Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1546 E. 2023/298 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1546
KARAR NO: 2023/298
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/09/2020
NUMARASI: 2017/1184 Esas – 2020/412 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/03/2023
Davanın kabulüne ilişkin kararın davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında akdedilen kredi sigortası poliçesi ile müvekkilinin kredi limiti tahsis etmiş olması kaydıyla davalının vadeli mal veya hizmet satacağı müşterilerinin faturadan kaynaklı borçlarını vadesinde ödememesi rizikosunun teminat altına alındığını, poliçenin geçerli olduğu 01/02/2015 tarihinden 31/01/2016 tarihine kadarki sürede, sigortalanan ciro 40.000.000-TL için %0,42 prim oranı üzerinden 168.000-TL (BSMV hariç) prim, minimum yıllık olarak ise 126.000-TL (BSMV hariç) prim belirlendiğini, poliçenin 21/10/2015 tarihinde erken feshedildiğini, 263 gün için hesaplanan minimum net prim tutarı olan 90.789,04-TL’ye %5 BSMV ilavesiyle hesaplanan 95.328,49-TL ödeme yapıldığını, davalının poliçe hükümleri gereğince cirosunu beyan yükümlülüğünün bulunduğunu, davalının sonradan dönemsel olarak bildirdiği sigortalanabilir cirolarının toplamının 29.600.571,79-TL olduğunu, poliçe genel şartlarının C.1 maddesine göre davalının gerçekleşen ciro tutarına poliçe prim oranı olan %0,42 oranının uygulanması sonucunda davalının ödemesi gereken net prim tutarının 124.322,40-TL hesaplandığını, davalı tarafından ödenen prim tutarı mahsup edildiğinde, ödenmesi gerekli net prim tutarının BSMV ile birlikte 35.210,03-TL olduğunu, işbu ayarlama prim miktarı için 25/01/2017 tarihinde zeyilname düzenlendiğini, ancak ödeme yapılmadığını, davalının mal satışı yaptığı … Ltd. Şti, … Ltd. Şti, … Ltd. Şti. … Ltd. Şti. isimli firmaların borçlarını ödememesi nedeniyle toplamda 754.200-TL hasar ödemesi yapıldığını, yine davalının mal sattığı … Ltd. Şti’ne fatura borçlarını ödememesi nedeniyle yapılan hasar tazminat isteminin reddedilmesi üzerine müvekkili aleyhinde açılan İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1271 E. Sayılı dosyası kapsamında yapılan uzlaşma ile davalıya 560.000-TL hasar bedeli, 36.500-TL vekalet ücreti ve 6.000-TL yargılama gideri olmak üzere toplamda 602.500-TL ödeme yapıldığını, yapılan hasar ödemelerinin toplamının 1.300.000-TL’nin üzerinde olduğunu, poliçedeki hasar geçmişine göre prim ayarlama klozuna göre ödenen hasar tutarı toplamının gerçekleşen net prim tutarı olan 124.322,40 TL’ye oranının %120’nin çok üzerinde gerçekleşmesi nedeniyle, gerçekleşen net prim tutarının %40’ı olan 49.728,96-TL ek prim borcu doğduğunu, BSMV ilavesi ile birlikte 52.215,41-TL prim borcu için 25/01/2017 tarihinde zeyilname düzenlendiğini, ancak davalı tarafından prim ödemesi yapılmadığını, İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, takibe haksız ve mesnetsiz olarak itirazda bulunulduğunu belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına, %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı ile müvekkili arasında 15.0040.00 numaralı kredi poliçesinin düzenlendiğini, poliçenin tüm genel ve özel şartlar müzakere edilmeden akdedildiğini, TBK md. 20 uyarınca sözleşmede yer alan prim ayarlaması klozunun genel işlem koşulu olduğunu, alacağın zamanaşımına uğradığını, iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davalının ek prim taleplerinden zımmen feragat ettiğini, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmekte olan davada takas mahsup haklarının bulunmasına rağmen bunun kullanılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, taraflar arasında imzalanan poliçenin 21/10/2015 tarihinde feshedildiği, davalı tarafından