Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1554 E. 2023/796 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1554
KARAR NO: 2023/796
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/03/2020
NUMARASI: 2018/1172 Esas 2020/279 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/05/2023
Davanın reddine ilişkin kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; müvekkilinin davalıdan mal temin ederek yurt dışına ihracat yaptığını, bu ilişki çerçevesinde 23/11/2017 tarihli temlikname ile müvekkili lehine açılmış ihracat akreditifi tahtında doğan 50.000-Euro’nun davalıya temlik edildiğini, bu bedelin davalının hesabına intikal ettiğini, bu ödemelerin gerek davacı şirketin gerekse davalı şirketin kayıtlarına işlendiğini, davacı tarafından alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, ancak davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, davalının icra takibine yönelik itirazın iptali ile takibin devamını, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; davalı şirket tarafından dava dışı şirkete ısıcam satıldığını ve satış bedelinin bir kısmının davacı lehine tanımlanmış ihracat akreditifinden karşılandığını, bu kapsamda 869.500-Euro ödeme yapıldığını, davalı şirket tarafından yapılan satışlardan kalan bedelin ödenmemesi üzerine davacı tarafından bakiyenin bir kısmının yine aynı ihracat akreditifinin 50.000-Euro’luk kısmının müvekkili şirkete temlik edilmesi ile ödendiğini, davacının takibe konu ettiği bir alacağı bulunmadığı gibi müvekkilinin halen davacı ve dava dışı yurtdışı şirketinden alacaklı olduğunu, davacı tarafından kötü niyetli olarak icra takibi başlatıldığını belirterek, davanın reddi ile davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı şirketin davalı firmadan mal temin ederek yurt dışına ihracat yaptığı, bu ilişki çerçevesinde 23/11/2017 tarihli temlikname ile davacı lehine açılmış ihracat akreditifi tahtında doğan 50.000-Euro’nun davalıya temlik edildiği, davacı şirket ile dava dışı … firması arasında ticari bir ilişki bulunmadığı, dava ve uyuşmazlık konusu devredilebilir/transfer edilebilir akreditifte, davacı şirketin aracı ihracatçı/birinci lehtar konumunda, davalı şirketin mal temin eden ikinci lehtar konumunda olduğu, davacı şirketin ürünleri tedarik edecek üretici firma konumundaki davalı şirkete akreditifin belirli bir kısmını devrettiği, dolayısıyla davacı şirketin davalı şirket ile dava dışı ithalatçı şirket arasındaki ihracat işlemine aracılık ettiği ve komisyon bazlı çalıştığı, aracı konumundaki davacı şirketin dava dışı ihracatçı firma tarafından açılan 934.903-Euro tutarlı ihracat akreditifinin 02/11/2017 revize talimat ile 869.500-Euro’luk kısmını davalı şirkete devrettiği, dolayısıyla davacı şirketin ilk olarak kendi adına açılmış 934.903-Euro tutarlı akreditif tahtında, devredilen kısım haricinde 65.403-Euro’luk kısmında kullanım hakkının bulunduğu, davacı şirket ile davalı arasında düzenlenen Beyoğlu … Noterliği’nin 23/11/2017 tarihli temlikname ile davacı lehine açılmış olan 934.903-Euro değerindeki ihracat akreditifi tahtında doğmuş/doğacak her türlü hak ve alacaklarından taraflarına ödenmesi gerekecek toplam 50.000-Euro’luk tutarın davalı şirkete temlik edildiği, davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari bir ilişki bulunmadığı, davacı şirketin ticari defterlerinde davalı şirket adına avans ödemelerinin izlendiği sipariş avansları hesabı açılmış olduğu, işbu hesapta davalının davacıya 26/11/2018 takip tarihi itibariyle 50.000-Euro tutarında avans borcunun kayıtlı bulunduğu, ancak davacı şirket hesabından 29/01/2019-13/03/2018 tarihleri arasındaki dönem içerisinde davalı şirket hesabına yapılan toplam 50.000-Euro tutarındaki havale ödemelerinin temlik bedeli açıklaması ile yapılmış olması ve aynı dönem içerisinde davacı şirket hesabına dava dışı firma tarafından gönderilen ödemelerin kayıtlı olması, davacı şirket tarafından davalı şirkete yapılan tüm ödemelerin 23/11/2017 temlikname tarihinden sonrasına tekabül etmesi, ayrıca dava dışı şirket tarafından davalı şirket hesabına fazladan yapılmış ödeme kaydı bulunmaması göz önünde bulundurularak, davacı şirket tarafından davalı şirket hesabına temlik bedeli açıklaması ile yapılan 50.000-Euro tutarındaki havale ödemesinin 23/11/2017 tarihli temlikname kapsamında yapıldığının kabul edilebileceği, davacının ödünç iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirket arasında bir alışveriş söz konusu olmadığı gibi bir sözleşme de bulunmadığını, tüm ilişkinin davalı ile dava dışı firma arasında gerçekleştiğini, ihracatı yapan davalı şirketin bedelini dava dışı firmadan tahsil