Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/154 E. 2022/1375 K. 07.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/154
KARAR NO: 2022/1375
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/10/2019
NUMARASI: 2019/116 Esas – 2019/1139 Karar
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/10/2022
Davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalının, müvekkili şirkette 19/10/2010-08/08/2018 tarihleri arasında yurt içi pazarlama müdürü olarak çalıştığını, davalı ile imzalanan iş sözleşmesinin 4. maddesi ile davacının müvekkili ile rekabet etmemeyi taahhüt ettiğini, rekabet yasağına aykırılık halinde 10 aylık brüt ücret tutarında cezai şart öngörüldüğünü, anlaşma ile rekabet yasağının sınırlarının net bir şekilde çizildiğini, davalının müvekkili şirkette pazarlama müdürü olması nedeniyle şirketin müşteri portföyü ve fiyat politikası ile ilgili bilgilere vakıf olduğunu, davalının 08/08/2018 tarihinde müvekkili şirketten ayrılarak … Ltd.Şti. ünvanlı, müvekkili şirketle aynı faaliyet konusunda iştigal eden ve müvekkilinin rakibi olan başka bir firmada çalışmaya başladığını, müvekkili şirket ile davalının çalıştığı firmanın faaliyet konusu aynı olup, iki şirketin pazarda birbirinin ticari rakibi konumunda olduğunu, müvekkilinin iştigal konusunda rakip firmada çalışan davalının, müvekkilinin pek çok ticari sırrına vakıf olarak bu ticari sırları halihazırda rakip konumda bulunan şirket vasıtasıyla kullanarak müvekkili aleyhine haksız rekabet ettiğini, bu nedenle davalının cezai şart ödemek zorunda olduğunu belirterek, son brüt ücretin 10 katı tutarında olan 38.592,50-TL cezai şartın hakkın doğduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; iş sözleşmesinin müvekkiline baskı ile imzalatıldığını, bu nedenle cezai şart hükmünün geçersiz olduğunu, firmaların faaliyet alanlarının farklı olduğunu, davacının bir zararının olmadığını, sözleşmede İstanbul bölge sınırları denilmekle çok geniş bir bölgenin belirtilmesinin işçinin ekonomik geleceğini tehlikeye düşürdüğünü, bu nedenle cezai şartın geçersiz olduğunu, iş sözleşmesinin haklı bir neden olmadan kıdem ve ihbar tazminatı ödenerek feshedilmiş olduğundan rekabet yasağının sona erdiğini, ayrıca talep edilen cezai şartın fahiş olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacı ile davalı arasındaki iş akdinin davacı tarafından 4857 sayılı İş Kanununun 17. maddesi uyarınca geçerli nedenle feshedildiği, iş akdinin davacı işveren tarafından haklı nedenle feshedilmesi gerekirken geçerli nedenle feshedildiği, bu nedenle rekabet yasağına ilişkin hükmün geçerli olmadığı, öte yandan sözleşmede yer alan rekabet yasağının çalışma ve sözleşme hürriyetine ilişkin Anayasanın 48. maddesi ile TBK’nın 26, 27 ve 445. maddesine aykırı olduğu, hizmet sözleşmesinin rekabet yasağına ilişkin maddesinde coğrafi alan sınırlaması geniş bir alanı kapsamasa da, bu sınırlamanın ticaret ve istihdam olanaklarının diğer bölgelere göre yüksek olduğu İstanbul bölgesini kapsaması sebebiyle işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı şekilde tehlikeye düşürecek nitelikte olduğu, bu nedenle rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünün batıl sayılması gerektiği, tanık beyanları soyut olup itibar edilemeyeceği, davacının davalının rekabet yasağına aykırı davranışı sebebiyle zarar gördüğünü ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davacı vekili; davalının, 26.07.2018 tarihinde farklı departmanda çalışan personelin izinde olduğu sırada bilgisayarını açtığını, elinde flaş bellek bulunması sebebiyle bazı verilerin kopyalandığına ilişkin davalı hakkında makul şüphe oluştuğunu, bu nedenle iş sözleşmesinin İş Kanununun 17 ve 18. maddeleri uyarınca geçerli sebeple feshedildiğini, davalının fesih ihbarını almaması üzerine Bakırköy … Noterliği’nin 08/09/2018 tarihli ihtarnamesi ile iş sözleşmesinin feshedildiğini, sözleşme hükmünün çalışma özgürlüğüne aykırı olmayıp yasa ile belirlenen sınırlara uygun olduğunu, iş sözleşmesinde yer alan rekabet yasağının; sözleşmenin feshinden itibaren 24 ay süresince, İstanbul bölge sınırları içinde geçerli olmak üzere ve müvekkili şirketin ana faaliyet alanı ile aynı iş kolunda faaliyet gösteren bir firmada çalışmama koşullarını içerdiğinden, yasaya uygun olduğunu, pazarlama müdürü olarak çalışan davalının yasaklı süre içinde rakip firmada çalışmaya başladığını, müvekkili şirketin müşteri çevresi ve üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olduğunu, davanın tanık beyanlarıyla da kanıtlandığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, rekabet yasağına aykırılık nedeniyle cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir. 6098 sayılı TBK’nın 444 ve devamı maddelerindeki düzenleme uyarınca; fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Yani rekabet yasağı kaydı