son ciro bildiriminin 17/03/2016 tarihinde yapıldığı, davacı … tarafından yapılan son hasar ödemesinin 13/07/2016 tarihinde gerçekleştiği, takibin 20/09/2017 tarihinde başlatıldığı, eldeki davanın ise 01/11/2017 tarihinde açıldığı, belirtilen tarihler itibari ile zamanaşımı sürelerinin dolmadığı, taraflar arasında imzalanan poliçenin her bir maddesi, prim ayarlamasına ilişkin kloz ve kredi sigortası bilgilendirme formunun ve kredi sigortası genel ve özel şartlarının altında davalının kaşe ve imzasının yer aldığı, davalı yanın tacir olduğu, basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gereken davalı yönünden TBK’nun 20. Maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenen genel işlem koşullarının, gerçek kişilere kıyasla dar yorumlanması gerektiği, poliçede yer alan teminat ve klozların davalı ile görüşülüp tartışılarak belirlendiği, davalının aksi yöndeki savunmasına itibar edilemeyeceği, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olduğu, kredi sigortası Genel Şartları C.1 maddesine göre, sigortalının özel şartlarda belirlenen her dönem için asgari bir prim ödemek zorunda olduğu, sigortalının belirlenen her dönem için beyan edilen cirosu esas alınarak belirlenen primin asgari primden fazla olması halinde, asgari primi aşan miktarın sigortalıdan tahsil edileceğinin belirtildiği, taraflar arasında imzalanan poliçeye göre davalı tarafça 3 aylık dönemler halinde ciro bildiriminde bulunulacağının belirtildiği, davalı tarafça 01/02/2015 tarihi ile 29/10/2015 tarihleri arasında toplamda 29.600.561,79-TL sigortalanabilir ciro bildiriminde bulunulduğu, sözleşmenin fesih tarihi itibari ile ödenmesi gerekli asgari net prim tutarının 90.789,04-TL olduğu, alınan bilirkişi raporu ile bildirilen ciro üzerinden hesaplanan gerçekleşen net prim tutarının 124.322,40-TL olduğunun tespit edildiği, tahsil olunan asgari prim tutarının mahsubuyla davacının talep edebileceği ayarlama prim tutarının 35.210,03-TL olduğu, davacı tarafından davalı yan hesabına toplamda 1.356.550-TL hasar ödemesi yapıldığı, yapılan hasar ödemelerine karşı davalı yanın herhangi bir itirazının bulunmadığı, poliçede yer alan hasar geçmişine göre ayarlama prim borcu klozuna göre, prim tutarına göre hasar oranının yaklaşık %1091 olduğu, poliçeye göre net prim tutarına %40 oranında ilave ile 49.728,96-TL malus primi tahakkuk ettirilebileceği, ihtarnamenin 16/05/2017 tarihinde davalı yana tebliğ edildiği, davalının 26/05/2017 tarihi itibari ile temerrüde düştüğü, sonuç itibari ile davacı yanın 35.210,03-TL sigorta ayarlama primi, 1.213,30-TL işlemiş faizi, 60,66-TL BSMV’si, 52.215,41-TL sigorta malus tutarı, 1.799,29-TL işlemiş faizi, 89,96-TL BSMV’si olmak üzere toplam 90.588,66-TL alacağı bulunduğu, ancak takibe konu alacağın likit olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının itirazının 35.210,03-TL sigorta ayarlama primi, 1.213,30-TL işlemiş faizi, 60,66-TL BSMV’si, 52.215,41-TL sigorta malus tutarı, 1.799,29-TL işlemiş faizi, 89,96-TL BSMV yönünden iptali ile takibin devamına, likit bir alacak bulunmadığından icra inkar tazminatının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davacı vekili, müvekkilinin alacağının likit olduğunu, bu nedenle mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.2-Davalı vekili; mahkemece ek bilirkişi incelemesi yapılmasına rağmen, sonradan bilirkişi incelemesi yapılmasından vazgeçildiğini, yargılamanın çelişkili ara kararla sonuçlandırıldığını, teknik nitelikteki itirazlar yönünden rapor alınmadığını, teknik hesaplama, tespit ve değerlendirme gerektiren itirazlarının mahkeme kararının gerekçesinde değerlendirilmediğini, sözleşme şartlarının davacı tarafından tek taraflı olarak