davalıları aleyhine açılan davanın zamanaşımı nedeniyle, … aleyhine açılan davanın ise dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değil ise de, yapılan hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalılar vekillerinin asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf başvurularının kabulü ile kararın kaldırılarak yeniden hüküm verilmesine ,asıl davadaki … hakkında açılan davanın ve birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ,diğer davalılar hakkındaki hükümlere yönelik istinaf nedeni yerinde olmadığından tekrar edilerek aleyhlerindeki davanın kabulü ile kısmeni kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Asıl ve birleşen dava davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulüne, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/834 Esas – 2019/624 Karar sayılı 21/05/2019 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Asıl davada; davalı … Tic. A.Ş. aleyhine açılan davanın kabulü ile, 56.948,02-TL’nin ödeme tarihi olan 18/04/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … Tic. A.Ş.dan alınarak davacıya verilmesine, Davalılar … ve … aleyhine açılan davanın kabulü ile; davalı şirket yönünden kurulan hüküm ile tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydıyla ayrı ayrı 10.677,75’er TL’nin 18.04.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Davalı … aleyhine açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, Davalı … (ölü) aleyhine açılan davanın dava şartı yokluğundan reddine, Birleşen davada; davalılar aleyhine açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, İlk derece yargılamasına ilişkin olarak ; “Asıl davada; Alınması gereken 3.890,11-TL karar ilam harcından, peşin alınan 972,55-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.917,56-TL’nin davalı … Dan. ve Tic. A.Ş.,den alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafca ödenen 986,85-TL peşin harçların davalılar … Tic. A.Ş., … ve …’dan(… ve … 753,64-TL ile sınırlı sorumlu olamak üzere ) alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından sarf edilen, hakkındaki dava red edilen davalı … hakkında yapılan gider ayrık tutularak hesaplanan 4.000-TL bilirkişi ücreti, 530–TL posta masrafı olmak üzere toplam 4.530-TL ‘nin davalılar … Paz.Dan. ve Tic. A.Ş., … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine, Davacı vekili için takdir olunan 6.614,28-TL vekalet ücretinin (davalılar … ve …’un sorumluluğu 4.878,12-TL ile sınırlı olmak üzere) davalılar … Dan.ve Tic. A.Ş., … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine, Reddolunan kısım üzerinden takdir olunan 2.725-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve …’a verilmesine, AAÜT uyarınca taktir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı …’e verilmesine, Birleşen davada; Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 193,95-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 113,25‬-TL fazla harcın talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Davalılar vekili için takdir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” Asıl davada davalılar tarafından yatırılan 972,50-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine, Birleşen davada davalılar tarafından yatırılan 193,93-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine, Asıl davada davacı tarafça yapılan 15-TL istinaf yargı giderinin davalı …, …, … A.Ş’den alınarak davacıya ödenmesine, Asıl davada davalı … tarafından yapılan 120,20-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalı …’e ödenmesine, diğer davalılar tarafiından yapılan istinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, Birleşen davada davalılar tarafından yapılan 57,50-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 13/10/2022