ettiğini, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun da bulunmadığını, davalı şirketin temlik sözleşmesiyle dava dışı firma ile alışverişe başlamadan önce avans mahiyetinde müvekkilinden 50.000-Euro aldığını, davalının, dava dışı … firmasının borcunu ödememesi sebebiyle müvekkilinin bu bedeli ödediğini iddia ettiğini, ancak temlikname tarihinin davalının ilk fatura tarihinden önce olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin temlik işlemini daha işin başında yaptığını, bu nedenle ödemenin dava dışı şirketin borcu için yapıldığının kabul edilemeyeceğini, müvekkili ile davalı şirket arasındaki tek ilişkinin, dava dışı firmaya yapılacak ihracattan kaynaklanan akreditifin avans ve borç olarak davalı şirkete devri olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacı lehine açılmış ihracat akreditifi kapsamında doğan ve alacağın temliki sözleşmesi tahtında davalıya ödenmiş olan 50.000-Euro’nun tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflarca akdedilen 23.11.2017 tarihli temlik sözleşmesi ile davacı tarafından, lehlerine açılmış ihracat akreditifi tahtında doğmuş/doğacak alacaklarının 50.000-Euro kısmının davalıya temlik edildiği, temlik bedelinin de davalıya ödendiği tarafların kabulündedir. Davacı tarafça, dava konusu ödemenin davalının nakit sıkışıklığını gidermek amacıyla yapıldığı, satışın tarafı olmadıklarından bu tutarın ihracat bedelinin ödenmesi niteliğinde olmayıp iadesinin gerektiği; davalı tarafça ise bu bedelin, ihracat yapılan yurt dışı firmasının ödemediği bakiye satış bedelinin ödenmesi mahiyetinde olduğu ileri sürülmüş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacı ile davalı şirket arasında bir ticari ilişki bulunmadığı, ancak davacı defterlerinde davalı adına açılmış avans hesabında davacının davalıdan 50.000-Euro alacağının kayıtlı olduğu, dava dışı … firması tarafından davacı lehine açılan 934.903-Euro tutarlı akreditifin 869.000-Euro üzerinden davacı tarafından davalıya devredildiği, davacı ile dava dışı … firması arasında bir ticari bir ilişki bulunmadığı, ancak davacı ile bu firma arasında davacının verdiği aracılık hizmetine ilişkin çok sayıda komisyon tahakkuk ve tahsilat işlemlerinin gerçekleştirildiği, davalının dava dışı … firmasına 833.034,95-Euro tutarında mal faturası ile 75.000-Euro navlun faturası düzenlediği, CFR teslim şartı nedeniyle navlun ücretinin davalının sorumluluğunda bulunduğu, davalının dava dışı alıcı firmaya 833.034,95-Euro tutarlı ürün göndermesine rağmen alıcı şirket tarafından toplam 809.407,84-Euro ödeme yapıldığı, bu nedenle davalının dava dışı alıcıdan 48.627,11-Euro alacağının kaldığı, davacının 934.903-Euro akreditifi kullanım hakkı kazandığı, dava dışı şirketten olan komisyon alacağının ise 65.403-Euro olduğu, davacı şirketin, davalı şirket ile dava dışı ithalatçı arasındaki ihracat işlemine aracılık ettiği ve komisyon bazlı çalıştığı tespit edilmiştir. 23.11.2017 tarihli temlik sözleşmesi ile davacı tarafından, lehlerine açılmış ihracat akreditifi tahtında doğmuş/doğacak alacaklarının 50.000-Euro kısmının davalıya temlik edildiği, temlik bedelinin de davalıya ödendiği sabittir. Dava konusu ödemelere ilişkin banka dekontlarında “temlik bedeli” açıklaması yer almakta olup, bu ödemeler davacının ticari defterlerinde de avans hesabında kayıtlıdır. Taraflar arasındaki ticari ilişkide, davalının dava dışı Sarl Socetram Promotion Immobiliere firmasına ürün sattığı, satış bedelinin dava dışı alıcı firma tarafından davacı lehine açılan akreditifin davalıya devri suretiyle ödendiği, bu kapsamda davacı lehine açılan 934.903-Euro tutarlı akreditifin 869.000-Euro üzerinden davacı tarafından davalıya devredildiği, davalıya yapılan ödemelerin büyük bir kısmının akreditif devri yoluyla, bir kısmının ise doğrudan alıcı firma tarafından yapıldığı, davalının dava dışı alıcı firmaya 833.034,95-Euro tutarlı ürün göndermesine rağmen alıcı şirket tarafından toplam 809.407,84-Euro ödeme yapıldığı, bu nedenle davalının dava dışı alıcıdan 48.627,11-Euro alacağının kaldığının tespit edildiği, davalının dava dışı alıcıdan olan alacağının büyük oranda davacı tarafından akreditif devri yoluyla ödendiği de gözetildiğinde, davacının dava konusu ettiği ödemenin de ürün bedeline ilişkin olduğunun kabulünün gerektiği, davacının temlik sözleşmesiyle akreditif alacağını davalıya devrettiği ve ödeme dekontlarında da temlik bedeli açıklamasının yer aldığı dikkate alındığında, davacının ödediği bu bedeli davalıdan talep etmesi mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 31,50-TL istinaf yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 18/05/2023