hazırlandığını, genel işlem şartı niteliğinde olduğunu, müvekkilinin tacir olmasının sonucu değiştirmediğini, sigortacılık teknik hesaplamalarından doğan istisnai durum söz konusu olduğunu, müvekkilinin etki ve pazarlık imkanına sahip olmadığını, dayatılan koşulları kabul etmeksizin sözleşmeyi kuramayacağını, TBK m.21 uyarınca karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının en geç sözleşmenin kurulması sırasında bunların varlığı hakkında karşı tarafın açıkça bilgilendirilmesi gerektiğini, bu yükümlülüğün genel hükümlere ve sigortacılık sözleşmeleri hakkında bilgilendirme yönetmeliğine uygun bir şekilde yerine getirildiğine dair bir delil bulunmadığını, mahkemenin zamanaşımına yönelik değerlendirilmesinin de yerinde olmadığını, feshin hemen öncesinde dahi tazminat ödemeleri yapıldığı halde ek prim tahakkukunun uygulanacağı hususunun müvekkili şirkete bildirilmediğini, davacının erken fesih sonrasında tazminat ödemeleri yapıp sözleşmeyi ayakta tutup, zamanaşımının gerçekleşmesinden sonra prim talebinde bulunmasının iyiniyetli olmadığını, ilk zeyilnamede davacı … şirketinin erken fesih işlemi nedeniyle 263 bakiye süreye dair 35.210-TL’nin davacı şirketin alacağı değil iade etmesi gereken prim olduğunu, bu hususun raporda hatalı bir şekilde gösterildiğini, poliçede sigortalanan cironun 40.000.000-TL olduğunun belirtilmesine rağmen dönemsel ciroların sigorta süresi içerisinde müvekkili şirket tarafından beyan edilmediği iddiasını destekleyen delil bulunmadığını, sigorta öncesi dönemde poliçeye etkili tüm unsurların risklerin ve fiyatlandırmanın davacı şirket tarafından değerlendirilerek poliçe düzenlendiğinden bilinen ve sigortalanan cironun ayrıca beyan edilmesinin ihtilafa etki derecesinin açıklanmadığını, davacının ek prim tahakkukunu ve tahsilini Eylül 2015 ve Temmuz 2016 arasında mahsup yoluyla yapabileceği halde bu hususun raporda belirtilmediğini, her bir hasar tazminatı ödemesinde muafiyet şartı olduğu halde, bununla birlikte hasar geçmişine göre prim ayarlaması klozunun yazılmaması gereken cezai şart mahiyetinde olduğunu ve riskin üçüncü kişi alıcı firmalardan doğması sebebiyle hükmünün bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, alacak/kredi sigorta poliçesinden kaynaklanan ek prim alacağının tahsiline yönelik takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı taraf davalı hakkında başlattığı icra takibi ile alacak/kredi sigorta poliçesinden kaynaklanan ek prim alacağının tahsilini talep etmekte; davalı ise alacağın zamanaşımına uğradığını, poliçe hükümlerinin genel işlem koşulu niteliğinde olduğunu, müvekkili aleyhine tek taraflı düzenlendiğini, müvekkilinin bilgilendirilmediğini belirterek davanın reddini savunmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı … şirketinin ek prim alacağının varlığı ve miktarı hususundadır. Davacı, genel işlem koşulu niteliğindeki poliçe şartlarının TBK m.20-22 uyarınca geçersiz olduğunu ileri sürmektedir. TBK’nın 20. maddesi gereğince bir sözleşmenin hükümlerinin genel işlem koşulları olarak kabul edilebilmesi için; sözleşme hükmü olması, önceden tek taraflı olarak hazırlanması, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanılmak amacıyla düzenlenmesi ve belirtilen nitelikteki sözleşme hükümlerinin kullanan tarafından sözleşme yapılırken karşı tarafa sunulması gerekir. Aynı yasanın 21. maddesinde ise, karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlı olduğu, aksi takdirde, genel işlem koşullarının yazılmamış sayılacağı, sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşullarının da yazılmamış sayılacağı düzenlenmiştir. Taraflar arasında düzenlenen poliçede her bir maddenin altında davalının imza ve kaşesi yer almaktadır. Bunun