karşısında, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması yeterli görülmektedir. Somut olayda; davalının 19.10.2010 tarihinden itibaren davacı şirkette pazarlama müdürü olarak çalışmaya başladığı, taraflarca akdedilen belirsiz süreli iş sözleşmesinin 4.c maddesinde; personelin, işveren ile aynı iş kolunda faaliyet gösteren bir firmada, iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren 24 ay süreyle İstanbul bölge sınırları içerisinde çalışamayacağı, 4.e maddesinde ise, yukarıdaki hükme aykırılık halinde personelin işverene 10 aylık brüt ücreti tutarında cezai şart ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, hükümdeki süre ve coğrafi alan sınırlaması nedeniyle, işçinin ekonomik geleceğinin tehlikeye düşürülmesinden söz edilmesi mümkün olmayıp cezai şart hükmünün geçerli olduğu, davalının iş sözleşmesinin davacı işveren tarafından feshedilmesi üzerine, davalının 2 yıllık süre içerisinde olmak üzere davacı ile aynı konuda faaliyet gösteren … firmasında çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır. Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmiş olması gerekmektedir. Mahkemece, bu konuda bir araştırma yapılmamış ve taraflar arasında görülen kıdem ve ihbar tazminatı fark alacağına ilişkin dava dosyası getirtilmemiş olsa da; davalının iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatı ödenerek feshedildiği anlaşılmaktadır. Ancak davacı tarafça sunulan cevaba cevap dilekçesinde; davalının 26.07.2018 tarihinde farklı departmanda çalışan personelin izinde olduğu sırada bu personelin bilgisayarını açtığı, elinde flaş bellek bulunması sebebiyle bazı verilerin kopyalandığına ilişkin davalı hakkında makul şüphe oluştuğu, bu nedenle iş sözleşmesinin İş Kanununun 17 ve 18. maddeleri uyarınca geçerli sebeple feshedildiği, davalının fesih ihbarını almaması üzerine ise Bakırköy 26. Noterliği’nin 08/09/2018 tarihli ihtarnamesi ile iş sözleşmesinin feshedildiği ileri sürülmüş olup, davalı tarafça da bu iddiaya karşı çıkılmamıştır. Somut olayda iş sözleşmesinin davacı işveren tarafından haksız olarak fesih edilmediğinin kabulü gerekmektedir. TBK’nın 444/2. maddesi gereğince; rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir. Tanık beyanları ve dosya kapsamından; davalının, davacının iş yerinde pazarlama müdürü olarak çalıştığı, bu nedenle davacı şirketin müşteri portföyüne erişim imkanı bulunduğu, davacı şirketteki işinden ayrıldıktan sonra yeni işyerinde de pazarlamada çalışmakta olduğu tespit edilmiştir. Davalı, davacı işyerinde şirketin müşteri çevresine vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra da aynı işi yapmaya devam etmiştir. Bu durumda davalının önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanması, davacı işverene önemli zarar verebilme ihtimalini taşımakta olup, zarar ihtimalinin varlığı da cezai şart talebi için yeterlidir. Bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. Ancak TBK’nın 182/3. fıkrasına göre hakim, fahiş gördüğü cezai şarttan re’sen indirim yapabilir. Cezai şartın fahiş olup olmadığı belirlenirken, tarafların ekonomik durumu, borçlunun ödeme kabiliyeti ile beraber borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle sağladığı menfaat ölçü alınarak tayin edilmelidir. İşten ayrıldığında 3.859,25-TL brüt ücret alan davalının 10 aylık brüt ücretine tekabül eden cezai şart isteği fahiş görülmüştür. Bu nedenle talep edilen cezai şarttan tenkis yapılarak takdiren 3 aylık brüt ücret olan 11.500-TL’ye indirilmesinin hak ve nesafet kurallarına uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenlerle; cezai şart talep koşulları oluştuğu halde davanın reddine karar verilmesi doğru değil ise de, yapılan hata/eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak yeniden hüküm verilmek suretiyle “davanın kısmen kabulüne, fazlaya dair istemin tenkis nedeniyle reddine” karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/10/2019 Tarih 2019/116 Esas 2019/1139 Karar sayılı kararının HMK.’nın 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın kısmen kabulüne; 11.500-TL cezai şartın dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine, fazla istemin tenkis nedeniyle reddine,” İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 785,56-TL nispi karar ve ilam harcından, yatırılan 659,07-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 126,49-TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yatırılan 703,47‬-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı tarafından yapılan 85,10-TL yargı giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı lehine taktir olunan 9.200-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Tenkis nedeniyle reddedilen kısım üzerinden davalı yararına yargı gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 77,90-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/10/2022