dışında prim ayarlamasına ilişkin kloz, kredi sigortası bilgilendirme formu ve kredi sigortası genel ve özel şartları da davalı tarafça imzalanmış, davalı sözleşme öncesinde bilgilendirilmiştir. Diğer taraftan davalının genel işlem şartı olarak geçersizliğini ileri sürdüğü husus hasara bağlı ek prim ödemesine ilişkin olup meydana gelen hasarla orantılı olacak şekilde prim alınacağına ilişkin poliçe şartının dürüstlük kuralına aykırı bir yönünün de bulunmadığı açıktır. Bu yönüyle davalının, primin belirlenmesine ilişkin poliçe hükümlerinin genel işlem koşulu olduğundan bahisle geçersizliğine ve poliçenin primin belirlenmesine ilişkin hükümleri hususunda yeterince bilgilendirme yapılmadığına ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Taraflar arasındaki akdedilen 01/02/2015 – 31/01/2016 dönemi arası 12 aylık Kredi Sigorta Poliçesinde minimum yıllık prim tutarı 126.000-TL + % 5 BSMV; beklenen yıllık prim tutarı 168.000-TL + % 5 BSMV olup, sigortalanan ciro ise toplam 40.000.000-TL olarak belirlenmiştir. Sigorta priminin, sigortalının sigortacıya bildireceği satış sözleşmelerinden oluşan cirosu esas alınarak primin yeniden belirleneceği düzenlenmiştir. Poliçede prim oranı ise % 0,42 olarak belirlenmiştir. Bahse konu poliçede ayrıca hasar geçmişine göre prim ayarlaması klozu bulunmakta olup, klozda; net hasar/net prim oranının % 70 ila % 120 arasında olması halinde % 20 oranında, % 120’yi aşması halinde ise % 40 oranında ek prim tahakkuku yapılacağı düzenlenmiştir. Poliçeye göre 126.000-TL+BSMV primin her biri 31.500-TL olarak 02/02/2015, 01/05/2015, 01/08/2015 ve 01/11/2015 tarihlerinde taksitler halinde ödenmesi gerekmektedir. Davacı tarafından 01/02/2015 – 30/04/2015, 01/05/2015 – 31/07/2015, 01/08/2015 – 30/09/2015 ve 01/10/2015 – 29/10/2015 tarihlerinde başlayan her bir 3 aylık dönem için 29.600.561,79-TL sigortalanabilir ciro bildirilmiş olup % 0,42 üzerinde tahakkuk etmesi gereken net prim tutarı 124.322,40-TL+BSMV’dir. Davalının ödemesini yaptığı prim tutarı ise 90.789,04-TL+BSMV olup, davalının davacıya 33.533,36-TL+BSMV ayarlama primi ödemesi gerekmekte olup bu bedel 35.210,03-TL’ye tekabül etmektedir.Her ne kadar davalı tarafça poliçenin süresinden önce sona ermesi nedeniyle bu bedelin müvekkiline ödenmesi gereken prim tutarı olduğu ileri sürülmüş ise de ödenmesi gereken prim, sigortalı tarafından beyan edilen ciro üzerinden miktara bağlı olarak belirlenmiş olup, süreye bağlı prim uygulaması olmadığından sigorta sözleşmesinin süresinden önce sona ermesinin prime etkisi bulunmadığından davalının aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Hasar geçmişine göre prim borcu ise kloz halinde poliçe açıkça kararlaştırılmış olup, poliçe özel şartları ile birlikte her bir kloz davalı tarafından imzalanmıştır. Davacı tarafından davalı sigortalıya poliçe süresi içinde meydana gelen hasarlar nedeniyle 11/11/2015 tarihinde 177.300-TL, 17/09/2015 tarihinde 312.300-TL, 15/09/2015 tarihinde 264.600-TL, 13/07/2016 tarihinde 602.350-TL olmak üzere toplamda 1.356.550-TL hasar ödemesi yapılmıştır. Bu durumda dönem içinde gerçekleşen ciroya bağlı nihai prim tutarı 124.322,40-TL+BSMV ile net hasar tutarı 1.356.550-TL karşılaştırıldığında net hasar/net prim oranının % 120’yi aşması nedeniyle davacının %40 ek prim tahakkuk etme şartları oluşmuş, davacı … şirketi % 5 BSMV ilavesiyle 52.215,41-TL ek prime hak kazanmıştır. Her ne kadar davacının alacağının zamanaşımına uğradığı ileri sürülmüş ise de, davacının ödeyeceği prim tutarının tespitinde, sigorta şirketine beyan edilen dönemlik cirolar esas alınacağından ödenmesi gereken prim tutarının hesaplanabilmesi için öncelikle poliçe süresine isabet eden tüm ciroların davacıya bildirilmiş olması gerekmektedir. Davacının en son ciro bildirimini 17/03/2016 tarihinde yaptığından ciroya bağlı olarak hesap edilecek prim en erken bu tarihte tespit edilebilir. Yine poliçede hasar/prim oranına göre ek prim tahakkuk ettirileceği kararlaştırılmış olup hasar ödemelerinin tamamı yapılmadan ve ciroya bağlı olarak ödenmesi gereken gerçek prim belirlenmeden hasara bağlı ek primin hesaplanması da mümkün olmayacaktır. Somut olayda ciroya bağlı olarak ödenmesi gereken prim en erken 17/03/2016 tarihi itibariyle belirlenebilecektir. Hasar ödemeleri ise en son 13/07/2016 tarihinde yapıldığından hasar/prim oranı dolayısıyla hasara bağlı ek prim tutarı en erken 13/07/2016 tarihinde tespit edilebilir. Bu durumda TTK m.1420 ve Genel Şartlar’ın C.9 maddesinde düzenlenen 2 yıllık zamanaşımı süresinin icra takibinin başladığı sırada dolmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin zamanaşımına dayalı istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacı … şirketi tarafından düzenlenen zeyilnamelerin de poliçede belirtilen şartlara uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili; İİK’nın 67. maddesi uyarınca açılan itirazın  iptali davasında borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilir. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi gerekmektedir. Takip ve dava konusu ek prim alacağı, takipten önce belirli olan cirolar ve hasar ödemeleri üzerinden taraflar arasında geçerli olan sigorta poliçesi şartlarına göre hesaplanmış olup likit (tutarı belli, muayyen, bilinebilir, belirlenebilir, sözleşme gereği hesaplanabilir) niteliktedir. Bu itibarla davacının prime dayalı alacağının likit olmadığı gerekçesiyle icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.Açıklanan nedenlerle; mahkemece davalının itirazının iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine, ancak likit alacak için davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmemesi doğru olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, bahsi geçen hata nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından davanın kabulüne, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, 18.117,73-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/09/2020 tarih 2017/1184 Esas – 2020/412 Karar sayılı kararının HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kabulüne, İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında davalının itirazın iptaline, takibin 35.210,03-TL sigorta ayarlama primi, 1.213,30-TL işlemiş faiz, 60,66-TL BSMV, 52.215,41-TL sigorta malus primi, 1.799,29-TL işlemiş faiz, 89,96-TL BSMV olmak üzere toplam 90.588,66 TL yönünden asıl alacak 87.425,44-TL’ye takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilerek devamına, Alacağın %20’si oranında hesaplanan 18.117,73-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” İlk derece mahkemesine ilişkin olarak; “Alınması gereken 6.188,11-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 1.547,03-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.641,08-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan toplam 1.578,43-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 1.800-TL bilirkişi ücreti ve 171-TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.971-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı lehine takdir olunan 12.555,92-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,” Alınması gereken 6.188,11-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 1.547,03-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.641,08‬-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davacı tarafından yapılan 76,40-TL istinaf yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/03/2023